Kışanak, AKP'nin işgalciliğini anlattı

Malatya'daki duruşmasında konuşan Kışanak, "Henüz gözaltında olduğumuzda bizim yerimize kayyımlar atandı ve bu da aslında belediyeleri ele geçirmek için yapılan bir saldırı olduğunu bizlere gösterdi" dedi.

Amed Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak ile DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel hakkında açılan davaların duruşmasının “güvenlik” gerekçesiyle taşındığı Malatya’da Yakınca Spor Salonu’nda kurulan, Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma için Kışanak, Kocaeli Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nden, Tuncel ise İstanbul Silivri Cezaevi’nden SEGBİS yöntemi ile duruşmaya görüntülü olarak katıldı. Duruşmaya Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı Leyla Güven, HDP Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Başkanvekili Gülcihan Şimşek ve Amed ile Malatya il yöneticileri katıldı. SEGBİS’te sorun çıkması nedeniyle duruşma başlaması gerektiği saatten daha geç başladı. Duruşmada aralarında Mehmet Emin Aktar, Cihan Aydın, Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, Şivan Cemil Özen, Cemile Turhanlı Balsak olmak üzere 13 avukat hazır bulundu. Mahkeme başkanının iddianamesini okumasının ardından SEGBİS yöntemiyle mahkemeye bağlanan Kışanak, hakkında açılan dosyada bulunan 55 suçlama için savunmasını yapmaya başladı. 4 saate yakın savunma yapan Kışanak, açılan davaların ve yapılan tutuklamaların halkın iradesine darbe olduğunu vurguladı.

İŞGALCİLİĞE VURGU YAPTI

Açılan soruşturmaların hiçbir meşruiyetinin olmadığını belirten Kışanak, şunları ifade etti: "Açılan soruşturmalarla halkın iradesine kelepçe vurmak istenildi. Tutsak almak istedikleri bizler değiliz, 880 bin seçmendir. Henüz gözaltında olduğumuzda bizim yerimize kayyımlar atandı ve bu da aslında belediyeleri ele geçirmek için yapılan bir saldırı olduğunu bizlere gösterdi. Herkes biliyor ki yerel yönetimler yoksa halkın seçtiği yönetim yoksa demokraside eksiklik vardır. Diyarbakır ülkenin 11'inci büyükşehri ve seçilmişleri tutuklu. Geçici olarak görevden alındım hiçbir gerekçe bulunmamaktadır. 6 aydır belediyenin tüm çalışmaları durdurulmuş bulunmakta. Bizim başkanı olduğumuz belediyede disiplin ve düzen bırakılmamıştır." Salon başkanı "siyasi açıklama istemiyoruz, iddialara yanıt verin yalnızca. Burası siyaset meydanı değil" diyerek Kışanak'ın sözünü kesti. Bunun üzerine Kışanak ise "Bu bir siyasi davadır ve ben de siyasetçi olarak siyasi savunmamı vereceğim. Siyasi tartışma için başka alan bırakmadınız" diyerek savunmasına devam etti.

'KADIN MÜCADELESİ HEDEFLENDİ'

Kışanak, 7 yıl önce katıldığı bir eylemden dolayı kendisine soruşturma açıldığını belirtirken, şunları kaydetti: "Madem suç işledim orda bulunan devlet memurları neden soruşturma için bu kadar beklediler. 7 yıl önceki eylemde yaptığım konuşmayı yeni mi hatırladılar. Bunun ne kadar açık bir kumpas olduğunun farkındayız. Tek amaç bizi tutuklamak ve yerimize kayyum atamaktı. Toplumun yarısını kadınlar oluşturuyor fakat kadının siyasetteki yerini öldürmek istiyorlar. Bu kadın eşbaşkanının ve vekilinin tutuklu olması bunun en büyük kanıtıdır. Kadınların siyasette yer almaması antidemokratik bir davranıştır. Bu saldırılar ile kadın temsiliyetini ortadan kaldırmak istiyorlar. Biz kadınlar olarak yıllardır kendi mücadelemizi yürütüyoruz ve verdiğimiz mücadele sonucu siyasetteki kadınların yerini büyüttük. Bizim öncülüğümüzde gerçekleşen kadın mücadelesine devlet darbe yapmak istemiştir. Yalnız bu bilinmelidir; kadınların içinde yer almadığı bir siyaset ve demokrasi eksik bir siyaset ve demokrasidir. Demokrasiye inanan herkesin bu mücadeleye sahip çıkması gerekiyor. Biz inanıyoruz ki önümüzdeki yerel seçimlerde kadınlar büyük bir katılım ile sandığa gidecek ve iradelerini ortaya koyacaklardır."

Bu davanın, kaynağını anayasadan almayan kayyım zihniyetine esir edildiğine vurgu yapan Kışanak, "Suç unsuru sayılan tüm eylem ve etkinliklerim tamamen yasalar çerçevesinde gerçekleşmiştir. İçinde yer aldığım siyasi hareket Türkiye’nin ana hatlarını oluşturuyor. Demokratik siyasetin ortadan kaldırılması bir sonuç getirmeyecektir. Bilakis geçmişten de gördüğümüz gibi olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bu dava siyasi bir davadır ve benim burada siyasi düşüncelerim ve tutumum yargılanıyor. Mahkemenin bu hukuksuzluk ve adaletsizliğe göz yummamasını talep ediyorum. Halkın ülkede adalet olduğuna inanması gerekiyor. Bu tavrınız halkın adalete ve hukuka olan güvenini yok edecektir. Yargı bu hukuksuzluğa 'dur' desin. Siyaset sorunu çözme kapasitesini yitirmiştir. Bu davranışlar siyasi çözümü köreltiyor. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Ben bir yerel yönetim olarak halka olan sorumluluklarımı yerine getirdim. Bu davanın vebali ağırdır. Halkın iradesi ipotek altına alınıyor. Soruşturma Diyarbakır'da, mahkeme Malatya'da ve ben Kocaeli’deyim. Bu bile bir hukuksuzluktur" diye belirtti.

Kışanak son olarak şunları ifade etti:

"Hakkımda öne sürülen suçlamaların hiçbirinin gerçekle bir bağı yok. Hazırlanan iddianamede Demokratik Toplum Kongresi'nin illegal terör örgütü olarak gösterilmesi akla mantığa ziyandır. DTK sivil ve demokratik bir platformdur. DTK bir terör örgütü olmadığı gibi bende DTK yöneticisi değilim. Legal, demokratik ve sivil DTK binasına gitmek suç sayılamaz. Hazırlanan içi boş iddianame kamuoyunu yanıltma, uydurma, ithamlarla davaya meşruiyet kazandırma amacıdır. DTK tüm faaliyetleri şeffaf ve meşrudur."

HDP’nin Sur üzerine hazırladığı “Sur raporu” kitapçığı da suç unsuru olarak dosyaya koyulan ve mahkeme başkanı tarafından Kışanak’a sorulan sorular arasında yer aldı.

Duruşma DBP Eş Başkanı Sebahat Tuncel'in savunması ile devam ediyor.