Kışanak: Kadın, özgürlük olmadan yaşayamaz

Rehin tutulan Gültan Kışanak, cezaevinde hazırladığı kitabı anlatırken, kendilerinin rehin alındığını, böylece toplum ve kadın iradesinin kırılmak istendiğini belirtti.

Kışanak, "Kürt kadınlarının en önemli kazanımı, kadın özgürlüğünü ‘sonraya’ erteleme yaklaşımlarını elinin tersiyle itmesi" dedi.

İşgal edilen Amed Büyükşehir Belediyesi'nin Eş Başkanı Gültan Kışanak, Kandıra 1 Nolu Cezaevi’nde 'Kürt siyasetinin mor rengi' kitabını kaleme aldı. Kitap, Dipnot Yayınları etiketiyle 21 Eylül’de raflarda olacak.

Kışanak, yine Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutsak olan, kapatılan Jinha'nın editörü Zehra Doğan’ın sorularını yanıtladı.

'BİZİ REHİN ALARAK İRADEYİ KIRMAK İSTEDİLER'

Kışanak, tutukluluğuyla ilgili soruyu yanıtlarken, şöyle dedi: "2016 yılında başlayan siyasi operasyonlarla bizleri rehin alarak, demokratik siyaseti sekteye uğratmak, toplumun ve kadınların iradesini kırmak istediler" diyen Kışanak, "DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ile davalarımızı birleştirdiler, her ikimizi de bir kez bile duruşmaya götürmediler. Kendi kendilerine, yargılama yapıyormuş gibi yaptılar. 9 duruşma geçti. Siyasi iktidarın mahkeme heyeti, önüne koyduğu kararı açıklamak için formaliteleri tamamlıyorlar sanki. Bu koşullarda yapılacak tek şey onuru korumak ve umudu büyütmekti. Ben de 2 yıl boyunca bunu yapmaya çalıştım."

KİTAP SÜRECİ

"Sizi yazmaya iten ne oldu" sorusu üzerine "Kadınların erkek egemen sistemle mücadelelerini konu alan bir kitap yazmak, yaşadığımız sürece de yanıt olacaktı" diyen Kışanak, şöyle devam etti:

"Kürt kadınların siyasi parti deneyimlerini ve kazanımlarını konu alan bir kitap yazmak istiyordum. Siyaset, erkek egemenliğinin kök saldığı bir alan.

(...) Cezaevinde olduğum için araştırma yapma, bilgi, belge toplama imkanım yoktu. Sadece kendi bilgilerime, kendi deneyim ve yorumlarıma dayanarak yazmak doğru olmayacaktı. Her bir kadının deneyimi bir hazine değerindeydi. O deneyimlerde müthiş bir enerji, direniş gücü vardı. Bu deneyimlerin paylaşılmasıyla, büyük bir sinerji açığa çıkacağını ve kadın özgürlük mücadelesine güç katacağını düşünerek, kadın arkadaşların birebir yaşadıklarından yola çıkarak yazmak istedim. Her bir kadının emeğinin yeri ve yarattığı değerler tarif edilemezdi. O nedenle, öncelikle ‘kitabı kimlerin deneyimlerinden yola çıkarak yazayım?’ sorusuna yanıt aradım.

Dışarıda bu deneyimi anlatabilecek yüzlerce kadın arkadaşımız vardı ama ben cezaevindeyim diye onların anılarının da tutsaklıkla tanışmasını istemedim. Kadın iradesinin tutsak edilmeyeceği mesajını da vereceğini düşünerek, kitabı bu süreçte cezaevinde olan kadın milletvekili ve belediye eş başkanlarının deneyimleri üzerinden yazmaya karar verdim."

Kışanak, kitabı hazırlamak için tutsak kadınlarla mektuplaşmalarını, karşılaştıkları zorlukları da anlattı.

'EN BÜYÜK KAZANIM, ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ ERTELEMEMEK...'

Kışanak, "Her toplumsal mücadele döneminde kadınlar yoğun olarak bu mücadelelerde yerlerini almışlar, aşamalı olarak önemli kazanımlar da elde etmişler fakat genellikle, daha sonra mutfağa geri dönmüşler. Bu kadın özgürlük mücadelesinin travması" diyerek, şunları ifade etti: "Yıllarca bize de hep sordular, ‘Kürt sorunu çözülünce, kadınlar mutfağa geri mi dönecek?’ ya da ‘Kürt sorunu çözülünce, kadın sorunu da çözülür, siz şimdi ne diye bu kadar kadınların özgürlük mücadelesini, genel mücadelenin önüne koyuyorsunuz’ diyenler de yok değildi. Bence Kürt kadınlarının en önemli kazanımı, kadın özgürlüğünü ‘sonraya’ erteleme yaklaşımlarını elinin tersiyle itmesi, adım adım özgürlüğünü inşa etmek için günlük anlık mücadele içinde olması. Bu kadın kazanımlarının kurumsallaşması, toplumsal dönüşüm ve mutfağa dönmeme garantisidir. Kadınların siyasallaşması ve geleceğe yön verme mücadelesinin en güçlü dinamiklerinden biri olarak kendisini örgütlemesi de büyük bir kazanımdır. Tarih yazımından sosyal bilimlere, ekolojiden ekonomiye; kültür sanattan felsefeye kadar her alanda kadın eksenli alternatif arayışı kadın kazanımlarının asla geri alınamayacağının göstergesidir."

'PEDAL ÇEVİRMEYİ BIRAKMAMALIYIZ!'

"Bundan sonra ne yapılabilir" sorusuna da Kışanak, "Pedal çevirmeyi bıraktığımız an bütün kazanımlarımız elimizden gidebilir. Ben bunu biraz da makarayla kuyudan su çekmeye benzetiyorum. Kadınlar olarak o suya yani özgürlüğe çok ihtiyacımız var, bizim için yaşamsal bir konu. Özgürlük olmadan kadın yaşayamaz. Kovayı kuyunun içine salıyorsun, suyu dolduruyorsun, yukarı çekmeye başlıyorsun; tam kuyunun ağzına bile gelse eline alıp kovayı tutmazsan bütün emeğin boşa gider, makara çok hızla boşalmaya başlar ve kova kuyunun duvarlarına çarpa çarpa yeniden ta kuyunun dibine kadar iner" yanıtını verdi.

Gültan Kışanak, son olarak, kitabı okuyanlardan kendileriyle eleştiri ve duygularını paylaşmalarını isteyerek, "Belki bizim yerimize kitap üzerine söyleşiler düzenleyebilirler" diye ekledi.