KJK Koordinasyonu, derinleşen AKP/Saray faşizmi ve siyasi soykırım saldırılarına ilişkin açıklama yaptı.

Açıklamada, "Belediyelerden öğretmenlere, sağlıkçılardan basın kurumlarına, kadın örgütlerinden milletvekillerine kadar topluma ait tüm kurumlaşmalar AKP işgali ile karşı karşıya" denilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Hiçbir toplumsal değer, AKP ve Erdoğan’ın karşısında bırakılmak istenmemektedir. Bunun karşısında direniş, karşı koyuş ve kendi sistemini kurmak olmazsa olmazdır. Oluşturulan faşist sistem, OHAL sadece Kürt halkının, Kürt kadınının yarattığı değerlere dönük bir saldırı değildir. Cumhuriyet gazetesi, Hayatın Sesi TV, Sağlık Sendikası, Eğitim Sen vb. Kurumlara dönük yapılan saldırılar bunların sadece birer örneğidir. Faşizm tek bir farklılığı tanımamaktadır. AKP işgal cephesini örmektedir. MHP ile girdiği kirli ittifak, paramiliter güçlerin örgütlenmesi, osmanlı ocakları ve ülkü ocaklarının silahlandırılması savaşın topluma yayılması, iç savaşa doğru gidiştir. 
Faşist AKP ve Erdoğan’ın bu işgal planında gerçekleşen son adım, Amed yerel yönetimlerinin eş başkanlığına dönük işgal, eş başkanların ve KJA yönetiminin esir alınması, halkın vekilerinin esir alınması tehlikeli planın vehametini ortaya çıkarmıştır. Hiçbir saldırı tek başına bir saldırı değildir, yürürlüğe konulan işgal planının parçalarıdır. AKP ve Erdoğan, 15 Temmuz'un ardından tek tek tüm planlarını harekete geçirmiş ve yürürlüğe koymuştur. Faşist AKP; devleti işgal etmiştir. Faşist AKP iktidarı, Erdoğan liderliğinde Türkiyeli halkların, Kürdistan’ın, kadınların yarattığı tüm değerleri işgal etmektedir. Kürtlere karşı inkar ve imha saldırıları Faşist AKP iktidarının merkezinde yer almaktadır. Ancak kara faşizmi uygulayan AKP, Türkiye halklarına, sol, sosyalist ve demokrasi güçlerine, aydınlara karşı da savaş açmış durumdadır. AKP’nin MHP ile ittifakı temelinde hakim kılmaya çalıştığı kara faşizm tüm Türkiye halklarının geleceğini karartmakta, Türkiye’yi iç savaşa sürüklemektedir."

'SUSARSAK DİRHEM DİRHEM ÖLÜRÜZ!'

KJK, açıklamasının sonunda ise toplumun üstlenmesi gereken role şöyle işaret etti: 

"Faşizmin yaşamın her alanına karşı geliştirdiği işgal harekatına karşı başta kadınlar olmak üzere tüm değerlerimize sahip çıkmak zorundayız. Bunun dışında hiçbir seçeneğimiz yoktur. İşgale karşı ortak cepheyi örgütlemek, faşizme karşı ortak mücadele yürütmek tarih karşısında temel sorumluluğumuzdur. Kürt halkı bu saldırılar karşısında direniş çizgisini belirlemiş ve eşsiz bir mücadeleyi geliştirmektedir. Fakat saldırı, salt Kürt halkı ve Kürt kadınları ile sınırlı bir saldırı değildir. Saldırı, Türkiye yurtseverlerine, demokrasi güçlerine ve en fazla da kadın özgürlüğüne dönük bir saldırıdır. Sustukça gazetemiz kapatılır, sustukça doktorumuz tutuklanır, sustukça öğretmenimiz işinden edilir, sustukça vekilimiz esir alınır, sustukça dirhem dirhem ölürüz. Susmak ölümle eş değerdir. 

İşgale, faşizme direnmek, işgale ve faşizme karşı savunmaya geçmek yaşamın diğer adıdır. Faşist AKP uygulamaları karşısında her türlü direniş  eylemi meşruluk kazanmıştır. KJK olarak başta kadınlar ve gençler olmak üzere demokrasiden, özgür yaşamdan yan herkesi ve kesimleri ‘ne bedenimizin, ne topraklarımızın, ne de toplumumuzun işgaline izin veriyoruz' diyerek, her yerde eylemde olmaya çağırıyoruz. Faşizme karşı kadınların ve halkların direniş cephesini örgütleyerek geleceğimize, onurumuza sahip çıkalım."