KJK: Faşizme karşı mücadeleyi yükseltelim!

Antep katliamının esas sorumlusunun bizzat AKP olduğunu belirten KJK Koordinasyonu, “başta kadınlar olmak üzere bütün halkımızı ve demokrasi güçlerini özgürlük için faşizme karşı mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz” dedi.

KJK Koordinasyonu, dün gece Dîlok’un Şahinbey ilçesinde yurtsever Kürt halkını hedef alarak düzenlenen bombalı saldırıyı nefretle kınadı. KJK, ister sübjektif ister objektif olarak DAİŞ-AKP ortaklığında gerçekleştiği açık olan bu katliamın faillerini lanetledi. KJK, bu vahşi katliamda yaşamını yitirenlere rahmet, yakınlarına ve halka başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diledi.

“En az 50 yurtsever insanımızın yaşamını yitirdiği, onlarca kişinin yaralandığı Dîlok katliamının KCK deklarasyonunun açıklandığı güne denk getirilmesi tesadüf değildir” denilen açıklamada, “KCK dün yayımladığı deklarasyon ile Türkiye’deki darbe girişimini yaratan etkenleri ve AKP’nin bundaki rolünü ortaya koyup, çözüm için hala bir şans bulunduğunu kaydetti ve AKP’nin bunun için atması gereken adımları açıkladı. Aynı gün yurtsever Kürtlerin düğünü içinde bombanın patlatılması tesadüf olmayıp, KCK’nin deklarasyonuna yanıt anlamını taşımaktadır. Bir kez daha Kürt özgürlük hareketinin çözüm yöndeki niyet ve çabalarına katliam ile cevap verilmektedir. Çözüme karşı çözümsüzlük, barışa karşı savaş, özgür yaşama karşı ölüm dayatılmaktadır. Dîlok katliamı ile verilmek istenen mesaj budur” ifadelerine yer verildi.

‘ROJAVA’YA DA MESAJDIR’

Aynı zamanda Rojava’ya ilişkin de mesaj verilmek istendiğine dikkat çeken KJK Koordinasyonu, “Minbic zaferinden sonra gerçekleştirilen bu katliam ile Rojava’da üçüncü çizgi temelinde Suriye’de başlamak üzere bütün Ortadoğu halklarına yeni bir umut ve Demokratik Konfederalizm şeklinde bir alternatif sunan Kürt özgürlük hareketinin önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Dîlok katliamı bu anlamda tehditkar ve şantajcı bir politikanın somut ifadesi olmaktadır. Bu politikanın sahibi, Önder Apo’yu bir buçuk yıldan beri topyekun tecrit uygulayarak tehdit ve şantaj siyasetini izleyen AKP’nin ta kendisidir” dedi.

‘ESAS SORUMLUSU AKP’DİR’

KJK, bu katliamın faili DAİŞ olsa da olmasa da esas sorumlusunun bizzat AKP olduğunu kaydederek, “Aylar önce ele geçirilen belgelerde DAİŞ’in özellikle de Dîlok’ta düğünlere saldırı düzenlemeyi planladığı ifade edilmesine rağmen önlenilmeyen bu katliamın fikri ise açık ki Türk faşist kontra gerilla yapılarına aittir. Zira doğrudan Saray rejimine bağlı Polis ve Jandarma Özel Harekat merkezi tarafından yönetilen sosyal medya hesaplar üzerinden açıktan yurtsever Kürtlerin düğünlerine saldırı çağırısı yapıldı” diye belirtildi.

‘MESAJ VERMEK İSTEYEN GÜÇLER DEVLETİN MERKEZİNDEKİ GÜÇLERDİR’

KJK Koordinasyonu açıklamasında devamlar şu hususlara dikkat çekildi:

“Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katliamdan hemen sonra Özgürlük Hareketimizi DAİŞ ve Gülen hareketi ile eşitlemeye çalışması ise, AKP’nin bu katliamdaki sorumluluğunun üstünü örtme çabasından ileri gelmektedir. Dikkat edilirse DAİŞ’in gerçekleştirdiği iddia edilen ancak DAİŞ tarafından resmi olarak hiç üstlenilmeyen Bakurê Kurdistan ve Türkiye’deki katliamlar hep yurtsever halkımızı ve Kürt halkının özgürlük mücadelesi ile dayanışan sol, sosyalist demokrasi güçlerini hedef almıştır. Bu katliamlar, Önder Apo ile görüşmelerin kesildiği 5 Nisan 2015 tarihinden sonra sistematik bir şekilde özgürlük ve demokrasi mücadelesini sekteye uğratmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Suruç’tan Ankara katliamına, Amed seçim mitinginden Dilok katliamına kadar, her saldırı ile siyasi bir mesaj verilmek istenmiştir. Katliamların görünürdeki faili DAİŞ olsa da, mesajın göndericisi asla DAİŞ olmamıştır. Bu kez de mesaj vermek isteyen güçler, bizzat devletin merkezindeki güçlerdir.

AKP’NİN ASLA KONTROL EDEMEYECEĞİ KAOS BAŞ GÖSTERECEKTİR

Kürt Kadın Özgürlük Hareketi olarak AKP’yi sert bir şekilde uyarıyoruz. Çözüm iradesini göstermeyip çözümsüzlüğü dayattıkça, mevcut durumda yaşanan krizi kat be kat aşan ve kendisinin asla kontrol edemeyeceği çapta bir kaos baş gösterecektir. KJK olarak aynı zamanda özellikle de Türkiyeli demokrasi güçlerini öfkelerini örgütlü ve ortak bir mücadeleye akıtmaya çağırıyoruz. Yaşadığımız süreç, Türkiye açısından tarihi bir dönemi ifade etmektedir. Cumhuriyetin 100’üncü yılında faşist mi demokratik mi olacağı, doğrudan demokrasi güçlerinin örgütlü mücadelesine bağlıdır. Bu temelde başta kadınlar olmak üzere bütün halkımızı ve demokrasi güçlerini özgürlük için faşizme karşı mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.