KJK: Halkımız kadınlar ve gençler öncülüğünde her yerde eylem yapmalı

KJK, Türk devletinin Kürt halkına ve özgürlük hareketine imha konsepti dayattığını ve bu konseptin merkezinde ise Öcalan’ın olduğunu belirtti.

KJK Koordinasyonu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan haber alınamaması ve bugün Amed’de başlayacak ‘Açlık Grevi’ eylemine ilişkin yazılı açıklamada bulundu.

KJK açıklamasında, Öcalan’ın barış ve özgürlük mücadelesine dikkat çekilerek, başta Kuzey Kürdistan ve metropoller olmak üzere,i her yerde eylemleri yükseltme çağrısı yapıldı.

Komalên Jinên Kurdistanê-KJK Koordinasyonu adına yapılan yazılı açıklamada, Öcalan’ın ve Özgürlük Hareketinin Kürt sorununun çözümü için geliştirdiği tüm girişimlerin şimdiye kadar Türkiye devleti tarafından karşılıksız bırakıldığı, imha-inkar siyasetinde ısrar edildiği hatırlatıldı.

TÜM BARIŞ ÇABALARI KARŞILIKSIZ BIRAKILDI, İMHA SALDIRILARI DEVAM ETTİ

Açıklamada, siyasi, kültürel ve fiziki soykırım uygulamaları ile Kürt halkına ve özgürlük hareketine karşı topyekün saldırılar geliştirildiği vurgulandı. KJK açıklamasında, ‘’Bu topyekün saldırı ve imha konseptini boşa çıkarmak, Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için Önder Apo büyük bir özveri ve eşsiz bir çaba sergilemiştir. Ancak AKP faşist iktidarı her seferinde bu çabaları boşa çıkarmış; oyalama, çürütme ve tasfiye siyasetini sürdürmüştür. Önderliğimizin çözüm ve demokratikleşme yönünde geliştirdiği projeler Kürt halkı kadar, Türkiye’deki barış, demokrasi ve halkların kardeşliğinden yana olan tüm kesimlere de umut olmuştur. Sol, sosyalist, demokratik tüm kesimler; aydın, yazar, akademisyenler, kadınlar ve gençler tarafından Önderliğimizin geliştirdiği çözüm ve barış girişimleri desteklenmiştir. Bu anlamda toplumsal bir mutabakat ve AKP iktidarına adım atması yönünde toplumsal bir baskı oluşmuştur. Ancak Erdoğan diktatörlüğü, bunu kendisi için en büyük tehlike olarak algılamıştır. Demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümünü hakim kılmak istediği sultanlık ve dikta rejimi önündeki en önemli engel olarak değerlendirmiştir. Bundan dolayı 7 Haziran seçimleri ardından siyasi darbe yaparak çöktürme planı adı altında Hareketimize ve tüm demokrasi güçlerine karşı teslim alma ve imha konseptini devreye koymuştur. Bu konsept temelinde Dolmabahçe mutabakatını yok saymış, 5 Nisan 2015 tarihinden itibaren Önderliğimizle görüşmeleri kesmiş, Kuzey Kürdistan ve Rojava’da halkımıza karşı saldırılarını tırmandırmıştır. Anti Kürt siyasetini güncelleyerek bugün Rojava devrimini tasfiye etmenin kirli ittifaklarını geliştirmekte, Cerablus’u işgal ederek Rojava’da halkımızın siyasi statüsünü kazanmasının önünü almak istemektedir’’ denildi.

HALKIMIZ SİYASİ STATÜ KAZANMA MÜCADELESİ VERİYOR

KJK açıklamasının devamında Kürt halkının statü kazanma mücadelesi verdiği hatırlatılarak şu değerlendirmeler yapıldı:

‘’21. Yüzyılda halkımız Önderliğimizin yeni paradigması ile siyasi statüsünü kazanma mücadelesi vermekte ve Ortadoğu barışını geliştirmeye öncülük yapmaktadır. Bu mücadelede çok önemli kazanımlar elde etmiştir. Önderliğimiz bu kazanımların en önemli mimarıdır. Önder APO’nun demokratik ulus ve demokratik özerklik projesinin Ortadoğu halkları tarafından en gerçekçi çözüm olarak giderek çok daha fazla kabul görmesi Türkiye ve uluslararası kapitalist güçlerin emperyal ve hegemonik çıkarlarını bozmaktadır. Bunun için uluslararası komplocu güçler ve Kürdistan’ı sömürgeleştiren bölgedeki ulus devletler Önderliğimizi süreç dışında tutmak için uzlaşmışlardır. Bu kirli ittifak temelinde Önderliğimize ve halkımıza karşı yürütülen topyekün saldırıya ortak olmaktadırlar.

İMHA KONSEPTİNİN MERKEZİNDE ÖNDERLİĞİMİZ VAR

Bu topyekün imha konseptinin merkezinde Önderliğimiz vardır. Bir buçuk yıldır Önderliğimizle hiçbir görüşme yaptırılmamakta, hiçbir haber alamamaktayız. AKP faşist iktidarı tüm uluslararası hukuk kurallarını, insan haklarını hiçe sayarak Önderliğimize bir rehin muamelesi yapmaktadır. 15 Temmuz’daki darbe girişiminde de Önderliğimize yönelik tehlikeli planların yapıldığı açığa çıkmıştır. Darbeci denen ekibin 15 Temmuz gecesi İmralı’ya helikopterleri göndermesi, darbe ardından İmralı’nın iç ve dış güvenliğinden sorumlu olanlardan kişilerin darbeci olarak tutuklanması Önderliğimiz üzerinde ne kadar büyük bir tehdidin olduğunu ortaya koymaktadır. 15 Temmuz gecesi İmralı’da ne yaşandığına dair AKP iktidarı ciddi bir açıklama yapmaktan ısrarla kaçınmaktadır. Özgürlük Hareketimizin, halkımızın ve demokrasi güçlerinin tüm çağrılarına rağmen, Önderliğimizle hiçbir görüşme yaptırılmamakta, Önderliğimizin sağlığı ve can güvenliğine ilişkin bir haber almamızı sağlayacak her hangi bir girişimde bulunulmamaktadır. Bu durum Önderliğimizin can güvenliği konusunda Hareketimiz ve halkımızda büyük kaygılara ve kuşkulara yol açmaktadır. AKP iktidarı bu tutumuyla Türkiye’yi iç savaşa sürükleyecek bir ateş topunu kendi elleriyle yaratmaktadır.

ULUSLARARASI KOMPLONUN YENİ BİR HAMLESİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Önderliğimiz üzerindeki bu tehlikeli saldırılar, Kuzey Kürdistan ve Rojava’daki halkımıza yönelik geliştirilen savaş, gerilla güçlerimize karşı tırmandırılan operasyonlar uluslararası komplonun yeni bir saldırı hamlesi ile karşı karşıya bulunduğumuzu ortaya koymaktadır. Bu saldırı hamlesinin yenilgiye uğratılması ancak Önderlik etrafında kenetlenerek direnişin büyütülmesi, milyonların harekete geçirilmesi ve mücadelenin her yerde radikalleştirilmesi ile mümkündür. Bu anlamda Önderliğimizden bir haber alıncaya ve görüşme oluncaya kadar halkımızın her yerde 24 saat seferberlik halinde radikal eylemler geliştirmesi hayati önem taşımaktadır.

‘ÖNDERLİKSİZ YAŞAM OLMAZ’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için yapılan eylemlerin daha da yükseltilmesini isteyen KJK, bu konuda kadınlar başta olmak üzere tüm Kürdistan halkına şu çağrıda bulundu:

Şimdiye kadar başta Avrupa olmak üzere her yerde halkımızın Önderlik etrafında geliştirdiği önemli eylemler söz konusudur. Gelişen bu eylemlere katılan halkımızı selamlıyoruz. Ancak şimdiye kadar geliştirilen eylemlerin biçimi ve katılım düzeyi Önderliğimizden haber almamızı sağlayacak, durumun ciddiyetini AKP iktidarına gösterecek boyutta olmamıştır. Özellikle Kuzey Kürdistan ve Türkiye’deki eylemlerin tarzı ve halkımızın katılım düzeyi yetersizdir. Ulusal düzeyde daha radikal ve yüzbinlerin katılımıyla gerçekleşecek sürekli eylem tarzıyla ancak Önderliğimiz üzerindeki tehlikeyi ve tehdidi ortadan kaldırabiliriz. Bunun için Kuzey Kürdistan ve metropollerde kadınlar ve gençler radikal ve kitlesel eylemlere öncülük etmelidir. Yaşamın her anı ve her alanı Önderlikle görüşmenin yapılması, haber alınmasına kilitlenen bir eylemsellik haline dönüştürülmelidir. ‘’Önderliksiz yaşam olmaz’’ şiarı etrafında ulusal direniş ve seferberlik ruhuyla Önderlikle görüşme oluncaya kadar yediden yetmişe tüm halkımız her yerde eylem içinde olmalıdır.

BAŞTA KUZEY KÜRDİSTAN VE METROPOLLERDE EYLEMLER OLMALI

Önderlikten haber alma ve görüşme olması talebiyle Avrupa’da Ezidi halkımızın başlattığı süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi Önderliğe bağlılığın en kutsal örneğini sergileyen bir eylemdir. Önderlikle bir heyetin görüşme talebiyle halkımızın siyasi temsilcileri ve yurtseverlerimizin bu gün Amed’de başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi de Önder Apo etrafında kenetlenmenin tarihi kararlılığını ortaya koymaktadır. Avrupa ve Amed’de gerçekleştirilen bu kutsal insani, vicdani eylemi gerçekleştiren herkesi saygıyla selamlıyoruz. Halkımızın bu eylemi kitlesel olarak sahiplenmesi, desteklemesi ve katılması hayati önemdedir. Özellikle Amed’deki eylemin etrafında kadınlar ve gençler öncülüğünde ulusal düzeyde Önderliği sahiplenme olmalıdır. Önderliğimizle yüz yüze görüşme olmadan ve tatmin edici bir haber almadan eylemler durmamalı, herkes sokakları eylem alanı haline dönüştürmelidir.

Bu temelde kadınlar ve gençler öncülüğünde tüm halkımızı başta Kuzey Kürdistan ve metropoller başta olmak üzere her yerde eyleme çağırıyoruz. Barış ve demokrasiden yana olan tüm demokrasi güçlerini Erdoğan-AKP faşizmine karşı halkımızın geliştirdiği eylemlere katılmaya çağırıyoruz.