KJK ve PAJK: Rojava kadın devrimine sahip çıkalım!

AKP-MHP faşist rejiminin ajandasındaki tek planın Kürt soykırımı olduğunu belirten KJK ve PAJK Koordinasyonları, “Rojava hepimizin devrimi, kadın devrimimize sahip çıkalım” dedi.

Komalên Jinên Kurdistan (KJK) ve Partiya Azadiya Jinên Kurdistan-Kürdistan Özgür Kadın Partisi (PAJK) Koordinasyonları açıklaması şöyle:

“Faşist ve soykırımcı TC devleti ve SMO maskeli DAİŞ çetelerinin Kuzey ve Doğu Suriye alanlarına; Til Rifat, Şehba, Minbic, Eyn Îsa, Kobanê başta gelmek üzere her yerde gerçekleştirdiği saldırılarda kadınlar, çocuklar, sivil insanlarımız, QSD, YPG ve YPJ savaşçıları şehit düşmekte, yaralanmalar olmaktadır. En son Minbic’da şehit düşen Zenubya Kadın hareketi yönetiminden üç kadın şahsında ve yine Minbic hastanesinde katledilen şehitlerimiz şahsında tüm şehitlerimizi, QSD, YPG ve YPJ şehitlerini anıyor, anılarına bağlı kalma temelinde mücadelemizi yükselteceğimizi belirtiyoruz. Tüm bu saldırılar ve yaşanan şehadetler, Kürt ve Arap halklarının, kadınlarının özgür yaşam birlikteliğine düşman olan bu saldırıları boşa çıkartıp devrim bağını güçlendirme görevini yüklemektedir. Bu insanlık dışı vahşi soykırımcı saldırılara karşı seferberlik ruhuyla cevap vermek insanlık görevi olmaktadır.

13. yılını geride bırakan Rojava Halklar ve Kadın Devrimi, son gelişmeler ile birlikte ciddi tehditler altındadır. HTŞ’nin Şam’a ilerlemesi sonucunda bölge açısından yeni bir durum ortaya çıkmıştır. DAİŞ başta olmak üzere her türlü çete örgütü ile ittifak içinde olan Türk devleti, bu durumdan faydalanarak Rojava’ya dönük saldırılarını yeni bir düzeye taşımıştır.

Bugün Rojava’da Kürt, Arap, Ermeni, Süryani, Çerkes ve Türkmen halkları demokratik ulus temelinde eşit ve özgür koşullarda kendi öz yönetimleri temelinde yaşamaktadır. Rojava’da gelişen bu özgür yaşam düzeyi, kadınların öncülüğünde gelişen büyük bedellerle yaratılmıştır. Binlerce şehidiyle, gazisiyle gelişen bu devrim, aynı zamanda bir kadın devrimidir. Bunun içindir ki, Rojava sadece bölge kadınları için değil tüm dünya kadınları için ilham kaynağı olmuştur.

Faşist TC devleti Rojava devriminin ilk gününden itibaren hiçbir şekilde Rojava topraklarında gelişen ve büyüyen bu özgür yaşam iradesini ve sistemini kabul etmemiş, 2014 yılında DAİŞ ile halkların ve kadınların kazanımlarına saldırıp özgür toprakları işgal ederek bir soykırım konseptini uygulamak istemiştir. Efrîn, Girê Spi ve Serêkaniyê işgalleri bu hedefin bir devamı olarak yaşanmış, bu işgal saldırılarında binlerce insan katledilmiş, kadınlar ve çocuklar her türlü saldırı ile karşı karşıya kalmış, demografik yapı değiştirilmek istenmiştir.

AKP-MHP FAŞİST REJİMİNİN TEK PLANI KÜRT SOYKIRIMIDIR

TC devletinin bu işgalci ve hegemonik politikaları herkes tarafından bilinmektedir. TC bu planlarını hayata geçirmek için sözde barış ve çözüm tartışmalarını devreye koyarak toplum üzerinde algı operasyonları geliştirmekte, demokratik ve devrimci güçleri maniple etmektedir. Ekim başından itibaren tekrar bu özel savaş taktiğini devreye koymuş, üzerinden çok zaman geçmeden Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük işgalci ve soykırımcı saldırılarını gerçekleştirmesiyle bu özel savaş taktiği deşifre olmuştur. AKP-MHP faşist rejiminin ajandasındaki tek planın Kürt soykırımı olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Bugün de BAAS rejiminin çökmesini fırsat bilen faşist TC devleti, yarım kalan soykırım planlarını hayata geçirmek istemektedir. Günlerdir Minbic’e DAİŞ artığı çeteleri ile yoğun saldırılar gerçekleştiren faşist TC, sivil katliamlar gerçekleştirmekte, bu saldırılarda çocuk, kadın demeden insanlar katledilmektedir. Bu saldırılarda esir alınan sivillerin infaz edildiği, diri diri yakıldığı, kafaların kesildiği, hastanelerde yaşam mücadelesi veren insanların kurşuna dizildiği görüntüler basına da yansımıştır. Yine halkın tanık olduğu özellikle kadınların kafalarının kesilerek katledilmesi 21. yüzyılda yeni bir kadın kırım dalgasını hayata geçirme planlarını göstermektedir.

MINBIC İŞGAL PLANI ROJAVAYI İŞGAL PLANIDIR

Türk devletinin bölgede yapmak istedikleri açıktır. Minbia'a bu kadar yoğun bir saldırı dalgasının olması ve Rojava’yı işgal planlarının buradan başlaması tesadüf değildir. Minbic işgal planı Rojava’yı işgal planıdır, kadınların ve halkların büyük bedellerle elde ettiği kazanımların yok edilmesi planıdır. Faşist TC devleti Minbic’ı işgal etme planını gerçekleştirmesi durumunda yöneleceği ilk yerin Kobanê olacağı bilinmektedir. Kobanê’ye saldırılar şimdiden belli bir yoğunlukta devam etmektedir. Herkes bilmektedir ki Kobanê demek Rojava devrimi, kadın devrimi demektir, insanlığın ayaklanan vicdanı demektir.

Yine binlerce DAİŞ çetesi Kuzey ve Doğu Suriye alanlarında tutukludur. Gerçekleşen bu saldırılarla bu katliamcı çetelerin kaldığı zindanların durumu da risk altına girmekte, her açıdan DAİŞ’in yeniden canlandırılması tehlikesi artmaktadır. Bu durum DAİŞ’e karşı mücadele için Kuzey ve Doğu Suriye’de kaldığını belirten uluslararası koalisyon güçlerini de ilgilendirmektedir. Onların da sorumluluğu altında olan bir gerçekliktir. Bu temelde olası facia durumlardan uluslararası koalisyon güçleri de sorumlu olacaktır. Bu güçler sorumluluklarına sahip çıkmalıdırlar.   

TÜM HALKIMIZI SEFERBERLİK RUHUYLA YARDIMA ÇAĞIRIYORUZ

Til Rifet ve Şehba’ya gerçekleşen saldırılar sonucu yüz binlerce insan Kuzey ve Doğu Suriye alanlarına göç etmek zorunda kalmıştır. Gerek kış koşulları, gerek faşist TC’nin saldırıları ve gerekse de göç etmiş olmanın tüm zorluklarını en ağır bir biçimde yaşamaktadırlar. Rêveberiya Xweser, Rojava halkımız tüm dar imkan ve yoksunluğuna rağmen seferberlik içinde yardım etmektedir. Son saldırılar bu zorlanmayı daha da artırmış, imkanlar daha da azalmıştır. Faşist saldırılar bir de bu yönüyle büyük bir zorlanma yaratmaktadır. Bir de bu açıdan tüm halkımızı seferberlik ruhuyla yardıma çağırıyoruz.

Kürt kadınları ve halkı olarak faşist Türk devletinin bu işgal ve soykırım saldırılarına karşı dün olduğu gibi bugün de mücadelemizi en üst düzeyde yürüteceğimiz bilinmelidir. Rojava Özerk yönetiminin ilan ettiği seferberlik çağrısı, sadece Rojava için değil tüm Kürdistan ve yurt dışı alanları için geçerlidir. Bugün Kürt kadınları ve halkı olarak dört parça Kürdistan ve yurt dışında tüm gücümüzü harekete geçirmeli, “Kobanê ruhuyla” her günü direniş gününe çevirmeliyiz. Kimse bu an’dan itibaren bu sürece seyirci kalamayacağı gibi en küçüğünden en büyüğüne tüm imkanlar Rojava’nın savunulmasına seferber edilmelidir. Dost ve düşman bilmelidir ki, her PAJK militanı bu işgal ve soykırım saldırılarına karşı fedaice bir katılımın sahibi olacaktır. Her Kürt kadını bulunduğu her alanda Rojava’nın sesi olacaktır.

KATLİAMLARA SEYİRCİ KALMAK  İNSANLIK SUÇUNA ORTAK OLMAKTIR

Rojava’da gerçekleşen işgale, demografik değişime ve katliamlara seyirci kalmak, demek bu insanlık suçuna ortak olmak demektir. Bu temelde başta uluslararası kurumları kendi rol ve misyonları gereği harekete geçmeye çağırıyoruz. Uluslararası kurumlar hava sahasını faşist Türk devletine kapatmalı, Faşist Türk devletine yaptırım uygulanmalı, faşist şef Erdoğan bir savaş suçlusu olarak yargılanmalıdır.

Kürt halkı ve kadınları olarak bir varlık ve yokluk sürecinden geçmekteyiz. Bu sürece ulusal bir direniş ruhuyla cevap olmalıyız. Kürtler ve kadınlar artık kendi tarihlerini kendileri yazacaktır. Bu tarih onurlu ve özgür bir yaşam mücadelesi veren Özgür Kürdün tarihi olacaktır. Bunun için Kürt kadınları başta olma üzere tüm halkımız bu süreçte büyük bir direniş ruhuyla harekete geçmeli ve Rojava’ya sahip çıkmalıdır. Unutmayalım ki; Rojava onurumuzdur! Rojavaya sahip çıkmak, onurumuza, özgürlüğümüze, geleceğimize sahip çıkmaktır.

Tüm dünya kadın hareketlerine ve enternasyonal kadın dostlarımıza sesleniyoruz. “Jin, Jiyan, Azadî” felsefesi ile tüm dünya kadınlarına ilham olan Rojava Kadın Devrimi, sadece bölge kadınları için değil tüm dünya kadınları için bir pusula olmuştur. Faşist Türk devletinin DAİŞ artığı çeteleri ile gerçekleştirdiği bu saldırılarda kadınların hunharca katledilmesi bilinçli uygulanan bir yöntemdir. Bir kez daha kadın kazanımlarını kendi karanlık dünyalarına gömmek istemektedirler. Ama biz kadınlar asla buna izin vermeyeceğiz. Bu nedenle özgürlük mücadelesi veren tüm kadınlara diyoruz ki;

Kuzey ve Doğu Suriye’de Êzidî kadın kırımına benzer ikinci bir kadın kırımına geçit vermeyelim!

Kuzey ve Doğu Suriye’deki Kürt, Arap, Süryani, Ermeni, Türkmen kadınlarının özgür yaşam sistemine ve kadın devrimine sahip çıkalım!

Rojava devrimi etrafında kenetlenelim!

Rojava hepimizin devrimi, kadın devrimimize sahip çıkalım!”