Milyonlarca kadın önlenebilir nedenlerden hayatını kaybediyor

28 Mayıs ‘Uluslararası Kadın Sağlığı Hareket Günü’nün ilan edilişinin 30’uncu yılına girilirken, önemli ilerlemelere rağmen kadınların ve özellikle de annelerin sağlık sorunlarının milyonlarca ‘önlenebilir’ ölüme yol açtığı görülüyor.

28 Mayıs ‘Uluslararası Kadın Sağlığı Hareket Günü’nün ilan edilişinin 30’uncu yılına girilirken, önemli ilerlemelere rağmen kadınların ve özellikle de annelerin sağlık sorunlarının milyonlarca ‘önlenebilir’ ölüme yol açtığı görülüyor.

28 Mayıs tarihi ilk kez, Women's Global Network for Reproductive Rights (WGNRR) adlı kadınların cinsel, reprodüktif sağlığı ve haklarının kabul edilmesini amaçlayan uluslararası kuruluşun 1987 yılında Costa Rica’daki toplantısında ilan edildi.

‘Uluslararası Kadın Sağlığı Hareket Günü’ vesilesiyle her yıl 28 Mayıs’ta, dünya çapında, kadınlar ve sağlık grupları tarafından, kadın sağlığının öneminin hatırlatılmasına yönelik aktivitelere yer veriliyor. WGNRR’in temel amacı uluslararası ve ulusal kuruluşlar ile hükümetlerin kadın sağlığının ve haklarının önemini anlatmaya çalışıyor.

Kadınların, erkeklerden farklı olarak, maruz kaldıkları hastalıklar ve ölümlerin önemli bir kısmının ‘önlenebilir’ olmasına rağmen yaşanan ölümlerde azalmalar olsa da, henüz istenen düzeyde olmadığı anlaşılıyor.

KADINLARDA GÖRÜLEN KANSER TÜRLERİ EN ÇOK YÜKSEL ÜLKELERDE

Günümüzde dünya genelinde kadınları ilgilendiren hastalıkların başında meme ve rahim ağzı kanserleri gelmekte. Sadece bu iki kanser türünden yaşamını yitiren kadınların sayısı 1 milyonu aşmakta. Erken teşhis ve tedavinin önemli olduğu bu hastalıklarda, iyileşme oranları ise özellikle yoksul ülkelerde çok düşük.

Kuzey Amerika, İskandinav ülkeleri veya Japonya gibi gelişmiş ülkelerde iyileşme oranları yüzde 80’leri bulurken, yükselen ekonomilerde bu oran yüzde 60’larda. Ancak yoksul ülkelerin bir çoğunda bu oran yüzde 40’lara kadar gerileyebiliyor.

GEBELİK VE DOĞUM KOMPLİKASYONLARI 300 BİNİ AŞKIN CAN ALIYOR

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, yine büyük çoğunluğu yoksul ülkelerde olmak üzere her yıl yüzbinlerce kadın gebelik ve doğum esnasındaki kompikasyonlardan dolayı yaşamını yitirdi. Bu sayının 300 binin üzerinde olduğu tahmin edilirken, ölümlerin büyük kısmının hemoraji, enfeksiyonlar, uygun şartlarda yapılmayan veya riskli kürtajlar, yüksek tansiyon ile gebeliğe bağlı ağır komplikasyonlar nedeniyle gerçekleşiyor.

Birçok ülkede sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan sıkıntılar, sağlık hizmetlerinin kalitesinin düşüklüğü ile maddi imkansızlıklar büyük oranda önlenebilir olan bu kadın ölümlerini arttırıyor.

ÖLÜMLER AZALTILSA DA HALEN ÇOK YÜKSEK ORANLARDA

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından belirlenen Milenyum Hedefleri’nde anne ölümlerinin 2030’a kadar 100 binde 70’e kadar düşürülmesi hedefleniyordu. Ancak WHO verilerine göre bu oran 1990’da 385 iken, 2015’te ancak 100 binde 216’ya kadar düşürülebildi. Yine de doğumlardaki anne ölümlerinin 25 yıllık bir sürede yüzde 43 oranında azaltılmış olması, önemli bir ‘başarı’ olarak kabul ediliyor.

Human papilloma virus (HPV) de Dünya genelinde kadın sağlığını tehdit eden virüsler arasında en tehlikeli olanlardan. Kadın ve erkeklerde görülen sifilisin tedavi edilmemesi nedeniyle her yıl 200 bini aşkın ölü doğum, 90 bin kadar da doğum sonrası bebek ölümü yaşanmakta.

Tüm bu virüs ve hastalıkların birçoğunun tedavilerinin olması da hastalıkları daha çok yoksul ülkelerin sorunu haline getiriyor.

ÇOCUK ANNELERİN SAĞLIĞI

Cinsel ve reprodüktif sağlık sorunları da, 15-44 yaş arası kadınların sağlık problemlerinin üçte birini oluşturuyor. Birleşmiş Milletler ve insani yardım kuruluşlarının çabalarına rağmen birçok ülkede korunmasız cinsel ilişki, gelişmekte olan ülkelerdeki sağlık sorunlarının önde gelen nedenlerinden.

Birçok ülkede yasaların da yasaklamasına rağmen on milyonlarca kız çocuğu zorla evlendirilirken, evlilik ve evlilik dışı gebelikler nedeniyle 13 ila 15 milyon arası adolesan doğum yaşanıyor. Çocuk yaşta anneliğin yol açtığı komplikasyonlar nedeniyle genç kadın ölümleri yaşanırken, sağlık kurallarına uyulmadan yapılan veya yapılmaya çalışılan gebelik sonlandırmaları da anne ölümlerinin önde gelen nedenleri arasında yer almakta.

Bu ölümlerin çoğu sosyo-ekonomik gelişmişlik açısından geriden gelen ve gelişmekte olan ülkelerde görülmekte. Sağlıksız koşullarda veya riskli olmasına rağmen yapılan gebelik sonlandırmalarının anne ölümlerindeki payının yüzde 13 ila 15 civarında olduğu tahmin ediliyor.

Ölümlerin yanı sıra bu sağlıksız uygulamalar kadınlarda ömür boyu sürebilecek rahatsızlıkların da önünü açıyor.

SU SORUNUNDAN KAYNAKLI HASTALIKLAR

Başta Sahra Altı Afrikası, Güney Asya olmak üzere dünyanın belirli bölgelerindeki su kaynaklarının yetersizliği veya hanelere ulaştırılamaması da önemli sağlık sorunlarına yol açıyor. Su kaynaklı hijyen sorunlarının yol açtığı enfeksiyonlar her yıl en az 30 bin kadın ile 400 bin kadar çocuğun yaşamına mal olduğu bildiriliyor.

Dünya Su Konseyi (WWC) adlı çokuluslu platforma göre, nüfusu 7,5 milyara ulaşan dünyamızda 924 milyon kişi temiz içme suyundan mahrum olarak yaşıyor. Yine 2,4 milyar insan ise hane içinde gerekli su tesisatları ve kanalizasyondan yoksun durumda.

Temiz su kaynaklarının olmaması veya insanların erişemeyeceği şekilde uzak olması nedeniyle meydana gelen hastalık ve salgınlar ise her yıl 3,5 milyon insanın yaşamına mal oluyor. Bu salgın ve hastalıklardan en çok etkilenenler de yine kadınlar ve çocuklar oluyor.