Moskova'daki konferans: Kürt kadınlar cesaret ve umut ışığımız

Moskova’daki Kürt Kadın konferansı delegelerin değerlendirmesiyle devam ediyor.

Rusya Federasyonu'nun başkenti Moskova’da bugün başlayan 2. Ulusal Kürt Kadın Konferansı, konuşmacıların değerlendirmeleriyle devam ediyor.

AV. UYSAL: ÖCALAN BÜYÜK BİR DİRENİŞTE

Konferansın birinci bölümünde yapılan konuşmalar şöyle:

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Avukatlarından Newroz Uysal:

‘‘Kürt Halk Önderi Öcalan’ın tutuklanmasının en temel nedenlerinden bir tanesi, kapitalist sisteme karşı geliştirdiği demokratik konfederalizm sistemidir. Kapitalist sistemin yaşadığı kriz ve bunalım Sayın Öcalan’ın geliştirdiği sistemle aşılabilir. Öcalan bu sistemin analizini AİHM’e sunduğu geniş bir şekilde değerlendirmiştir.

Uzun bir süredir biz avukatları Sayın Öcalan’la görüşemiyoruz. Türk devleti İmralı Adası'nda çok ağır bir tecrit uyguluyor. Bu tecridin boyutunu Sayın Öcalan farklı zamanlarda dillendirmiştir. Sayın Öcalan’ın tutuklu bulunduğu İmralı Adası Adalet Bakanlığı'na değil direkt Cumhurbaşkanlığına bağlıdır. Yine dünyada bir mahkum için özel güvenlikli böyle bir zindanın sadece Türkiye’de olduğunu görüyoruz. Bunun başka bir örneği yoktur.

Sayın Öcalan’ın yargılanması ve tecridin daha da ağırlaştırılması için özel yasalar çıkartılıyor. Öcalan’ın avukatlarıyla, ailesiyle ve toplumla bağı kopartılmıştır. En insani haklarından bile mahrum bıkılan Sayın Öcalan büyük bir direnişle direniyor ve tüm dünya insanlığı için sunduğu savunmalarla ne kadar büyük bir mücadele içinde olduğunu görüyoruz.

Sayın Öcalan’ın Ortadoğu için sunduğu demokratik konfederalizm sistemi sadece Kürt halkı için değil, Ortadoğu’nun içinde olduğu krizin aşılması için de büyük bir projedir. Yine Sayın Öcalan kadın mücadelesine bu sistemin yaşamsallaşacağını söylüyor. Kadın mücadelede bu bakımdan önemli ve Kürt kadın iradesi ile yürütülen mücadele bu açıdan önem arz etmektedir.’’

ALEKSANDROVİÇ: KÜRT KADINLAR UMUT IŞIĞIMIZ

Savaş Gazisi Akademisi Yönetim Üyesi Tristan Aleksandroviç:

"Rusya halkı tarihte ona zulmeden ve varlığını inkar eden faşistlere karşı büyük bir mücadele vermiş. 1940 yılında bulunduğumuz buraların hepsi yıkılmış ve harap olmuştu. Faşizm kendisine göre olmayan ve kendi varlığına göre uygun olmayan farklı halkları yok ediyor. Rus kadınları da tarihte bu tür uygulamalarla karşı karşıya kalmış ve büyük bir mücadele içinde özgürlüğünü elde etmişlerdir. O dönemde karamanca savaşan kadınların sayesinde bizler buralarda farklı halklarla büyük bir barış içinde yaşıyoruz. Fakat farklı yerlerde kadın hakları ihlal ediliyor ve kadınlar büyük bir baskı altında. Bu konuda farklı çalışmalar yürütebilmesi için Moskova’da kadın kurumları kuruldu. Fakat onların da yetersiz kaldığı anlar oluyor.

Kürt kadınlarının DAİŞ’e karşı sergilediği mücadeleyi de yakından takip ediyoruz. Biz Rusya’daki kadınlar da Kürt kadınların bu mücadelesine değer veriyor ve anlamlı buluyoruz. Kürt kadınlar cesaretleriyle ve ordulaşmalarıyla tüm dünya kadınları için bir umut ışığıdır. Biz Kürt kadınlarıyla daha güçlü bir diyalog ve ilişki içinde olmak istiyoruz. Kadınlar birlik olursa onları kimse yenemez.’’

BAŞARAN: TÜM KADINLAR BİRLİK OLMALI

HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran

‘‘Rojava’da kadınların başarısı sadece DAİŞ'e karşı savaş değil, aynı zamanda yeni inşa ettikleri sistemle topluma öncülük ediyorlar. Bu sistemle kadınlar daha özgür ve kendi iradesiyle kendini yönetiyor. Bu açıdan Kürt kadınların yürüttüğü mücadele önemlidir.

Kuzey Kürdistan’da son yıllarda meydana gelen olaylarda Türk devleti orantısız güç kullanarak sivil insanları katlediyor. Kürtlerin bulunduğu bölgelerde belediyelere kayyum atandı, belediye eş başkanları sudan sebeplerle cezaevine konuldu. Milletvekilleri tutuklandı. İktidar kadının iradesinden korktu. Çünkü Kürtler tüm kurum ve çalışmalarında kadına önem veriyor ve eşit düzeyde kadın temsilini buluyor. Onlar ise kadını ötekileştiriyor; bu açıdan kadının bu kadar ilerlemesine müsaade etmiyorlar.

Kuzey Kürdistan’da Varto Kürt Kadın Ekin Van’ın cesedine yapılan saldırı sonrasında meydana gelen halk serhildanları oldu. Sur, Nusaybin, Şırnak, Cizre, Silopi ve daha birçok yerde halk meydanlara indi ve kendi değerlerine sahip çıktı. Bu serhildanlarda Türk devleti yine sivil yerleşim yerlerini yıktı, bombaladı ve çok sayıda sivilin ölmesine neden oldu.

Kürt kadınları yürüttüğü mücadeleyle sadece kendi toplumuna değil bölgedeki tüm kadınları için yeni bir yaşam umudur. Kadınlar düşüncesi, dini ve mezhebi ne olursa olsun birlik olmalıdır."

SAROKİNA: KÜRT KADINLARIN MÜCADELESİ ÇOK DEĞERLİ

Moskova Yerel Parlamenteri Darya Sarokina

"Rusya başından beri kadınlara büyük bir değer vermiştir. Kadınlar toplumun her alanında kendi temsilini buluyor. Rusya’nın farklı bölgelerinde kadınlar farklı yönetim kademelerinde de yer alıyor.

İkinci Dünya Savaşı'nda Rus kadınlar da silahlandı ve en ön mevzilerde savaştılar. Şu an Rusya’nın güvenliğini tehdit eden bir savaşın olmamasından dolayı kadınlar askeri alanda o kadar aktif değiller. Ama Dambas ve bazı bölgelerde kadınlar da savaş alanında bulunuyor.

Biz Rus kadınlar olarak Kürt kadınların yürüttüğü mücadeleye büyük değer veriyoruz. Özellikle de DAİŞ’e karşı geliştirdiği mücadele ve direnişle tüm kadınlar için de umut ışığı olmuştur.‘‘

MUHAMMET: DAHA GÜÇLÜ ÖRGÜTLÜLÜK GEREKİYOR

YNK Parlamenteri Talar Latif Muhammet:

"Kürdistan bölgesinde kadınlar büyük acılar çekti. 1991 serhşldanlarından sonra kadınlar toplumun farklı alanlarında örgütlendi. Şu an Kürdistan Yerel Parlamentosunda kadın yüzde otuz temsilini buluyor. Tabii toplumda kadınların farklı sorunları vardır. Bizim önceliklerimizden bir tanesi de tüm kadınların sorunlarını dinlemek ve mümkün mertebede bu sorunların giderilmesi için mücadele etmektir. Maalesef şu an Güney Kürdistan Bölgesine toplumun farklı alanlarında mağdur olan kadınlar var. Bu kadınların korunması ve finanse edilmesi için bir bütçeye ihtiyacımız var ama bunu hâlâ gerçekleştirmiş değiliz.

Rojava ve Şengal’de kadınlar DAİŞ saldırılarında en çok ağır darbeyi alan kesim oldu. Özellikle Şengal’de yapılan katliamın Irak Parlamentosu'nda da jenosit olarak tanımlanması için girişimlerde bulunduk. Ama hâlâ bu çalışmamız sonuç almış değil.

Irak anayasası kadın özgürlüklerini kısıtlıyor. Her ne kadar Güney Kürdistan Bölgesi olarak bu konuda önemli gelişmeler kaydetmiş olsak da hâlâ eksik olduğumuz yönler vardır. Öncelikle kadınların daha güçlü bir örgütlenmeye ihtiyacı var. Tüm kadınların aynı çatı altında birleşip mücadele etmesi için Kürdistan Bölgesinde kadınların bir örgüte ihtiyacı var.’’

HEMA: TÜRK DEVLETİ VE KDP'Yİ DAHA ÇOK ELEŞTİRMELİYİZ

Goran Hareketi Parlamenteri Parwa Ali Hema:

"Kürtler her zaman kadına önem vermiştir. Kürtler sürekli başka devletlerin sömürüsü altında yaşamıştır. Kürdistan’ın dört parçaya ayrılması ve her bir parçada farklı bir anlayışla yönetilmiştir. Ama Kürtler hiçbir zaman kendi geleneklerinden geri durmamış ve yaşamın her alanında onu korumayı başarmıştır.

1988 yılında Saddam Hüseyin döneminde Irak rejimi Halepçe’ye karşı kimyasal silahlar kullandı. Bu katliamda en çok kadınlar öldü. Çünkü o dönemde erkekler ya dağda ya da şehir dışındaydı, kadınlar ise evdeydi. Tabii daha sonra da farklı saldırılarda kadınlar katledilmiştir. En son 3 Mart 2014’te DAİŞ’in Şengal'e saldırmasıydı. Şengal’de DAİŞ teröristlerinin eliyle en çok kadınlar katledildi, tutuklandı ve köle pazarlarında satıldı. Kürdistan Parlamentosu olarak bunun için farklı girişimlerimiz olmuştur. Özellikle Şengal’deki kadınlara yardım konusunda farklı kadın hareketleriyle girişimlerimiz oldu.

Güney Kürdistan’da siyasi bir kriz yaşanıyor. Uzun bir süredir Kürdistan Parlamentosu çalışmıyor. Yaşanan bu krizden dolayı proje olarak önümüze koyduğumuz birçok çalışmanın da yarım kaldığını söylemek isterim. Güney Kürdistan’da yönetimi elinde bulunduran siyasi parti parlamentoyu işlevsiz kılarak Kürt siyasetinin önünü tıkıyor. Kuzey Kürdistan’da ise Türk devleti Kürt parlamenterleri tutuklayarak onları siyaset dışına itmek istiyor. Bizler bu konferansta bunu güçlü bir şekilde eleştirmeli ve tutuklu bulunan tüm arkadaşlarımızın bırakılması için Türk devletine çağrı yapmalıyız."

NİKOLAYEVNA: AMAÇLARINA ULAŞAMAYACAKLAR

Rusya İktidarda Kadınlar Hareketi Başkanı Muraşko Svetlana Nikolayevna:

"Kürt kadınlar kendi imkanlarıyla radikale karşı en çok direnen kadınlardır. Farklı çalışmalar olmuş olsa da bu çalışmalar ya katliamlarla ya da başarısızlıkla sonuçlanmış, bu da asıl hedeflenenin çok uzağında kalmıştır. Günümüzde İslam adına dünyanın farklı yerlerinde terör olayları oluyor. Rusya’dan da DAİŞ terörüne katılmak üzere gitmek isteyen bir kadın vardı. Yine Çeçenistan Başkanı Kadirov'un çocuklarını nasıl bir anlayışla yetiştirdiği konusunda sık sık basında haberler var. Rusya’da da radikal İslam sık sık gündemimize geliyor. Rusya ve Kürdistan’da kahraman kadınların sayesinde amaçlarına ulaşamayacaklar. Kadın dayanışmasıyla dünya daha güzel bir yer olacaktır."

AHMET: TÜRK DEVLETİNİN SALDIRILARINA SES ÇIKARILMALI

Rojava Kurdistan’dan Kongra Star Yönetim Üyesi Ruken Ahmet:

‘‘Rojava’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fikirlerinden yola çıkarak eşit ve tüm kesimin içinde temsilini bulduğu bir sitemin inşasına başlandı. Suriye’deki kaos ortamında Kürtler kendi projeleri doğrultusunda yeni bir sitemin inşası için çalışma yürüttü. Demokratik özerklikle kadınlar toplumun her alanında temsilini buluyor ve bu şekilde kadınlar kendini yönetebiliyor.

Suriye krizinin başlamasıyla birlikte meydana gelen olaylarda çok sayıda insanımız yaşamını yitirdi. Suriye krizinin çözümü için farklı zamanlarda farklı yerlerde uluslararası güçlerin öncülüğünde toplantılar oldu. Fakat bu toplantılar, Kürtler katılmadığından dolayı sonuçsuz kaldı ve istenilen amacın çok uzağında kaldı.

Suriye çözümü demokratik federalizmden geçiyor. Federasyonla Suriye’de yaşayan tüm halklar eşit olarak kendini yönetebilir ve varlığına sahip çıkabilir. Kürlerin Suriye için önerdiği bu sistem bazı devletlerin hoşuna gitmiyor ve bunu engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Özellikle Türkiye bölgede Kürtler statü sahibi olmasın diye yürüttüğü siyaseti bir adım daha ileriye taşıyarak Rojava’ya askeri olarak saldırmaya başladı. İki gün önce Qerçox alanında Türk uçaklarınca arkadaşlarımız şehit düşürüldü. Dünden beri Türkiye sınırı boyunca Türk askerleri Rojava'ya saldırıyor. Ne yazık ki Uluslararası Koalisyon Türk devletinin bu saldırılarına karşı sessiz kalıyor. Rusya bölgede önemli bir gücü olan bir devlettir. Rusya’nın da Türk devletinin bu saldırılarına karşı sessiz kalmaması gerek. Bu konferansımızda da Türk devletinin Rojava’ya saldırıları kınanmalıdır.’’

İVANOVNA: ÇÖZÜM İSTEYENLER KÜRTLERE KULAK VERMELİ

Rusya Donbass Gönüllüler Birliği Organizasyonu Yönetim Üyesi Olga İvanovna:

"Kürt Kadınlarının radikal İslam’a karşı yürüttüğü mücadele diğer kadınlar için de bir moral kaynağı olmuştur. Kürt kadınların öncülüğünde Kürdistan’ın kurulmasını umut ediyorum. Kürt kadınların Rojava’da geliştirdiği sistem sadece Rojava için değil, tüm bölge için önemlidir. Bu açıdan Suriye krizinin çözümünü isteyen tüm güçlerin bu projeye kulak vermesi gerek."

ÇANGLYAN: CESARET VE MORAL KAYNAĞI OLUYORLAR

Moskova Halk Evi Yönetimi'nden Lilyan Çanglyan:

‘’Radikal İslam geliştikçe özgürlükler kısıtlanmaya başladı. Özellikle Ortadoğu’yu kendine yuva bilmiş bu zihniyete karşı Kürt kadınların verdiği mücadele çok önemlidir. Uzun bir süredir kadın mücadelesini yakından takip ediyorum. Kadınların erkeklerle el ele aynı mevzide DAİŞ terörüne karşı mücadele içinde olması tüm kadınlara cesaret veriyor. Kadınlar kendi gücüne dayanarak neler yapabileceklerini gösterdi. Kürt kadınlar diğer kadınlara için de cesaret ve moral kaynağı oluyor. Kürt kadınların kendilerini dünyaya daha güçlü anlatması gerek. Bu kadar büyük bir mücadelenin bilinmesi kadınlara güç verir.’’

XELEF: ÊZİDÎLERE ZULME SESSİZ KALINMAMALI

Şengal Kadın Hareketi Yönetim Üyesi Zuhra Süleyman Xelef:

‘‘Êzidîlerin yaşadığı Şengal alanı Müslüman olmadığı için DAİŞ’in en sert saldırısına maruz kalan bölgelerin başında geliyor. DAİŞ saldırısıyla beraber binlerce insanımız katledildi. Kadın ve kızlarımız da esir alındı; Arap ülkelerinde pazarlarda köle olarak satıldı. Êzidî kadınların yaşadığı bu zulmü görmeyen ve buna sessiz kalan herkesin DAİŞ’le ortaktır.

Êzidîler ilk defa DAİŞ saldırısından sonra kendilerini örgütlemeyi başardı. Daha önce Şengal Halk Meclisi, daha sonra YBŞ ve YJŞ ile askeri gücünü oluşturarak kendi toprağını ve halkını korumaya başladı. Daha sonra da Şengal Kadın Hareketi örgütlülüğünü geliştirerek kadınları örgütlemeye başladı. Kadın örgütlemesiyle beraber Êzidî kadınların kendilerine olan güveni daha da arttı. Êzidî toplumu artık kendi kendini yönetmeye başladı. Fakat KDP ve Türk devleti Êzidîlerin Şengal’de irade sahibi olmasını istemiyor. 3 Mart’ta KDP öncülüğünde Şengal’e saldırı gerçekleşti. Hâlâ KDP her platformda Êzidîlerin Şengal’de statü sahibi olmasını istemediğini söylüyor. Kürt halkı KDP’nin bu kirli politikalarını her fırsatta eleştirdi. KDP’nin derdi Şengal’in korunması değil, Şengal’de hâlâ DAİŞ’in elinde olan onlarca Êzidî köyü var. Bu köyler özgürlüğü beklerken Kürtlerin birbiriyle uğraşması Kürt gücünü zayıflatmaktan başka bir şey değildir.

Türk devleti KDP eliyle yapamadığını kendisi yapmak istiyor. İki gün önce Şengal ve Rojava’ya hava harekatı başlatarak birçok yerleşim alanını bombaladı. Başta Rusya olmak üzere uluslararası güçler Türk devletinin bu saldırısına karşı sessiz kalmamalıdır.’’