Newaya Jin'in Kasım sayısı: İtaat yok

Newaya Jin'ın Kasım sayısı çıktı. Geniş bir içerikle çıkan gazetenin manşeti ise 'İtaat yok, mücadeleye devam’ oldu.

Aylık periyotlar ile okurlarına ulaşan Newaya Jin gazetesinin Kasım sayısı, ‘İtaat yok, mücadeleye devam’ manşetiyle çıktı. Şiddet kültürünün kadın, doğa ve gündelik hayatlar üzerindeki etkileşimine odaklanan 176. sayı, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük Türk işgal saldırılarına da geniş yer verdi.

Türkiye’de kadınları koruyan kısmi yasaların da uygulanmadığına, kadınların şiddet karşısında güçsüz bırakıldığına dikkat çeken Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Üyesi Melek Önder, kadınların artık sessiz kalmadığını, birlikte mücadele ettiğini yazdı.

Dünya kadınlarının durumuna odaklanan Ekin Ege ise, kendisini kadın bedeni ve emeğinin kontrolü üzerinden yeniden üreten ve yükselişe geçen otoriter rejimlere karşı, güney yerküreden kuzey yerküreye esen kadın direniş dalgasını aktarıyor.

ÇOCUKLARIN 'PEMBE DÜNYA'SI

Çocukların pembe dünyasına kodlanan cinsiyetçiliği ise Gazeteci Güler Yıldız kaleme aldı. Güçlü kadın imgelerinden yoksun masallar/anlatılar yoluyla henüz öğrenim safhasının ilk basamağında olan çocuk bilinçaltlarına yerleştirilen ‘mavi’ ve ‘pembe’ kodlamaları irdeleyen Yıldız, “cadılaştırılan kadınların tek sevdası özgürlükleridir" diyor.

ERDOĞAN'I KİM KURTARACAK?

Dikkatleri, Türk devleti ve ona bağlı çetelerin Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına dönük işgal, talan ve savaş suçlarına çeken Ruşen Celal, "bu sefer Erdoğan’ı kim, nasıl kurtaracak" sorusunu yöneltiyor. Kürtlerin yıllardır yüzlerce insanının canı pahasına DAIŞ’e geçit vermediğini hatırlatan yazar, "dünyanın Kürt halkına büyük bir borcu var" diyor.

HALK VE KADIN MAHKEMELERİ

Gazetenin yazarlarından Nazan Üstündağ da yargılama mevzusuna odaklanarak, resmi mekanizmaların fonksiyonsuz kalması durumunda kurulan halk ve kadın mahkemelerine değiniyor. Irak Dünya Mahkemesi, Dünya Halkları Daimi Mahkemesi gibi platformları hatırlatan Üstündağ, adalet mücadelesinin kolektifleştirilmesinin yararına işaret ediyor.

Aynı konuyu yorumlayan Zerya Gül de, kadına karşı şiddetin Dominikli Mirabel Kızkardeşler şahsında gündemleştirildiği bir ayda, faşizmin kadın katliamlarına yenilerini eklemek istediğinin altını çiziyor. Rojava topraklarının kadın eliyle bir özgürlük pınarına dönüştüğünü ifade eden Gül, bu yaşam pınarının kurutulamayacağını ifade ediyor.

KÖTÜLÜĞÜN TOPLAMI: TÜRK FAŞİZMİ

Türk faşizminin, kötülük ve çirkinlik adına ne varsa hepsinin toplamı olduğunu yazan Gazeteci Roni Eylem de işgalin sirayet ettiği toplumsal gerçekliğin psikolojik ve sosyolojik analizini yapıyor. İşgal ile beraber Erdoğan faşizminin arkasında ‘asker selamı’na duran Çukur medyasının yalanlarını da teşhir eden Eylem, Rojava’yı “Başka bir dünya mümkün diyenlerin ezgisinin tüm kıtaları kapladığı yer” olarak tarif ediyor.

İşgal saldırılarına karşı sergilenen Onur Direnişi'ni varlık ve özgürlük savaşı olarak tanımlayan Gulistan Çiya İke, saldırıların devrimin tüm kazanımlarını hedeflediğine işaret ediyor.

KADINLARIN YÜZYILI

21. yüzyılın sistemsel krizine dikkat çeken TJK-E aktivisti Hanım Oruncak ise patriyarkal rejimlerin kadın kimliği, bedeni ve emeğinin sömürüsü üzerinden bu krizden çıkış kapısı aradığını hatırlatıyor. Bu politikalara karşı dünya kadınlarının her geçen gün büyüyen ortak örgütlenmesine değinen Oruncak, yıl içinde verilecek mücadelede Kürt kadınları tarafından 19 Temmuz’da startı verilen “Değişim ve özgürlük için sen de ayağa kalk” hamlesinin oynayacağı rolü değerlendiriyor.

ÇEVRECİ BİLİNCİN ETKİSİ

Kapitalist hükümetlerin sömürgeci politikalarının dengesini bozduğu diğer bir alan ise doğa ve bağlamındaki iklim. Dünya genelinde yıl boyunca gerçekleşen iklim değişikliğine karşı duyarlılık eylemleri ile yüz binlerce insan, ilgili hükümetlere politika değişikliği çağrısı yaptı. Konuyla ilgili haber dosya hazırlayan Helin Asi, son yıllarda artan çevreci bilincin siyaset ve ekonomi alanında yarattığı etkiye dikkat çekiyor. Asi, ekolojik aktivizmin kökünde dünyaya, dünyanın suyuna, toprağına, havasına, doğal kaynaklarına saygı duyan ilişkinin yattığını aktarıyor.

ÖNCÜ BİR KADIN: BESE ANUŞ

Ayrıca Kasım sayısında; Ronahi Pazarcık tarafından hazırlanan Kürt Özgürlük Hareketi’nin sembol isimlerinden Bese Anuş’un biyografisi, Mirabel Kızkardeşler ile Amerikalı yazar ve sosyal aktivist Bell Hooks’un portresi, Roza Metina’nın edebiyat değerlendirmesi, kadın genital mutilasyonu uygulaması ile Evin Faraşin’in yazdığı ‘ilk eylem heyecanı’ da yer alıyor.