‘Rosalar'dan Saralar'a sözümüz var; özgürleşeceğiz!'

Paris’te 5 yıl önce katledilen Kürt kadın devrimciler Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez, HDP İstanbul İl Örgütü’nde yapılan anma etkinliğiyle anıldı.

Paris'te 9 Ocak 2013 tarihinde katledilen üç Kürt kadın devrimci Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez HDP İstanbul İl Örgütü’nde düzenlenen anma etkinliğiyle anıldı. Sadece kadınların katımıyla gerçekleşen anmaya, Barış Anneleri, HDP Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, Sosyalist Kadın Meclisleri Genel Sözcüsü Fadime Çelebi, EMEP Temsilcisi Şenay Kumuz, Sakine Cansız'ın koğuş arkadaşı Mevlüde Acar, Suruç Aileleri İnisiyatifi’nden Hacer Elçin ve çok sayıda kadın kurumu katıldı. Anmanın yapıldığı il binası önünde oluşturulan polis ablukası ise dikkat çekti.

Anmanın yapıldığı toplantı salonunda üç ürt kadın devrimcinin resminin yer aldığı, "Rosa'lardan Sara'lara sözümüz var, özgürleşeceğiz", "Parîs sê, delalên Kurdistan,ê hilbijart... mor a 'aştiya' dijminê bêbext xewîna xezalan e?" yazılı pankart asıldı; etrafında mumların yakıldığı Sêvê Demir, Pakize Nayr ve Fatma Uyar ile dünyanın farklı yerlerinde kadın mücadelesi verirken katledilen kadınlarının resmi yer aldı.

Bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan anma etkinliği, Cansız, Doğan ve Şaylemez ile devrimci mücadelede katledilen kadınların yaşam öyküsünü konu alan "Saralar'dan Sêvêler'e bir direniş tarihi" isimli sinevizyon gösterimiyle devam etti. Duygulu anların yaşandığı anmada, kadınlar sık sık alkış tutup "Sara, Rojbin, Ronahi; unutulmaz hiçbiri” sloganlarını attı. HDK Kadın Meclisi Üyesi Neslihan Acar’ın moderatörlüğünü yaptığı anmada, kadınlar teker teker söz alıp devlet-erkek şiddetiyle katledilen kadınları anlattı.

KOÇYİĞİT: O CEZAEVİNDE DİRENİŞ TANRIÇASI OLMUŞTUR

Kurulan serbest kürsüde ilk konuşma HDK Eş Genel Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit tarafından yapıldı. Cansız'ın yaşadığı çelişkilerini hiç örtmediğini, aksine derinlemesine inceleyip mücadele aracına dönüştürdüğünü vurgulayan Koçyiğit, Cansız'ın tüm kadınlık rollerine isyan ettiğini, bu isyanın onu bir arayışa, bir mücadeleye ittiğini ifade etti.

Cansız şahsında büyük bir kadın özgürlük mücadelesi gördüklerini belirten Koçyiğit, esir düştüğü dönemlerde asla geri adım atmadığını; özgürlük mücadelesini, halk gerçekliğini nasıl daha ileriye taşıyabileceğini ve özgür kadın duruşunun nasıl açığa çıkartılacağının kafasındaki tek soru olduğunu belirtti. Cansız’ın Diyarbakır zindanında işkencecisi Esat Oktay Yıldıran’ın suratına tükürdüğünü hatırlatan Koçyiğit, "O cezaevlerinin direniş tanrıçası olmuştur" dedi. Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in "çözüm süreci"nde katledildiğine dikkat çeken Koçyiğit, "Bir tarafta İmralı'da Sayın Abdullah Öcalan'la devlet heyeti görüşürken, bir taraftan da kadın özgürlük çizgisini, Kürt özgürlük mücadelesini tasfiye etmek için komploların hazırladığını bugün çok net görüyoruz" diye konuştu. Koçyiğit, devletin kesinlikle Kürt sorununu çözmek gibi bir niyeti olmadığını; bu süreçle Kürt özgürlük mücadelesinin belini kırmaya çalıştığını belirtti.

"Niye hep kadınları vuruyorlar, neden hep kadınlardan başlıyorlar?" sorusunu yönelten Koçyiğit, cevabını şöyle verdi: "Çünkü, kadınlar hakikatin peşindedirler. Çünkü kadınlar inatçıdırlar. Çünkü kadınlar inandıkları değerleri yaşamları pahasına korumak noktasında çok daha özverilidirler. Sara heval bunu tüm yaşamı boyunca bize göstermiş yoldaşımızdır."

Sakine Cansız'ın enternasyonalist bir mücadele yürüttüğünü vurgulayan Koçyiğit, "İşçi mücadelesini, sınıf mücadelesini asla yadsımadı. Tüm bunlara öncülük etti. Çünkü biliyor ki devrimci olmak her yerde, her soruna müdahil olmaktan geçerdi ve her sorunun karşısında mücadele etmek ve ona karşı bir duruş sergilemekten geçerdi" diye konuştu.

‘YOLLARI YOLUMUZ...'

Erkek devlet aklının bugün de en çok kadınları hedef aldığının altını çizen Koçyiğit, Sakine Cansız’ların da bu yüzden katledildiğini vurguladı ve şöyle devam etti: "Ama biz buna karşı Sêvêler'in direnişine tanıklık ettik. Buna karşı kadınların sokağa çıktığına tanıklık ettik. Bir kez daha üç kadın yoldaşımız Sara, Ronahi ve Rojbin arkadaşın şahsında tüm özgülük mücadelesinde yaşamını yitiren, bugün dünyanın herhangi bir yerinde kadın özgürlük mücadelesi için direnen, nefes tüketen, emek harcayan her kadına buradan bir kez daha söz verelim; yolları yollarımızdır, mücadeleleri mücadelemizdir. Onlar asla geri düşmediler, biz de onların ardılları olarak kadın özgürlük mücadelesini kurana kadar mücadele edeceğiz."

ÇELEBİ: MÜCADELELERİNİ BÜYÜTMEK GÖREVİMİZ

SKM Genel Sözcüsü Fadime Çelebi, Türkiye ve dünyada pek çok kadın katledildiğini ancak Sakineler'in katliamının ayrı bir yerde durduğunu vurguladı. Sakineler'in katledilmesinin başka bir süreci olduğunu dile getiren Çelebi, cinayetlerdeki MİT’in rolüne ve devletin iki yüzlüğüne dikkat çekti. "Sakineler'in mücadelesi elbette Türkiye'de biz sosyalist kadınlar açısından çok önemli ve değerli" diyen Çelebi, Sakine Cansız'ın Kürdistan'daki feodal ve erkek egemenliği içinde devrimcileştiğini, her şeyden önce aileye, eşe, tüm toplumsal yapıya başkaldıran bir kadın olduğunu vurguladı.

Sakineler'in verdiği mücadeleyi büyütmenin sosyalist kadınların görevi olduğunun altını çizen Çelebi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu mücadeleyi büyütmek biz sosyalist kadınların da görevidir. Çünkü salt Kürdistan hareketi denkleminde bir mücadele yürütmedi, tüm kadınların uluslararası bir hareket yürütmesi noktasında enternasyonalist bir devrimcilik yürüttüğünü söylemek gerek. Biz de bu mücadeleyi selamlıyoruz. Birleşik kadın dayanışmasıyla büyüteceğimizi inanıyorum."

ESENGÜL: ERKEK İKTİDARLAR YOK ETMEK İÇİN ORTAKLAŞIYOR

HDP İl Eş Başkanı Esengül demir ise 3 Kürt kadın siyasetçinin yaşamlarını Kürt özgürlük mücadelesine adadığını hatırlatarak sözlerine başladı. Demir, "Failleri çok iyi bilinmekle beraber, uluslararası camiada bilinçli olarak üstünün örtüldüğü bu alanda da topyekûn bir iş birliğinin olduğunu görüyoruz. Katledilen kadınlar dünyanın farklı yerlerinde, Afrika'dan Asya'ya, Güney Amerika'dan Türkiye'ye aslında dünyanın her tarafındaki erkek egemen iktidarların kadınları yok etmek noktasında ortaklaştığını çok net görüyoruz" dedi. Tutuklu Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak şahsında tutsak edilen kadın siyasetçileri selamladı ve mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.

KUMUZ: KADIN MÜCADELESİNİN ÖNEMLİ BİR NEFERİYDİ

EMEP adına söz alan Şenay Kumuz, geçmişten bu yana gelen kadın katliamlarının önemine dikkat çekti. “Kadınlar katlediliyor, çünkü kadınların elinin değdiği her yerde yaşam var” diyen Kumuz, “Onların işine gelmeyen her şeyi yok etmek için ilk hedefleri kadınlar oluyor ve katletmekte bir an bile tereddüt etmiyorlar” diye konuştu. Cansız ile 2002 yılında karşılaştığını anlatan Kumuz, “Sakine kadın mücadelesinin önemli bir neferiydi" diye belirtti.

ACAR: ÖZGÜR KADIN TANIMI EN ÇOK ONA YAKIŞIYOR

Cansız'ın koğuş arkadaşı Mevlüde Acar’ın anılarını anlatmasıyla duygusal anlar yaşattı. Ağlamamak için kendisi zor tutan Acar, "Sakine'nin şehadeti üzerinden konuşacağım için çok üzgünüm. Ben onun sizlere şen kahkalarını anlatmak isterdim. Tarih bize izin vermedi. Ben hala onun öldüğüne ve ona 'şehit' demeye inanamıyorum. Dilim varmıyor” dedi. Cansız'ın çok esnek, sabırlı ve hoşgörülü bir insan olduğunu anlatan Acar, hem duruşu, hem de düşüncesiyle "özgür kadın" tanımının en çok ona yakıştığını vurguladı. Cansız'ın en uç noktadaki bir insanla bile bir süre vakit geçirdikten sonra onu mücadelenin en ön saflarındaki bir nefer haline getirebilecek bir hoşgörüye ve yeteneğe sahip olduğunu kaydeden Acar, "Zafer bizimdir, biz kazanacağız" diye konuştu.

TANRIKULU: DİYARBAKIR ZİNDANINDAN HERKESİ ONU ANLATTI

Kadın Barış Girişimi adına söz alan Nimet Tanrıkulu ise, Diyarbakır zindanlarındaki vahşeti anlatan belgeseli yaptıklarında, konuştukları 250 kişinin hepsinin Cansız'ın mücadelesinden söz ettiğini aktardı. “Sakine Dersim’in asi ve asıl kadınıydı” diyen Tanrıkulu, Dersim’de onun hikayeleriyle büyüdüğünü ifade ederek, “Demokratik mücadelede aktif olabiliyorsam onun sayesinde” dedi.

ELÇİN: TÜM KADINLAR İÇİN ADALET!

Suruç Aileleri İnisiyatifi adına konuşan Hacer Elçin ise Türkiye'nin tarihinin katliamlar tarihi olduğunu vurguladı. Elçin, şöyle konuştu: "Suruç katliamı da bu katliamlardan biri. 12 kadın arkadaşımızı o katliamda kaybettik. Bu katliamlara karşı, katliam mağdurları olarak tüm kesimleri adalet aramak için çağırdık. Suruç için herkesi için adalet dedik, gerçekten Suruç içi adalet Sakine Cansız şahsında tüm kadın arkadaşlar için adalet istiyoruz."

Anma kadınların hep bir ağızdan attığı, “Jin jiyan azadî” sloganıyla sona erdi.