Taşdemir: Tezkerenin Ortadoğu realitesinde karşılığı yok

HDP Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, savaş tezkeresinin bugünkü Ortadoğu realitesinde karşılığı olmadığını vurguladı.

Kürtlerin Ortadoğu coğrafyasında önemli bir denklem olduğunu söyleyen Taşdemir,“Ne koşullar yüz yıl önceki koşullardır, ne Kürtler yüz yıl önceki Kürtlerdir. Tarihin önünde kimse duramaz" dedi. Taşdemir, barışçıl bir Ortadoğu isteyen devletlerin Kürtlerle demokratik birliği esas alması gerektiğini belirtti.

‘AMAÇ KÜRTLERİN KAZANIMLARINI YOK ETMEK’

Güney Kürdistan’da yapılacak referandum öncesi Türk Meclisi'nden geçen savaş tezkeresini ANF’ye değerlendiren HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, tezkerenin Kürtlerin kazanımlarını yok etmeyi amaçladığını vurguladı. Lozan Antlaşması ile Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesinin büyük bir yıkıma neden olduğunu belirten Taşdemir, Kürtlerin bu yüz yıllık emperyalist politikalar ve ulus-devlet egemenliği altında büyük acılar çektiğini, ciddi kıyımlarla karşı karşıya kaldığını söyledi. Kürtlerin uzun yıllar büyük bedeller ödeyerek verdikleri mücadelenin Ortadoğu’da büyük bir değişim hareketine dönüştüğünü kaydeden Taşdemir, özellikle Rojava deneyiminin getirdiği kendi kendine yönetme pratiğinin yüz yıllık Kürt sorununun çözümü açısından yeni bir perspektif yarattığını vurguladı. Güney Kürdistan şahsında bugün savurulan tehdit ve saldırı hazırlıklarının tam da Kürtlerin elde ettiği kazanımları yok etmeye dönük olduğunun altını çizen Taşdemir, "Türkiye-Suriye-İran gibi ulus-devletler Kürt karşıtlığı ve düşmanlığı üzerinden milliyetçiliği körüklemek istiyorlar. Kürtlerin en meşru haklarını yok sayan bir saldırı konsepti söz konusu” dedi.

‘TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜN DIŞAVURUMU’

Türkiye’nin Meclis'ten geçirdiği savaş tezkeresinin bu saldırı konseptinin bir parçası olduğunun altını çizen Taşdemir, bu onayı sadece Güney Kürdistan'daki referandum açısından değil, dört parça Kürdistan’da Kürtlerin geliştirmek istediği irade beyanına yönelik bir saldırı olarak okumak gerektiğine işaret etti. Bu yıkıcı konsepti anlamak için Türk devletinin Kuzey Kürdistan’da uyguladığı pratiğe bakmanın yeterli olduğunu belirten Taşdemir, “İki yıldır özellikle partimiz HDP, DBP, belediyelerimiz ile milletvekillerimiz şahsında Kürtlerin iradesine yönelik ciddi bir saldırı geliştirildi. Onlarca siyasetçimiz, yöneticimiz, seçmenimiz, sempatizanımız ya cezaevine atıldı ya katledildi. Bu tezkere onayı da Habur Sınır Kapısı'na yapılan askeri sevkiyat da esas olarak Kürtlerin kazanımlarına, irade beyanlarına yönelik tahammülsüzlüğün dışavurumudur” diye konuştu.

‘DIŞ POLİTİKADAKİ İFLASI ÖRTBAS ETME ÇABASI’

AKP/MHP ittifakı tarafından geliştirilen Kürt karşıtı, ırkçı söylemlerinin halkların arasında nifak tohumunu ektiğine dikkat çeken Taşdemir, bu ırkçı söylemlerin iyi sonuçlar doğurmayacağını kaydetti. Taşdemir, AKP iktidarının manipülatif açıklamalarla Kürt karşıtlığı üzerinden dış politikadaki iflasını örtbas etmeye çalıştığını vurguladı. Söz konusu Kürtler olunca politik kliklerin nasıl da birlikte hareket ettiğine bir kez daha tanıklık ettiklerini dile getiren Taşdemir, ama aynı zamanda Türkiye'de ulusların kendi kaderini tayin etme hakkına inanan demokrasi güçlerinin bu zihniyete verdiği insanlık dersini de gördüklerini belirtti. Taşdemir, Güney Kürdistan yönetiminin de bu yaşananlardan iyi dersler çıkartması gerektiğini söyledi.

‘KÜRTLERİ BİTİREMEYECEKLERİNİ ANLAMALILAR'

AKP iktidarına “Kürt karşıtı politikalardan vazgeç” çağırısında bulunan Taşdemir, Kürt karşıtı politikaların bugünkü Ortadoğu realitesinde bir karşılığı olmadığını vurguladı. “Ne koşullar yüz yıl önceki koşullardır, ne Kürtler yüz yıl önceki Kürtlerdir” diyen Taşdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kürtler artık örgütlü bir güçtür ve Ortadoğu coğrafyasında önemli bir denklemdir. Kürtler, yıllarca bedel ödeyerek, bir ateş çemberinden geçerek bugünlere geldiler. Devletler bugün demokratik, barışçıl bir Ortadoğu istiyorlarsa önce Kürt karşıtı politikalardan vazgeçip, Kürtlerle ortak bir yaşamanın, demokratik bir birlikteliğin nasıl olacağı noktasında bir arayış içine girmeleri gerek. Aksi takdirde, öyle yok ederek, katlederek Kürtlerin bitirilmeyeceğinin bilinmesi lazım. Kürtler bu coğrafyanın en kadim haklarından biridir ve bugün federal, konfederal veya özerklik yönetiminde diğer halklarla birlikte barış içinde yaşamak istiyor, birini yok ederek değil. Kürtler, barış içerisinde birlikte yaşam, birlikte mücadele, birlikte demokratikleşme perspektifi sunuyor. Kadınlar açısından bu bir devrim niteliğindedir. Ulus-devlet mantığında ısrar eden güçleri de korkutan budur. Ama bunun bir karşılığı yok çünkü tarih önünde kimse duramaz; tarih ilerliyor.”