TJK-E: Şiddetin çözümü direniş

TJK-E, 25 Kasım vesilesiyle yaptığı açıklamada, "Şiddet ve tecavüz kültürü faşizmin yükselişinin temel nedeni oluyor" derken, Öcalan'ın kadın çözümlemelerine dikkat çekti.

TJK-E, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle yazılı açıklama yaptı.

"Kapitalist modernite yaşadığı kriz ve kaostan çıkmak için toplumsal sömürüyü derinleştiriyor" diye başlayan açıklamada, "Başta kadınlar, halklar ve tüm ezilen kesimler olmak üzere sömürünün hedefindeki kesimlerin direnişi ise büyüyor. Rêber Apo’nun deyimiyle ‘tarihin temel çelişkisi’ çözülmeyi bekliyor. Kadının cinsel, ekonomik olarak sömürü altına alınıp, ideolojik kurgulama üzerinden yürüyen bu sistemin hedefi sadece kadınlar değil. Kadına yönelik başlayan ve sonra tüm toplumu içine alan şiddetin dozajı giderek artıyor. Erkek egemenlikli sistemin zirvesi kapitalist modernitenin, sömürü, işgal ve kâr planlarının baş hedefinde ise kadınlar yer alıyor" denildi.

'SADECE RAKAMLARLA İZAH EDİLEMEZ'

Açıklamada şunlar kaydedildi:

"Dünyada mültecilerin yüzde 80’i, dünyadaki yoksulların yüzde 70’i, okuma yazma bilmeyen bir milyardan fazla yetişkinin üçte ikisi kadınlardan oluşuyor. Dünyada 135 milyon kadın sünnet ediliyor. Şiddetin görünür yüzündeki (fiziki olan) rakamlar daha vahim boyutta.

Türkiye’de kadın cinayetlerinin faillerinin yüzde 70’inin yakın çevreden eş, sevgili ya da akraba) olması, kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 oranında artması, Türkiye’de cinsel taciz oranının yüzde 93 artması tesadüf değil. Ancak kadına yönelik şiddeti sadece rakamlarla izah etmek de yeterli değil. Sistemin kuruluş zihniyetinden ötürü, aile ve toplum da erkek egemen sistemin bir neferi haline geliyor. AKP rejimi, diktatoryasını bu sisteme dayanarak yürütmeye çalışıyor. Devlet ve iktidardan başlayıp, toplumun gözeneklerine kadar nüfuz ettirilen bu şiddet ve tecavüz kültürü faşizmin yükselişinin temel nedeni oluyor. Artık kadınların kahkahası, hamile gezmesi, şort giymesi caiz bulunmuyor. Kadınlar tecavüzcüsüyle evlendirilmeye çalışılıyor. Müftülük yasasında olduğu gibi, kadının zaten yetersiz olan yasal hakları iyice sınırlandırılıyor.

Bu noktada ‘kadın erkek eşitliği fıtrata ters’ diyen Erdoğan ile cinsiyetçi sözleriyle tanınan ABD başkanı Trump arasındaki farklar önemsizleşiyor. Uygarlık güçlerinin özde ataerkil zihniyetin bir temsilcisi olduğu anlaşılıyor. Bu sonuçlar, esasta şiddetin kaynağını aldığı ataerkil zihniyeti çözümlemek gerektiğini ortaya koyuyor.

'REBER APO ÇIKIŞ YOLUNU GÖSTERİYOR'

Erkek egemenlikli sistemin dayanakları, yöntemleri ve alternatiflerine dair perspektifler sunan Rêber Apo çağımızı ‘kadın özgürlük yüzyılı’ olarak tanımlayarak, bu krizden çıkışın yolunu da gösteriyor. Bizler, faşizmin halkların ve tüm toplumu tehdit eden bu gidişatını ancak Rêber Apo’dan aldığımız ideolojik ve örgütsel güç sayesinde durdurabileceğimize inanıyoruz. Çünkü Rêber Apo erkek şiddetini salt istatistik ve rakamlarla değil tarihsel ve güncel dayanaklarıyla, evrensel ve yerelle bağını kurarak analiz etmiştir. Kadının kendi öz savunması ve örgütlenmesini geliştirmesi gerektiğini ifade etmiş, kadına alan açmıştır. Kadın özgürlüğünü ikincil değil stratejik ele almıştır.

Reqa zaferine, siyasette eşit temsil hakkına, eşbaşkanlık sistemine, ekonomik, kültürel, inanç vb alanlardaki kadın örgütlülüğüne bu sayede kavuştuk. Bunların toplamı olarak kadının konfederal sistemini inşa ettik. Kısacası, Rêber Apo’nun kadın özgürlüğünü yapısal değil sistemsel olarak ele alışına dayanarak bu sonuçlara ulaştık."

'ÖCALAN'A YAKLAŞIMI KENDİMİZE YÖNELİK SAYIYORUZ'

TJK-E, "Önderliğimizin sağlığı, güvenliğinin biz kadınların özgürlüğü ile böylesine direkt bir bağı vardır" diyerek, şunları da ifade etti:

"Bu nedenle Önderliksiz bir yaşamı kabul etmiyoruz Rêber Apo’nun sağlığı ve güvenliğine dönük tehditleri kendi özgürlüğümüz ve geleceğimize dönük yapılmış sayıyoruz. Ve yaşam hakkı elinden alınmaya çalışılan her birey gibi direnmeyi seçiyoruz.

Her geçen gün artan özgürlük bilinci ve eylemimizle, yaşam hakkımızı elimizden alan her türlü zihniyete, şiddetin her yüzüne karşı tek bir yolu; direnmeyi seçiyoruz.

ÇAĞRI

Yaşamın her alanına içerilmiş kadın köleliğini aşmak için örgütlenmemizi, öz savunmamızı geliştireceğiz. Kazandığımız özgürlük mevzilerini elimizde tutmanın yolu, kadına dönük şiddete karşı mücadeleyi tek bir günle sınırlı tutmamak, sınırsız direnişi geliştirmektir. TJK-E olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nü sınırsız direnişimizde önemli bir durak olarak görüyoruz. Avrupa’da yaşayan tüm Kürt kadınlarını direnişi büyütmeye, dayanışmayı güçlendirmeye çağırıyoruz."