Türkiye'nin yargıladığı Eren Keskin'e İsveç'ten ödül

Özgür Gündem gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı için hakkında 143 dava açılan ve yurt dışına çıkması yasaklanan Avukat Eren Keskin'e Stockholm'de kurulu Anna Dahlbäck Anı Fonu, 2017 yılı İnsan Hakları Ödülü'nü verdi.

Medelhavsmuseet'de (Akdeniz Müzesi) düzenlenen ödül törenine, hakkında yurt dışına çıkma yasağı bulunduğu için katılamayan Keskin'in yerine meslektaşı Sidar Güney katıldı. Güney, Keskin'in ödül töreni için daha önce hazırladığı konuşmasını okudu.

“Özellikle, uluslararası dayanışmaya ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, böylesine bir ödülle beni çok onurlandırdınız” diyerek konuşmasına başlayan Keskin, Türkiye'de insan hakları açısından çok zor bir süreç yaşandığına, basın ve ifade özgürlüğünün ağır baskı altında olduğuna, 180 gazeteci, yazar ve insan hakları savunucusunun cezaevlerinde tutulduğuna dikkat çekti.

TÜRKİYE'DE HİÇ KİMSENİN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YOK

Devletin resmi politikalarına karşı hiç kimsenin ifade özgürlüğü olmadığının altını çizen, Özgür Gündem gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni olduğu için hakkında 143 dava açıldığını söyleyen Keskin'in konuşmasında şu ifadelere yer verildi.

“Önceki yıllarda da, insan hakları avukatlığı kimliğim nedeniyle bu tür baskılara muhatap olmuştum. 2 kez silahlı saldırı yaşadım, cezaevine girdim, tehditler yaşadım.

Ancak eğer insan inandığı hem kendisi hem de insanlar için doğru iş yapıyorsa, bu bir yaşam biçimi haline geliyor. Ben bunca ağır hak ihlallerine rağmen tek koruyucu gücün cesaret olduğuna inanırım. Ancak insanoğlu cesaretli davranmak için yan desteklere ihtiyaç duyar. Bu desteklerin en anlamlısı 'uzaklardan' gelen destek...Binlerce kilometre ötede sizi düşünen, sizin için kaygılanan insanların olduğunu bilmek, çok güzel bir duygu”

Avukat ve insan hakları savunucusu Kjell Bastin'in Eren Keskin'in mücadelesini ele alan bir konuşma yapmasından sonra Türkiye'deki insan hakları ihlallerinin tartışıldığı bir panel düzenlendi.

Panele Gazeteci Bitte Hammargren ve Avukat Per Stadig konuşmacı olarak katıldı.

HAMMARGREN: ERDOĞAN YARGILANABİLİR

Türkiye'nin hızlı bir şekilde diktatörlüğe doğru yol attığını söyleyen Bitte Hammargren, 16 Nisan'da yeni anayasa için gerçekleştirilen şaibeli referandumda halkın yarısının hayır oyu vermesinin Erdoğan'ı kaygılandırdığını ve 2019 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanabilmek için muhalifleri üzerindeki baskıyı arttırdığını söyledi.

STADİG: YARGI SİYASİ İKTİDARIN GÜDÜMÜNDE

Avukat Per Stadig ise, Türkiye'de hiçbir dönem demokratik bir yargı sistemi olmadığını ancak AKP döneminde yargının büyük ölçüde siyasi iktidarın güdümüne girdiğini söyledi. Gözlemci olarak Kürdistan'da katıldığı duruşmalarda temelsiz suçlamalarla insanların yıllarca cezaevlerinde tutulduklarına tanık olduğunu ifade etti.

Ödül töreninden sonra sorularımızı yanıtlayan Sidar Güney, Eren Keskin'in insan haklarının yanı sıra kadınlara yönelik şiddet, cinsel taciz ve tecavüzlerin son bulması için mücadele eden kararlı bir kadın hakları savunucusu olduğunu söyledi.

Baskı, saldırı ve tecavüze uğrayan kadınlara yardım için çalışma yapan Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği'nde Keskin'le birlikte, proje koordinatörü olarak çalışan Güney, son dönemde kadına yönelik şiddetin artmasını AKP Hükümeti'nin uyguladığı politikalara bağlıyor.

GÜNEY: AKP ERKEK EĞEMEN SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRDİ

Derneklerinin şiddete uğrayan kadınlara hukuki yardımda bulunmasının yanı sıra kadınlara kalabilecekleri yerler temin ettiklerini ve işkence ve şiddete uğrayan kadınların tedavileri için Türkiye İnsan Hakları Vakfı ile birlikte çalıştıklarını belirten Güney, “AKP erkek egemen sistemini daha da güçlendirdi. Erkeklerin tahakkümünde bir alan yaratarak kadınların alanını daralttı. Bu politikaya itaat etmeyen kadınlar, feministler bilinçli olarak hedef gösterildi. AKP kendi yarattığı normların dışındaki kadınları dışladı. Bunun sonucu da ölüm, taciz ve tecavüzler arttı. Tüm bunlara karşı kadınların örgütlenmeleri ve mücadeleyi yükseltmeleri zorunlu” dedi.

AKP'nin kadınların yanı sıra kendisi gibi düşünmeyen ve hükümetin uygulamalarına karşı çıkan tüm kesimler üzerinde baskı uyguladığına dikkat çeken Güney, “Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğü ve hukuk hükümetin ağır baskısı altında. Güçler ayrılığı ortadan kaldırıldı. Bir yerden geliyormuş gibi tek tip karar ve yaklaşımlar söz konusu. Muhalifler yasalara aykırı olarak göz altına alınıyor” şeklinde konuştu.