Xelat: Erdoğan'ın çaresiz çırpınışlarıdır

PAJK Koordinasyonu Üyesi Şareza Xelat: Son saldırılar, akıbetinin farkında olan Kürt düşmanı Erdoğan'ın çaresiz çırpınışlarıdır. Öyle bir hesap sorulacak ki; Saray'ında bile gölgesinden korkacak.

PAJK Koordinasyonu Üyesi Şareza Xelat, Şengal ve Qereçox'la yeni bir süreç başlatan saldırıları, Kürt halkının çıkışına, öncülüğüne, yarattığı ulusal ve evrensel ruha dönük bir saldırı olarak okumak gerektiğini söyledi. Rojava ve Şengal'i de bünyesinde tutan Kürdistan devrimi ruhunun, Türk devletinin, onu yöneten AKP'nin ve tepesindeki tek adamın korkulu rüyası haline geldiğini vurgulayan Şareza Xelat, "Ortadoğu statükoculuğunun da KDP'yi yedeğine alarak oluşturmaya çalıştığı hegemonyanın da sonu yaklaştı" dedi.

Şareza Xelat, Şengal ve Qereçox'a yönelik Türk saldırıları, Türk liderliğinin içinde bulunduğu durum, KDP işbirlikçiliğinin vardığı nokta ve Kürt Özgürlük Hareketi ile Kürdistan halkının tutumuyla ilgili ANF'nin sorularını yanıtladı.

DİRENİŞLER BİLEŞKESİ RUH

Türk devletinin son Şengal ve Qereçox saldırısının, Erdoğan liderliğindeki rejimin içinde bulunduğu çıkmazla bağı nedir, bu bağlamda saldırıyı nasıl okumak lazım?

Kürt halkının PKK öncülüğünde devam eden 40 yılı aşkın mücadelesi, Kuzey Kürdistan'da mevcut sistemi reddeden askeri ve siyasi örgütlenme, temsiliyet ve öz yönetim iradesi; Rojava Devrimi ve tarihi Şengal direnişini eş zamanla sürdürerek zirveye çıktı. Bu bileşke, Kürt sorununu da aşan bölgesel bir devrim ve tüm insanlığa sunulan özgürlükçü bir modeldir. Özelde kadınların kurtuluşu, tüm halkların ortak yaşam umudu ve insanlığın toplam değerlerini kendi bünyesinde toplayan bu devrim, bugün Rakka'yı özgürleştirmek amacıyla yürütülen Fırat'ın Gazabı Hamlesi ile önemli rakımdadır. Başından beri uluslararası ve bölgesel güçlerin palyatif ve halkların aleyhine geliştirdiği çözümsüzlüklere alternatif olarak sunduğumuz üçüncü çizgi, bu coğrafyanın halklarına hem umut hem de güç verdi. Kürt halkının öncülüğündeki devrimde kendi kurtuluşlarını gördüler. Askeri ve siyasi olarak büyüdü, gelişti ve farklıları bünyesinde eşdeğerde barındırarak zenginleşti.

TÜRK REJİMİNİN KORKULU RÜYASI

Rojava'daki bu ruh ile Kuzey Kürdistan kentlerindeki amansız direniş ruhu ve Şengal'de bir avuç insanla başlatılan mazeretsiz fedailiğin ruhu; aynı paradigmadan, siyasal bilinçten, toplumsal zeminden, askeri ve siyasi stratejiden besleniyor.

İşte bu ruh, Türk devletinin, onu yöneten AKP'nin ve tepesindeki tek adamın korkulu rüyası haline gelmiştir. Tüm bileşenleriyle bu sömürgeci faşist rejim, 7 Haziran yenilgisinin, Ortadoğu kapılarını yüzüne kapatan Rojava Devrimi'nin ve son referandumda bütün çabasına rağmen karşısına dikilen 'Hayır'ın, toplamda kendisini tepe taklak yenilgiye götürecek bütünün kaynağının bu ruh olduğunu biliyor. Ortadoğu statükoculuğunun da KDP'yi yedeğine alarak oluşturmaya çalıştığı hegemonyanın da sonu yaklaştı.

KORKUYU GÖRMEZSEK GERÇEĞİ ISKALARIZ

Erdoğan, hem Türkiye'de hem de bölgede artık varlığını sürdüremez hale geldi. Kürt fobisiyle bu kadar agresif ve 'gözü kara' saldırmasının altındaki korkuyu görmezsek gerçeği ıskalarız. Kürt halkının çıkışına, öncülüğüne, yarattığı ulusal ve evrensel ruha dönük bir saldırı olarak okumak lazım. Akıbetinin farkında olan bir korkağın çaresiz çırpınışlarıdır. Erdoğan, bunun karşılıksız kalmayacağını çok iyi biliyor. Öyle bir hesap sorulacak ki; Saray'ında bile gölgesinden korkacak.

KENDİLERİNİ AKLAMALILAR

Erdoğan, bilgi verdiklerini söylediği güçleri sıralayarak, bir manevra yaptı. Bu denklemi çözmenin yolu nedir?

Erdoğan'ın niyetinden ve kurmak istediği oyun planından bağımsız olarak şunu çok net ifade etmek lazım; Erdoğan’ın suçuna ortak ettiği güçlerin, bırakalım Kürtler karşısında insanlık karşısında kendilerini aklama zorunlulukları var. Bu saldırganlığa karşı tutum almayıp Erdoğan'ın açıklamasını reddetmeyenler ortaktırlar ve Erdoğan ile birlikte DAİŞ'in yanındadırlar. Sadece bu saldırılara karşı değil, aynı zamanda Rojava'ya yapılan ve artık rutinleştirilen tüm saldırılara sessiz kalmak da aynı anlama gelir. Özellikle Uluslararası Koalisyon, açık ve net olmalı; mutlak bir tutum almalı.

Elbette sadece bunlar değil, insanlıktan ve demokrasiden yanayım ya da DAİŞ saldırılarına karşıyım diyen her gücün, oluşumun, hareketin, topluluğun, insanın ortak tutumu olmalı. Dünya kamuoyundaki sessizlik düşündürücü olduğu gibi ABD dahil yapılan kimi açıklamalar da tatmin edicilikten uzaktır.

İHANET METASTAZ YAPMIŞ

KDP liderliği de haberdarmış. Sürekli ulusal birlik çağrısı yaptığınız bir gücün içinde bulunduğu bu durumu nasıl tarif ediyorsunuz?

KDP liderliği, bu saldırılardan haberdar olmakla kalmamış, aynı zamanda ortaklık yapmıştır, hatta planlamasına ortak olmuştur. Kürt halkına, hareketine ve kazanımlarına dönük ilk saldırıları ve ihanetleri değildir. Tarihten beri ihanet çizgisi kendisini tekrarlıyor. 1992’de sınırlarını Kürt katliamcısı TC ordusuna açarak ve ortak hareket ederek kardeş savaşına tutuşması, hafızamızdaki yerini koruyor. 1997'de Hewlêr’de tedavi gören onlarca ağır yaralı ve silahsız arkadaşımızı katlettiklerini de unutmadık. Rojava Devrimi'ni tanımayıp düşmanlık yapan dünyadaki iki güçten biri KDP'dir, diğeri ise AKP. Sêmalka Sınır Kapısı'nın hala kapalı olması bile çok şeyi izah etmeye yetmiyor mu? Örnekleri uzatmak mümkün ama son olarak Şengal'i DAİŞ'e peşkeş çekip kaçmalarını hatırlatmak yeterli. 2 yıl önce katliamla yüzyüze olan Şengal’i terk ettiren ile şimdi Şengal’e saldırının ortağı kılan zihniyet aynıdır.

Biz bunları unuttuğumuzdan değil, bütün bunları ve daha fazlasını bilmemize rağmen hep kazanmayı esas aldık. Kürdistan halkının ortak çıkarları kulvarına çekmeye çalıştık. Maalesef ihanet, metastaz yapıp tüm dokularına, hücrelerine, organlarına sirayet etmiş, ele geçirmiş. Birazcık onuru ve haysiyeti olan bir insanın havsalasının alacağı şey mi, AKP'den önce 'yanlışlıkla peşmergeler vuruldu' deyip PKK'yi suçlamak? Hadi bizler veya YBŞ için sessiz kaldın, peşmergelerin katledilmesine niye sessizsin, sen niye savunmasını yapıyorsun, ailelerine ne diyeceksin?

Dolayısıyla Güney Kürdistan halkına, demokratik ulusal güçlerine, ülkesini ve halkını düşünen peşmergelere sesleniyoruz; KDP liderliği, kendisi ve aşiretinin çıkarı için sizi de evlatlarınızı da toprağınızı da kurban eder. İhaneti reddedin.

İŞBİRLİKÇİ RUH KOVULMALI

Kürdistan halkı bu saldırılar karşısında ne yapabilir?

Tüm Kürdistan ve yurtdışındaki halkımız, hiçbir saldırı karşısında sessiz kalmadı. Fakat bu kez sesinizi ve eylemlerinizi bir üst seviyeye ve radikal olarak yükseltme zamanıdır.

Özellikle Güney Kürdistan halkı ve ulusal güçlerinin yükselteceği ses ve eylemler, Barzani’nin ihanetine verilecek en büyük cevap olduğu gibi birliğimiz önündeki tek engel olan işbirlikçi ruhu Kürdistan’dan kovmanın da en büyük dayanağı olacak.

40 yıllık mücadelemiz, devrim yürüyüşümüz göstermiştir ki; tüm kazanımların öncüsü ve mimarı gençler ve kadınlardır. Şimdi de 'dur' diyecek olan kadınlardır. Hatta en başta fedakar analarımızdır. Bu nedenle şehit ve peşmerge analarına sesleniyoruz; ihanete 'yeter' deyin.

Gençler ise bu saldırının hesabını, nerede ve nasıl olursa olsun sormakla mükelleftir.

Kim ki insanlıktan ve halkların kardeşliğinden yanaysa bu değerler ışığında kurulmuş Rojava Devrimi'ne ve bu değerler yok olmasın diye direnerek kazanan Şengal'e sahip çıkmalıdır.

Elbette bize düşen sorumluluklar da var; bunun hesabını, Erdoğan ve tüm işbirlikçilerinden sormak.