PKK Merkez Komite Üyesi Dilzar Dilok, 6 Mayıs 1996 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik saldırıya karşı 30 Haziran 1996'da Dersim'de fedai eylem yapan PKK'nin öncü komutanlarından Zilan'ın (Zeynep Kınacı) eylemine ve şahadet yıldönümüne ilişkin ANF'ye değerlendirmelerde bulundu.
PKK öncü militanlarından Zilan kod adlı Zeynep Kınacı’nın eyleminin Hareketiniz açısından anlamı nedir?
Öncelikle Haziran ayını fedaileşme ayı olarak inşa eden, bu yolla tarihimizi yaratan, büyük fedai eylemin sahibi Zilan yoldaşı saygı ve sevgiyle anıyorum. Bizim için açtığı ölümsüzlük yolundan, bizlere verdiği özgürlük bilincinden, anlamlı ve iddialı yaşam arayışından dolayı, Zilan yoldaşa tarihsel anlamda borçluyuz. Borçluyuz çünkü Zilan yoldaş, kadınların unutulduğu bir çağda tanrıçalık kavramını yarattı ve kadınlığı hem kadınlara hem de Kürt erkeklerine sorgulattı.
Tanrıçalık hayali kurdurtacak kadar bizi sistemin dışına çekti, sistem içi yaşamların anlamsızlığını, gerçek ölüm olduğunu eylemiyle gösterdi. Ona borçluyuz, çünkü tarihten, toplumdan aldığımız anlamlarla var olabiliyoruz. Zilan yoldaş, eylemiyle tarihsel toplumun güncelde, anda somutlaşması olduğunu gösterdi. Onun eylem çizgisi, bizim tarihsel özgürlük çizgimiz oldu. Şüphesiz borçlu olmayı ortadan kaldırmak için, özgürlük mücadelesini yükseltmek, özgürleşmek ve toplumsal özgürlüğü inşa ederek iddialı ve anlamlı yaşamlar kurmak gerekir.
Özgür yaşamayı, özgür anlar yaratmayı kendine dert edinmeyi gerektirir. Bunu başarabildiğimiz oranda Zilan eylemine layık olabilir, Zilan güzelliğine dokunma onuruna ortak olabiliriz. Zilan yoldaşın yarattığı fedaileşme ayı olan Haziran vesilesiyle, tüm şehitlerimizi saygıyla anıyor, dünya kadınlarının özgürlüğünün yaratıcıları olan kahraman Kürt kadınlarının gözlerinden öpüyorum.
PKK KÜRTLERİN TARİHİNİ TERSİNE ÇEVİRMİŞTİR
Kürtler mazlum bir halktır. Sürekli yoklukların, katliamların, soykırımların konusu olmuş bir halktır. Ancak partimiz PKK ile Kürtlerin bu tarihini, baş aşağı düşüşünü tersine çevrilmiştir. Kendini, küllerinden yaratmak zorunda olan bir halk olarak bizim için tüm zamanlar, tüm anlar varlık-yokluk çatışmasının keskin yaşandığı anlardır. Ancak zamanın akış ve yaşanış seyri içinde kimi kesitleri vardır ki, on yılda, yirmi yılda yapamadığınızı size bir anda yaşatır. Ya da uzun yıllar yaptığınız ve sonuçlarını göremediğiniz anlamı, size bir düşünceyle, bir kararlaşmayla, bir irade oluşumuyla bir eylemle yaptırır, gösterir.
Şehitlerimiz böyle zamanların temel kurucularındandır. Kahramanlık eylemleri, tarih yarattıklarından dolayı, yine kahramanlık kimliğini yarattıklarından dolayı böyle zamanların yaratıcısıdır. Zilan arkadaşın eylemi böyle bir zamanı inşa etmiştir. Zilan arkadaş, kadın özgürlük mücadelesinde, kendi zamanında tüm özgürlük mücadelesi zamanlarını yaratmanın en büyük eylemcisi oldu. Zilan arkadaşın 1996 yılının Haziran ayında Dersim’de gerçekleştirdiği fedai eyleme ölümsüzlük eylemi diyoruz. Bu eylem 1996 yılından bu yana, Haziran ayını fedaileşme ayı, ölümsüzlük ayı olarak değerlendirmemizi getiriyor.
Ölümü ya da şehadeti yüceltmekten çok uzak bir anlam biçiyoruz Zilan arkadaşın eylemine. Zilan arkadaşın eylemi gerçekleştiği zaman, düşman bu eylemin büyük etkisinde kaldı ve bu etkiyi kırmak için kara propaganda yürüttü. Ancak hiçbir özel savaş saldırısı, Zilan arkadaşın eyleminin tarihsel toplumsal anlamına kavuşmasını engelleyemedi. Zilan hem özgürlük hareketinin en damıtılmış anlamlarını oluşturdu, hem de Kürt halkının yüreğinde kendine billur bir yer inşa etti.
Zeynep Kınacı fedai eylemini gerçekleştirmeden önce Abdullah Öcalan’a, Kürt halkına, PKK militanlarına mektuplar bırakmış. Bu mektupların sizler için en dikkat çekici yanları nelerdir?
Zilan arkadaşın bıraktığı mektuplar tabi ki, bizim özgürlük manifestomuz niteliğindedir. Bu mektuplarda, kendi eyleminin tanımını yapıyor Heval Zilan. Ayrıca bizim okuma biçimlerimiz, okumadaki derinliğimiz de bu eylemin tanımını yapmaya çalışmalarımız, bambaşka bir duygudur. Çünkü, Zilan eyleminin bitip gitmediğini, o eylemin devam ettiğini gösteriyor. Bugün Zilan yoldaşın mektuplarını okuyor, tartışıyoruz, biçtiğimiz anlam, onun eyleminin tanımı oluyor. Bir anlamda, Zilan arkadaş şahadetinden sonra da yaşamaya, bugünü inşa etmeye, bugün de tanımlarımızı oluşturmaya devam ediyor diyebiliriz.
İşte bu, tarih yaratmaktır. Toplum kuruculuktur. Bundan dolayı Zilan arkadaşın fedai eylemine normal bir mücadele, savaş sonucu ve şahadet diyemeyiz. "Yaşam iddiam çok büyük, anlamlı ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum" sözünü söylediği mektupları, bir özgür yaşam manifestosu olarak bugünümüzü belirlerken, Zilan eylemine sıradan yaklaşmak, kendi özgürlüksel anlamından kopmak olur zaten. Zilan arkadaş mektubunda, Önderliğe hitaben "En zorlandığımız anlarda sizin bizlere olan sevginizi düşünüyor ve manevi güç alıyoruz" diyor.
İnsan, bir şeyi ya da bir yeri bırakıp giderken, geride bazı şeylerin yarım kaldığını düşünürse gözü arkada kalır. Zilan arkadaş geride kalan hiçbir şeyin, Önderlik sayesinde yarım kalmayacağı inancındadır. Önderliğin Zilan’ın yoldaşlığına verdiği cevap ise büyük anlam verme ve kadın özgürlük mücadelesini özeleştirisel bir tutumla tamamlamaktır. İmralı süreci başladığında Önderliğimiz kadın özgürlük çalışmaları için “yarım kalan projem” diyerek hem özeleştiri verdi hem de bizi kendimizi özgürleştirme, özgür toplumsallığı inşa görevine çağırdı. Bu anlamda özgürleşmeme düzeyimiz, tarihsel özeleştiri sahasındaki borcumuzdur.
Zilan öyle bir eylem yapma ihtiyacı neden hissetti. O dönem nasıldı?
Zilan eyleminin gerçekleştiği dönem, kadın özgürlük mücadelemizin en devrimsel dönemlerinden biridir. Özgün kadın örgütlenmesinin geliştiği, belli bir somutluk kazandığı ve yeni arayışlara evrildiği bir dönemdir. Zilan arkadaşın eyleminden sonra kadın kurtuluş ideolojisi ilanıyla sosyalizmde açılım yapılmıştır. Eylem, kendi arkasında çizgiyi ideolojiye dönüştürecek kadar büyük bir güce ve anlama sahiptir. Zilan eyleminden sonra eylem yapan fedai arkadaşlar, kendi eylemlerinin komutanlığı olarak değerlendirdiler Zilan’ı. Daha da yoğunlaştırırsak, Zilan arkadaşın eyleminin önemi, kadın özgürlük mücadelesinde yarattığı tanrıçalaşma düzeyinde saklıdır diyebiliriz.
Kendini her zerresine kadar kendi tarihiyle, toplumuyla özdeşleştiren, topluma dayatılan sömürgeci hiçbir etkiyi kabul etmeyen, var olmanın tüm anlarının büyük çatışmalarla gerçekleştiği bilincini her an yaşamsallaştıran bir eylemdir bu eylem. Ve aynı zamanda eylemi gerçekleştirdiği ana kadar da ölümü düşünmeyen, yaşama odaklanan yaşam kurucusudur Zilan eylemi. Zilan arkadaşın eylemi konu olduğunda özgürlük dağlarında bir yıla yakın kalan bir genç kadının bunca tarihsel derinlikte düşünsel ve eylemsel düzeye ulaşması dikkat çeker. Bu kişinin zaman algısı, kendi yaşamına biçtiği anlam ve yaşam kararlılığıyla bağlantılıdır.
ZİLAN EYLEMİNDEN SONRA FEDAİ ORDUSU KURULDU
Öyle bir eylem ki, hayal kurmanın unutturulduğu kadınlara hayal kurmayı öğretti. Öyle bir eylem ki, kendisi kul dahi sayılmayan kadının tanrıçalaşmasını bize gösterdi. Öyle bir eylem ki, Dersim’de katliam sonrası her şeyin bittiğini ve “bu eller silah tutmaz” diye dersim çocuklarını sömürgeci egemenlere örnek göstermeye çalışanlara karşı, bu ellerin silah tutacağını, düşmanı zihinde ve gerçekte parçalayacağını gösterdi.
Zilan eyleminin bir boyutu da Zilan eyleminden sonra özgürlük mücadelesi saflarına katılan kuşakların, Zilan öncülüğünü esas alarak bir fedai ordusu oluşturmasıdır. Zilan arkadaş, kendisi tek başına bir ordu düzeyinde eylem yaptı. Ancak eyleminden sonra da ilham verip özgürlük dağlarına çektiği on binlerce yiğit Kürt gencinden fedai orduları kurdu.
Zilan arkadaşın eylemine, mektubundaki çağrılara bir özgürlük şarkısı olarak kulak verebiliriz. Öyle ki, kendi zamanının dışına taşan, başka çağlarda da ezgisi ülkemizin toprağında, ülkemiz insanının, kadınlarının yüreğinde kendine benzeyen bir iklim yaratan bir şarkıdır, akıştır. Çünkü fedai eylemle can vererek şehit düşmesi gerçeğine rağmen, ölmemiştir. Yaşam akışını, yaşamını sonlandırdıktan sonra da sürdürmeyi başaran tarihsel bir haykırıştır. Ölümsüzlüğün tanımını bizlere yaptıran, bir özgür yaşam tanımıdır.
Zilan nasıl bir kadındı, nasıl öncü olmayı başardı?
Zilan arkadaşın, tanrıçalaşmaya ulaşan bir kadın olarak kendini nasıl gerçekleştirdiği en önemli konudur. Nasıl bir insandır, nasıl bir toplumu vardır, nasıl bir toplumsal hafızası vardır? Acıları nelerdi? Neye sevinirdi? Nasıl yaşamak isterdi? Ne yaşamak isterdi? Nelere öfkeliydi? Erkeği nasıl tanımlıyordu? Kadını, nasıl?.. Kendisinin kısa ses kaydında duyduğum sözler, tüm sadeliğiyle birlikte tüm evrensel anlamlarıyla uzun dönem kulağımda çınladı. O sesi, o tınıyı, kimi zaman kendi yöresinden kadınların sesinde yakaladığım tınıyla birlikte hep duydum.
“Her tarafta yaşamı güzelleştirmeye çalış” diyor Zilan arkadaş. Bu sözü duyduğum an yaşamı güzelleştirmek ile çirkinleştirmek, anlamlı kılmak ile çekilmez kılmak arasında gidip gelen benliğimi duyumsuyorum. Ne kadar güzelleştirdiğim sorusu, güzellikle birlikte iyiliği, doğruluğu sorgulatıyor, tanımları yeniden ele almaya yöneltiyor. “Orada başka bir dünya var” diyor Zilan arkadaş. Başka bir dünya dediği, bizim dünyamızdır. Özgürlük militanlarının dünyasıdır. Yaşamaya hazırlandığı, yaşamak için başka yaşamları, yaşam anlayışlarını feda ettiği yaşam, bizim yaşamımızdır, bizim dünyamızdır.
“Ölüme gitmiyorum, ölmeyeceğiz, bir daha görüşeceğiz.” diyor ve dağlara çıkarken geride bıraktıklarıyla da bir daha görüşme umudunu yineliyor. Bu bir temenni değildir. Bu, Zilan arkadaşın yaşam iddiasıdır. Yaşama verdiği anlamdır. Yaşam tanımındaki derinliğidir. İşte tüm bunlar, Zilan’ın nasıl bir insan olduğunu, nasıl bir kadın olduğunu ortaya koyan gerçeklerdir. Zilan sözleri, yaşam felsefesini ve bir kadın olarak yaşamı nasıl algıladığını, nasıl yaşadığı ve nasıl yaşamayı öngördüğünü ortaya koymaktadır. Özce şunu söyleyebiliriz, Zilan arkadaşın duruşu, özgür kadının tanımıdır.