Özgür basına saldırılara en iyi cevap: Welat yine yayında

Kendine muhalif tüm sesleri KHK'ler eliyle susturmak isteyen AKP iktidarının özgür basına dönük son kapatmalarına en iyi cevap, bir gün bile kaybetmeden yayın hayatına başlayan Kürtçe Welat gazetesi oldu.

Gazetenin editörleri, yüklerinin ağır olduğunu, ancak geleneğinden geldikleri gazetelerin bayrağını yükselteceklerini vurguladı.

Türk sömürgeciliğinin başladığı tarihten bu yana konuşulması bile katliama gerekçe yapılan Kürtçe üzerindeki tahammülsüzlük yaşamın her alanında sürüyor. Kürt halkını dilinden uzaklaştırıp, asimile etmek isteyen tüm iktidarların yaptığı gibi önce basınına, kültür ve edebiyatına saldıran AKP, özgür basını OHAL KHK’leriyle susturmaya çalışıyor. En son 25 Ağustos’ta dihaber, Gazete Şujin ve Rojeva Medya gazetesi sabaha karşı yayınlanan KHK ile mühürlendi. Belki de bu baskılara en iyi cevap ise 26 Ağustos sabahı çıkan Kürtçe günlük gazete Welat oldu. Yine böylesi ağır bir dönemin yaşandığı yıllarda, 22 Şubat 1992 tarihinde yayın hayatına başlayan Welat ve Welatê Me gazetelerinin ardılı olan Welat, Kürtçenin Kurmancî ve Kirmanckî lehçelerinde yayın yapıyor. Gazetenin editörleri, üstlendikleri misyonu ajansımıza anlattı.

OKUL GÖREVİ GÖRÜYORUZ

Gazetelerinin Kuzey Kürdistan’da yaşayan 20 milyon kadar Kürdün sesi olan tek günlük gazete olduğunun altını çizen editör Zeynel Abidin Bulut, dili ve kimliği tanınmayan bir toplumun aynası olduklarını dile getirdi. Kürtçe gazetelerin 90’lı yıllardan bu yana bir nevi okul görevi gördüğünü de anımsatan Bulut, “Her Kürdün dilini öğrenebilmesi ve geliştirebilmesi için bu gazeteler evlere ulaştırıldı. 2006’da Azadiya Welat gazetesine kadar Kürtçe gazeteler kapatıldıkça başka bir isimle yayınına kaldığı yerden devam etti. O günden sonra ise Azadiya Welat günlük yayına başladı. En son Rojeva Medya vardı. Ekim 2016’da Azadiya Welat’ın kapatılmasıyla kurulmuştu. O da 25 Ağustos’ta kapatıldı. Biz de Kürt dilini korumayı görev edinenler gibi bu misyonla sırtımıza yüklediği görev doğrultusunda Welat gazetesini çıkardık. İnkarcı devlete karşı bu en doğal hakkımızı korumak amacıyla bayrağı yükselttik” dedi.

SOYKIRIMA GEÇİT VERMEYECEĞİZ

Kürt halkının dilinden, kültüründen koparılması amacıyla her türlü yöntemin denendiğini kaydeden Bulut, temel amaçlarının hakikatin takipçisi olmak olduğunu belirtti. Gerçeklerden taviz vermemek, gerçekleri karanlıkta bırakmak isteyen devlete karşı aydınlığı savunmak gibi misyonlarının olduğunu dile getiren Bulut, şöyle devam etti: “Welat gazetesine baktığımızda, tarihten bu yana sürdürülen bir misyonun ardıllarıyız. Yok edilmek istenen bir toplum üzerindeki kırıma izin vermemek temel gayemiz. Hem Kurmancî hem de Kirmanckî lehçelerinde yayın yapıyoruz. Bu halkın tamamının sesi olmak istiyoruz. Nasıl ki Ape Musalar, Gurbeteli Ersözler Rohat Aktaşlar bu amaç uğruna bedel ödediyse onların bayrağının yerde kalmaması gerektiğinin farkındayız. Dilini, kültürünü, edebiyatını bilmeyen bir toplum kimliğini kaybeder. Zaten sömürge zihniyeti de bir toplumu kırımdan geçirmek için ilk önce bu ortak değerlerine saldırır. Çünkü onların tezgahını dağıtan yönde haberler yapıyoruz. Bize dönük saldırıların altında yatan temel sebebin bu olduğunu düşünüyoruz. Biz Welat gazetesi olarak, Kürt toplumu üzerinde soykırım ve asimilasyon politikaları uygulanmasına asla izin vermeyeceğiz.”

SALDIRILARA EN İYİ CEVAP OLDU

Gazete yayına başlar başlamaz çok sayıda destek mesajı aldıklarını aktaran Bulut, bunun kendilerine moral verdiğini ifade etti. Rojeva Medya kapatıldığı gibi zaman kaybetmeden Welat gazetesinin yayına başlamasının saldırılara en iyi cevap olduğunu vurgulayan Bulut, “Ciddi bir sahiplenme oldu. Hem açıklamalarla hem bireysel mesajlar yoluyla biz bu desteği çok yakından hissettik. Bildiğiniz gibi Welat aslında 90’larda yayına başlamış bir Kürtçe gazetenin adıdır. Bu anlamıyla tarihi bir ismi de var. Ağır bedel ve emekler verilerek bu güne getirilmişti” diye konuştu.

WELAT KÜRDİSTAN’DIR

Çıkardıkları gazetenin tarihi arka planına değinerek konuşmasına başlayan bir başka editör Ramazan Ölçen ise şunları dile getirdi: “Welat gazetesi ismini, esasında 21 Şubat 1992’de İstanbul’da başını Ape Musa’nın çektiği bir grup Kürt aydınının çıkardığı haftalık Welat gazetesinden alıyor. Ape Musa o gazetedeki ilk yazısında kimi enteresan tespitlerde bulunuyor. Gazeteyi neden çıkardıklarına dönük yanıtında, ‘Biz burada halkımızın diliyle, öncelikle ülkede, sonra komşularında ve en son da dünyada yaşanan gelişmeler hakkında bilgi vermek ve bu gelişmelere karşı pozisyon almak’ diyor. 25 yıl sonraki Welat gazetesi de aşağı yukarı aynı misyonla yayıncılık yapma çabasında. Tabi Welat gazetesi, Rojeva Medya’nın kapatılmasıyla Kürt gazeteciliği sahnesine çıktı. Bazıları Rojeva Medya’nın veya Azadiya Welat’ın devamı olarak ele alıyorlar, aslında haklılar. Çünkü benzer kaynaklardan gelenekten geliyor. Tabi Welat isminin yükü ağırdır. Welat, Kürdistan anlamına geliyor. O zamanlar da bu isim yasaktı, bugün de yasaklı.”

TARİH YAZIMI GÖREVİ ÜSTLENDİK

Neden böyle bir gazetenin varlığına ihtiyaç duyulduğu konusunda da değerlendirmede bulunan Ölçen, “Bugün baktığımızda yayın yaptığımız coğrafyada yayıncılık iktidarın kontrolü altında. Onların ağzından ne çıkıyorsa o yayınlanıyor. Sanki onlardan başka hiçbir fikir yokmuş gibi bir hava oluşturulmak isteniyor. Ama Welat ‘Hayır bu da var’ diyor. Özellikle de Kürdistan için söylüyorum. Kürtleri ilgilendiren olayları manşetine taşıyor. Bir yerde tarih yazımı görevini üstlenmiş oluyor. Bir hafıza yaratıyor. Doğrudur, yükümüz ağır. Çünkü şartlar elverişli değil. Kürtçenin öğretildiği çok sayıda akademi ve dernek vardı. Bunlar ceberut OHAL sistemiyle kapatıldı. O anlamıyla sorumluluğumuz da artıyor. Hakikat ve gerçeğin yazılması zahmetli olmuş durumda. Bu zahmet bizden bir ustalık da istiyor. Rolümüzü yerine getirmeyi umut ediyoruz. Karanlıkta bırakılmak istenen gerçekleri yeniden aydınlığa çıkarmaya çabalayacağız” ifadelerini kullandı.

GELENEĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ

Gazetenin kadın editörlerinden Perihan Karhan da Kürtçe yayın yapan gazetelerin ardılı olduklarının altını çizerek, “Bugün özgür basın üzerindeki baskıları hepimiz biliyoruz. Türkiye’deki basına baktığımız zaman sanki kirli politikalar veya kirli bir savaş yokmuş gibi bir yayıncılık görüyoruz. Halk üzerindeki baskıları, Rojava’da devam eden süreç devlet yanlısı basında görülmüyor. Alternatif olma amacıyla yayıncılığımızı hiç kesmeden sürdürüyoruz. Bunu da ancak özgür basın yerine getirebilirdi. Türk basını Kürt halkına dönük saldırılarda ordunun arkasında saf tutmuş vaziyette. Bu nedenle yayına başladık. Geleneğimize sahip çıkıyoruz” dedi.