Borak: Toplumdan bağımsız sanat yapamayız
Kürtçe müziğin genç isimlerinden Aysel Borak, “Savaş var ve Kürt toplumunun içindeyiz. Bizim toplumumuzdan bağımsız sanat yapmamız olanaksız” dedi.
Kürtçe müziğin genç isimlerinden Aysel Borak, “Savaş var ve Kürt toplumunun içindeyiz. Bizim toplumumuzdan bağımsız sanat yapmamız olanaksız” dedi.
Daha çocuk yaşlarda MKM bünyesinde başladığı müzik hayatını tüm engellemelere rağmen sürdüren Aysel Borak, devletin Kürtçe müziğe karşı tahammülsüzlüğünün sürdüğünü belirterek, “Eskiden Kürtçe müzik yok sayılır, yasaklanırdı ama şimdi Kürtçe müzikler ilahiye çevriliyor” diye konuştu.
Aysel Borak, ANF’nin sorularını yanıtladı.
Müziğe ne zaman başladınız?
Çocukluktan gelen bir tutkuydu benimki. Elime fırça alıp stranlar söylerdim. Evimizde Kürt sanatçılara ait kasetler vardı. Mihemed Şêxo, Şehrîbana Kurdî, Şivan Perwer, Xelîl Xemgîn ve daha birçokları. Korkarak dinlerdik. Gün bitince babaannemin zulasında gizlenirdi o kasetler. Sanırım yasak olanın güzel olmasıyla sevdim ben müziği. O zamandan gelen bir sevdaydı işte. Küçük bir teybimiz vardı, ben de sesimi kaydederdim. Yetenekli olduğumu söylerdi öğrenci abilerim, ablalarım.
Müziğe 10 yaşında MKM’nin çocuk korosu ile başladım. O zamanlar çocuktum ve aileme bir oyunmuş gibi geliyordu. Yetişkin olup devam ettirmek istediğimde ise ilk engelim ailem ve akrabalarım oldu. Van ve Hakkâri bölgesinde tanınan bir aileydik. Ağa torunu olmam dolayısıyla gitarım büyük bir sükse olmuştu akrabalar arasında. 15 yaşındaydım ve aile büyüğü olan dayım büyük bir tepki vermişti. Bu da gitarımın kırılmasına neden olmuştu. Sonraki yıllarda daha kaliteli bir gitar alıp ders almaya başlamıştım ama içimdeki gitar kırılmıştı bir kere. Tabii pes etmedim; bir yandan kurumsal ve siyasi çalışmalar, bir yandan da sanat hayatım devam etti. Ben vazgeçmeyince aile pes etti. O zamanlar bile sistemin en güçlü yapısının aile olduğunu anlıyordum ve bu yüzden onları dönüştürmek en büyük görevim oldu. Benim bu yolda en büyük destekçim babam ve babaannem olmuştur. Söylenen her söze kulağımızı kapattık. Yaptığım çalışmalar da bunların tümüne bir cevaptır.
Dengbêjlik ve günümüz Kürt müziği arasında sıkı bir bağ var. Kürt müziği özüne mi dönüyor sizce?
Dengbêjlik başka bir dünyadır. Ucu bucağı yoktur bence. Kürtlerin tek sözlü edebi akımıdır. Tarih, kültür, sanat ve efsaneleri sözlü anlatım şeklidir. Kürt müziği de dengbêjlikten bağımsız yapılanmıyor. Son zamanlarda elektro ve başka tarz müziklerle yapılsa bile mutlaka dengbêji barındırıyor. Kısacası etkileşimi ve bağı güçlüdür.
Mevcut siyasi konjonktür sanatınızı nasıl etkiliyor?
Politikaların tümü, olumlu ya da olumsuz doğrudan sanatı etkiliyor. Yaşadığımız coğrafyada daha fazla böyle. Savaş var ve Kürt toplumunun içindeyiz. Bizim toplumumuzdan bağımsız sanat yapmamız olanaksız.
Bu dönemde devletin Kürtçe müziğe yaklaşımı nedir?
Öncelikle şunu söylemekte fayda var; devlet, asimile olmayan Kürt’e karşı. Sanatına tahammül edecek değil ya. Elimizde belediyelerimizin düzenlediği festivaller vardı ve buradan halkla buluşmalarımızı yapıyorduk. Halkla bir araya gelebiliyorduk. Belediyeye ait sanat kurumlarında çalışmalar yapabiliyorduk. Bunlara el konuldu ve kapatıldı. Kürtçe müzik yapıyor deyip saçma bahanelerle cezaevine konan birçok meslektaşımız var. Kürtlere ait şarkılar asimile edilip Türkçeye çevrildi ve bu hala devam ediyor. En bilindik stranlarımız bile ilahi olarak karşımıza çıkıyor. Eskiden ‘türkü'ye şimdi ilahiye çeviriyorlar.
Yeni çalışmalarınız var mı?
İmkânlar dahilinde çalışmalarımı sürdürüyorum. Kısa bir süre sonra Hewreman bölgesine ait (anonim) Soranî bir eserle karşınızda olacağım. Hoş elimden geldiğince Kürtçenin her lehçesine yer veriyorum. Behdinanlı olmam dolayısıyla ağırlığı kendi yöreme veriyorum.