‘Büyük resim illüzyondur’

Af Örgütü Türkiye Şubesi’nin açtığı “Büyük Resim” sergisi Türkiye’de yakın zamanda yaşanan insan hakları ihlallerine işlerken “Büyük Resim” kavramının ise otoritelerin yalanı olarak tanımlıyor.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 70’inci yıldönümü sebebiyle DEPO İstanbul’da aralarında Zehra Doğan’ın da bir çalışmasının bulunduğu “Büyük Resim” adlı bir sergi açtı. 20 Kasım- 30 Aralık arası açılan sergi, Türkiye’deki insan hakları ihlalleri üzerine çalışmalar içeriyor.

Büyük resim kavramı üzerinden şekillenen sergi, aslında bu tanımı eleştiren bir pozisyonda duruyor. Büyük resmin sadece otorite ve iktidarlar tarafından oluşturulmuş bir illüzyon olduğunu söyleyen bu çalışma, merkezine ise insan hakları savunucularını alıyor. Bu illüzyonun yarattığı muğlaklığa karşı ise; hatırlamak, umudu güçlendirmek için bir arada olmak,  üretmek ise bu büyük resme verilecek en büyük cevaptır deniliyor.

ZEHRA DOĞAN’IN CENAZE RESMİ

OHAL kapsamında çıkarılan KHK’yla kapatılan JİNHA muhabiri ve aynı zamanda ressam Zehra Doğan’ın yaptığı “Cenaze” adlı resim çalışması da bulunuyor. Doğan’ın 2016’da henüz tutuklu değilken yaptığı Cenaze, ablukalara dönemi anlatan bir cenaze temsili.

Doğan’ın yanı sıra sergide özellikle birçok çalışma yakın zaman tanık olunan insan hakları ihlallerini konu alıyor.

Arzu Yayıntaş ve Neriman Polat’ın 2016’da 3322 çivi ile yazdıkları “İSTİKRAR” çalışmasındaki her çivi, o dönem ablukalarda hayatını kaybeden sivil, asker; iş cinayetlerinde ölen işçiler ve Türkiye sularında yaşamını yitiren mültecileri temsil ediyor. Sanatçılar özellikle iktidar tarafından sürekli zikredilen “İstikrar” kelimesini ölüm ile eşleştirerek ortaya koyuyor. Bu ihlallerin bir şekilde ekonomik ve politik istikrar ile üzerinin kapatıldığını ifade eden sanatçılar tek istikrarın ölüm olduğunu vurguluyor…

Bir başka çalışma sahibi Bengü Karaduman ise “Sarı Ağıt” ile oğlunu kaybetmiş bir annenin ağıdını ve etrafındaki kadınları hareketli bir görüntüyle anlatıyor. Sanatçı bu eseri için ise şu ifadeyi kullanıyor: “Tekrar eden ve birbirine eklenen, toplumsal adalet duygusunun yitimine neden olan acıların bütünü annenin jestiyle anlatılır.”

Ayrıca sergide 2016’da yılında Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’ne nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni oldukları için 4 ay tutuklu kalan yazar Aslı Erdoğan ile dilbilimci Necmiye Alpay’ın portreleri de bulunuyor. Portreler adını taşıyan çalışmanın sahibi ise Berrin Simavlıoğlu.

EKOLOJİK ADALET

Sergide dikkat çeken bir diğer çalışma ise İnsan Hakları Beyannamesi’ne madde önerisi olarak yer alıyor: Ekolojik Adalet. Lamia Karaali’nin çalışması, ekolojik adalet kavramının henüz tanımlanmadığını vurgularken çalışmanın amacını ise şöyle anlatıyor: Yaşam şartları hızla değişmekte olan yerkürenin canlı bir varlık olduğu anlayışına dayalı bir koruma ve paylaşma anlayışı geliştirilip ifade etmeye ihtiyacımız var. Yerküre üstünde tüm varlıklar bir bütündür. Doğal kaynakların ekolojik yıkım yaratılmayacak şekilde paylaşılması hem yerkürenin hem insanların temel hakkıdır.”

Sergi Türkiye sınırları içerisinde yaşanan ihlaller kadar Suriye savaşı ile başlayan göç dalgası ve bunun beraberinde ortaya çıkan mülteci ölümleri ve haklarını da işliyor.

Küratörlüğünü Zeynep Özatalay’ın yaptığı sergide şu sanatçılar yer alıyor: Arzu Yayıntaş, Aslı Alpar, Başak Bugay, Bengü Karaduman, Berrin Simavlıoğlu, Candaş Şişman, Cansu Gürsu, Çağrı Saray, Ethem Onur Bilgiç, Fatoş İrwen, Gümüş Özdeş, Hakan Gürsoytrak, Halil Yavuz Ertürk, Kemal Gökhan Gürses, Lamia Karaali, Memet Güreli, Murat Başol, Nalan Yırtmaç, Nermin Er, Neriman Polat, Nazım Dikbaş, Sevil Tunaboylu, Oğuz Demir, Tan Cemal Genç, Zehra Doğan, ZULAL.