Climax: Müşterek imkânsızlık
Gaspar Noé’nun Cannes’da ödül alan son filmi Climax, sinema sınırlarını zorlayan ve insanın en ilkel duygularının nasıl ortaya çıktığını baş döndürücü şekilde anlatan bir film.
Gaspar Noé’nun Cannes’da ödül alan son filmi Climax, sinema sınırlarını zorlayan ve insanın en ilkel duygularının nasıl ortaya çıktığını baş döndürücü şekilde anlatan bir film.
Tek Başına, Dönüş Yok, Boşluk ile Aşk filmleriyle tanınan Arjantinli Fransız yönetmen Gaspar Noé, ilk gösterimini Cannes Film Festivali’nde yapan ve 2018 Cannes Yönetmenlerin 15 Günü en iyi film ödülünü alan Climax ile Filmekimi programında yer alıyor.
Climax, Noé’nun diğer işleri gibi düz bir anlatımdan ziyade kamera kullanımı ve kurgusuyla izleyicinin deyim yerindeyse başını döndüren bir film. Belki de bu baş dönmesinin filmin isminde de olduğu gibi ’doruk’ noktasına ulaştığı bir yapım.
‘Bu bir Fransız Filmidir’ diye başlayan Climax, bir dans seçmesi için gelenlerin ‘dansın onlar için ne ifade ettiği’ sorusuna yanıtlarıyla başlıyor. Sırasıyla kameranın karşısına Latin, Nijeryalı, Alman, Müslüman ve Fransız gençler geçiyor. Gaspar Noé, daha ilk dakikadan filmin Fransızlığını izleyicinin dikkatine bu şekilde sunmuş oluyor.
DANS, FİLMİN OMURGASI
Climax, ‘dans benim hayatımdır, özgürlüğümdür’ vs. tadındaki tanımlarını yapan gençlerin anlatımlarından hemen sonra kamerayı prova alanına çeviriyor. Tek planda kamera genellikle kuşbakışı bir açıyla dansın içine girip çıkıyor. Film, fragmana ilk bakıldığında o sürekli dans havasını yaklaşık iki saati aşkın sürede bol bol hissettiriyor. Bazen iki saatlik uzun bir klip havası da vermiyor değil. Hatta etkisinin büyük kısmını da sırtını yasladığı bu dans koreografisinden alıyor.
Dansın ardından hemen gelen ikili diyaloglar ise Noé’nun ekrana ara ara yansıttığı özlü sözleriyle bir düzlemde gidiyor: “Hayat müşterek bir imkânsızlıktır.”
Gaspar Noé’nun bahsettiği imkânsızlık, sırayla gösterdiği ikili diyaloglarda alt metinler olarak kendine yer buluyor. Bu konuda çok sağlam bir zemin oluşturmasa da konuşmaların basitliği içindeki eylemi ve sebeplerini ortaya koyuyor. Daha önce de tecavüz konusunu sert bir şekilde işleyen Gaspar Noé, buradaki erkek sohbetlerinde tecavüzün normalmiş gibi nasıl dillendirdiğini gösteriyor. Salondaki tek beyaz erkeğin ’üstünlük’ içeren cinsel hikâyeleri, orada bulunanların birbirleri hakkındaki görüşleri… Hepsi bu müşterek imkânsızlığın minik tuğlaları gibi diziliyor yönetmen tarafından.
YAŞANMIŞ VE DEVAM EDEN HİKAYE
Climax’te hikâye asıl olarak ise dans ederken bir yandan da içki içen gençlerin, içeceklerine uyuşturucu (LSD) katıldığını hissetmesi ve öğrenmesiyle başlıyor. Bu dakikadan sonra film insana ait tüm arkaik ve ilkel duyguların ortaya çıkmasıyla devam ediyor: Tecavüz, öldürme, suçlama, linç…
Yönetmen, filmin gerçek bir hikâyeden alındığının gerçeklik hissini başından sonuna kadar izleyiciye aktarmaya çalışıyor. Kameranın tek planla hareket etmesi, histeri krizi yaşayan, gücünü yitiren, tüm kontrolünü kaybeden ve tüm korkularıyla yüzleşip saldırganlaşan bu kitleyi tek bir gözle izletme çabasında. Önermesi ise şu; basit duyguların en doruk noktalarında en ilkel halimizle var olacağız.