Elli yıllık baraj için bir tarihi yok ediyorlar
Hasankeyf için duyarlılık amacıyla bir oyun yazan HDP Kültür ve Sanat Komisyon’u sözcüsü Mehmet Uçar, 12 bin yıllık tarihin 50 yıllık bir baraja kurban edildiğini söyledi.
Hasankeyf için duyarlılık amacıyla bir oyun yazan HDP Kültür ve Sanat Komisyon’u sözcüsü Mehmet Uçar, 12 bin yıllık tarihin 50 yıllık bir baraja kurban edildiğini söyledi.
12 bin yıllık antik Hasankeyf, Türk devletinin yapımına devam ettiği Ilısu Barajı tehdidi altında bulunuyor. Dünyanın bir çok yerinden gelen yoğun tepkilere rağmen tarih ve doğa talanı devam ediyor.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Örgütü Kültür Sanat Komisyonu Sözcüsü Mehmet Uçar, yıkıma karşı duyarlılık oluşturmak için ‘Hasankeyf’ isimli bir oyun kaleme aldı.
80 dakikalık oyun, Ali Yıldırım tarafından Barış Manço Tiyatro Salonu’nda canlandırdı. Bu oyundan beşer dakikalık videolar hazırlanarak sosyal medyada yayınlandı.
ANF’ye konuşan Uçar, Kürt kültürü üzerindeki asimilasyonun zamanla yerini tarihini yıkıma bıraktığını belirtti. Uçar, “Asimilasyon kültürlerin yok edilmesinde bir boyuttur ama asıl mesele kapitalist modernitedir” dedi. Uçar, Dünyadan tepki varken Türkiye’den yeterli ses çıkmamasını eleştirdi.
BU OYUN ‘BİR ŞEY YAPMAK GEREKİYOR’ DUYGUSUYLA YAPILDI
Tarihi mirasın yıkılmasına karşı duyduğu duygusallıktan ötürü oyunu yazma sorumluluğu hissettiğini belirten Uçar, “Hasankeyf’e yönelik HDP Kültür ve Sanat Komisyonu olarak bir şey yapmamız gerekiyordu. Komisyonda bulunan arkadaşlarla durumu paylaştığımda onlar da bunu önemsediler. Ali Yıldırım’a ulaştık. Bir ila iki gün arasında bir provası oldu. Oyun çıktı ve oynanmaya hazır hale geldi” diye anlattı.
BİR MİRASI 50 YILLIK BİR BARAJ İÇİN HEBA EDİYORLAR
Hasankeyf’in kültürel önemine de vurgu yapan Uçar, 12 bin yıllık tarih kolay söylense de tarihsel kronolojiye bakıldığında Medlere, Perslere kadar uzandığını kaydetti.
Uçar, “Sümerler yazıyı buldu, kurşun kalemi görselerdi kıskanırlardı sizi’ diye bir tabir var. Ben bunu düşündüğünde gerçekten irkildim. Böylesi bir tarihsel miras var ve biz bunu ömrü 50 yıllık olan bir baraj için kurban edebiliyoruz” şeklinde belirtti.
DOĞRU TEMELDE EYLEMLER KARŞILIK BULUR
Oyunun bir etki yaratacağını düşünen Uçar, “Elbette bir etki yaratacaktır ama topyekün bir etkiden söz edemeyiz. Gerçekliği değiştirme gücü var mı, bunu zamanla göreceğiz” diye konuştu.
“Sadece oyunla da da değil bir çok bu temelde eylemler etkinlikler yapılıyor” diyen Uçar, şunları ekledi:
“Bizim de dert ettiğimiz kısmı burası; bir etki yaratmasıdır. Gerçekliği tetiklemesi, insanlarda bir duyarlılık oluşturmasıdır. Ben bunu başarabileceğimize inanıyorum. 14 Temmuz’da Hasankeyf’e yönelik ‘büyük atlama’ diye bir takım eylem ve etkinlikler gerçekleşti. Hasankeyf denildiğinde herkes kendisinden bir parça buluyor. Tarihi olarak bir parçasının Hasankeyf’te olduğunu biliyor. Amerika’dan, Almanya’dan, Brezilya’dan, İsviçre’den ve dünyanın bir çok ülkesinden duyarlılıklar oluştu. Doğru temelde bir şeyler yapıldığında karşılığını buluyor.”
YEREL HALK YETERİ KADAR DUYARLILIK GÖSTERMİYOR
Yerel halktan bazılarının topraklarını satması ve oradan göç etmek zorunda kalmasını da değerlendiren Uçar, oradan yaşayan insanların diğer insanlara oranla daha az duyarlılık gösterdikleri eleştirisinde bulundu.
“Bizim gösterdiğimiz tepki ya da duyarlılığın, orada oturan yerel halk tarafından karşılık bulduğuna inanmıyorum” diyen Uçar, ancak bunun da yaşam koşulları ve devletin bölgede izlediği politikalardan kaynağını aldığına işaret etti.
Tarihi bir birikime sahip olan Hasankeyf’in bulunduğu bölgede her hangi bir otel yada konaklama yerlerinin bulunmadığına işaret eden Uçar, bunun da “turizm cenneti” tanımını çürüttüğünü ifade etti.
Bu bakımdan yöre halkının ciddi ekonomik sıkıntılar da yaşadığını aktaran Uçar, göç etmek zorunda kalıp, yüksek katlı binalara taşınan insanların zamanla ciddi kültürel sorunlar yaşayacağına dikkat çekti.
Hopa’da Yeşil Yol, Sinop’ta HES projelerinin ciddi tepkilere yol açtığı ve iptal edildiğini hatırlatan Uçar, Hasankeyf için Kürtleri yaptığı eylemlere rağmen baraj yapımının devam ettiğini söyledi. Uçar, herkesin sadece kendi acısına ağladığı bir zamanın yaşadığına inanıyordu. Duygu düzeyinde bir uzaklaşmadan bahseden Uçar, bunun da kapitalist moderniteden kaynaklı olduğunu düşünüyor.