Kaf Dağı’nın Ardı: Özgürleşme umudu...
Sanatçı Canan’ın ‘Kaf Dağı’nın Ardı’ sergisi tıpkı efsanelerde ve masallarda olduğu gibi gerçeküstü yaratıklar, cinler ve çeşitli birçok figürü barındırıyor, tabii en çok da kadın halleriyle...
Sanatçı Canan’ın ‘Kaf Dağı’nın Ardı’ sergisi tıpkı efsanelerde ve masallarda olduğu gibi gerçeküstü yaratıklar, cinler ve çeşitli birçok figürü barındırıyor, tabii en çok da kadın halleriyle...
İstanbul, İstiklal Caddesi’ndeki ARTER Sanat Galerisi, 12 Eylül’de açılan Sanatçı Canan’ın ‘Kaf Dağı’nın Ardı’ adlı çalışmasına 24 Aralık’a kadar ev sahipliği yapacak. ARTER’in giriş dahil olmak üzere üç katında sergilenen çalışmalar sanatçının masallardan, toplumsal cinsiyet kalıplarından ve çoğunlukla da kadın temalı bazen de cinsiyetsiz eserlerinden oluşuyor.
Küratörlüğünü Nazlı Gürlek’in üstlendiği ‘Kaf Dağı'nın Ardında’, Cennet, Araf ve Cehennem olarak katlara ayrılmış bir şekilde sergileniyor. Sanatçı, adını Arap ve Fars kozmolojisinin efsanevi Kaf Dağı'ndan alan sergide heykel, fotoğraf, baskı, nakış, video, yerleştirme ve minyatür gibi farklı alanlarda ürettiği eserlere yer veriyor.
MEZOPOTAMYALI ŞAHMERAN, ADADOLULU KİBELE...
‘Kaf Dağı’nın Ardı’ tıpkı efsanelerde ve masallarda olduğu gibi gerçeküstü yaratıklar, cinler ve çeşitli birçok figürü barındırıyor. Katların isimlerine göre de hikâyeler şekilleniyor. Giriş kat olan Cennet, daha dünyevi bir düzlemde kurgulanırken Araf bir geçiş Cehennem ise sanatçının çocukluğunda beri oluşan korkularının bir yansıması olarak çıkıyor sanatseverlerin karşısına.
Sanatçı Canan, eserlerinin hemen hemen büyük çoğunluğunda kendisini kullanıyor, bazen Şahmeran’ın yüzü bazen de dört bin yüzlü cin Şehretün’nar ya da Kibele olarak temsili bir şekilde izleyicilerin karşısına çıkabiliyor. Eserlerinde esinlendiği efsaneler ve masallar Anadolu, Mezopotamya, İran, Arap coğrafyası olan sanatçı özellikle buralarda geçen kadın kahramanları odağına alıyor, hatta çalışmalarının birçoğuna feminist bir anlayış hakim. Bir Mezopotamya hikayesi olan Şahmeran ve Anadolu kökenli Kibele gibi...
ULAŞILMASI ZOR YER...
Sanatçı, Cennet’ten Araf’a ve oradan da Cehennem’e oluşturduğu bu alanın toplamında hem kişisel hem de toplumsal birçok hikayeye değiniyor. Kişisel alanın da politik olduğunu vurgulayan Sanatçı Canan; kişisel hezeyanlardan toplumsal histerilere birçok şeyi kendi hikayesinden yola çıkarak aktarıyor.
Mistik, yer yer sembolik ve bir hayli de ilginç olan ‘Kaf Dağı’nın Ardı’ tüm masallarda sadece Anka Kuşlarının kanatlarında ulaşabilen o yere hayat veriyor: İnsanların, cinlerin, ejderhaların, hayvanların ve tanrıçaların bir bütün olduğu bir diyarı, üç katlı bir sergide cisimleştiriyor. Sanatçı Canan, varılması zor olan bu yeri anlatırken içinde yaşanılan dünyanın normatif ve tutsaklığa varan yapısı içerisinde ‘özgürleşme umudu’na da yer veriyor...