Kalo’nun anlatımıyla özgür basının en zorlu yılları

“İlk başlarda yaptığımız işin farkında değildik. Bir gün Gurbetelli Ersöz bizimle toplantı yaptı ve en küçüğümüze dönerek, “Sen günde kaç gazete satıyorsun?” diye sordu. O da “100” dedi. Heval Gurbetelli de, “Sen günde 100 eylem yapıyorsun” dedi…”

1990’larda özgür basının dağıtımını yapan çocuklardan Yılmaz Yakut ya da Amed halkının onu tanıdığı adıyla Kalo, yakalandığı kanser hastalığına yenik düştü.

Kontraların saldırı ve tehditleri ile Türk polisinin ağır işkencelerine rağmen Yeni Ülke, Özgür Gündem, Özgür Ülke, Yeni Politika, Demokrasi ve Azadiya Welat’ı Amed halkına 18 yıl boyunca dağıtan Yakut, arkasında mücadele dolu bir hayat öyküsü bıraktı.

Kürt bilgesi Apê Musa’nın (Musa Anter) “Benim küçük generallerim” diye hitap ettiği çocuklardan biri olan Yılmaz Yakut, gazete dağıtımcılığına 1990’da 13 yaşındayken haftalık yayımlanan Yeni Ülke gazetesini dağıtarak başlamıştı.

Ailesi Lice ilçesine bağlı Kulboğa (Dêrik) mezrasından olan ve Bağlar’da dünyaya gelen Yakut, grubunda yaşı en büyük olduğu için arkadaşları tarafından Kalo (İhtiyar) diye hitap edildi ve ölene kadar da Amed halkı onu bu isimle tanıdı.

ÜÇ KARDEŞ HER GÜN SABAH 5’TE EVDEN ÇIKIYORDU

Gazete dağıtırken birçok kez kontra ve polislerin saldırısına uğrayan Kalo, vefatından önce yaşamıyla beraber gazete dağıtmanın “ateşten gömlek” anlamına geldiği yılları ANF’ye anlatmıştı.

İşte o röportajda Kalo’ya gazete dağıtımına nasıl başladığını, bir gününü nasıl geçirdiğini ve Amed halkının yaklaşımını tarihe şu şekilde not düşmüştü:

Her gün saat 05.00 gibi uyanırdık. Biz üç kardeş evden çıkıp gazetelerin geldiği dağıtım şirketine gidip gazetelerimizi alırdık. Sanki uzak bir yola gidiyormuşçasına annem her sabah arkamızdan su dökerdi. Çünkü o yaptığımız işin ne kadar tehlikeli olduğunun farkındaydı. Zaten biz de akşam yeniden buluştuğumuzda, sabah birlikte yola çıktığımız arkadaşlardan bazılarının yaralandığını, gözaltına alındığını hatta şehit düştüğünü öğreniyorduk.

Bağlar, Suriçi, Dağkapı ve Seyrantepe’yi baştan sona dolaşıp gazete dağıtırdık. 30-40 kişiydik ve birbirimize çok bağlıydık.

Şimdi o arkadaşlarımın ismini teker teker söylemek istiyorum ama gördüğüm işkencelerden dolayı hafıza kaybı yaşadım. Ama hatırladıklarım şunlar: Mehmet Can, Nihat, Cömert, Bengin, Hikmet, Yahya.

Yaşça bizden büyük olan arkadaşlar gazete dağıtırken kendilerini koruyabiliyorlardı. Fakat benim gibi yaşı küçük olanlar korumasızdı. Aslında ilk başta omzumuza gazeteleri attığımızda ne kadar büyük ve tehlikeli bir işe kalkıştığımızın farkında değildik. Sonra gazete dağıtmanın bu mücadelenin bir parçası olduğunu öğrendik ve zamanla bilinçlendik. Bizden büyük olup en fazla saldırıya maruz kalanlar da yönlerini dağlara çevirip gerilla saflarına katıldı, bunlardan biri de kardeşim Nihat’tı. Okuma-yazmam yoktu, zaten Türkçe de bilmiyordum, dağıttığım gazetelerde ne yazdığını hep kardeşime sorardım, o da bana okuyup anlatırdı.

Bizimle en çok Gurbetelli Ersöz ilgileniyordu. Bizimle toplantılar yapardı ve şöyle derdi; “Siz önde yürürken Azrail’in de arkanızda olduğunu unutmayın”.

Bir gün yine bizimle yaptığı toplantıda en küçüğümüze -biz ona Bico derdik- günde kaç gazete dağıttığını sordu. O da “100 adet” cevabını verdi. Heval Gurbetelli ona dönerek şöyle dedi: “Sen günde 100 eylem yapıyorsun, dağıttığın her gazete bir eylem demek.” Hepimiz o an ayağa kalkarak heyecanla sorduk; “Heval nasıl oluyor, şimdi her bir gazete bir eylem midir?” O da “Evet, her gazete bir eylemdir, çünkü dağıttığınız her gazeteyle bir insanın uyanışına ve bilinçlenmesine neden oluyorsunuz. Sizler halkla mücadele arasındaki bir köprüsünüz.”

KONTRALAR ONU ATEŞE VERDİ, BIÇAKLADI

Amed’de özgür basın geleneğinden gelen bir gazeteyi okumanın kontraların saldırısına uğrama, katledilme veya polis tarafından kaçırılma nedeni olduğu 1990’lı yıllarda, Yılmaz Yakut ya da diğer adıyla Kalo, günde 150-200 gazete dağıtmayı başarıyordu.

Saldırılardan sonra zamanla kendilerini koruma yöntemlerini geliştirdiklerini hatırlatan Kalo, devamla hafızasında kalanları ve uğradığı saldırıları şu sözlerle anlatmıştı:

Girdiğimiz kahvelerde çay dağıtanlar, içerde sivil polisler olduğunda kaş-göz işaretleriyle, bizi “içeri girmeyin” diye uyarırdı. Bazen de kahvelerde gazete dağıtırken içeriye polis girerdi, biz de apar topar kaçıp WC’lerde saklanırdık.

Bir gün Suriçi’de bulunan Vakıflar İş Hanı önünde bana arkadan yaklaşan bir kontra başıma önce benzin döktü sonra da cebinden çıkardığı kibriti yakıp, “Allahü Ekber” deyip üzerime fırlattı. Elimdeki gazetelerle birlikte ateş her yerimi sardı. Önce ne olduğunu anlayamadım, yere düştüm ve civarda bulunan birkaç ihtiyar paltolarını çıkartıp üzerime attı, öyle ateşi söndürdüler. Şans eseri kurtuldum, şayet o anda ihtiyarlar yanımda olmasalardı o ateş canımı alacaktı. Hala da başımda ve birçok yerde yanık izleri var.

Başka bir gün de Melik Ahmet Camiisi önünden geçerken biri bana, “Hele bir gazete ver” diye bağırdı. Ona yaklaşırken kollarımdan tuttu ve arkadan gelen başka biri de beni bıçakladı. O gün de şans eseri kurtuldum; çünkü gazeteleri elbisemin altında belime sarıp dolaşıyordum. Önde 15, arkada da 15 gazete şeklinde... Arkadaşlara ‘bu gazeteler benim çelek yeleğimdir’ diyordum. Bu yüzden de o bıçak darbesi gazetelere saplandığı için ölümcül olmadı.

AMED’İN QIRIX’LARI BİZİ KORUYORDU

Şüphesiz eli kanlı kontraların dışında Amed halkının kendilerine sahip çıktığını söyleyen Kalo ve arkadaşlarını en çok da Qirix olarak adlandırılan Amed’e has kabadayılar korumuş.

Kalo, o Qirix’larla ilgili yaşadıklarını şöyle aktarmıştı:

En çok aramız Qirix’larla iyiydi. Qirix’lar bize şunu diyordu: “Size saldıran kontraları ve sivil polisleri söyleyin, onlara hadlerini bildirelim”. Bazen de yanımızdan geçerken “Burası bizim mekanımız, Özgür Gündemci abilere kimse karışamaz” diye nara atıyorlardı.

Bir gün gazeteleri dağıtım şirketine yakın bir yerde kurduğumuz stantta satarken, bir Qirix yaklaştı ve bize şunu söyledi: “Buradan geçen herkese Apo’nun bu gazetelerini bedava verin, hepsini de sayın, parasını ben vereceğim”. Serok Apo’nun fotoğrafları ve açıklamaları sık sık çıktığı için Qirix’lar gazetelerimize “Apo’nun gazeteleri” adını koymuşlardı. O gün 44 gazeteyi bedava verdik ve o Qirix “Gerisi de Apo’nun hatırına olsun” deyip elini cebine attı ve 50 gazetenin parasını verdi.”

ÖZGÜR BASIN GELENEĞİ İÇİN DİRENİŞ MİRASI BIRAKTI

Kalo ile birlikte gazete dağıtan kardeşi Nihat Yakut, mücadelesini ARGK saflarına katılarak devam ettirdi ve 11 Kasım 1998’de şehit düştü. Sadece Kalo’nun kardeşi değil, Yakut ailesinden 10 genç, yıllar içinde ARGK ve HPG saflarına katıldı. Kalo ise gördüğü işkenceler ve uğradığı saldırıların neden olduğu hastalıklarla yıllarca mücadele etmek zorunda kaldı.

Gazete dağıtımının ardından uzun yıllar Bağlar Belediyesi’nde çalışan Kalo, 2018 yılında AKP-MHP iktidarının atadığı kayyum tarafından işten çıkarılan 255 kişiden biri oldu.

Yaşamını idame ettirmek için de son yıllarda ayakkabı boyacılığı yapan Kalo, yakalandığı kanser yüzünden uzun süredir tedavi görüyordu.

16 Ocak 2022 günü yaşamını yitiren ve gazeteci arkadaşları tarafından doğup büyüdüğü Bağlar ilçesinin Yeniköy Mezarlığı’na defnedilen Kalo, arkasında özgür basın geleneği için direniş ve mücadele mirası bıraktı.