Kürt Sanatçı Aktay: Sanatçının bir korkusu olmamalı

Çocuk yaşta bağlamayla tanışan Kürt Sanatçı Berfin Aktay “Sanatçının halktan kopuk olmaması ve kimseden korkmaması gerekiyor. Anadilde verilen eserlerin daha kalıcı ve estetik” dedi.

Kürtçe beste ve şiirler yazan Aktay, Mitani Kültür ve Sanat Merkezi ve birçok sanat merkezinde eğitim alır ve eğitim verir. Kürt müziğini ileriye taşımak adına, miras aldığı bağlamaya ilk günkü heyecanla bağlı olduğunu belirtir.

‘BABAMIN PARMAKLARINI TAKİP EDEREK BAĞLAMA ÇALMAYI ÖĞRENDİM’

Babasının müzisyen olduğu için şanslı olduğunu belirten Aktay “Babam müzisyendi hem söz yazıyor hem de söylüyordu. Babamın sayesinde tanıştım müzikle. İlk şarkımı 5 yaşındayken çaldım. Babam Elimi bağlamaya sürmeme çok izin vermiyordu. Ben de gizlice çalıyordum, bağlamayı.

Babamın parmaklarına bakarak bağlama çalmayı öğrendim. İlk konserimi 6 yaşında babamla birlikte Nusaybin’de partinin yıl dönümünde verdim. 98 yılındaydı ve Amed’e xoşe stranını okudum” dedi.

‘EN BÜYÜK DESTEKÇİM BABAM OLDU’

İlk günkü heyecanıyla bağlamaya sarıldığını söyleyen Aktay, babasının bu konuda çok destek olduğunu da sözlerine ekledi.

Aktay şöyle konuştu: “Babam şöyle derdi: ‘Babam beni desteklemiyordu ama baban seni destekliyor.’ Daha sonra Nusaybin’de Mitani Kültür ve Sanat Merkezi açıldı. Belli bir dönem orada eğitim aldım. Burada programlarımız ve kurduğumuz bir koro vardı. Küçükken babam hangi sanatçıyı severse ve örnek alırsa biz de onları örnek alırdık. Örneğin; Koma Amed, Civan Haco, Mihemed Şexo’yu dinlerdik. Çocukluk duyguları farklıdır, ilk bağlamayı elime aldığımdan bugüne bu heyecanımı hiç yitirmemeye çalıştım. Çocukken ne hissediyorsam halen bir şarkı söylerken o hisleri yaşıyorum. Sadece bir estetikli duygusu gelişti.”

‘MÜZİK YAŞAMIN DİLİDİR’

“Bağlama benim için bir mirastır, babamdan kalan bir miras. Sadece babamın mirası olarak da değil tüm değerlerimizin mirası olarak görüyorum” diyen Aktay, bağlamayı bir çocuk gibi, bir arkadaş gibi gördüğünü de sözlerine ekledi.

Müziğin yaşamın bir dili olduğunu da vurgulayan Aktay, “Hiçbir bilmiyor olsan da eğer bir dilde bir şarkı söylediğinde kendini anlatabiliyor, anlaşabiliyorsun. Fars bir şarkıcı şarkı söylediğinde Kürt de Türk de anlar. Melodinin sadece bir dili yoktur. Aynı zamanda tarihtir de. Kendi tarihini, kültürünü görebiliyorsun. Müzik bir ilaçtır, insan kanı melodiye göre ritim atar ve şekillenir. Bu anlamda müzik toplumun kimliği olarak görebiliriz” dedi.

‘SANATÇI KORKMAMALI’

Kürt kültüründe müziğin önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Aktay, sanatçının estetiklik dışında bir kaysısı olmaması gerektiğine vurguda bulundu.

Sanatçının halktan kopuk olmaması gerektiğini dile getiren Aktay, “Kürt sanatçılar halkın sesi olmalı ve estetik korkusu da olmalı. Halktan toplumdan kopuk bir sanatçı ya da sanat olmaz. Böyle olmasa kalıcı da olmaz yarına da kendini taşımaz. Sanatçının estetik dışında bir korkusu olmaması lazım herhangi birinin bir baskısı altında olmaması gerekir” diye konuştu.

‘KÜRTÇE YAZMAK KALICILIĞI SAĞLIYOR’

Daha önce Türkçe yaptığı bestelerin kalıcı olmadığını gördüğünü aktaran Aktay şunları belirtti: “17 yaşına kadar Türkçe yazıyordum ama bundan sonra Kürtçe yazıp, Kürtçe söylemeye başladım. Daha kalıcı ve halktan kopuk olmaması için. Hisleri Kürtçeydi ama Türkçeye çevirerek yazıyordum ama bunun iyi ve doğru olmadığına kanat getirdim. Yazdığım şiirler var ve bunların hepsi de Kürtçe. Bunları yazarken de yaşadığım coğrafyada yaşanan toplumsal nedenler var.

‘ONLARA BORÇLUYUZ’

Cumartesi Anneleri için yazdığım bir şiir vardı bu şiirde annelerimizin çektiği acılara dikkat çekmeye çalıştım. Rizgar için yazdığım bir şiir vardı. Rizgar Nusaybinli bir gençti ve çatışma dönemlerinde yaşamını yitirdi. Çocukluğumdan beri tanırdım Rizgar’ı. Onu yitirmek, beni çok etkiledi. Kendimi borçlu hissediyorum ona karşı. Bir yıldır yaptığım bir şarkı var Cizre bodrumlarında katledilen Feride için yaptım. Ama daha cesaret edemiyorum herkesle paylaşmaya. Feride’yi tam anlamıyla anlatamayacağım kaygısı yaşıyorum. Feride arkadaşımdı, çok yakın bir arkadaşımdı. En kısa sürede bu eserimi de çıkaracağım. Kaygılanıyorum, ne kadar cevap olabiliriz. Bu benim için önemli, onların borcumuzu ödemek için.”