Toprağının dilini sokağa taşırıyor

Vedat Karataş, Mersin’in sahil yolu ve merkezini birbirine bağlayan üst geçitte, sazıyla Kürtçe stranlar söylüyor. Üst geçit ile aynı hedefi var aslında; birlikteliği sağlamak ve Kürtlere ezgilerini hatırlatmak.

Urfa’dan kendi toprağının dili ve ezgileriyle yüklü sazını sırtlayarak Mersin’e gelen sokak sanatçısı Vedat Karataş, hem Kürdistan’dan zorla göçertilen Kürtlere dillerini ve ezgilerini anımsatarak yaşatmayı hem de kavurucu sıcağa rağmen yaptığı müzikle gönülleri serinletmeyi amaçlıyor.

Yolda yürürken sıradan dünyamızı bir anda şenliğe dönüştürebilen kişilerdir sokak sanatçıları. Mutluluğun müziğini yapan insanlardır. Zaten müzik; üzüntümüzü, mutluluğumuzu, tüm ruh hallerimizi en iyi aktarma aracı değil mi? Sokak sanatçıları da melodileri, şarkılarıyla bu duygularımıza tercüman oluyor. Sokaklarda yürürken şehrin gürültüsü arasında yükselen nota sesleriyle hepimizin yüzünde bazen acı, bazen tatlı bir gülümsemeye sebeptirler. Sokak sanatçıları, bizleri müziğin eşsiz ritmiyle buluşturan, farklı enstrümanlarla tanıştıranlardır… Bu sanatçılardan biri de Vedat Karataş. Mersin’in sahil yolu ve merkezini birbirine bağlayan üst geçitte eline aldığı sazıyla Kürtçe türküler söylüyor. Bulunduğu üst geçit ile aynı hedefi var aslında; birlikteliği sağlamak. Urfa’dan sırtladığı sazı ile Mersin’e gelen sanatçı Karataş’a ‘neden sokak’ diye sorduğumuzda, sahne yerine sokakta olmasının sebebini günümüz koşullarında müziğin kültürel bir bellek oluşturmayacağını, sanatın daha çok sokakta pekişeceğini ve halkla etkileşim içinde olunca da bireylerin müzik algısının değişeceğini söylüyor. Yani sokak müziğinin aslında piyasaya karşı bir duruş olduğunun altını çiziyor Karataş. Çünkü müziği halka sokakta sunmayı amaç edinen sanatçılardan biri. En büyük amacı ise zorunlu göçe maruz bırakılan Mersin gibi illerde Kürtlere, kendi dillerini ve ezgilerini anımsatarak yaşatmak...

SOKAKLARI GÜZELLİĞE BOYUYORUZ

10 yıldır saz ile sanatını icra ettiğini söyleyen Karataş, 6 yıl önce de sokağa taşıdığını ifade etti. “Sanat dediğin sokakta yapılır” diyen Karataş, sokakta yaptığı müzik işi ile insanlara sevgi ve mutluluk aşılamaya çalıştığını kaydetti. Sokak sanatçılarının betona bürünmüş, tek tipleştirilmiş sokakların rengi olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Karataş, “Duyguların en iyi anlatıldığı kanal müziktir. Korkulur hale haline getirilen sokakları duyguya ve güzelliğe boyuyoruz. Kimileri saatlerce yanımdan ayrılmadan dinliyor, bir çoğu benimle öz çekim yapmak istiyor. Genç arkadaşlar yanıma gelerek, sazımı alıp benimle söylemek istiyor, onların da bu deneyimi yaşamalarını istediğim için kabul ediyorum. Eğlenceli, eğitici bir iş. Hissettiğim ise tarifi zor bir mutluluk” şeklinde konuştu.

GENÇ İŞSSİZ VE SANATÇI

Her geçen gün derinleşen ekonomik krize dikkat çeken Karataş, milyonlarca genç işsizden biri olmasının kendisini severek yaptığı müzik işini geçim sağlayacak tek kapı olarak görmesine neden olduğunu vurgulayarak, şunların ekledi: “Müzik işini geçim sağlamak için yapmak istemezdim, çünkü sanat bireysel kaygılardan uzak olmalı; toplum ve sanat için yapılmalıdır. Ancak ülkedeki ekonomik kriz ve buna bağlı artan genç işsiz nüfus, beni severek yaptığım müzik işini aynı zamanda geçim yolu olarak da görmeye zorladı. Zaten geçim sağlamak için de çok yeterli bir iş değil sokak sanatçılığı. Ben, geçimden ziyade kendi topraklarından, dillerinden uzaklaştırılmış Kürtler için söylüyorum. Onlara kendi topraklarının dilini ve ezgilerini anımsatmak benim için en büyük kazanç ve mutluluk. O nedenle kendimi genç işsiz ve aynı zamanda sanatçı olarak, ‘toprağının dili ve ezgileriyle yüklü sazını sırtlayan sanatçı’ olarak tanıtmayı daha doğru buluyorum.”