Van’ın doğasını resimleriyle anlatıyor
Van’ın yeşil doğası beton yapılarla, HES’lerle her gün biraz daha yok edilirken, Vanlı Fatih Şahin, çizdiği resimlerle Van’ın orijinal doğasını gelecek kuşaklara aktarmaya çalışıyor.
Van’ın yeşil doğası beton yapılarla, HES’lerle her gün biraz daha yok edilirken, Vanlı Fatih Şahin, çizdiği resimlerle Van’ın orijinal doğasını gelecek kuşaklara aktarmaya çalışıyor.
Vanlı Fatih Şahin, doğup büyüdüğü kentin göllerini, dağlarını, tarihi yerlerini ve muhteşem doğasını resimlere nakşederek, son yıllarda büyük bölümü tahrip edilen eski Van'ı akıllarda ve kalplerde diri tutmak istiyor. Çocukluğundan bu yana resim çizen ve çevrede resim sanatına ilgisi ile bilinen Şahin, "Resim sanatının 40 bin yıllık tarihi var. Mağara duvarlarında çizilenlerle nasıl ki bize tarihsel bir birikim bırakıldıysa, biz de gelecek kuşaklara tarihimizi anlatan resimler bırakmalıyız" dedi.
İlk resmini göl ve nehir kıyısındaki taşlara çizerek başladığını söyleyen Şahin, "Taşların üzerine sembolleri, figürleri ve doğayı nakşederek çizerdim. Bir gün mandala sanatını araştırdığımda 40.000 yıl öncesine dayandığını öğrendim. Mağara duvarlarına arzularını, isteklerini gerçekleştirmek için yaptıklarının manyetik çekim gücü olduğuna inanılırdı. Belki bana da atalarımdan kalan bir mirastı. Çünkü herhangi bir eğitim almamıştım. Herhangi bir kursa gitmemiştim. Bana kimse göstermemişti. Mandala sanatı haricinde Tuval çalışmaları ve Duvar sanatı yaptım" diye konuştu.
AHURA MAZDA’NIN HİKAYELERİYLE BÜYÜDÜM
Birçok okula, parklara, trafolara, evlere Van’ın tarihi ve doğa güzelliklerinin resimlerini yaptığını söyleyen Şahin devamla şunları belirtti: "Kimi zaman Simurgu, Ahura Mazda’yı, İştar’ı, Şahmaran’ı, Kawa’yı çizdim. Bu hikayelerle büyümüştüm. Kimi zaman talep üzerine ya Akdamar’ı, Muradiye şelalesini, Van Kalesi, kekliği, ceylanı, guldexünü çizerdim. Hani bir şair duygularını lirik bir şiire yansıtır ya. Kimi dengbêjler klama, kimi yazıya, kimi semaya döne döne. Bende içimi sembollere dökerim. O anki ruh halim yön verir fırçaya, şekil verir taşa."
DOĞANIN YOK OLUŞUNA SEYİRCİ KALMAYACAĞIM
Annelerinden sanat yapmanın günah olduğunu duyarak büyüdüklerini kaydeden Şahin, "Yıllarca bize ‘Putlukmuş, putperestlikmiş şeytanın kişiyi işinden gücünden aşından etme oyunu’ diye anlattılar. Böylesi işlerin bir erkeğe asla yakışmayacağını öğütlediler. Her ne kadar eril zihniyet söylemler olsa da kendi yanında haklıydı. Bu öğreti doğar doğmaz bizlere empoze edildi. Yaşadığımız coğrafyada savaşlar bize göz açtırmadı.
Tarihin derinliklerinden bugüne hep baskı altında sömürüldük, asimile edildik. Asur, Babil, Hitit, Moğol katliamlarından geçtik, Zagroslara sığındık. Sasani, Pers ve Arapların zulmüne maruz kaldık. İsimlerimizi yasakladılar. Bu durum karşısında Kürtler de tarih boyunca direndi ve şimdi ben de resimlerimle direnmeye devam edeceğim" ifadelerini kullandı.
GELECEK KUŞAKLARA TARİHİ BİR BELGE BIRAKMAK İSTİYORUM
Yaptığı işi para için değil, yok edilen doğaya karşı gelecek kuşaklara bir tarihi kanıt bırakmak için yaptığını vurgulayan Şahin, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Bu işle geçinen insanlara elbette saygı duyuyorum ama ben yaptığım işe parayı karıştırmadım. Ben resim sanatını bir ibadetmiş gibi yapıyorum."