Efsane Kürt yönetmen Yılmaz Güney’in hayatını anlatan “The Lagendery of a Ugly King” (Çirkin Kral Efsanesi) belgeseli, 68’nci Uluslararası Berlin Film Festivali (Berlinale) çerçevesinde Avrupa Film Marketi’nde gösterildi. Yönetmenliğini Hüseyin Tabak’ın yaptığı ve yapımcılığını ise Mehmet Aktaş’ın üstlendiği belgesel yoğun ilgi gördü.
Adana’dan başlayan, Konya, İstanbul, cezaevleri ve Paris gibi duraklar takip edilerek toplam 200 kişiyle röportajın yapıldığı belgeselin çekimleri 7 yıl sürmüş ve 100 dakika. Yılmaz Güney ve yaşadığı dönem Türkiyesi hakkında bilgilerin bütün detayların olduğu belgeselde yönetmen politik sinema ve Kürt kimliğine vurgu yapıyor. Belgeselde, dünya sinemasının usta yönetmenleri Michael Haneke ve Costa Gavras olmak üzere birçok sinemacı da Güney’e ilişkin düşüncelerini dile getiriyor.
BERLİNELE’DE ÇİRKİN KRAL EFSANESİ’NE İLGİ
Geçtiğimiz yıl, dünyanın en büyük film festivallerden biri olan Uluslararası Toronto Film Festivali’nin açılışını yapan “The Lagendery of a Ugly King” Almanya’da ise Hofer Film Festivali’nde ise “En İyi Belgesel” ödülü aldı. Güney’i anlatan belgesel dün akşam da 68’nci Berlinale çerçevesinde, Avrupa Film Market’inde gösterildi. Berlin Film Haus’da gösterilen filme yönetmen Hüseyin Tabak, yapımcı Mehmet Aktaş olmak üzere çok sayıda kişi katıldı.
‘YILMAZ GÜNEY’İN BELEFESİLİNİ YAPMAK BİZİM İÇİN BORÇTU’
Yönetmen Hüseyin Tabak, Yılmaz Güney’in sinema yolculuğunda kendisine ilham kaynağı olduğunu belirterek, bu yolculuğa onu daha iyi tanımak için başladığını söyledi. Tabak, devamla şöyle konuştu: “Bu yolculukta öğrendiğim şey, Yılmaz Güney yaşadıkları, içerisinde bulunduğu durumu, acıları, aşkları beyaz perdeye aktararak, film yapmak oldu. Örneğin yaşadığı dönemde Kürt kimliği yasaktı. O ise bu durumu ve kendisini sorgulamaya çalıştı. Annesi ve ailesi Kürtçe konuşuyordu. Kendisini araştırarak kimliğine sahip çıktı.”
Yapımcı yönetmen Mehmet Aktaş ise Yılmaz Güney’in Kürt sinemasının kurucusu olduğunu hatırlatarak, “Yılmaz Güney, Türk sinemasında bir devrim yarattı. Kürt sinemasında da kuruluş taşı oldu. Onun bütün Kürt sinemacıları üzerinde büyük bir emeği var. Biz ondan etkilenerek, sinemaya başladık. Yılmaz Güney’in hayatını anlatan bir film yapmak bizim için bir borç ve yüktü. Onun için Hüseyin Tabak ile bu projeyi gerçekleştirdik. Film, Uluslararası Toronto Film Festivali’nin açılışını, Almanya’da ise Hofer Film Festivali’nde ‘En Büyük Belgesel” ödülünü aldı. Şimdi de Berlinale’de markette gösteriliyor. Önümüzdeki son baharda Almanya, Türkiye ve Fransa da sinemalarda gösterilecek” diye konuştu.