İşgal ve tasfiye konseptine gerilla çelmesi

Heftanîn’deki direniş ve 17 günlük tablo, gidişatın yönünü gösteriyor. 17 günde en az 110 Türk askeri öldürüldü. Türk devleti, işgal edebildiği her tepede hapsediliyor. Genel arazi kontrolünü sağlamaya çalışmanın faturasını ise kaldıramaz.

Kürt Özgürlük Hareketi, birçok zorlu evreden güçlenerek çıktı. Bu durum, işgalci devleti ve işbirlikçilerini daha çok korkutmaya, savaşı da daha da çirkinleştirip gerçek yüzlerini ortaya çıkarmalarına sebep oldu. İşgalciler, aynı oyunu, her döneme göre uyarlayıp uyguladı. Özgürlüğü, dili, kültürü ve kendi kaderini tayin etme hakkı elinden alınan 50 milyonluk bir halk soykırımdan geçirilmek istendi/isteniyor.

Bu trajik tablonun ortaklarından biri de işbirlikçi Kürtlerdir. Her dönem de kendi ihanetçi karakterini doğurdu. Tarih bilmez, düşman tanımaz, ders almaz bir güruh haline dönüştüler. Kürt halkının düşmanlarını ve Kürdistan işgalcilerini, kendi varlık gerekçeleri olarak gördüler.

DİRENİŞ KABUSLARI OLUYOR

Kürdistan işgalcileri, sömürü ve işgal alanları genişletme peşindeyken, işbirlikçiler de kendi paylarını koparmak için yine gözlerini karartıp ateşle oynamaya başladı. Türk devleti, işgal alanını genişletmek için son yıllarda çeşitli adımlar atıyor. Edindiği son teknoloji, Türk rejiminin iştahını kabartmışa benziyor, işbirlikçiler de bir kırıntı almak için birbiriyle yarışıyor, ancak ortaya çıkan direniş, bu rüyaları kabusa çeviriyor. Ellerindeki tüm imkanları bu işgal saldırısına yatırınca ve işler planlandığı gibi gitmeyince sinirler geriliyor, panik başlıyor ve can alıcı hatalar takip ediyor.

İŞGALCİYİ SAVUNAN ‘BAŞKAN’

Bilindiği gibi Türk devleti, 16 Haziran’da Heftanîn bölgesinde yeni bir işgal harekatı başlattı. Yoğun teknik eşliğinden bütün savaş unsurların seferber ederek, sivil yerleşim yerleri ve sınır hattındaki dağları bombalamaya başladı; siviller katledildi, köyler hedef alındı, maddi kayıplar oluştu. Bunun üzerine Şêladizê’de tüm engellemelere rağmen halk sokağa çıktı ve protestoları engellemeye çalışan Asayiş güçleriyle çatıştı. Bu gerginlik sürerken Kunemasî’de yeni bir katliama imza atıldı. Şêladizê halkı, sosyal medya üzerinde örgütlenip protestoya hazırlanınca KDP bölgeye çok sayıda zırhlı araç ve güç gönderdi. Federe Kürdistan Başkanı Neçirvan Barzani, düzenlediği basın toplantısında, katledilen sivillerin sivil yerleşim yerlerinde değil de dağlık alanda olduğunu savundu. “Sorun Türk devletin bombardımanı değil, PKK’nin varlığıdır” cümlesi ise nasıl bir bölgesel ve uluslararası plan olduğunu ve Federe Kürdistan yönetiminin dahlini ifşa ediyor. Bu ifade, şimdiye kadar Türk saldırılarına karşı yapılan ama PKK’yi de suçlayan açıklamaların ötesindedir, çünkü PKK’nin varlığını hedef alıyor. Bu ifadeye, ABD Dışişleri’nin Irak’ın egemenliğinden dem vurup Irak, Türkiye ve Federe Kürdistan’a PKK’ye karşı ortak saldırıyı salık vermesi eklenince işgal ve tasfiye konseptinin boyutu anlaşılıyor. Zaten Irak da sınır muhafızlarını alana göndermeye başladı. Gerilla, bu gücün hareketini de gözlem altında tutuyor.

HİÇ BEKLEMEDİKLERİ SONUÇLAR

Böylece KDP’nin, en azından yönetim düzeyinde duruşu net ama diğer siyasi patiler, henüz tereddütlü. Bu tereddüttün evrileceği yeri, Heftanîn’deki direniş belirleyecek. Heftanîn’deki gidişat ise Türk devleti ve KDP açısından hiç beklemedikleri sonuçlara gebe.

Türk devleti, NATO’dan da sağladığı son teknolojik destekle kısa zamanda sonuç almanın peşinde. Batılı devletler de bilinçli bir sessizlik içinde. Arkasına Batı desteği alıp çökmüş ekonomisine rağmen savaşa cömertçe kaynak akıtan Türk devletine karşı tarihi bir direniş olduğu açıktır. Gerilla, yeni taktik ve yöntemlerle ciddi başarılar elde ediyor. Türk devleti, kısa vadede kazanım elde etmiş gibi görünebilir ama gerilla açısından uzun vadede büyük kazanımların olacağı kesin.

TÜRK ORDUSU KENDİ AYAĞIYLA GELDİ

HPG’nin resmi açıklamalarına yansıdığı kadarıyla 17 günde en az 110 Türk askeri öldürüldü. Gerilla, indirme anından itibaren kesintisiz eylem halinde. En çarpıcı detaysa gerilla hava savunma güçlerinin eylemleridir. Gerilla, teknolojiden yararlanarak Türk devletine karşı savaşta önemli bir seviyeye ulaştığını gösteriyor. Gözle görülmez ama her an yanı başında olan bir gerilla taktiği gelişiyor. Gerilla, eskiden Türk ordusunu Kürdistan dağlarına çekmek için her türlü yöntemi deniyordu, şimdiyse Türk ordusu kendi ayağıyla istediği alanlara geldi. Bu gerilla için uzun vadede ciddi avantajlar sağlıyor. Zaten son iki yıldaki eylem paylaşımları, genel durumu özetliyor.

HER TEPEDE HAPSOLACAK

Türk ordusunun bütün bu teknik kullanımına rağmen Heftanîn’deki direniş ve 17 günlük tablo, gidişatın hangi yöne evrileceğini gösteriyor. Türk devleti, işgal edebildiği her tepede hapsolacak. Gerillaya oranla büyük imkanlara sahip bir ordu, istediği tepeye mevcut teknikle girebilir fakat genel arazi kontrolünü sağlamasının faturasını kaldıramaz.