Güvenlikçi politikalar Kürt illerindeki yoksullaşmayı artırıyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) gelir ve yaşam koşulları araştırmasında en yoksul yerler bölge şehirleri çıktı. Türkiye’de en yoksul illerin bölgede çıkmasının en büyük nedenin ise AKP’nin bölgede uyguladığı ekonomik ambargo olduğu belirtiliyor.

Yaşanan iç çatışmalar ve Suriye politikaları nedeniyle Türkiye ekonomisi çökme noktasına geldi. Çöken ekonomisini düzeltmek için her şeye yüzde 40’a varan zam uygulayan AKP hükümeti, ülkede yoksulluğun iyece artmasına neden oldu. Türkiye’de yoksul insan sayısı gün geçtikçe katlanırken, her 5 kişiden biri de işsiz konumda. Türkiye genelinde bir kriz ve işsizlik yaşansa da bu durum özellikle Kürt illerine çok daha farklı yansıyor. Kürt illerinde işsizlik oranı yüzde 50’lerin çok üstünde. Yani her 3 kişiden biri işsiz. Bölge illerindeki işsizliğin ve yoksulluğun bu kadar yüksek olması ise AKP’nin uyguladığı politikalar. AKP, yıllardır süren çatışmalar nedeniyle bölgeyi insansızlaştırmak için ekonomik ambargo uygulayarak bu tabloyu yarattı.

AKP’NİN EKONOMİK AMBARGOSU KÜRT İLLERİNDE İŞSİZLİĞİ ARTIRDI

AKP’nin bölgede uyguladığı ekonomik ambargo nedeniyle, başta sınır ticareti Kürtlere yasaklandı. Bölge halkının geçim kaynağı olan hayvancılık, yasak bölgeler nedeniyle bitme noktasına geldi. Tarıma uygulanan kota ve zamlar nedeniyle bölge çiftçisi zarar gördü. Çiftçinin zarar etmesi nedeniyle tarlalar ekilmemeye başlandı. AKP’nin DBP’li belediyelere kayyum ataması sonucu, buralarda çalışan binlerce insan işten çıkarıldı. OHAL ile birlikte binlerce Kürt kamu emekçisi ihraç edildi. AKP’nin politikası nedeniyle bölgede yüz binlerce insan işsiz kaldı. Bu uygulamalar da bölge illerindeki işsizlik oranını artırdı.

TÜİK VERİLERİNE GÖRE EN YOKSUL İLLER; KÜRT İLLERİ

TÜİK verilerine göre en yoksul illerin Mardin, Batman, Siirt, Urfa, Diyarbakır, Van, Muş, Bitlis ve Hakkari olduğu açıklandı. Ülkede yıllık geliri 7 bin lira civarında olan yoksul sayısı 11 milyon olarak ölçülürken, yıllık geliri 8 bini biraz aşan yoksulların sayısı da 16 milyon kişiyi aştı. Kişi gelirinin en düşük olduğu bölgeler  8 bin 679 lirayla Mardin, Batman, Şırnak, Siirt; 8 bin 794 lirayla Şanlıurfa, Diyarbakır; 11 bin 88 lirayla Van, Muş, Bitlis, Hakkari olarak verilere yansıdı. Yapılan açıklamada, ortalama yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirinin en düşük olduğu bölgeler ise 8 bin 679 lira ile Mardin, Batman, Şırnak, Siirt, 8 bin 794 lira ile Şanlıurfa, Diyarbakır ve 11 bin 088 lira ile Van, Muş, Bitlis, Hakkari şeklinde sıralandı. 

YİĞİTOĞLU: ÜLKENİN DOĞUSU VE BATISI ARASINDA GELİR ADALETSİZLİĞİ VAR

Ekonomist Mehmet Yiğitoğlu, ülkenin doğusu ile batısı arasındaki bu gelir adaletsizliğinin ve sorunların, devletin bilinçli bir şekilde sistematik olarak uyguladığı bir politika olduğunu söyledi. Doğu ve Güneydoğu’daki tüm fabrikaların toplamının, Marmara bölgesinde İzmit’teki (Kocaeli) fabrika ve tesislerin toplamından az olduğunu ifade eden Yiğitoğlu; son TÜİK verilerinden de anlaşılacağı gibi bölge illerinin gitgide yoksullaşmaya başladığını belirtti. Son yıllarda hükümetin diline doladığı istikrar söyleminin sadece ülkedeki yoksullaşma oranında düzenli bir şekilde ilerlediğini ifade eden Yiğitoğlu, “Van’ın da içinde bulunduğu 7. Bölge, devlet teşvik bağlamında en elverişli yerlerden biri olmasına rağmen yeterili ilgiyi ve yatırımı göremedi. Yıllardır ara ara yapılan kalkındırma ve bölgeler arası gelir adaletsizliğini giderme noktasındaki hükümetlerin bu politikalarıdan pek de olumlu sonuçlar alınamadı. Bu teşviklerin gerekli ilgiyi görmemesinin sebeplerinin başında; bölgenin dinamiklerinin iyi tespit edilememesi, güvenlik politikaları, bürokratik engeller gibi nedenler geliyor. Öte yandan pratiğe dönüşen bazı olanaklarda ise mevcut hükümetlere yakın çıkar gurupları, kendi aralarında zaten parselleniyor. Buradan da anlaşılacağı üzere istenilen düzeyde verim alınamıyor” dedi.

‘TÜRKİYE BÜYÜK BİR EKONOMİK DAR BOĞAZDA’

Van’ın hem ülke içindeki coğrafi hem de uluslararası jeopolitik konumu bakımından birçok ile nazaran çok daha elverişli ve özel bir yere sahip olduğunu ifade eden Yiğitoğlu, “Bu endemik özelliklere rağmen yeterli ilgi ve yatırım yok. Bölgenin Paris’i olarak adlandırılan bu kent hem kültürel olarak birçok medeniyete ev sahipliği yapmış hem de İran ile Irak gibi komşu ülkelere sınırdaş bulunmasından kaynaklı son derece önemli. Normal şartlarda bir ülkenin genel ekonomisi ne kadar geride olsa dahi, sınır illeri sınırdaş oldukları ülkelerle karşılıklı alışveriş olanakları ile her zaman kendi dinamiğini oluşturmuş; sağlıklı yürütülen ilişkiler doğrultusunda ekonomik olarak kalkınmayı elde edebilmişlerdir. Ama ne yazık ki devletin genel olarak Doğu ve Güneydoğu’da yürüttüğü yanlış politikalar, güvenlik gerekçesiyle OHAL’den bir türlü kurtulamayan bölge, sınır ticaretindeki zorluklar, ağır vergiler ve akıl sır erdirilemeyen bürokratik engeller yüzünden, Van layık olduğu ilgiyi bir türlü göremedi. Her ne kadar kabul edilmese de çok büyük bir ekonomik dar boğazda olan ülkenin durumu çok daha kötüye gidiyor. Van da bu durumdan payına düşen talihsizliği alıyor. Son zamanlarda İranlı turistlerin ilgi odağı olsa da bu yeterli manada piyasayı canlandıracak düzeyde bir dinamizme sebep olamıyor. Merkezi hükümet tarafından belirlenen bütçelerden yeterli kadar pay ayrılmayan bölge illeri, Mahalli İdareler bağlamında da İller Bankası’ndan da gerekli düzeyde pay alamıyor” şeklinde konuştu.

‘HÜKÜMETİN İCRAATLARI GÖZ BOYAMAKTAN ÖTEYE GEÇMİYOR’

Kürt illerine ayrılan payların yeterli miktarda alınamadığını söyleyen Yiğitoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz Nisan ayında yapılan Başkanlık referandumu öncesinde, Doğu ve Güneydoğu’ya yapılacak teşvikler ile cazibe merkezleri projesi kapsamındaki Van’a aktarılacak bütçe OHAL’de çıkarılan KHK’larla, kayyum atanan belediyelere kanalize edildi. Bu da birkaç ufak proje dışında, illerdeki yerel seçimler için göz boyamaktan öteye geçmeyen icraatlarda kullanıldı.  Özellikle şatafatlı toplu iftarlar ve Ramazan şenlikleri adı altında yapılan organizasyonlarda dağıtılan milyarlar bunun en iyi kanıtı. İşsizliğin, özelikle de genç işsizlerin rekor seviyelere ulaştığı bu günlerde, OHAL kapsamında çıkarılan her yeni KHK ile onlarca Vanlı emekçiyi ihraç ederek işsizler kervanına kattılar. Bölge illerinin ve özelde Van’ın iktisadi olarak kalkınması için; OHAL ve uygulamalarının bir an önce kaldırılması ve emekçilerin işlerine geri dönmesi gerekiyor. Geçici güvenlik bölgesi ilan edilen yerlerdeki uygulamaların kaldırılarak hayvancılığın önü açılmalı. Yakıt, gübre, ilaç fiyatları hiç değilse, çiftçilere uygun şekilde düzenlenerek tarım yeniden canlandırılmalı. Bürokratik engeller ve ağır vergi yükleri kaldırılarak sınır ticaretinin önü açılmalı. Aşırı güvenlik politikalarından vazgeçilerek hem piyasanın canlanması hem de yurt içi ve yurt dışı yabancı sermayenin bölgeye yatırım yapma olanağı ve ortamı hazırlanmalıdır.”