KCK: Demokrasi mücadelesinde yer almadan Alevilik korunamaz!

KCK: Sivas Katliamının yıl dönümünde Sivas şehitlerinin anısına bağlı kalmanın yolu demokrasi mücadelesi içinde yer almak, Alevilerin de Kürtlerin de kendi kimlikleriyle özgürce yaşadığı bir ülke yaratmaktan geçer.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Sivas Katliamının yıl dönümü vesilesiyle yazılı açıklama yaptı. KCK açıklamasında şunlar belirtildi:                                                    

“Üzerinden 27 yıl geçen Sivas Madımak Oteli Katliamı şehitlerini minnet ve saygıyla anıyoruz. Onların özlemi halklarımızın özgürlük mücadelesiyle mutlaka gerçekleşecektir. Tüm etnik ve inanç toplulukları Demokratik Türkiye ve Özgür Kürdistan’da kendi kimlikleri, kültürleri, dilleri ve inançlarıyla özgür ve demokratik yaşama kavuşacaklardır.

2 Temmuz Sivas Katliamı tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet ve tek inanç diyen soykırımcı zihniyet ve politikaya sahip devlet güçlerinin koruması temelinde gerçekleşmiştir. Kürdüyle, Türküyle Alevilerin demokrasi güçleri ve Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle buluşmasını engellemek için gerçekleştirilmiştir. Nasıl ki, bugün demokrasi mücadelesi veren herkes hain ve Kürt Özgürlük Hareketinin müttefiki olarak görülüyorsa o günkü devlet aklı da benzer zihniyete sahipti. Çünkü demokrasi mücadelesi vermek tüm ezilen halkların ve toplulukların mücadelesini vermektir. Bu nedenle devlet tüm demokrasi güçlerini düşman olarak görmüş ve saldırmıştır. Alevi halkımız da mazlumdan yana kültürüyle demokrasi mücadelesinin parçası olduğundan hedeflenmiştir.  Böylece Aleviler, demokrasi güçlerinin ve Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesinden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Bu amaca ulaşmak için de Sivas’taki katliam planlanmış ve uygulanmıştır. Bunun için de Alevi, Kürt ve demokrasi düşmanı güçler kullanılmıştır. Bu güçleri provoke ve tahrik ederek bizzat saldırtanlar derin devlet ve uzantıları olmuştur.

1993 yılının siyasal koşulları ve devlet politikaları göz önüne getirildiğinde Sivas Katliamının tamamen politik amaçlı gerçekleştirildiği görülür. Bu da Alevileri korkutarak demokrasi güçlerinden uzaklaştırmak ve o dönemde yürütülen kirli savaşa boyun eğdirmek amaçlıdır. Bu tabi ki aynı zamanda Alevilerin kendi inanç özgürlüğü mücadelesinden vazgeçirmek ve devletin tek inanç stratejisine boyun eğdirmek anlamına gelmektedir. Çünkü Aleviler ancak ve ancak demokratik bir ülkede inanç özgürlüğüne kavuşabilirler.

SİVAS ŞEHİTLERİNİN ÇAĞRISI DEMOKRASİ MÜCADELESİ İÇİNDE YER ALMA ÇAĞRISIDIR

Bugün de AKP-MHP faşist iktidarı her bakımdan tekçi zihniyete sahiptir. Alevi kimliğini de Kürt kimliğini de Êzidî, Süryani, Ermeni ve Arap kimliğini de ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Alevileri asimile edip hakim inanç ve mezhep içinde eritmek istemektedirler. AKP-MHP iktidarından farklı kimlik ve inançların özgürlük temelinde kendi kimliklerini ve inançlarını yaşamasını kabul etmesi beklenemez. Sivas Katliamının yıl dönümünde Sivas şehitlerinin anısına bağlı kalmanın yolu demokrasi mücadelesi içinde yer almak, Alevilerin de Kürtlerin de kendi kimlikleriyle özgürce yaşadığı bir ülke yaratmaktan geçer. Aleviliği başka türlü korumak ve inanç özgürlüğünü sağlamak mümkün değildir. Demokrasi mücadelesi içinde yer almadan, demokrasi mücadelesi veren güçlerle ittifak içinde olmadan Alevilik korunamaz ve Alevi olarak yaşanılamaz. Sivas şehitlerinin çağrısı başta Kürtler, emekçiler ve kadınlar olmak üzere tüm demokrasi güçleriyle demokrasi mücadelesi içinde yer alma çağrısıdır.

Türk devleti 1993 2 Temmuz Sivas Katliamını Alevilerin demokrasi mücadelesi içinde yer almasını, mücadeleleriyle Kürtlerin de içinde olduğu demokrasi güçleriyle buluşmasını engellemek için yapmıştır. Bugün de AKP-MHP faşist iktidarı herkese düşmanlık yaparak, saldırarak demokrasi mücadelesinden alıkoymaya çalışmaktadır. Aleviler üzerinde de bu yönlü baskılar yürütülmektedir. Böylece Alevilerin inanç özgürlüğünü de sağlayacak demokrasi güçlerinin birliğini zayıflatmak ve tekçi zihniyete sahip olan faşist iktidarlarını sürdürmek istemektedirler.

Sivas Katliamının yıl dönümünde tüm Alevilere ve dostlarına düşen görev, şehit düşen 34 aydın, yazar, sanatçı ve demokrat Alevinin özlemleri olan demokrasi mücadelesinde yer almak olmalıdır. Bunun için de AKP-MHP faşizminin saldırdığı tüm demokrasi güçleriyle ittifak kurulması gerekir. Bir Alevi kurumunun başkanının belirttiği gibi, Kürtler özgürleşene kadar Kürt, Êzidêler özgürleşene kadar Êzidî olunmalıdır. Böyle yaklaşıldığı ve tüm ezilenlerle birlikte mücadele verildiğinde gerçek Alevi olunur ve Alevilerin inanç özgürlüğü sağlanır.

Sivas’ta yakılarak şehit düşürülenlerin özgürlük tutkuları ve vücutlarından çıkan alevler tüm gericilikleri yakıp halkları ve inançları özgürlüğüne kavuşturacaktır.”