Sancar: Devlet Elçi cinayetinin arkasındakileri iyi biliyor

Tahir Elçi'nin mezarı başında yapılan anmada konuşan HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, devletin cinayeti aydınlatmaya dönük bir niyetinin olmadığını söyleyerek, “Çünkü arkasında çıkacak karanlığı onlar da biliyor" dedi.

Amed Barosu öncülüğünde 28 Kasım 2015’te Sur ilçesindeki tarihi Dört Ayaklı Minare önünde öldürülen eski başkanları Tahir Elçi için anma etkinliği düzenledi. Yeniköy Mezarlığı’ndaki kabri başında başlayan anma etkinliğine, Elçi’nin eşi Türkan Elçi, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Mithat Sancar, HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay ve HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, Amed Barosu Başkanı Cihan Aydın, Urfa, Van ve Şırnak barosunun yöneticileri ile çok sayıda avukat katıldı. Mezarlık çevresini polisin ablukaya aldığı görüldü.

‘DAVALARINI BÜYÜK BİR KARARLILIKLA ÜSLENDİ’

Elçi’nin mezarı başında konuşma yapan HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, Elçi'nin ölümü üzerinden 5 yıl geçtiğini belirterek, “Tahir Elçi’nin adalet ve barış tutkusu vardı. Ben adalet tutkusunun en eski tanıklarından biri olduğumu sanıyorum. Çünkü Dicle Hukuk’ta öğrenciyken tanımıştım. Ben burada asistandım. Neredeyse 30 yıldan fazla bir süre. Avukatlık yıllarını da yakından gözleme ve yaşama imkanı buldum. Çeşitli vesilelerle bir arada olduk. Gerçekten adalet onun için bir tutkuydu. O çok zor zamanlarda, failli meçhullerin köy yakmaların yaşandığı yıllarda çoğu kimsenin yanaşmaya cesaret edemediği davaları büyük bir kararlılıkla üstlendi. Her aşamada büyük bir özen ve tutukluyla o davaların peşine düştü. AİHM Türkiye için yeni bir tecrübeyken orada büyük emeklerle, sabırla, inatla davaları takip etti ve önemli kararların çıkmasını sağladı” dedi.

BİR ANISINI PAYLAŞTI

Elçi’nin adalet tutkunu olan biri olduğunu belirten Sancar, “Yaptıklarını dostları ve yakından tanıyanlar çok iyi biliyor. Aynı zamanda barış için de büyük hayalleri vardı, bu ülkede çözüm ve barış için her daim uğraştı bu hayalin peşinden koştu” diye konuştu. Elçi ile bir anısını anlatan Sancar, şunları söyledi: “Acı bir tecrübe ve anı olarak yaşadığım bir olayı da paylaşım sizlerle. 23 Kasım 2015’te katledilmesinden 5 gün önce (Tahir Elçi), yönetim kurulu üyeleriyle birlikte beni ziyarete gelmişti Mardin’e. Birkaç saat geçirdik birlikte. O zor, o karanlık gecelerde tek konumuz vardı: Nasıl bir çıkış bulunabilir? Ölümlerin durması, barışın yolunun açılması ve çözüme gidilmesi için neler yapılabilir? ‘Ben neler yapabilirim?’ diye ayrıca doğrudan soruyordu.

5 GÜN SONRA MAALESEF KATLEDİLDİ

Benim için o sohbetler çok değerli. Ayrılmadan önce arabada kısa bir sohbet ettik, tedirgin olduğunu söyledi. İlk defa gerçekten ben de tedirgin oldum. Biliyorsunuz öncesinde başlamış bir linç kampanyası vardı. Bir TV kanalında fikrini açıkladığı için hedef gösterildi günlerce. Günlerce linç edildi, sonra gözaltına alındı. O linçten dolayı tedirgin olduğunu söyledi. Benim aklıma Hrant Dink geldi, ben de tedirgin oldum. Söyleyebileceğim tek şey vardı. ‘Dikkat edelim birbirimize, sen de dikkat et’ dedim öyle ayrıldık. 5 gün sonra maalesef katledildiği haberi geldi.”

'BARIŞ BİZİM İÇİN GÜÇLÜ BİR HAYALDİR'

Devletin ve hükümetin Elçi cinayetinin aydınlatmaya dönük bir niyetinin olmadığının altını çizen Sincar, “Çünkü aydınlatılırsa arkasında çıkacak karanlığın nerelere uzanacağını onlar da biliyor. O nedenle yine karanlıkta tutmak isteyecekler. Ama bizim için Tahir’in mirasıdır adalet mücadelesidir. Şimdi onun katledilişinin ardındaki hakikati ortaya çıkarmak ve adaleti sağlamak için hepimiz üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Adaleti, barış için vazgeçilmez bir şart olarak görüyordu Tahir. O nedenle bu kadar tutku ile adalet arayışındaydı. O yüzden tekrar ediyoruz: Barış bizim için bir hayaldir ama güçlü bir hayaldir, ulaşılmaz değildir” dedi.

'TUTKULARININ PEŞİNDEN GİTMEK GÖREVİMİZDİR'

Sancar, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Bu ülkede Kürt sorununun çözümü barışı getirecektir, barış demokratik çözümün önünü açacaktır. Ama bütün bunlar için önce adalet gerekir. Adalet olmadan barış da olmayacak bunu da biliyoruz. Sevgili Tahir'e ben kendi adıma minnet borçluyum. Aynı zamanda kendim, partim, dostları ve meslektaşları adına söyleyebileceğim şu: Senin mirasının yerde kalmaması, tutkunun ve hayalinin gerçekleşmesi için elimizden geleni yapmaya söz veriyoruz. İnşallah seni bu toprağın altında rahat uyutacağız. Bunun da yolu adalet ve barıştır. Bu konuda mesafe aldığımız her an Tahir de biraz daha rahat edecektir. Büyük bir kaybımızdır, yerini doldurmak mümkün değildir ama onun tutkularının peşinden gitmek mümkündür ve bizim görevimizdir.”

Anma, mezarlığa bırakılan karanfiller ile sona erdi.