DİZİ I

1 Haziran'a giden yol-I

PKK'nin 1 Haziran 2004 tarihinde başlattığı hamleye ilişkin hazırladığımız dosyanın birinci bölümünü yayınlıyoruz.

PKK, 1999 yılında başlayan ve 5 yıl süren eylemsizlik kararının ardından, 1 Haziran 2004 tarihinde silahlı mücadeleyi sürdürme kararı aldı. Kimi çevreler ısrarla, PKK’nin eski savaş gücüne ulaşamayacağını söylese de, “1 Haziran Gerilla Atılımı” ile başlayan ve günümüze kadar gelen süreç içerisinde Kürt Özgürlük Hareketi, Kürdistan ve Ortadoğu’da temel güç olduğunu ortaya koydu.  
Faşist TC ulus devletinin kuruluş yıllarında yok sayılan ve imha ettirilmeye çalışılan Kürt halkı, PKK’nin 15 Ağustos 1984'teki ilk gerilla atılımı ile tekrardan tarih sahnesine çıktı. Her ne kadar bazı kesimler, Türkiye faşizmiyle savaşmanın mümkün olmadığını söylerken ve yeni filizlenmekte olan Kürt Özgürlük Hareketi'ne savaşmamayı ve silahsızlanmayı dayatırken, gerillanın efsanevi komutanı Agit (Mahsum Korkmaz) öncülüğündeki gerilla gücü, Eruh-Şemdinli baskınlarında attıkları ilk kurşun ile Kürt halkını insanlık tarihinde aktör ve ezilen halkların tarihinde ise öncü haline getirdi. 
15 Ağustos 1984 Atılımı ve onun devamı niteliğinde olan 1 Haziran 2004 Hamlesi, Ortadoğu’da birçok şeyi değiştirmiş ve meşru savunma çizgisi ile dünyanın gündemine gelen bir savaş stratejisi durumuna gelmiştir. 1999’da başlayıp 2004’te sona eren ateşkes süreci içerisinde Kürt Özgürlük Hareketi’ni silahsızlandırmayı ve imha etmeyi amaçlamak isteyen uluslararası güçler, Kürt özgürlük gerillalarının direnişi ve yeniden yapılanması karşısında başarısız oldu.

4. ATEŞKES VE İMHA OPERASYONLARI

Kürt Özgürlük Hareketi tarafından 1 Eylül 1998 tarihinde tek taraflı 4. ateşkes ilan edildi. Ateşkes direkt ve dolaylı yapılan görüşmeler sonucunda gerçekleşti. Ancak ateşkes süreci yürütülürken Türk devleti, başta Botan alanı olmak üzere birçok gerilla alanına yönelik imha operasyonlarını sürdürdü. Özellikle Botan’ın Kato dağlarında Türk devletinin bu imha operasyonlarında 32 gerilla yaşamını yitirdi. 

ÖCALAN’IN SURİYE’DEN ÇIKARILMASI VE KOMPLO

Türk devleti, Eylül 1998'de MGK toplantısında aldığı gizli karar sonucu, sözde PKK’ye destek veren Suriye rejimine baskı uygulayarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılmasının kararını aldı. Bu karar doğrultusunda Türk devletinin Kara Kuvvetler Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde halka hitaben yaptığı konuşmada, sözde PKK’yi desteklediği için Suriye rejimine yönelik sert açıklamalarda bulundu. Bu açıklamanın akabinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Meclis'te yaptığı konuşmada, “Suriye’ye karşı sabrımız taşmak üzeredir, mukabelede bulunma hakkımızı saklı tutuyoruz” diyerek, Suriye’ye karşı her an saldırı yapacaklarının mesajını verdi. Bu açıklama ve mesajların ardından Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, Suriye-Türkiye arasında arabuluculuk yapmak için Ankara’ya geldi. 
Suriye rejimine yönelik artan baskılar sonucu Öcalan, Kürt sorununu barışçıl, siyasal ve diplomatik bir şekilde çözüme kavuşturmak için Suriye’den çıkarak Avrupa’ya geçti. Öcalan’ın, Avrupa’daki diplomatik temasları sürerken PKK, 6. Kongresi'ni yapmaktaydı. Henüz PKK’nin 6. Kongresi sonuçlanmadan birçok devletin de için bulunduğu uluslararası komplo ile Öcalan, 15 Şubat 1999 tarihinde Kenya’da rehin alınarak Türkiye’ye teslim edildi. 

'GÜNEŞİMİZİ KARARTAMAZSINIZ' EYLEMLERİ

Faşist Türk devleti, 16 Şubat 1999 gününden itibaren ırkçılığı şahlandırarak, şovenizmi doruğa çıkardı. Faşizme ve şovenizme karşı Kürt halkı, Önderliği etrafında kenetlenerek eylemselliğe geçti.
Kürtler, Kürt Halk Önderi henüz Avrupa’dayken ayaklanarak görkemli bir sahiplenişe geçti. Kürt Halk Önderliği'nin Türkiye’ye teslim edilmesi ardından Türkiye bir savaş alanına dönüştü. Her gün onlarca eylem gençler, çocuklar, ihtiyar ve kadınlar tarafından yapıldı. Türkiye kâbuslu günler yaşamaya başladı. 
Daha önce Rusya’da başlayan kendini yakma eylemleri, “Güneşimizi Karartamazsınız” şiarıyla büyüyerek devam etti. Halit Oral ile başlayan, 63 kişinin kendi bedenlerini ateşe vererek, Öcalan etrafında ateşten bir çember oluşturarak geliştirdiği eylemler, geniş bir kitleye ulaştı. 

GERİLLALARIN FEDAİ EYLEMLERİ

Gerillanın da henüz Öcalan Avrupa’dayken başlayan fedai eylemleri, 15 Şubat Komplosu'nun ardından büyük bir ivme kazanarak devam etti. Kürt halkı ve gerillalar, eylemsellikler ve kendini yakma eylemleriyle Öcalan'ı sahiplenirken, faşist Türk devleti de şovenizmi pompalayarak kaos ortamında, Nisan 1999'da seçimlere gitmek istedi. Bu seçimler sonucunda DSP birinci parti oldu ve Ecevit, Bahçeli, Yılmaz ortak bir koalisyon hükümeti kurdu. 

5. ATEŞKES VE ÖCALAN’IN ÇÖZÜM ARAYIŞI

Kürt Halk Önderi Öcalan ise Türk devletinin içinden geçtiği kaos ortamını dağıtma, halkların boğazlaşmasının önünü alma ve Kürt Özgürlük Mücadelesini barışçıl, demokratik ve siyaseten çözme amaçlı “Demokratik Cumhuriyet” tezini ortaya koyarak, bu kargaşalı sürece müdahale etti.
Kürt sorununu demokratik yöntemlerle çözme amacıyla Türk devleti ile çeşitli görüşmeler gerçekleştirdi. Bu görüşmelerin ardından Öcalan, PKK’ye çağrıda bulunarak, ateşkes ilan etti. PKK de Temmuz 1999'da toplantı yaparak, Öcalan'ın çözüm projesine tam katkı sunacağını belirtti.
Öcalan’ın barışçıl yollarla geliştirdiği çözüm projesine ve ilan ettiği 5. ateşkese karşı faşist Türk devleti ise 31 Mayıs 1999 tarihindeki mahkeme ile idama karar verdi. 29 Haziran 1999’da fiilen idamın uygulanması hedeflendi. Ancak Kürt halkının ve Kürt özgürlük gerillalarının geliştirdikleri kendini yakma ve fedai eylemleri sonucu bu karardan vazgeçildi.

GERİLLANIN GERİ ÇEKİLMESİ

Öcalan’ın 10 maddelik deklarasyonu 2 Ağustos 1999 tarihinde yayımlandı ve gerilla güçleri, kuzeyden güneye doğru geri çekilmeye başladı. 1 Eylül 1999 tarihinde, Dünya Barış Günü'nde geri çekilmenin startı verildi.
Öcalan ise Kürt Özgürlük Hareketi’nin barış niyetinin sağlamlılığını göstermek için Ekim ayında barış grubunun Şemdinli’de 8 gerillayla sınırdan geçiş yapmasını ve sürece katkı sunmasını istedi. Ardından Avrupa’dan ikinci barış grubu hareket ederek, Türkiye’ye geçti.
Gerillanın geri çekilmesi faşist Türk devletinin çok yoğun saldırıları altında başarıyla gerçekleşti. Bu geri çekilme sırasında Türk devletinin imha operasyonlarından dolayı 400 gerilla yaşamını yitirdi.

PKK’Yİ TASFİYE ETME ÇABALARI VE GERİLLA DİRENİŞİ

Öcalan’ın Kürt sorununu demokratik yollarla çözme girişimleri sürerken, uluslararası güçler, PKK hareketini tasfiye etmek için uluslararası düzeyde tasfiye konseptlerini sürdürme arayışına girdi. Bunun sonucunda Mayıs 2000'den başlayarak, PKK kamplarının etrafı YNK peşmerge güçlerince kuşatılarak, Eylül 2000’de Karadağ’da PKK’nin yeni savaşçı kampına yönelik saldırı girişiminde bulunuldu. 
YNK güçlerinin bu saldırı dalgasına karşı PKK güçleri de kendilerini savunma amaçlı direnişe geçerek, YNK peşmergelerini Kandil sahasından tümüyle attı. KNK ve İran devletinin araya girmesiyle ve çözüm sürecine katkı sunması amacıyla PKK, YNK’den aldığı bazı alanları geri verdi.
Türk devleti, YNK güçlerinin PKK’ye karşı saldırısını fırsat bilerek, askeri güçlerini Ranya yakınlarına kadar getirerek PKK’nin direnişini gördükten sonra saldırılara katılmayarak geri çekilmek zorunda kaldı.  YNK’nin saldırısı karşısında PKK, gösterdiği direnişle hem PKK’ye karşı olan askeri saldırıları püskürttü hem de güneyde üçüncü bir güç olarak kabul edildi. Ve gelişen bu süreç ile birlikte Medya Savunma Alanları'nın oluşmasının yolu açıldı.

HPG’NİN YENİDEN YAPILANMASI

HPG’nin yeniden yapılanma çalışmaları yürütülerek ve 2001 yılından başlayıp 2003 yılına kadar yoğun olarak tüm HPG güçleri, askeri ve teknik eğitimlerden geçirilerek, profesyonelleşmeye gidildi. Bu çerçevede HPG, 2001 yılının Temmuz ayında 1. Konferansı'nı gerçekleştirdi. Klasik gerilladan modern gerillaya geçişin yapılanmasının temelleri bu konferansta kararlaştırıldı. Örgütsel yapıda yeni bir şekillenme ortaya çıkarılması hedeflenirken, tüm HPG yapısının yeni sürece göre şekillenmesi açısından tartışmalar, eğitimlerle kendini yenileme sürecini bu konferansta başlattı. Bu süreç ile birlikte Mahsum Korkmaz, Haki Karer akademileri oluşturularak, YJA Star örgütlenmesi çerçevesinde özgün eğitim akademisi olan Ş. Beritan Akademisi geliştirilmeye başlandı. Akademiler yeniden yapılanma sürecinde önemli rol oynadı. Eski halk savaşı stratejisine göre örgütlenmiş gerilla güçlerinde yeni paradigma temelinde zihniyet değişiminin yolunu açtı. Ve daha modern, profesyonel bir gerilla ortaya çıktı.
HPG’nin bu yenilenme süreci, Kürt Halk Önderi Öcalan’ın 2001 ve 2002 yıllarında AİHM’e sunduğu savunmalarıyla pekişti.

'GÜL BAYRAMI' VE TÜRK DEVLETİNİN İMHA ARAYIŞLARI

Türk devleti, 2 Ağustos 2002'de idamı tümden kaldırdı. Öcalan üzerindeki idam kararının kaldırılması Kürt halk tarafından “gül bayramı” olarak kutlandı. 
Türk devletinin 2003 yılından itibaren de çözüme isteksiz yaklaşımı görülerek ve uygulanan çürütme ve tasfiye konseptine karşı gerilla güçleri gelişecek olası saldırıları karşılamak için Kürdistan’ın her sahasına gerilla gruplarını gönderme kararı aldı. 
PKK, gelişmelerin net olmadığı, belirsiz olduğu, barışçıl, demokratik çözümün gerçekleşmediği bir ortamda askeri hazırlık yapmayı vazgeçilmez bir görev olarak önüne koydu. Ve bu hazırlıkları da başarılı bir şekilde tamamladı. Bu çerçevede gerillanın “1 Haziran Gerilla Atılımı” hamlesini başlattı ve HPG, Ana Karargahı'nı Kandil’den Behdinan’a taşıdı. 

AKP’NİN İKTİDARA GELMESİ VE 1 HAZİRAN GERİLLA ATILIMI

Kürt Halk Önderi Öcalan, Kasım 2002'de iktidara gelen AKP hükümeti için “üç ay fırsat tanınmalı, eğer demokratikleşme yönünde adım atmazsa aktif mücadele edilmelidir” diyerek, Türk devletinin demokratik çözüm sürecine katkı sunmasını bekledi. Ve HPG, 1 Haziran hamlesini esasta “gecikmeli” olarak gündemine alarak, pratikleştirmeye başladı. 1 Haziran’a giden yolda önemli bir toplantı Şubat 2004’te Zap’ta yapıldı; genişletilmiş HPG konseyinin bu toplantısında hızla aktif savunma pozisyonuna göre hazırlıkların yapılmasının kararı alındı. Bu çerçevede 2. KONGRA GEL, 1 Haziran 2004 direniş hamlesini resmi olarak Kürt Özgürlük Hareketi’nin kararı haline getirdi ve dünya kamuoyuna duyurdu.

Devam edecek...