Çelik: AKP Kürdistan'da dini asimilasyon için kullanıyor

AKP hükûmeti, Kürdistan’da var olan onca kurumu kapatırken, kendi politikasının çalışmalarını yürüten kurumlara dokunmuyor, aksine, onların işlevlerini genişletiyor. Hatta yeni kurumlar da açmaya başladı.

DA-DER Yöneticisi Zübeyir Çelik, AKP'nin Kürdistan'daki dini kurumlar aracılığıyla inkârcılık ve asimilasyonu yeşertmeye çalıştığına dikkat çekerek, "Çoğalan Kuran kurslarıyla tamamen inanç üzerinden sömürme politikası hayata geçirilmeye çalışılıyor" dedi. Çelik, AKP'nin din sömürüsüne karşı direnilmesi gerektiğini belirtti.

Özellikle Kürdistan'da sayısı her gün çoğalan Kuran kurslarına ve bu kurslara yüklenen misyona dair, KHK ile kapatılan Batman Din Adamları Derneği (DA-DER) Yöneticisi Zübeyir Çelik ANF’ye değerlendirmede bulundu...

‘VAAZLAR İLE PROPAGANDA YAPILIYOR’

Devletin eğitim kurumlarında yürüttüğü politikanın aynısını din üzerinden de yürüttüğüne vurgu yapan Çelik, ‘‘Nasıl ki Milli Eğitim Bakanlığı eğitim ve öğretim ile Kürt halkı üzerinde bir asimilasyon politikası yürütüyorsa, Diyanet adı altında da din, inanç üzerinden benzer bir siyaset yürütülüyor. İmam Hatip liseleri ve Kuran kurslarında verilen eğitimler, mevcut camilerde verilen vaazlar ile propagandavari bir şekilde Kürt halkı üzerinde inanılmaz bir mekanizma çalıştırılıyor. Kürt halkının en hassas konularından olan din üzerinden asimile etme, tekleştirme hedefleniyor. Oysa Kürt halkının inançlara olan bağlılığı ve saygısı ölçülemez. Çıkar için kullanılan dinin çoğu zaman çarpıtıldığına da şahit oluyoruz. Çoğu aslı olmayan konu veya söylemleri Hadis olarak lanse ettiklerini de görüyorum. Çoğu kurgu olup da hadis olarak tanımlanan dillendirmelerde Kürtlerin sanki dinsizmiş gibi ya da inançlara saygısı yokmuş gibi anlatıldığı da olmuştur’’ diye konuştu.

‘HALK SİVİL İTAATSİZLİK İLE TEPKİSİNİ GÖSTERMİŞTİ’

Kürt halkının, AKP hükûmetinin din üzerinden yürüttüğü asimilasyonu yıllar önce anladığını ve buna karşı tepkisini ‘Sivil İtaatsizlik’ eylemi ile gösterdiğini belirten Çelik, şunları söyledi:

"Bizler, Din Alimleri Derneği olarak sistemin Kürdistan'da din adına farklı bir yöntem veya misyon kullandığını biliyoruz. Yine Diyanet'in Kürdistan'daki dini kurumlarda, Kürt halkına dair özel bir projeyle çalışmalar yürüttüğünü de biliyoruz. Tamamen Kürt halkına endeksli bir içerikle siyasi, ideolojik bir amaçla, inkâr veya asimilasyon yeşertilmeye çalışılıyor. Açıkçası Kürt halkı yıllar önce gösterdiği 'Sivil İtaatsizlik' eylemiyle farkına varmış olsa da, sistem günümüzde yine aynı yöntem ve yol ile amacına ulaşacağını zannediyor. Oysa şu bilinmelidir ki ibadet, namaz, bir bireyin ya da kurumun tekelinde değildir, olamaz da."

‘ÇOĞALAN KURAN KURSLARI…’

Devletin kurumları kapatmasıyla ‘sadece biz anlatır veya öğretiriz’ demek istediğini belirten Çelik, şöyle devam etti: ‘‘Tüm bu çelişkileri bilen ve bunun için mücadele veren DA-DER'e devlet tarafından defalarca dava açılmasına rağmen, haklı olduğumuzdan kaynaklı davalar düştü. Buna rağmen bu OHAL sürecinde KHK ile DA-DER de insani hak ve özgürlüğü için mücadele veren birçok kurum gibi kapatıldı. Aslında bu baskı ve kapatılma ile 'dini sadece biz anlatırız, öğretiriz' denilmeye çalışıldı. Çünkü bir yandan Kürdistan'da onca kurum kapatılır iken, diğer bir yandan ya mevcut Kuran kursları genişletildi ya da sayıları çoğaltıldı. Günbegün sayıları çoğalan Kuran kurslarıyla tamamen inanç üzerinden sömürme politikası hayata geçirilmeye çalışılıyor."

‘HİZBULKONTRA DA BU POLİTİKANIN ESERİYDİ’

Devletin din üzerinden Kürt halkını birbirinden ayrıştırmaya ve kırdırmaya çalıştığını kaydeden Çelik, ‘‘Devlet muhafazakar olarak bilinen Batman'da yıllardır din üzerinden, inanç üzerinden özel politikalar yürütmeye çalıştı. Hizbullah konusu da bu politikalardan biriydi. Yani devlet onca faili meçhul olaylarda parmağı olan 'Hizbullah' oluşumunu da yine din üzerinden gerçekleştirmişti ve Batman gibi bir şehirde inşasını yapmıştı. Şimdilerde de aynı zihniyet ile asimilasyona veya din ile Kürt halkını birbirinden uzaklaştırmaya, ayrıştırmaya çalışıyor. Öyle ki eski Diyanet Başkanı 'sen yeterince yola getiremedin' denilerek, görevinden alınmıştı" diye konuştu.

‘ROJAVA'YI ÖRNEK ALALIM’

Son olarak, baskı altındaki halkın korkmaması ve Rojava gibi önemli bir realiteyi örnek alarak hakkı için mücadele vermesi gerektiğini söyleyen DA-DER Yöneticisi Zübeyir Çelik, şöyle dedi: ‘‘Kürt halkı ve diğer inançlara mensup insanlarımızın sistemin bu politikalarının farkında olmasıyla beraber mücadele de vermelidir. Devletin korku oluşturan ya da dayatan baskılarına karşı direnmelidir. Rojava gibi çok önemli ve büyük bir örnek vardır karşımızda. Canla başla verilen direnişin yanında, hayatın da en demokratik, en özgür bir şekilde yaşanması için de mücadele veriliyor ve inşası gerçekleşiyor. Bir yerde hakkımız sömürülüyorsa seyirci veya sessiz kalınmamalı. Çünkü hak verilmez, hak alınır. Hakkımız olanını demokratik yollarla, dayanışma içerisinde alalım."