Kayıpların akıbeti soruldu

Amed ve Batman’da bir araya gelen kayıp yakınlarının adalet arayışları bu hafta da devam etti. Bu hafta 23 yıldır haber alınamayan Ali Tekdağ ve 1994 yılandan beri kayıp edilen Ahmet Yetişen'in akıbeti soruldu.

AMED

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları tarafından "Kayıplar bulunsun, failler yargılandı" sloganıyla her hafta düzenlenen eylemin 509'uncusu düzenlendi.

Diyarbakır Valiliği'nin "açık alan yasak kararı" nedeniyle, geçmiş haftalarda olduğu gibi eylem İHD Şubesi Konferans Salonu’nda düzenlendi. Gözaltında kaybedilen kişilerin fotoğraflarının taşındığı eyleme KESK üyeleri ve Barış Anneleri de destek verdi. Bu hafta 1994'te Amed’de silahlı sivil kişiler tarafından kaçırılan ve 23 yıldır bir daha kendisinden haber alınmayan Ali Tekdağ'ın akıbeti soruldu.

 'VİCDANINIZ RAHAT MI?'

Faili meçhul cinayetlerin tespitli olduğu halde hiçbir faillinin yargılanmadığını kaydeden İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan,"Bu katiller bu failler berat ettirildi. Biz kayıp yakınları olarak, onları berat ettiren yargı mensuplarına şunu sormak istiyoruz. Sizin vicdanınız gerçekten rahat mı? 90’lı yıllarda ağırlıklı olmak üzere kaybedilen yakınlarımızın, birçoğunun dere kenarında, asit kuyusuna atıldı kemikleri, dağlarda kayboldu. Bizler bunları arıyoruz. Ne acı bir gerçektir ki bizler bu ülkede kemiklerimizi bulamıyoruz. Yakınlarımızın mezarının olmadığını söylüyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz" diye konuştu.

‘ÖLÜNCEYE KADAR KARDEŞİMİ ARAYACAĞIM'

 Eylemde konuşan Ali Tekdağ'ın ablası İffet Mutaş, kardeşinin birçok kez gözaltına alındığını ve en son 13 Kasım 1994'te kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmadığını aktararak, "Kardeşim 6 ay onların elinde işkence altında kalmış. Üzerinde kablo eriterek işkence edildikten sonra yakılmış ve götürüp bir tarlaya konulmuş. Ancak bu tarlanın neresi olduğunu bilmiyoruz. Kardeşimin işkence edilerek öldürüldüğünü onların yazdığı gazeteden öğrendik. Ben hala kardeşimi arıyorum gördüğüm tüm köylülere, çobanlara soruyorum ben yaşadığım sürece kardeşim Ali’yi aramaya devam edeceğim" dedi.

'23 YILDIR HABER YOK’

Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, 13 Kasım 1994 yılında Diyarbakır'ın Dağkapı semtinde silahlı sivil kişiler tarafından kaçırılan ve 23 yıldır kendisinden bir daha haber alınamayan Ali Tekdağ'ın hikayesini paylaştı. Örhan, Tekdağ’ın eşi Hatice Tekdağ’ın anlatımlarına yer vererek şunları aktardı: “13 Kasım 1994 günü evden beraber çıktık Dağkapı Şekerbank’a kadar dolmuşla gittik. Sonra Ali, ‘5 dakikalık bir işim var döneceğim sen bekle’ dedi. Yaklaşık 15 dakika sonra geldi. Fakat yanımda durmayarak geçti. ‘Ali’ diye seslendim. Bana eliyle ‘git’ diye işaret etti. Sivil silahlı 3-4 kişi arkasından gidiyordu. Eşim bir köşeyi dönmek üzereyken koşmaya başladı. Arkasından silahlı kişiler ateş etmeye başladı. Eşim kendisini yere attı. Aynı kişiler eşimin ceketini çıkarıp kafasına sardılar. Orada bulunan bir binanın içine soktular. 10 dakika sonra beyaz bir minibüs geldi. Minibüse bindirip, çevik kuvvet yönünde hareket ettiler.”

Örhan, o dönemde Tekdağ'ın eşinin Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne başvuruda bulunduğunu aktararak, anlatımını şöyle sürdürdü: "Ertesi gün DGM savcılığına dilekçe ile başvurdum, 'Bu olay yenidir sonra gel' dediler. Ben bir hafta beklemeden, 3 gün sonra tekrar gittim. Ondan sonra her gün gittim. Yaklaşık 2 ay sonra, kapıdaki polis her gün gelmeme kızarak, bir gün beni savcılığa çıkardı. Savcı 'Bana şahit göster' dedi. Ben de 'Şahit benim' dedim. Kızımı ve beni, odadan dışarı çıkardı. Bir yere telefon etti ve tekrar bizi odaya çağırdı. 'Telefon ettim bizde değilmiş' dedi.  Aynı sıralarda Amed cezaevinde tutuklu bulunan Seyfettin Demir, Özgür Gündem Gazetesi'ne 'Ben Ali Tekdağ ile birlikte gözaltındaydım. Ali, beni öldürecekler aileme söyleyin, diye bağırıyordu' şeklinde bir açıklama yapmış. Bunun üzerine tekrar savcıya gittik. Savcı 'Burada Seyfettin Demir'in dosyası var, ama Ali Tekdağ diye birine ait dosya yok' dedi. Bu girişimden sonra ev adresimi aldılar ve 'Bir daha buraya gelme' dediler. O zamandan bu yana hiç bilgi alamadım."

Açıklama, beş dakikalık oturma eyleminin ardından son buldu.

BATMAN

Batman'da da İHD ve kayıp yakınları İHD Şubesi'nde düzenledikleri eylemin 415'incisini gerçekleştirdi. Eyleme, Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) üyesi avukatlar, kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları katıldı. Kayıp yakınları 14 Kasım 1994 tarihinde kayıp edilen Ahmet Yetişen'in akıbetini sordu.

YETİŞEN’İN HİKAYESİ

Ahmet Yetişen'in kaybedilme hikayesini anlatan İHD Batman Şubesi Yöneticisi Zeki Tangüder, şunları belirtti: "Evine yaptıkları baskında Ahmet’i orada bulamayan güvenlik güçleri, oğlu Hanifi'yi alarak, H.S. ve N.G.'nin evine gittiler. N.G.'nin evinde bulunan Ahmet'i de alarak hepsini Batman Komando Tabur Komutanlığı'na götürdüler. Hanifi ertesi gün serbest bırakıldı. O günden itibaren Ahmet'ten haber alınamadı."

Yetişen ailesinin 23 Mart 1995 tarihinde başbakanlıktan, cumhurbaşkanına kadar birçok makama başvuru yaptığını hatırlatan Tangüner, "30 Eylül 1998 tarihinde eşi Türkan, Ahmet’in gözaltına alınması ve zorla kaybedilmesinden sorumlu kişilerin cezalandırılması için Batman Cumhuriyet Savcılığı'na şikayette bulundu. Dosya 1998/2650 hazırlık numarasıyla açıldı. Aynı gün savcı ve Batman Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Birimi’nde (TMB) görevli polisler tarafından ifadesi alındı. Batman TMB, gözaltı kayıtlarında Ahmet Yetişen’ in bulunmadığını, kendisinin 23 Ekim 1996 tarihinden beri PKK üyesi olarak arandığını belirtti. Batman Jandarma Komutanlığı da Ahmet ile ilgili kayıtlarında bir bilgi olmadığını belirtti" şeklinde konuştu.

Yetişen için 19 Şubat ve 25 Nisan 1999 tarihlerinde "daimi arama kararı" çıkarıldığına da dikkat çeken Tangüner, "29 Mart 2001 tarihinde savcı tekrar bir arama kararı çıkarttı. 3 Aralık 2003 tarihinde YAKAY-DER İstanbul Fatih Savcılığına aralarında Ahmet’in de bulunduğu 160 kayıp kişi hakkında başvuruda bulundu. Fatih Savcılığı dosyayı Batman Savcılığı’na gönderdi ve burada 2003/4131 hazırlık numarasıyla ikinci bir soruşturma açıldı. 22 Ocak 2004 tarihinde iki dosya birleştirildi" dedi. Yıldız yapılan tüm başvuruların sonuçsuz kalmasının ardından AİHM'e yapılan başvuru da 'Altı ay kuralına uyulmayarak geç yapıldığını’ gerekçesiyle kabul edilmedi" diye ifade etti.

Açıklama yapılan oturma eyleminin ardından sona erdi.