'İkinci 33 kurşun katliamını gerçekleştirmek istediler'

Özalp'da 33 köylünün katledilmesinden sonra gözaltına alınan Cemal Candemir, "Askerler, Mustafa Muğlalı’nın intikamını almak için ikinci 33 kurşun katliamını gerçekleştirmek istedi ama birileri engel oldu" dedi.

Van’ın Özalp ilçesinde 1943 yılında 3. Ordu komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı'nın emriyle 33 köylü yargısız bir şekilde kurşuna dizilerek katledilir. 33 köylünün katledilmesinden sonra Mustafa Muğlalı olayına benzer bir katliam planlanır ama gerçekleşmez. 33 kurşun olayından Özalp merkezde bulunan askeri kışlaya Mustafa Muğlalı ismi verilir. Tepkiler üzerine Mustafa Muğlalı ismi kışladan kaldırılır ama Türk askerlerinin unutamadığı Mustafa Muğlalı ismi AKP tarafından yeniden kışlaya verilir.

1960 darbesinin hemen ardından Kürdistan illerinde baskılar yine artarak devam eder. Özellikle Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın 33 kurşun katliamının talimatını verdiği gerekçesiyle Demokrat Parti (DP) iktidarı döneminde idam cezasına çarptırılmasını unutmayan cuntacılar, 33 kurşun katliamının yaşandığı Özalp’ta yeni bir katliamla intikam almak için harekete geçer. Dönemin İlçe Kaymakamı Ali Öztök, Molla Mustafa Barzani'ye mektup yazdıkları belirtilen 21 kişinin ismini askerlere verir.

‘KÖY ASKERLER TARAFINDAN KUŞATILDI’

Harekete geçen askerler 21 köylüyü gözaltına alır. Gözaltına alınanlar arasında 13 yaşındaki Cemal Candemir de vardır. Şu anda 71 yaşında olan Cemal Candemir, 58 yıl önce yaşanan o günleri anlattı. Sahte bir mektupla kendisinin de aralarında bulunduğu 21 köylünün gözaltına alındığı söyleyen Candemir, Kaymakam’ın askerlere Mustafa Barzani’nin Özalp’ta ismi tespit edilen kişilerle ‘Kürtçülük’ yaptığı iddiasında bulunduğunu hatırlattı. Ardından Kaymakam’ın isminin verdiği 21 kişi için 7 ayrı köyde eş zamanlı baskınlar yapıldığını belirten Candemir, "Mart ayı başlarıydı ve oldukça sert bir kış geçiriyorduk. Sobalarımızı yakmış ve sofrada oturmuş köylüler ile birlikte aniden gelen haberle irkildik. Köyler askerler tarafından kuşatılmıştı .

Mollatopuz köyünde Süleyman Candemir ve Kazım Candemir isimli köylüler askerler tarafından el ve ayaklarına zincir bağlanmış biçimde köy meydanına getirildi. Askerler mermiyi namluya sürdü, şarjör sesleri 33 kurşun katliamını yaşamış köylülerde paniğe neden oldu. ‘Teslim olun’ çağrısı yapıldı. köyün çobanını dövdüler. Ben de buna tepki gösterdiğim için askeri cemsenin komutanı da ‘Bu çocuğu da alın zincirleyin" talimatını verince beni de aldılar. Köylüleri birbirine zincirle bağlandı. Orada bulunan annemin, "Oğlumun ne suçu var" şeklindeki itirazına asker, "Herkes bu işin bedelini ödeyecek. Çocuk da olsa, kadın da olsa fark etmiyor, biraz daha konuşursan seni de alırız" deyince annem sessizce geriye çekildi" diye konuştu.

'MUSTAFA BARZANİ'NİN MEKTUBUNUN BULUNMAMASI ÜZERİNE SERBEST BIRAKILDIK'

Çaybağı Köyü'nde 4, Sarıköy’de 3, Mollatopuz Köyü'nde 3, Çılık Köyü'nde 4, Kapıköy’de 3, Saray’da 1, Kurucan’da 2 toplamda 21 kişinin Mustafa Barzani’nin faaliyetlerine aktif destek verdiği gerekçesiyle gözaltına alındığını hatırlatan Candemir, devamla şunları belirtti: "Zincirli olan köylülerin bir de gözleri bağlandı. Askeri aracın içinde köy köy dolaştırıldık, dolaştıkça da sayımız artıyordu. Birbirimize doğru bakmak, fısıldamak yasaktı. Sabaha doğru tabur kışlasında indirildik. O kışın soğuk ayazında karanlık ve buz gibi bir odaya konulduk. Tıpkı 33 kurşun katliamında olduğu gibi sabahın erken saatlerinde köylüler askeri araçla yola çıkarıldı.

Köylüler kendi aralarında kurşuna dizilmeye götürüldüklerini söylüyordu. Grubun içinde en yaşlı ise Şirin Bilmez’di ve bana dönerek, "Sen küçüksün askerler sana pek bir şey demez, şu çadırın altından bak bakalım ne yöne gidiyoruz?" Askeri aracın arkası bir çadırla örtülmüştü. Ben de çadırdaki bir boşluktan nereye gittiğimize baktım. Van yönüne doğru gittiğimizi söyleyince tekrar uyararak "Quro baş binêre" diye sinirlenince ben bir daha baktım ve emin olduğumu söyledim. Bunun üzerine Şirin Bilmez, "Demek ki bizi Mamedik Deresi’nde kurşuna dizecekler dedi."

Daha sonra Şirin Bilmez’e Mamedik deresini geçtiklerini aktarınca, Bilmez’in yüzünün gülümsediğini anlatan Candemir, "O zaman kurtulduk, bizi öldürmeyecekler dedi. Bunun üzerine Süleyman Amcam Şirin Bilmez’e ‘Neden Mamedik deresini bu kadar soruyorsun Şirin’ diye sordu. O da şu cevabı verdi, "Çünkü, Kürtleri hep derelerde öldürdüler. Munzur Deresi, Zilan Deresi, Sefo Deresi…." Candemir, olayın ardından 2 ay cezaevinde tutulduklarını ve Molla Mustafa Barzani’nin yazdığı mektubun bulunmaması üzerine serbest bırakıldıklarını sözlerine ekledi.