‘Önderlik yokluk içinde bu Parti’yi yarattı’

Hatırlandığında bazen hüznü bazen de mutluluğu yüreğe taşıran anılar zamanındayız yine. 1988'de Öcalan ile aynı evde kalan Delil Dilpêt, Önderlik yokluk içinde bu Parti’yi yarattı. Ve her zaman bunun farkında olarak yaşadı ve bizlere yaşattırdı" dedi

Yine yolculuktayız bir yağmur zamanında. Böylesine güzel bir havada yola çıktık ve  1984 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile aynı evde kalan Delil Dilpêt’in dilinden akanları dinledik. Şopên Rojê ekibiolarak gördüklerimizi, dinlediklerimizi sizinle paylaşacağız...

Yılların gerillası olan Delil Dilpêt, Öcalan ile ilk karşılaşmasını ve yaşadığı duyguları şöyle anlattı:

İLK KARŞILAŞMA

"Bir akşam günüydü, ışıklar yok denecek kadar azdı. Ben de merdivenlerin üzerinde bekliyordum. Önderlik kapıyı açtı ve elini uzattı. O ana kadar da Önderliği hiç görmemiştim. Ben elimi uzattım, o da elimden tutup beni çekti ve bana o kadar içten sarıldı ki... Sonra içeri girdik. Ve evin içerisinde ışık fazlalaşınca bana sarılanın Önderlik olduğunu gördüm. O anda tabii çok farklı duygular yaşadım. Yıllardır hayalini kurduğumuz anın içerisindeydim ve o insan karşımda duruyordu, tüm gerçekliğiyle. Aslında gerçek olduğuna bir anda inanamıyordum. Fakat Önderlik bunu anlamış olacak ki bir tebessümle karşıladı.

Biraz zaman geçtikten sonra beraber yemek hazırladık. Önderlik çorba hazırlamıştı, beraber sofraya oturduk. Önderlik sohbet etmeye başlayınca diyaloğumuz derinleşti."

Delil, bunları anlatmaya devam ederken arada ben de soru sormayı sürdürdüm. Aynı evde kalmanın nasıl bir duygu olduğunu ve Öcalan’ın bir evde nasıl bir yaşam yarattığını sorunca Delil, anlatmaya başladı:

'AYNI EVİ PAYLAŞMAK...'  

 "O süreçte iki evimiz vardı. Önderlik bazen iki evde de kalıyordu. Sayı olarak da azdı fakat Önderliğin doğal olarak yarattığı müthiş bir disiplin evde vardı. Ölçüler doğalında gelişiyordu. Eve gelen arkadaşlar da buna dahil oluyordu. Ayrıca eğitim de sürekli gelişiyordu.

Önderlik eve geldiğinde her yeri dolaşıp sonra oturuyordu. O zaman anlıyorduk ki Önderlik bizim öz disiplinimizi anlamaya çalışıyordu. Biz de tabii her an kendimizi eğitmeye çalışıyorduk. Somut yaşamda da Önderlik bizleri eğitiyordu. Mesela haber saatlerini hiç kaçırmazdı. Bu bizim için de bir dersti. Ya da sabah spor saatlerini hiç aksatmazdı. Bunun gibi birçok örnek verebilirim. Yani Önderlik bir ev içinde doğal, güzel bir yaşam ortamını yaratmıştı.

Önderlik her zaman bizim de önerilerimizi, görüşlerimizi de sorardı. Bu şekilde aslında bizleri de geliştirmeyi çalışıyordu. Her konuda muhakkak öngörüleri olurdu ve bunları bizimle de paylaşırdı.

'DEĞERLERİ KORUMADA ÖNDERLİK BİR ÖLÇÜYDÜ'

Önderlik yokluk içinde bu Parti’yi yarattı. Ve her zaman her an bunun farkında olarak yaşadı ve bizlere yaşattırdı. İsrafa oldukça sinirlenir ve karşısında dururdu. Mesela benim tanık olduğum; yıllarca belki bir gömleği giyerdi. Arkadaşlar ona getirse bile üzerindeki gömlek yırtılmayana kadar Önderlik üzerindekilerini değiştirmezdi. Bu sadece giysi için değil, yemekten tutalım yaşamın her alanında bu geçerliydi. Arkadaşlar kendi tabaklarındaki yemekleri bitirmediğinde Önderlik, 'madem bitiremiyorsunuz neden bu kadar dolduruyorsunuz, bunlar halkın, şehitlerimizin emekleridir' derdi. Ve kendisi de hep bu şekilde yaklaşırdı."