Özgüneş: Tecrit kalkarsa ülke bu cehennemden kurtulabilir

HDP Milletvekili Hasan Özgüneş, "Tecride son verilerek ülke bu cehennem hayatından, bu zulüm rejiminden kurtarılabilir" dedi.

HDP'li milletvekillerinin İmralı tecridine karşı başlattığı Adalet Nöbeti, 12’nci gününde devam etti. Nöbete milletvekilleri Murat Sarısaç, İmam Taşçıer, Ayşe Sürücü,  Kemal Bülbül, Erdal Aydemir, Fatma Kurtulan, Hüseyin Kaçmaz, Hasan Özgüneş, Mahmut Toğrul ve Celadet Gaydalı katıldı.
Burada açıklama yapan Hasan Özgüneş, şunları söyledi:
"Bilindiği gibi Aralık ayının 21’inden bu yana tecride karşı adalet nöbetimizi sürdürüyoruz. İlk günde ifade edildiği gibi, biz bu tecridin sonlandırılmasını talep ediyoruz. Edilmediği müddetçe de etkinliğimizin değişik boyutlarda sürdürüleceğini ifade etmek istiyoruz. Demokratik ülkelerde hukuk, adalet, vicdan ve toplumsal talepler esas alınır. Bugün gelinen nokta itibariyle şunu görüyoruz. Bu ülkede tek adam rejimine dayalı, oligarşik faşizan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Yıllardır İmralı’da Sayın Öcalan ve arkadaşları üzerinde bir tecrit uygulanıyor.

 'CEHENNEMDEN KURTULMAK İÇİN TECRİT KALKMALI!'

Bu tecrit uygulaması, ne dini ölçülere ne ahlaki ölçülere ne Türkiye’deki hukuka ne de evrensel hukuka uyuyor. Vicdanların kuruduğu ve hukukun askıya alındığı bir dönemi yaşıyoruz. Tecrit sadece Sayın Öcalan üzerinde sürdürülmüyor, bütün zindanlarda ağırlaştırılmış bir biçimde uygulanıyor. Son 2 yılda hastalıktan dolayı 142 tutsak yaşamını yitirdi. Bin 605 tutsak hasta, bunların içerisinde 500’den fazlası ağır hasta. Zindanlardaki uygulama 12 Eylül rejimini aratmıyor. Kenan Evren rejimi zindanlarda 50 tutsağı idam etti, ama AKP ve MHP rejimi hasta tutsakları tedavi ettirmeyerek onları fiili idama tabii tutuyor. Aksi halde bu kadar insanın cenazesi çıkmazdı. Bu, bilinçli ve inceltilmiş bir idam biçimidir. Diğer yaşanan sorunları artık saymaya gerek yok. Bu meselenin bu kadar hem zindanlarda hem İmralı’da ağırlaştırılmasının ve bir bütün olarak topluma sirayet ettirilmesinin temel iki nedeni vardır.

 Biri; Kürt sorununun 100 yıldır çözülmemiş olması ve tüm hükümetlerin bu sorunu şiddet zihniyetiyle sonuçlandırıp ortadan kaldırabileceklerine inanmalarından ve bu keçi inadını sürdürmelerinden kaynaklanıyor. Diğer bir husus da ülkede sürekli darbelerin, sıkıyönetimlerin ve OHAL zihniyetinin toplum üzerinde sürdürülmesi ve toplumun kendini ifade etmesinin ve örgütlenmesinin önünün kesilmesinden kaynaklıyor. Bugün Türkiye’de hiç kimse can güvenliğine sahip değildir. Hiç kimse kendisini özgürce ifade edilebilecek, rahatça örgütlenebilecek bir zemin bulamıyor. Bu zihniyetin bu şekilde devam etmesi de Türkiye’yi kaosa sürüklüyor. Biz şunu ifade ediyoruz; eğer İmralı’nın kapıları açılırsa Türkiye bu cehennem hayatından, bu kirli savaştan, bu zulüm rejiminden kurtulabilir ve demokratik, özgürlükçü, hukuka dayalı bir sisteme kavuşabilir.

'NEDEN KORKUYORSUNUZ?'

Daha önce şunu açıkça gördük. Oslo görüşmelerinde ve 2012-2013’te yapılan görüşmelerde Türkiye halkları bir umuda evrildiler, Türkiye rahatladı. Sayın Öcalan’ın şöyle bir sözü vardı son görüşmelerden birinde; “Bana imkan yaratılırsa, muhatap bulabilirsem bu kirli savaşı ve çatışma ortamını ortadan kaldırabilirim”. Bundan daha güzel imkan olabilir mi? 22 aydan fazla bir zamandır hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden, Sayın Öcalan ve arkadaşları avukatları ve ailesiyle görüştürülmüyor. Dış dünyayla bir temasları yok. Dolayısıyla hem halklar açısından hem aile ve yakınları açısından bir endişe kaynağı oluyor bu durum. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Bu da olumsuzlukların, çatışmaların ve kaosun derinleşmesine zemin oluşturuyor. Bir an önce İmralı kapılarının açılmasını, her tutuklu ve hükümlünün hakları olan hakların İmralı ve diğer cezaevlerinde demokratik ülkelere yaraşır bir şekilde uygulanmasını talep ediyoruz. Kürt sorununun demokratik çözümünün önünün açılması, sözü olan herkesin sözünü barışçıl bir tarzda söyleyerek sonuca götürülmesi gerekir. Meclis’te demokratik bir zeminde tüm taraflar görüşmeler yoluyla, başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye’nin sorunlarını çözme şansına sahiptir. Siyaset ve iktidarın aciziyetinden kaynaklanan sorunlardan kaynaklanıyor her şey. Bunun için bu tecrit bir an önce kaldırılmalı, avukatları ve yakınları Sayın Öcalan ve diğer tutuklularla görüşmelidir. Biz umutluyuz, mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz."