Şengal’e ilk giden gerillalar o anları anlatıyor…

DAİŞ çetelerinin 3 Ağustos 2014’te Şengal’e saldırması ardından bölgeye giden gerilla grupları arasında yer alan gerilla komutanı Ciger Goyi ile YJA Star gerillası Zeynep Botan o günleri ANF’ye anlattı...

Goyi, “Şengal’e gittiğimizde ilk amacımız; bir savunma hattı oluşturarak halkı katliamdan kurtarma ve güvenlikli alanlara ulaştırmaktı” derken, Botan ise ilk izlenimlerini şöyle anlattı: “Şengal’e ulaştığımızda ilk gördüğümüz manzara yaşlı insanların, çocuk ve bebeklerin cansız bedenleri ve korkuyla dağa sığınmış, aç, susuz ve umutsuz insanların bakışlarıydı.”

Gerillaların değerlendirmeleri şöyle…

Gerilla komutanı Ciger Goyi: İnsan tarihe baktığı zaman birçok savaşların yaşandığını görür. Birçok ulus bu savaşlarla katliamlardan geçirilerek tarih sahnesinden silindi. Yani toplumsal varlıklarına saldırılar düzenlendi. Ve toplumlar bu şekilde parçalanarak bireylere indirgendi. İnsanlığı toplumsallığından uzaklaştırarak birey haline getirdiler. Bunu gerçekleştirmek için de birçok politika uyguladılar. İnsanları katlederek, korkutarak, kaçırtarak kendi kökleri üzerinde varlıklarından yoksun ettiler. İşte bu kapitalist sistem son yüzyılda da DAİŞ gibi bir canavar örgütü ortaya çıkartarak, bu siyasetini sürdürdü.

Bu şekilde Musul, Tel Efar, Şengal ve Kobanê’ye saldırdı. Bu ulusların içinde en kadim ve köklü bir halk olan Kürt halkının hedeflenmesi ve özellikle de Kürt halkının kökenleri olan Êzidî halkı ile Kobanê’ye saldırması altındaki nedenleri iyi sorgulamak gerekiyor.

İnsan tarihe baktığında birçok Önder ortaya çıkarak kendi toplumu için mücadele etti. Şu an ise tüm topluluklar ve insanlık için mücadele eden ve bunun önderliğini yapan ise sadece Önder Apo’dur. Önder Apo’yu salt Kürt halkının önderi olarak görmek eksik kalmaktadır. Çünkü Önder Apo başta Kürt halkı olmak üzere tüm Ortadoğu ve ezilen halkların önderidir. Böylesi bir gücü, ideolojisi ve felsefesi vardır. Ve böyle bir mücadeleyi esas almaktadır. Tüm insanlığın kurtuluşu için mücadele yürütmektedir. Ve Önder Apo geleceği çok iyi görenlerdendir. Daha öncesinden böylesi bir katliamın yaşanacağını fark ettiği için Kürt Özgürlük Hareketimizin Şengal’e geçerek, oradaki halkımızı savunmasını istedi.

Önderliğimiz, birçok görüşme notu ve savunmasında Derweş ve Edulê destanından bahsederek, tarihin tekerrür edeceğini ve bunun için böylesi bir mücadelenin gerekliliğinden bahsetti, hem de defalarca. Önderliğimizin çağrısı ve Musul ardından ayak sesleri duyulan katliamdan dolayı Özgürlük Hareketimiz, Şengal’e geçmek ve Êzidî halkımızı savunmak istedi. Ancak KDP buna izin vermedi ve güçlerinin Şengal’i koruyacağını ve mücadele edeceklerini söyledi.

Ancak tarih 3 Ağustos 2014’ü gösterdiğinde söylenen sözlerin geçerliliği de ortadan kalkmıştı. Çünkü KDP, tüm ağır silahlarını alarak Şengal halkını katliam ile karşı karşıya bıraktı. Halkta katliamdan önce verdikleri sözlerle rehavet yaratarak silahlarını topladı, ardından korku oluşturarak katliamın yaşanmasının zemin oldu. Bu durumu gören Hareketimiz ise, hemen Şengal’e müdahale etti ve halkımızı katliamdan kurtardı…

ŞENGAL’DE ÊZİDÎ HALKIMIZI SAVUNACAK GÜÇ YOKTU

Şengal ve Kobanê’yi bir olarak görenler ise yanlış değerlendiriyorlar. Çünkü Kobanê’ye DAİŞ saldırdığı zaman bir direniş ile karşılaştı. Ancak Şengal’de durum böyle değildi. Direnecek ve savunacak bir güç yoktu ve tüm mevcut bulunan askeri güç silahlarını alarak kaçmıştı. Böylesi bir atmosferde gerilla güçleri Şengal’e ulaştı. Hareketimizin yaklaşımı ise katliamdan kurtulan ve Şengal dağına sığınan halkımızı DAİŞ saldırılarından kurtarmaktı. Yani kalan halkı kurtarmak ve güvenli alanlara ulaştırmak için ilk gerilla grupları Kürdistan dağlarından Şengal’e doğru akmaya başladı. Şu an DAİŞ çetelerine karşı oluşturulan koalisyon güçleri, Irak ordusu, KDP peşmergeleri o zaman yoktu.

Herkes gözlerini ve kulaklarını kapatarak yaşananları seyrediyorlardı. Şu an ise Kürt halkının geleceği üzerinde kirli oyunlar oynuyorlar. Biz Şengal’e gittiğimizde ise bu güçlerin hiçbirinden bir iz bile yoktu. Bu yaman bir çelişkidir. Bir halk katliamdan geçirilirken kaçanlar şu an o halkın temsilcisi olduğunu iddia ediyor. Bu durum ise ne ahlaka ne vicdana ne de kendilerinin oluşturdukları hukuka uygundur,

‘BİR SAVUNMA HATTI İLE HALKI KURTARMAK’

Şengal’e gittiğimizde ilk amacımız; bir savunma hattı oluşturarak halkı katliamdan kurtarma ve güvenlikli alanlara ulaştırmaktı. Bu çerçevede arkadaşlarımız Cudalê, Şilo vadisi, Bare, Şerfeddin ve Şengal dağının etrafındaki köylerdi. İnsanın inanmak istemediği tarihi trajedileri yeniden sahneye çıkışını gördük. Birçok insan kendi annesini, eşini ve çocuğunu bırakmıştı. Birçok cenaze yerde yatıyordu. Tarihe bir katliam ve trajedi daha ekleniyordu. Kendine insanım diyenler, insan hakları beyannameleri oluşturanlar ve insanlık için ülkeleri işgal edenler o zaman tarih sahnesinde yoktu. Çünkü hiç kimse o halkı sahiplenmiyordu ve insanlık adına kendine ait görmüyordu.

Ancak biz bu durumu kabul edemezdik. Ne insani olarak ne de ideolojimiz bu durumu kabul edebilirdi. Ve bunun yanında bir de kendi halkımızdı. Bu çerçevede bu gidişata dur demek için Şengal alanına geçtik. Ve halkı güvenlikli alanlara geçirme görevini üstlendik. O dönem bizimle direnişe geçmek isteyenleri yanımıza alarak eğitimler verip aynı mevzilerde mücadele yürüttük. Savaşamayan halkımızı da savaş ve katliam tehlikesi altından uzaklaştırmak istedik. Ve daha sonrasında bir daha katliamların yaşanmaması için halkımızın öz savunma güçlerinin zeminlerini oluşturduk. Her bir halkın kendi öz savunma güçleri yoksa bu yakın tarihte de örneklerine rastladık hiç kimse gelip de bu halkın savunmasını yapmaz. Bunun için her halkın kendi öz savunma güçlerini oluşturması gerektiği için 73 katliam yaşayan Êzidî halkımızın bir daha katliam yaşamaması için YBŞ ve YJŞ’nin ilk temellerini attık. Ve bu alanı özgürleştirdikten sonra ve öz savunma güçlerini oluşturduktan sonra gerilla güçleri olarak geri çekilecektik. Amacımız bu yönlüydü.

‘KDP, ŞENGAL KATLİAMINDAN SONRA AÇ BIRAK, KENDİNE BAĞLA SİYASETİ YÜRÜTTÜ’

Katliamda halkımızı yalnız bırakan KDP gibi güçler, biz alana ulaştıktan sonra da vicdanları olmadığından dolayı kirli siyasetler yürüterek, halkımızı kendilerine muhtaç edecek hale getirerek, Şengal’de kendilerine bağlı olan kimselerin etrafında toplamaya çalıştılar. Bir nevi aç bırak ve yönet siyasetini yürüttü. Halkımız aç, susuz bir şekilde mevzilerde kahramanlık örnekleri sergileyerek bir bir toprağa düşerken bu kesimler ise sadece kendilerini, partilerini düşünmek yetindiler.

Özellikle YPG ve YPJ güçlerinin onlarca şehit vererek Rojava ve Şengal arasında açtığı insanlık koridorunun yoğun saldırılar altında olduğu zamanlarda ve sonrasında böylesi kirli siyaset yürütenler tek bir mermi bile atmayarak halkı kandırmaya çalıştı. Ve bu çerçevede DAİŞ ile tekrardan anlaşma yaptılar. DAİŞ ise bu insani koridora yönelik birçok saldırı geliştirdi. KDP, bu kirli ortaklık ve antlaşma ile Şengal’de kaybettiği itibarı tekrardan kazanmak için halkı kendine muhtaç etmeye çalıştı. Bu çerçevede DAİŞ saldırıları sonucu Şengal çembere alında ve dış dünya ile bağlantısı kesildikten sonra KDP ve ona bağlı bireyler, halkı aç bırakarak, muhtaç bırakarak tekrardan halkı kendine bağlamayı düşündüler. Bu şekilde kirli siyaset güttüler. Kendi partisel ve bireysel çıkarları için halkı tekrardan bir katliam eşiğine getirdiler. Biz bunu çok iyi biliyoruz ve buna tanıklık ettik.

Başta DAİŞ, 15 kişi ile Şengal’i işgal etmeye gelirken bir mermi atmayan KDP, Şengal çemberde iken gelip Duhok’tan Şengal’e kadar bir koridor açacağını söyledi. Tabi insan kendine soruyor. 15 kişi karşısında savaşmayanlar şimdi hem nicelik hem de nitelik olarak güçlenmiş bir çete örgütü karşısında neden savaşacak. Tabi bu çelişkili durum, DAİŞ-KDP ortaklığını da gösterdi. Ve KDP koridor açarken Şengal’in bir ilçe kadar büyük olan Borik, Guhbel, Digurê, Sinunê köylerine yöneldiği zaman DAİŞ çeteleri bir mermi atmadan bir gecede buraları bırakıp gitti.

Bu durumda bu kirli ortaklığı açığa çıkardı. Bu çerçevede bir hamle başlatarak Şengal’e geldiler. Bizler de ‘eğer bu kadar Şengal’i özgürleştirmek istiyorsanız gelin birlikte Şengal merkezini özgürleştirelim’ dedik. Ancak KDP ise biz böyle bir anlaşma yapmadık diyerek, YBŞ, YJŞ güçleri ortaklığında başlatmış olduğumuz Şengal’i Özgürleştirme Hamlesi’nin önüne geçmek istedi. Ancak hamledeki ısrarımızı gördükten sonra KDP, mecburi olarak bu hamleye katıldı. Ön mevzilerde gerilla güçleri ile YBŞ, YJŞ güçleri DAİŞ çeteleri ile çatışırken KDP’ye bağlı peşmerge güçleri arka mevzilerde yerlerini aldılar.

Êzidî halkımızdan ricamız kendi öz savunma güçlerini ve kendi öz yönetimlerini büyütmeleri gerekmektedir. Ve kendi öz topraklarında kendi öz iradeleri ile varlıklarını sürdürmeliler. Yoksa başka bir yerde bunu gerçekleştiremezler ve eriyip yok olup giderler. Bunun yanında bir gerilla olarak da Şengal’de şehit düşen arkadaşlarımızın mezarlarını Êzidî halkımıza emanet ediyoruz. Ve emanetlerimizi korumalarını istiyorum.

‘12 ARKADAŞIMIZ BÜYÜK BİR TRAJEDİNİN ÖNÜNÜ ALDI’

YJA Star gerillası Zeynep Botan: Katliamdan önce Önderliğimiz, Êzidî halkımıza yönelik bir katliamın olacağını öngörerek, tedbirlerin alınması gerektiğini defalarca belirtti. Hareketimiz ise Önderliğimiz’in öngörüleri doğrultusunda Êzidî ve Şengal halklarının korunması için KDP’ye Şengal’de ortak bir savunma gücüne ihtiyaç duyulduğunu defalarca belirtti. Ancak KDP, Önderliğimizin ve Hareketimizin bu çağrılarına kulak vermeyerek, Êzidî halkını savunacağını belirtti. Ancak tarih 3 Ağustos 2014’ü gösterdiğinde KDP’ye bağlı peşmergeler tek bir mermi atmadan, kaçıp gitmesi Êzidî halkımızı katliam ile karşı karşıya getirdi. KDP’nin bu tutumunu gören Hareketimiz, Êzidî halkımızı savunmak ve katliamdan kurtarmak için gurup gurup gerilla birliklerini Şengal’e gönderdi.

Şengal’e ulaştığımızda ilk gördüğümüz manzara yaşlı insanların, çocuk ve bebeklerin cansız bedenleri ve korkuyla dağa sığınmış, aç, susuz ve umutsuz insanların bakışlarıydı. Ben ilk gördüğüm tabloyu her 3 Ağustos’ta yeniden yaşıyorum. İlk Şengal’e ulaştığımızda tek tük insandan hariç halk Kürt Özgürlük Hareketi’ni tanımıyordu. Çünkü KDP, Şengal’de tek kendisinin Kürt halkının özgürlük mücadelesi için çaba harcadığını anlatmıştı. Halkımız sadece Kürt partilerinden KDP’yi tanıyorlardı. Ancak 3 Ağustos günü artık her şey değişiyordu. Halkımız KDP’nin kirli emellerini görerek ve kendilerini kurtarmaya gelen PKK gerillalarını tanımaya başlamıştı. Bunun için 3 Ağustos bir jenosit, bir trajedi olsa da Êzidî halkı için de bir milat oldu.

Katliam bir yandan halkın umutlarını tüketirken bir yandan da PKK ile yeniden umutlarını yeşertmeye başladı. Biz bir halkın nasıl yok edildiğini belleklerimizden kazınırken, bir halkı ancak öz savunması ayakta tutacağının gerçekliğini de ortaya çıkardık. Çünkü hiçbir güç bir halkı savunmaz. Ancak yönetir, sömürür ve kendi emelleri doğrultusunda harekete geçirir. Ancak söz savunmaya geldiğinde vicdanlarını bir yere atarak, halkı kendi kaderleri ile baş başa bırakırlar. Biz bunu tarihten çok iyi biliyoruz.

Şengal katliamı ile de bunu yakından gördük. Bunun için Şengal halkımızın kendi varlığını, öz iradeleri, kültürleri ve inançları ile yaşamaları için öz savunma güçlerinin oluşturulması gerektiğini fark ederek, YBŞ ve YJŞ’nin zeminlerini atmaya başladık. Sonra gerçekleştirdiğimiz hamleler ve yaşamımızı yakından gören Êzidî halkımız ortaya koyduğumuz bu düşüncenin etrafında kenetlenerek kendi öz savunma güçlerini büyütmeye başladılar. Bunun yanında artık kendi kendilerini yöneteceklerini, kendi haklarını kendilerinin belirleyeceği, kendi öz iradeleri ile bir öz yönetimlerinin oluşturulması için mücadele ederek, şu anki mevcut Şengal Demokratik Halk Meclisleri’nin oluşmasına ve kendi kültürlerinde ve dillerinde bir eğitim sistemine kavuşmaya kadar götürdüler. Tabi ki bunlar önemli olaylardır.

Şengal tamamen özgürleştikten sonra KDP, Şengal’i savunmasız bir şekilde Heşd-i Şabi güçlerine bırakak kaçtı. Bizler ise Şengal halkı öz iradesi ve öz yönetimi ve öz savunmasını oluşturduktan sonra geri çekildik.

Bundan sonra da halkımıza yönelik gelişebilecek her türlü saldırı karşısında PKK gerillaları olarak, halkımızın öz savunmasını gerçekleştireceğiz. Ve özgürlük mücadelesi yürüten halkların talepleri doğrultusunda destek amaçlı yanlarında olacağız.