ABD ile Avrupa arasındaki kırılma büyüyor

Almanya’nın Münih kentinde 15-17 Şubat tarihleri arasında yapılan güvenlik zirvesi, ABD ile Avrupa arasındaki kırılmaya ışık tuttu.

Bir çok Avrupa medyası, ABD ile Avrupa arasında giderek derinleşen kırılmaya dikkat çekti. Le Monde gazetesi, eğer halen birileri Trump döneminde ABD ile Avrupa arasındaki ilişkilerde illüzyon görüyorsa, 55’inci Münih konferansına bakmalarını tavsiye etti. Gazeteye göre hem kamuoyu önündeki görüşmeler, hem de basına kapalı görüşmeler, bir çok dosya üzerinde Avrupa ile ABD arasındaki ilişkilerin şaşırtıcı bir şekilde kötüleştiğini ortaya çıkardı.

Kırılmanın Mayıs 2018’de ABD Başkanı Donald Trump’ın İran ile nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesiyle birlikte büyüdüğünü yazan gazete, son günlerde İran meselesinin yeniden Avrupalılar ile Trump yönetimi arsındaki anlaşmazlığı kristalleştirdiğine işaret etti.

İki güç arasındaki anlaşmazlık 13-14 Şubat tarihlerinde ABD’nin Varşova’da düzenlediği Ortadoğu konferansında da kendisini hissettirdi. ABD konferansı, İran’a karşı bir cephe oluşturmak için düzenledi. Konferansta konuşan ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Avrupalıları da nükleer anlaşmadan çekilmeye çağırdı. Aralarında Fransa ve Almanya’nın olduğu bir çok Avrupa Birliği ülkesi, konferansa dışişleri bakanlarını göndermeyi reddetti.

FRANSA’YA GÖRE ABD’NİN YAKLAŞIMI ANLAŞILMAZ

Fransız Le Figaro gazetesi de Avrupalıların Trump’ın üstü örtülü tehditleri karşısında endişeli olduğuna dikkat çekti. Trump, Pazar günü Twitter üzerinde yaptığı açıklamada Avrupalılardan Suriye’de tutuklu DAİŞ’li vatandaşlarını almalarını isteyerek, aksi taktirde serbest bırakılabilecekleri tehdidinde bulundu.

Le Figaro’ya göre ABD’nin Avrupalı ittifakları, Amerikan stratejisi karşısındaki şaşkınlıklarını gizlemiyor. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Amerikalı senatör Lindsey Graham’ın karşısında “Anlamıyorum: Nasıl olur da bir yandan İran’a karşı sert bir yaklaşıma sahip olurken, diğer yandan Suriye’den çekilmek isteyebilirsiniz?” dedi.

Le Figaro, Münih’teki toplantıda konuşan ABD Başkan Yardımcısı Pence’in gündeminin merkezinde yer aldığının altını çizdi. İran’ın dünyadaki “terörizmin sponsoru” olarak değerlendiren Pence, “Harekete geçme zamanı geldi” diyerek Avrupalıları nükleer anlaşmadan çekilmeye çağırdı.

ABD’NİN YENİ STRATEJİSİ NE?

ABD’den Suriye’ye gelen çelişkili açıklamalar, yeni stratejinin ne olduğu konusunda kafaları daha da karıştırdı. Son olarak Mike Pence yaptığı açıklamada “Ortadoğu’da strateji değil taktik değiştiriyoruz” derken, aradaki farkı şöyle özetledi: “Her soruna gözleri açık yaklaşıyoruz. Dünyayı olmasını istediğimiz gibi değil, olduğu gibi görmek istiyoruz.”

Bir gün sonra açıklama yapan ABD’nin Suriye özel temsilcisi James Franklin Jeffrey, ittifaklarını yatıştırmaya çalışarak, Suriye’den Amerikan birliklerinin sert bir şekilde değil, düzenli ve aşamalı bir şekilde geri çekileceğini söyledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, iç politikada etkin olmak adına, Münih’teki konferansa katılmadı. Le Figaro, Münih konferansını şöyle yorumladı: “Batılı demokratların uzun zaman boyunca hakim olduğu Münih Konferansı, dünyada güçler dengesindeki değişimlere ayak uyduruyor ve kalkınmakta olan ya da demokratik olmayan güçlerin giderek daha fazla öne çıktığını gösteriyor.”

YENİ SAVAŞLARIN TOHUMLARI

“Suriye için bu iyi bir haber mi?” diye soran Le Figaro, şu analizi yapıyor: “BM’nin ülkedeki yeni özel görevlisi Geir O. Pedersen, alandaki yeni realitenin tüm tarafların uzlaşısını sağlayacağına inanmak istiyor. Ama Suriye’yi terk etmek istemeyen Türkler, bir siyasi çözüm dayatmakta zorlanan Rusya, Ortadoğu duvarlarını iten İran, halen zorun gücüne inanan Şam rejimi ve aktörlere karşı çıkmaya devam eden Başar El Esad’ın kaderi arasında, Lübnan Savunma Bakanı Elias Bu Saab, bölge açısından “saatli bir bomba” yorumumu yapmayı tercih ediyor. Bir panelden ötekine, bir konferanstan diğerine, Ortadoğu’da vekalet savaşı yürüten güçler (Rusya, Türkiye, İran, ABD ve Körfez ülkeleri...) anlaşmazlıklarını sergilediler. Barışı getirmek yerine, sahadaki değişimler (Batının silinmesi ve halifeliğin sonu) tersine eski çatışmaları canlandırabilir ve yeni savaşların tohumlarını beraberinde taşıyabilir.”

AVRUPALILAR BİRİNCİ TEHDİT OLARAK ABD’Yİ GÖRÜYOR

İsviçre Le Temps gazetesi de “Bölünmüş bir Avrupa için birinci tehdit ABD” başlığı altında yeni duruma dikkat çekti. Gazete şu yorumu yaptı: “Donald Trump, ABD’yi tecrit etmekle kalmadığı gibi, Avrupa’nın birinci düşmanı haline getirdi. 55’inci Münih Güvenlik Konferansı’nın temel öğretilerinden biri budur.”

Gazeteye göre Almanların büyük çoğunluğu Avrupa’nın güvenliği için başlıca tehdit olarak, Rusya ve Türkiye’nin çok önünde yer alan ABD’yi görüyor. Le Temps, “Fransızlardan da başlıca düşmanlara ilişkin bir liste oluşturmaları istendiğinde, ABD geniş bir şekilde Rusya ve Çin’in önünde yer alıyor” diye yazdı. Gazeteye göre bu tespit, Münih konferansı vesilesiyle Berlin merkezli Fondation Friedrich-Ebert tarafından yedi ülkede yapılan araştırmada yer alıyor. İsveçli bir diplomat, “Eğer bir kaç yıl önce bana bunu söyleselerdi inanmazdım” diyerek durumu özetliyor.