'ABD ile Rusya müdahale ile ortak yolu birbirine kabul ettirdi'

ABD, İngiltere ve Fransa'nın Suriye'ye müdahalesini değerlendiren TEV-DEM Eşbaşkanı Aldar Xelîl, "Bu saldırılarla birlikte sahada ittifak kurma zeminini yakaladılar. Bu kadar müdahale bu karşıt güçler arasında bir anlaşma için yeterli oldu" dedi.

ABD, İngiltere ve Fransa'nın Duma'daki kimyasal silah kullanıldığı iddiaları sonrası Suriye rejimine yönelik müdahalesi, müdahalenin boyutları, müdahale ile birlikte Suriye krizinin geldiği son noktayı, son iki yıldır Rusya ve İran'dan yana tutum alan Türk devletinin ABD füzeleriyle birlikte Batı'dan yana çark etmesini, Efrîn direnişi ve Efrîn için yürütülen diplomatik faaliyetleri Rojava Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Yürütme Meclisi Eşbaşkanı Aldar Xelîl, ANF'ye değerlendirdi.

 

http://anfnews.tv/files/893-dya-u-rusyaye-mudaxele-u-reya-hevpar-bi-hev-dan-qe.mp4

 

TEV-DEM Yürütme Meclisi Eşbaşkanı Aldar Xelîl'in roportajından bazı satır başları şöyle:

"Başkaları teorik olarak kimyasal silahlara karşı çıkıyorsa biz Kürtler bunun acılarını bizzat yaşadığımız için her kim kullanırsa kullansın, buna karşıyız."

"Bizler bu konuda bir taraf değiliz. Bizler ne kimyasal silah kullanan taraftayız ne de buna müdahale eden taraftayız. Askeri seçenek birinci seçenek olmamalıydı, fakat bu silahları kim kullandıysa da hesapsız kalmamalı."

"Bu saldırılarla birlikte sahada ittifak kurma zeminini yakaladılar. Bu kadar müdahale bu karşıt güçler arasında bir anlaşma için yeterli oldu. Ne Trump'ın başta söylediği gibi her taraf yerle bir edilecek, ne de Rusya'nın istediği gibi her şey onlara göre olacak."

"Türk devleti birkaç ip üzerinde artık oynayamaz. İlerleyen günlerde Rusya, Türk devletinin Suriye'deki işgali karşısında taahüt ettiği bazı şeyleri yapması için baskısını arttıracak."

"Erdoğan'ın düşüşü normal bir düşüş olmayacak, çok sert bir düşüş olacak. (...) Efrîn'i işgali onlar için öyle istedikleri gibi olmayacak. Kısa vade için aldım, yerleştim diyebilir ama uzun vadede onları çok zor günler bekliyor. Bunun sonuçları olacak"

"O meclise girerek işgali meşrulaştırma aracı olan her Kürt haindir, onlara destek veren haindir, onlar halkının düşmanıdır. Bu hainleri, ajanları destekleyen her Kürt partisi ve gücü de onlarda aynı sayılacaktır."

* Gündemdeki temel konu ile başlayalım. ABD, İngiltere ve Fransa Duma'da kimyasal silah kullanıldığı iddiaları sonrası önceki gece Suriye rejimine müdahale etti. Bu müdahaleyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu saldırının kısa vadeli ve uzun vadeli sebepleri var. Tabi kısa vadeli ve uzun vadeli hedefleri de var. Saldırının gerekçesi olarak kimyasal silah kullanıldığı iddiaları olduğu ifade ediliyor. Bizler Kürt halkı olarak kimyasal silahların acılarını yaşamış bir halkız. Eğer bazıları teorik olarak kimyasal silahlara karşı çıkıyorsa, biz Kürtler bunun acılarını bizzat yaşadığımız için her kim kullanırsa kullansın, buna karşıyız. Bunun için de her kim kimyasal silah kullanırsa bunun hesabının verilmesi ve bu silahların bir daha kullanılmaması için gerekli tedbirlerin alınması gerekir. Ama kim kimyasal silah kullandı, nasıl kullandı, nereden temin etti gibi konuların araştırılması gerekir.

Fakat bundan daha da önemli olan bir soru da şu ki, bu kimyasal silahlar neden kullanıldı, neden Suriye sürekli askeri seçeneklerin kullanıldığı bir duruma düşüyor? Askeri seçenek dışında siyasi seçeneği konuşamaz mıyız? Bugün de olsa yarın da olsa mutlaka Suriye'nin sorunlarının siyasi ve diyaloga yöntemleriyle çözülmesi gerekiyor. Herkesten önce de Suriye rejiminin bunu görmesi gerekiyordu. Suriye krizinin başladığı gün bunu görmeliydi. Suriye'nin sorunlarını çözmesi gerekiyordu, varolan sorunlarını görmesi ve bunun için çözüm arayışına girmeliydi. Bu sorunlar varolduğu müddetçe bu tür durumların de hep var olacağını görmesi gerekiyor. Yoksa Suriye rejimi, içerideki krizleri Rusya'ya ya da başka güçlere dayanarak çözülmeyeceğini görmeli. Eğer gerçekten Suriye'yi korumak istiyorlarsa her şeyden önce demokrasi yoluyla bunu yapabilirler. Bu son saldırılar da bunu bir kez daha gözler önüne serdi.

'BİZLER BİR TARAF DEĞİLİZ'

Bizler bu konuda bir taraf değiliz. Bizler ne kimyasal silah kullanan taraftayız ne de buna müdahale eden taraftayız. Bildiğimiz ve başından beri söylediğimiz bir şey var o da barışçıl bir çözümün olması gerektiğidir. Diğer yandan bu kimyasal silahlardan söz edenler, şunu da görmeli Efrîn'e yönelik çok büyük saldırılar oldu, kimyasal silahlar Efrîn'de de kullanıldı, yüzlerce yurttaşımız katledildi, binlercesi yaralandı, halkımız yerinden yurdundan edildi, evlerimiz talan edildi. Neden buna bir ses çıkarmadınız? Ama yine de tekrarlayalım: askeri seçenek birinci seçenek olmamalıydı, fakat bu silahları kim kullandıysa da hesapsız kalmamalı.

* Müdahale sonrası gündeme gelen bir başka konu da bu saldırıların devam edip etmeyeceği oldu. Size göre bu saldırılar kısa ve uzun vadede devam edecek mi, devam ederse ya da etmezse ne gibi sonuçları olacak?

Biz gündemdeki konuları yani kısa vadece olanlardan söz ettik. Ama bir de bunun uzun vadeli nedenleri var. Bu da ABD ile Rusya arasındaki çelişki, yine koalisyon güçleri ile Suriye'de etkin olan güçler arasındaki çelişkilerdir. ABD, İngiltere, Fransa ve müttefikleri Suriye'de tüm inisiyatifin Rusya'nın eline geçmesini kabul etmiyorlar. Astana görüşmeleri ve Suriye'de yapılan hamleler ABD'nin çıkarlarına göre işleyen hamleler değil. ABD, Rusya'nın etkisini kırmak istiyor, Rusya-Türkiye-İran arasındaki ittifakı yıkmak istiyor, Cenevre'yi yeniden etkinleştirmek istiyor. Bunun gibi birçok hesap var. ABD'nin Suriye ve bölgede birinci güç olarak kalmasını sağlamaya çalışıyorlar. Duma'daki kimyasal iddialarını görünür kılan bunlar oldu, yoksa yüzlerce kez kimyasal da kullanılsaydı sözü bile edilmeyebilirdi. Rusya da bu gerçeği gördü. Rusya, Suriye sahasında tek başına olmadığını gördü.

'MÜDAHALEYLE ORTA BİR ÇÖZÜM BULDULAR'

Bu saldırılarla birlikte sahada ittifak kurma zeminini yakaladılar. Bu kadar müdahale bu karşıt güçler arasında bir anlaşma için yeterli oldu. Ne Trump'ın başta söylediği gibi her taraf yerle bir edilecek, ne de Rusya'nın istediği gibi her şey onlara göre olacak. Orta bir çözüm buldular. Rusya'ya haber verildikten sonra rejimin bazı noktaları vuruldu. Böylece mesajlarını verdiler. Bakın işte istediğimiz zaman cevap verebiliriz, siz de Suriye'de bir şey yapmak istediğinizde sınırınızı bilin ve bizim de sahada olduğumuzu bilin demek istediler. Bizsiz çok fazla hesap yapmayın dediler. Şüphesiz ki bunun bazı sonuçları olacak. Ama askeri olarak çok fazla sürdürüleceğini zannetmiyorum. Bu müdahale; Rusya'nın Suriye'deki hamlelerinin geleceği, Astana süreci, Cenevre'nin geleceği, her fırsatta ABD ve koalisyona yapılan "Suriye'den çık" çağrılarının, Rusya-Türkiye ilişkisi ve daha birçok siyasi süreci biraz daha netliğe kavuşturacak. Ama burada mühim olan siyasi bir çözümün gelişip gelişmeyeceğidir.

* Türk devleti Suriye krizinin başından beri rejimi devirmekten söz ediyordu, 2016'dan beri de Rusya ile birlikte hareket ediyor ve ABD'ye restler çekiyor, Efrîn işgali için de Rusya'nın onayını aldılar. Ama Türk devleti, ABD füzelerini gördükten sonra birden dönüş yaparak, memnuniyetini dile getirdi. Fakat Rusya'nın ağzına bir kaşık bal sürmek için de AKP'nin kimi bakanları siyasi çözüm gibi söylemlerde bulundular. Bu siyaseti nasıl okumak gerek?

Türk devleti aynı anda birkaç ipte oynuyor. Öyle çok sağlam ve ilkesi olan bir siyaseti yok. Her gün bir tarafla ilişki kurarak çıkarlarını korumaya çalışıyor. Kaotik durumlarda ve kısa vadede bir devlet bunu yaparak bazı kısa erimli çıkarlar elde edebilir ama uzun vadede ve stratejik çıkarlar için bunu sürdürmesi çok zor. Bu hamleden sonra Türk devletinin ilişkilerinde bazı değişiklikler olacak. Rusya ve İran'la eskisi gibi alıp vermesi zor görünüyor. ABD ve Batı ile ilişkileri de eskisi gibi kalmayacak. Türkiye artık bazı tercihler yapmak zorunda kalacak. Bazı defterleri kapatmak zorunda kalacak. Rusya, Efrîn işgal iznini Türk devletine verdikten sonra bazı taahütleri yerine getirmesini isteyecek. Türkiye birçok hesabını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacak. Bu yeni formülü görmesi gerekecek. ABD ile Batı'nın Suriye'de sessiz olmadığını görmesi gerekecek. Bazı masaları devirip yeni masalar kurma gücünde olduğunu gördü.

Türk devleti her ne kadar Rusya'ya yanaşsa da NATO üyesi bir ülkedir. Bakın, çok küçük bir imtihandı, ama ne yapacaklarını şaşırdılar. Tahminlerimize göre önümüzdeki aydan itibaren Rusya'nın Türk devletine taahütlerini yerine getirmesi için tanıdığı süre yeni bir aşamaya geçiyor.

* Rusya, Türk devletine bazı taahütleri yerine getirmeyi dayatacak...

Doğrudur. Bu taahütlerin zamanı geliyor. Türk devleti bu taahütleri yerine getirdiyse o zaman tarafını seçmiş olacak, yok eğer yerine getiremezse o zaman Rusya ile ilişkisinin geleceği hakkında bir karar almak durumunda kalacak.

* Peki Türklerin Rusya'ya dayanarak işgal ettiği Cerablus, Bab, Ezaz ve Efrîn'i yerleri Rusya'ya bir çelme atarak ABD ve NATO korumasına alma gibi hamlesi olabilir mi?

Uluslararası güçlerin yeni durumu ve pozisyonları geçtiğimiz yüzyılın ilişki durumu ve ağlarına benzemiyor. Eskiden dünya iki kutupluydu, bir güç bir kutupla alış veriş yaptı mı, diğer kutuplar kolay kolay alış veriş yapamazdı. Ama şimdi öyle değil. Kutuplar arasında geçişkenlikler var. Onun için Türk devletinin bir taraftan diğer tarafa tamamıyla savrulacağını zannetmiyorum ama yaptığı hesapların da istediği gibi tutmayacağını söyleyebiliriz.

* Türk devleti, tarihte de birçok kez Rusya'ya bazı sözler verdi ama her defasında çark etti. Örneğin Türk devletinin kuruluşunda da Sovyet Rusya'ya bazı sözler verilmişti ama sonrasında çark edildi. Acaba Erdoğan'ın kafasında da benzer bir plan mı var?

Erdoğan'ın sonu düşüş olacak. Düşüşü de öyle yumuşak ve normal bir düşüş olmayacak, çok sert bir düşüş olacak. Erdoğan normal yollarla gitmeyecek. Bunu Rusya ile ilişkileri bazında söylemiyorum. Erdoğan'ın bölgede oynadığı oyunlar, onu öyle bir sona götürüyor. Bazı durumlar netleştiğinde Erdoğan eskisi gibi oyun oynayamayacak. Çünkü Erdoğan'ın içerideki sorunları da çok büyük. Ülkede demokrasi adına, adalet adına hiçbir şey bırakmamış. Her konuda bir sıkışma yaşıyor ve bunların toplamı Türkiye için büyük tehlike olarak kapıda duruyor. Erdoğan'ı çok zor günler bekliyor. Örneğin onların Efrîn'i işgali onlar için öyle istedikleri gibi olmayacak. Kısa vade için aldım, yerleştim diyebilir ama uzun vadede onları çok zor günler bekliyor. Bunun sonuçları olacak.

* Sıcak gündemlerle başladık ama Kürt halkının ana gündemi Efrîn'dir. Efrîn'de siyasi ve toplumsal direniş devam ediyor. Bazı kesimler yaşanan son gelişmeleri "Kürtlerin laneti" olarak niteledi. Bu yaşananlar ışığında Efrîn direnişinde gelinen son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Efrîn halkının dörtte üçü şu anda evinden, yerinden yurdundan uzaktadır. Eğer bir yerin nüfusunun dörtte üçü toprağından çıkarılmışsa o zaman o yer işgal edilmiştir. Bu durum orada bir zulmün olduğunu gösteriyor. Bu kadar halkın dışarıda olması demek o halkın oradaki gücü kabul etmediği ve onları istemediği anlamına geliyor. Aynı zamanda o halkın davasına bağlı olduğunu gösteriyor. Halkımız çok zor koşullarda direnişini devam ettiriyor. Hem askeri güçlerimiz eylemlerini sürdürüyor, hem halkımız direniyor hem de dışarıda tüm halkımız Efrîn için bir seferberlik içerisinde. Efrîn için siyasi ve diplomatik mücadelemiz de devam ediyor. Şehba'daki halkımız da buradaki direnişleriyle, duruşlarıyla dünyaya topraklarını özgürleştirmek istedikleri mesajlarını en güçlü şekilde veriyorlar. Ne yazık ki insan haklarından, uluslararası tahammüllerden söz edenler Efrîn'de kör, sağır, dilsiz oldular. Bizler direnişimizle onların gözlerini açacağız, sesimizi duymalarını sağlayacağız. Fakat yine de belirtiyorum esas olan bizim direnişimizdir, halkımızın direnişidir. Bu direnişin daha da büyüyeceğini ve bu değişen dengelerin bir zemin oluşturacağını da düşünüyoruz.

* Diplomatik mücadeleden söz ettiniz. Efrîn'in özgürlüğü için yürüttüğünüz diplomatik görüşmelerin düzeyini de sormak isteriz.

Diplomatik çalışmalarımız Rojava Devrimi'nin başından beri devam ediyor. Ama Efrîn'deki durum sonrası bu faaliyetlerimiz çok daha arttı. Birçok toplumsal kesim ve ülke ile görüşmelerimiz var. Görüştüğümüz ülkeler de Efrîn işgaline karşı olduklarını dile getiriyorlar. Tutum olarak karşı olduklarını dile getiriyorlar. Ama ne yazık ki Efrîn üzerinden yapılan pazarlıklar, bu söylemlerin çok ötesindeydi ve bu söylemlerden çok daha büyüktü.

* İki gün önce Türk devleti Efrîn için bir meclis kurduğunu açıkladı. Sizler daha önce de bu meclisi "hainler meclisi" olarak nitelendirmiştiniz. Bu yapılanmaya karşı Kürdistani tutum nasıl olmalı?

İşgalcilik dediğiniz zaman zaten başka söze gerek kalmıyor. Her şey orada çok açık ve nettir. Tekrar edecek olursak, onlar ne yapı kurarlarsa kursunlar, ne isim veriyorlarsa versinler onlar işgalcidir, çetedir, haindirler. O meclise girerek işgali meşrulaştırma aracı olan her Kürt haindir, onlara destek veren haindir, onlar halkının düşmanıdır. Tarih asla onlar unutmayacak. Bunun yanı sıra herkesin buna karşı çıkması gerekir. Ben demokratım, ben Suriyeliyim diyen kim olursa olsun, nerede yaşıyorsa yaşasın buna karşı çıkması ve işgalcilerin işbirlikçilerini kabul etmemesi gerekir. Herkesin kabul etmemesi gerekir. Özellikle de Kürtlerin kabul etmemesi gerekir. Kürtlerin hiçbir yerde bunlara kendilerini Efrîn'in temsilcisi gibi göstermesine müsammaha göstermemesi gerekir. Bu hainleri, ajanları destekleyen her Kürt partisi ve gücü de onlarda aynı sayılacaktır. Asla bir Kürt gücünün hainlere meşruiyet verecek bir girişimde olmaması gerekir. Halkımız da bunlara karşı tavrını ortaya koyması gerekir. Zaten halkımızın tavrı nettir.

* Efrîn'in halkının dörtte üçünün topraklarından uzak olduğunu söylediniz. Uluslararası yasalara göre, bir ülke baska bir ülkenin topraklarını işgaline karşı çıkmıyorsa ya da çıkamıyorsa, işgal altındaki bölgenin halkı yüz bin imza ile bunu uluslararası mahkemelere ve mecralara taşıyabilir? Bu yönlü bir çalışmanız da oldu. Acaba neden şimdiye kadar Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası camiadan bir ses çıkmadı?

Efrîn'e yönelik işgal saldırıları başladığında ve BM başta olmak üzere uluslararası organların, Türk devleti ve Rusya'ya karşı tutumsuz kalması onların şekli kurumlara dönüştüğünü bir kez daha gösterdi. Bunların artık insan hakları, kanunlar gibi müeyyidelerini yitirdiklerini gördük. Efrîn'de de kimyasal kullanıldı ama sessiz kaldılar. Fakat İngiltere'nin bir ajanı Rusya tarafından zehirlendiği söyledi. Anında 20 ülke Rusya ile diplomatik faaliyetlerini durdurdu. Bu bile onların çifte standartçılığını gösterdi. Bırakalım işgale karşı durmaları bu halk göç ettikten sonra insani görevlerini bile yerine getirmediler. Bu halkın bütün ihtiyaçlarını bizler hareket ve Özerk Yönetim olarak karşılıyoruz. Bu halka bir kutu ilaç bile göndermediler.

* Son soru olarak, Efrîn direnişinin seyrini sormak isteriz?

Efrîn'de çok büyük bir direniş sergilendi ve bu direniş devam ediyor. Halkımızın nerede olursa olsun bu direnişi büyütmesi gerekir. Çünkü bizler Efrîn'deki işgali asla kabul etmiyoruz. Her alanda Efrîn'in özgürlüğü için seferber olmaya devam etmeliyiz. Efrîn direnişinin kahramanların ve şehitlerinin anıları üzerinden zeferi halkımıza armağan edeceğimize olan inancımız tamdır.