Bayık: Mücadelenin dışında çözüm yöntemi yok

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, sırf Kürtleri beklenti içine sokmak, orta sınıfın desteğini almak için yeni bir  ‘çözüm süreci’ söylentisi yayıldığını belirterek, “Mücadelenin dışında çözecek herhangi bir yol/yöntem yoktur” dedi.

“Önder Apo, PKK ve Kürt halkı üzerinde çok tehlikeli bir plan, konsept var” diyen KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, iyi direnilirse bu komployu yırtmanın ve buradan büyük bir gelişmeyi sağlamanın mümkün olduğunu söyledi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Medya Haber TV’de yayınlanan Ülkeden Özel programında Gazeteci Esra Mikyaz’ın sorularını yanıtladı. Bayık, ‘çözüm süreci’ söylentileri, AİHM ve uluslararası kararlar ile ilgili soruları yanıtladı.

ESKİ OYUN TEKRARLANIYOR

Oslo’da yapılan bir konferansa ‘diyalog süreci’ döneminide oluşturulan ’Akil İnsanlar heyeti’nden bazı insanların yer almasından sonra Türkiye’de ‘çözüm süreci mi başlıyor’ söylentisinin tedavüle sokulmasının psikolojik savaş propogandası olduğunu söyleyen KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, uluslararası komplo geliştirilirken de böylesi propagandaların ortalığa atıldığını hatırlattı. Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bayık, şunları anlattı: “Apo’ya yönelik bu komplo aslında Kürt sorununu çözmek içindir. Bu komplo geliştiriliyor ve Apo etkisiz kılınıyorsa Kürt sorununun önündeki engelin kaldırılması içindir, çünkü Apo engeldir, PKK engeldir, biz bu engeli ortadan kaldırarak Kürt sorununu çözmek istiyoruz, propagandasını el altından yaydılar. Bu daha çok orta sınıfa hitap eden bir propagandaydı. Orta sınıfı yanlarına alarak bu komployu gerçekleştirmek ve böylelikle Kürt özgürlük davasını tasfiye etmek istiyorlardı. Şimdi de aynı oyun oynanıyor.

KAPİTALİST MODERNİTE SALDIRTIYOR

Kapitalist modernist sistem, Önder Apo ve PKK’yi kendi önünde büyük bir engel olarak, tehlike olarak görüyor. Önder Apo ve PKK halkların demokrasi ve özgürlüklerine cevap veriyor, alternatif sistem olarak demokratik konfederal sistemi sunuyor. Sistem, TC’ye destek vererek özellikle Önder Apo öncülüğünde geliştirilen halklara da ruh veren bu mücadeleyi etkisizleştirmek istiyor. TC de bu destekle Önder Apo’ya, PKK’ye ve Kürt halkına karşı kendi anayasasını, yasalarını, uluslararası bütün yasaları ayaklar altına alarak sınırsız bir yönelim gerçekleştiriyor.”

PKK KARTOPU GİBİ BÜYÜYOR

Bu saldırıların, Hareketin ve Kürt halkının daha çok direnmesine, daha çok gelişme yaratmasına, halkların umudunu daha da büyütmesine yol açtığını dile getiren Bayık, “Çünkü Önder Apo’nun ruhu özgürlük ruhudur. PKK ve Kürt halkı bu ruhla donanmıştır. Bu ruhun önüne geçmek, kontrol altına almak, etkisizleştirmek mümkün değildir. Boş çabalardır. Dünyada böyle bir ruhla baş edecek herhangi bir güç, teknik-taktik de yoktur. PKK kartopu gibi büyüyor, çünkü özgürlük dışında herhangi bir şeyi kabul etmiyor. İnsanın ve toplumun karakterini esas alıyor. Bu temelde mücadele yürütüyor. Onun için bütün bu baskılar, saldırılar, vahşetler, komplolar herhangi bir sonuç yaratmıyor ve yaratmayacaktır da” şeklinde konuştu.

KİMSE OYUNLARINA ALDANMASIN

Öcalan ve PKK’nin, sıkıştırılıp darbeler vurularak güya zayıf düşürülmek, etkisiz hale getirilmek, teslim alınmaya zorlanmak, bu olmazsa askeri yönelimlerle sonuca gidilmek istendiğini söyleyen Bayık, bunun çok açık olduğunu ifade etti. “Erdoğan-Bahçeli Önder Apo üzerinde dünyada eşi görülmemiş vahşeti uygulayacak, PKK’ye vahşet uygulanacak, Kürtlere bu kadar saldırılar olacak ama bilmem tekrar ‘Kürt sorununu çözeceğiz’ diyecekler. Buna kimseyi artık inandıramazlar, hiç kimsenin de artık buna inanmaması gerekiyor” diyen Bayık, amaçları konusunda tekrar şunları kaydetti: “Sırf Kürtleri gevşetmek, beklenti içine sokmak, aldatmak; özellikle de orta sınıfı böyle bir sürece çekmek ve onların desteğini almak için bütün bu propagandalar yapılıyor. Psikolojik özel savaşın bir taktiğidir. Kapitalist modernist sistemin bir taktiğidir. Kimsenin buna pirim vermemesi gerekir. Buna kulak kabartmak kadar tehlikeli bir şey yoktur. Bu aslında kendini ölüme yatırmaktır. Mücadelenin dışında kesinlikle Kürt sorununu çözecek herhangi bir yol/yöntem yoktur.

ÇÖZÜM DİYE BİR DERTLERİ YOK

Önder Apo öncülüğünde PKK ve Kürt halkı, tek taraflı 8-9 kez ateşkesler ilan etti. Hem de en zor şartlarda bunu yaptı. Faşist Türk devletinin çözüm niyeti olsaydı o zaman yapardı. Bunların niyetlerinde çözüm diye bir şey yoktur. Tamamen aldatma vardır. Nasıl Kürtleri aldatacaklar, nasıl köklerini getirecekler mantıkları, siyasetleri budur. Kürt sorunu diye bir sorunu tanımıyorlar, böyle bir sorunu çözme gibi bir dertleri yoktur.

BEKLENTİ VE ÖLÜMCÜL DARBE

Dünya kamuoyunu, Türkiye’deki halkları, demokrasi güçlerini, özellikle de Kürtleri aldatmak için bu söylemleri yayıyorlar. Hareketi ve Kürt halkını beklentiye sokmaya, arkasından da ölümcül darbe vurmaya yöneliktir. Önder Apo, PKK ve Kürt halkı üzerinde çok tehlikeli bir plan, konsept var. Belki eskiye göre zayıftır. Hareketin konumu, dostları eskiye göre daha güçlüdür. Geçmişte komplo içinde yer alanların hepsi yer almıyor bu açıdan zayıftır. İyi direnilirse bu komployu yırtmak ve buradan büyük bir gelişmeyi sağlamak mümkündür. ‘Kürt sorununu çözeceğiz, PKK engeldir, onun engelini ortada kaldırıyoruz, arkasından sorun çözülecek, arkasından bütün baskılardan kurtulacaksınız’ havasını yayıyorlar. Böylelikle Kürtlerin ölüme yatmasını, ölümü beklemesini istiyorlar. Buna yatmak demek gerçekten kendi eliyle ölümünü hazırlamak demektir. Bunun başka bir ifadesi yoktur.”

EĞER ÇÖZÜM NİYETLERİ OLSAYDI…

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bayık, “Eğer Kürt sorununu çözme niyetleri olsaydı ABD bu kararı geliştirir miydi? Füney Kürdistan Hükümeti bu kararı geliştirip YNK’ye uygulatabilir miydi? Önder Apo üzerinde bu kadar ağır bir tecrit yürütülebilir miydi? AİHM, Önder Apo için o kararı verebilir miydi? Gerillaya karşı, Kürt halkına karşı bu uygulamalar olur muydu?” sorularını sıralayarak, Kürt sorununu çözmek isteyenlerin, öncellikle ne yapmaları gerektiğini anlattı: “Önderlikle çözerler ve Önderlik üzerindeki baskıyı kaldırırlar. Önderlikle sorununun çözümünü görüşürler. Bütün Kürtler üzerindeki baskıları yasaklamaları ortadan kaldırırlar, zindanlara doldurdukları insanları bırakırlar. Belki Kürtler buna inanabilir. Şu andaki yapılanlarla hiçbir Kürt buna inanmaz. Bütün bunların kendilerine yönelik ölüm olduğunu, bunun hazırlandığını bilirler ve bu bilinçtedirler. Hareket olarak da biz böyle değerlendiriyoruz. Hiç kimsenin bunlara aldanmaması gerekiyor tam tersine buna karşı mücadeleyi yükselterek bu tehlikeyi önleyebilir. Mücadele yükseltmeden bunların konseptlerinin, tehlikelerinin önüne geçilemez. Bütün PKK mücadele tarihi de Kürtlerin mücadele tarihi de bunu ortaya koyuyor.”

AİHM KARARLARI SİYASETTEN BAĞIMSIZ DEĞİL

AİHM’in Türk devletinin Öcalan’a yönelik tecrit ve işkencesini onaylayan ve sürdürülmesine cevaz veren kararı ile HDP’nin önceki dönem Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği, ancak Türk hükümetinin ‘hükümsüz’ bırakacak yöntemini içinde barındıran kararına dikkat çeken Bayık, AİHM’in AB ve AK siyasetinden bağımsız olmadığını söyledi. Bayık, şunları söyledi: “Kendi çıkarları Önder Apo şahsında PKK ve özgür Kürt’e karşı soykırımın sürdürülmesini gerektiriyor. Çünkü bu Hareketi kendisi için tehlikeli görüyor. Türkiye vasıtasıyla ezilmesi, tasfiye edilmesi gerekir. Bu ezmeyi gerçekleştirebilmeleri için Kürtleri de aldatmaları gerekiyor. İşte bakın biz Apo’ya, PKK’ye karşıyız ama Kürtlere karşı değiliz veya demokrasi, özgürlükten de yanayız. Bakın biz Selahattin Demirtaş içinde bu kararı veriyoruz, demokratik siyasetin sürdürülmesini istiyoruz. Apo, PKK bunun önünde engeldir, biz bu engeli ortadan kaldırmak istiyoruz, demokratik siyaseti yol ve zemin açmak istiyoruz, diyerek Kürtleri kandırmak istiyorlar.

Eğer gerçekten demokratik siyasetin önünü açmak istiyorlarsa, demokrasi ve özgürlük güçlerine dostlarsa, bunun gelişmesini istiyorlarsa yine Kürtlere dostlarsa, Kürtlerin sorunlarının çözülmesini istiyorlarsa o zaman en çok Kürtleri ölüm döşeğinden kaldıran Önder Apo’ya karşı öyle vahşi, vicdansız, ahlaksız bir kararı almamaları gerekir. İyi Kürt, kötü Kürt ayrımı yapıyorlar. Bu, Kürtleri paramparça etmedir, yok etmedir. Bunun öyle sömürgecilerden farklı uygulanan bir siyaset olduğunu düşünmemek gerekiyor. Aynı siyasetin versiyonlarıdır bunlar. Tamamen Kürtleri aldatmaya, parçalamaya, tüketmeye yönelik politikalardır. Artık Kürt halkı bunları biliyor. PKK’nin mücadelesiyle artık Kürt insanı düşünüyor, sorguluyor, neyin ne olduğunu biliyor, neyin kendi çıkarına olduğunu, neyin kendisi için tehlikeli olduğunu ayırt edebiliyor. Artık Kürtleri eskisi gibi görmemeleri gerekiyor. Kürtler farklıdır artık.”