Bitmeyen bir mücadelenin yolcusu: Deniz Yüksel

Hazro’da şehit düşen HPG gerillası Deniz Yüksel, kararlı ve sorumluluk sahibi kişiliğiyle insanların akıllarında yer edindi.

Amed’in Hazro ilçesinde 3 Eylül tarihinde gerçekleştirilen hava saldırısında şehit düşen HPG gerillası Deniz Yüksel (Haki Şiyar) 5 Eylül tarihinde, memleketi Mardin’in Kızıltepe ilçesinde defnedildi. 1986 yılında Mardin merkeze bağlı Aranköy’de (Zonê) hayata gözlerini açan ve zorlu bir çocukluk dönemi geçiren Yüksel, birçok Kürt genci gibi yaşanan baskılardan nasibini alır.

Buna rağmen lise eğitimini tamamlayan Yüksel, lise yıllarında başladığı siyasi faaliyetlerini daha sonra sokaklarda sürdürür. Kürt siyasi partileri içinde uzun bir süre gençlik faaliyetleri çalışmalarında yer alan Yüksel, 22 yaşındayken katıldığı bir eylem nedeniyle tutuklanarak cezaevine konulur. İlk olarak Mardin Cezaevi’nde götürülen Yüksel, ömrünün 6 yılını Diyarbakır, Derik ve Urfa’daki cezaevlerinde geçirir. Cezaevindeyken eğitimini lisans düzeyine taşımak isteyen Yüksel, Açık Öğretim Fakültesi’nden Sosyoloji Bölümü’nü tamamlayarak mezun olur.

KARARLI, SORUMLULUK SAHİBİ BİR KİŞİLİK

Cezaevinden çıkmasının ardından Demokratik Toplum Partisi (DTP) ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) içinde siyasi faaliyetlerini sürdüren Yüksel, defalarca gözaltına alınır. Her defasında siyasi faaliyetlerinden dolayı baskılarla karşılaştı. Yüksel çevresine “Benim yaşamım, kişiliğim ve geleceğim topluma hizmet etmek için şekillendi” diyerek yönünü özgür dağlara çevirir. Şubat 2011’de PKK’ye katılma kararı alan Yüksel, yaşamının bundan sonraki evresini bir gerilla olarak geçirir.

Uzun yıllar süren bir mücadeleyi arkasında bırakan Yüksel, yaşamını yitirmesinin ardından Kızıltepe’ye bağlı Medya mahallesindeki Xerabilmê Mezarlığı’nda defnedildi. Çevresinde, “Kararlı, sorumluluk sahibi, deli dolu, yapıcı, olumlu ilişkileri olan ve sohbeti fazlasıyla güzel” biri olarak tanınan Yüksel, aynı zamanda ailesinin düştüğü her karamsarlıkta onları motive eden kişi olarak öne çıktı.

'EN BÜYÜK MANEVİYAT ARAYIŞTI’

“Onun sohbeti her zaman özeldi. O nedenle özel bir şeye ihtiyaç duymuyordu” sözleri ile Yüksel’i tanımlayan ailesi, “İnatçıydı. Çocukluğundan bu yana bir şey yapmak istiyorsa, kesin onu yapardı. Haksızlığı ve çözümsüzlüğü asla kabul etmezdi. Eğer bir sorun varsa çözümü de vardı onun için. Gider çözümünü bulurdu. Hayatını da buna göre şekillendirdi. Kürt halkına olan bağlılığı gibi sosyalizme olan inancı da tamdı. Ona göre en büyük maneviyat arayıştı. O nedenle arkadaşlarına da ‘mücadele alanında kıyıdan köşeden kim ne kadar destek sunabilir, kendisini ne kadar katabilirse o kadar da değerlidir’ derdi. Bir o kadar da samimiydi” sözleri ile Yüksel’in kişiliğine değindi.

AKILLARDA KALAN SÖZ: BİTMEZ BENİM YÜRÜYÜŞÜM

Yüksel, aynı zamanda çevresi ve ailesi tarafından kapitalist sisteme karşı duruşuyla da bilinen biriydi. Kapitalizme tabi olan insanların aynı zamanda onun kurbanı olduklarına inanan Yüksel, hayatı boyunca aile bireylerine bu yönlü uyarılarda bulunuyordu. “Kararlı insan kendini dünyadan arındırdığı ölçüde başarılı olur. Bu nedenle topluma hizmet eder” ifadeleri ile Yüksel’i anlatan Berçem Mahallesi’ndeki yaşıtları ise, onun için şu ifadeleri kullanıyor: “O da öyle yaptı. Kararlı bir duruş sergiledi ve kararlı bir şekilde yaşadı. Mücadeleyi bırakmayacağını söylüyordu ve bırakmadı. Yaşamı gibi ölümü de kararlılığının ne derece büyük olduğunu ortaya koyuyor.”

Yüksel’in akıllarda kalan ve sürekli tekrarladığı bir diğer sözü ise, mücadele azmini yansıtıyor. Kardeşi İdris Yüksel, “enternasyonal bir fikre sahipti” dediği Yüksel’in sözünü şöyle aktarıyor: “Her zaman ‘Buradaki mücadele biterse Filistin’e gideceğim mücadele etmeye. Eğer oradaki biterse Afrika sonra başka yerler. Bu nedenle bitmez benim bu yürüyüşüm’ diyordu.”