'Kürtler ve Ortadoğu'nun kaderi Öcalan'dan ayrı ele alınamaz!'

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Ortadoğu halkları için önemine dikkat çekerek, "Tecrit kaldırılmalı ve Sayın Öcalan bu sürece dahil olmalıdır" dedi.

Siyasetçiler ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin çağrısı üzerine Amed'de düzenlenen 'Ortadoğu Krizi ve Demokratik Ulus Çözümü' konulu konferans, Sur ilçesindeki Demir Otel’in Konferans Salonu’nda başladı. Konferansa, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eş genel başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) eş sözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Onur Hamzaoğlu, Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivistleri, Kürt parti temsilcileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ile çok sayıda aydın, yazar, siyasetçi ve barış aktivisti katıldı. 

'TÜRKİYE'Yİ CİDDİ ÇIKMAZA SOKTU...'

Konferansın açılış konuşmasını yapan Buldan, Rusya, Almanya, Fransa ve Türkiye’nin İstanbul’da bugün gerçekleştireceği dörtlü zirveye dikkat çekerek, "Bu coğrafyanın kültürü ve hafızası yok edilmek istenmekte. İnsanlığa ait bütün değerler yok edilmek istenmektedir. Çizilen sınırlar toplumsal, kültürel ve mezhepsel, siyasal anlamda da çok büyük ayrılıklarla çözülmeye çalışılmıştır. Halkların ve inançların sömürüsünün esas alındığı bu çizgi Türkiye’yi ciddi bir çıkmazın içine sokmuştur" dedi.

'KÜRTLERİN MÜCADELESİ PLANLARINI BOZUYOR'

Buldan, "Ulus-devlet dayatmasının en ağır yaşandığı yer, Kürt coğrafyasıdır" diyerek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Ortadoğu eğer anlaşılmak isteniyorsa, bölge devletlerinin Kürtlere yaklaşımına bakmak gerekiyor. Kürt halkına dayatılan imha ve inkar politikalarının nasıl şekillendiğini görmek lazım. Ezme ve bastırma üzerine kurulan bir zihniyet vardır. Türkiye’nin izlediği ret ve inkar politikaları, Türkiye sınırları ile sınırlı kalmamış; Irak, Suriye ve Rojava’ya taşınmıştır. Aslında; Amed’in kaderi neyse, Mahabad’ın, Kobanê’nin, Kerkük’ün kaderi odur. Saldırılar ve yok etme politikaları genişlemiştir. Yüz yıllardır anlayış süregelmiş ve devam etmektedir. Kürt halkının yaşadığı bütün topraklarda gerçekleştirdiği mücadele, Ortadoğu’daki planları bir bir bozmaktadır. Kürtler tarih boyunca yerini korumuş; bu onurlu bir korumadır."

'SAYIN ÖCALAN DEVREYE GİRMELİ'

'Çözüm Süreci'ne vurgu yaparak, bu sürecin bölgesel barışla da ilgili olduğunu belirtti ve şunları ekledi: "Bu süreç ilerleseydi, egemen güçlerin bölgeye yayılması imkansız hale gelecekti. Hak ve ulus devletlerin Rojava’da ve Suriye’de at koşturması mümkün olmayacaktı. O süreci hatırlayanlar bilirler; Sayın Öcalan’ın perspektiflerinde barış ve çözüm sürecinin sadece Türkiye ve Türkiye halklarının değil, tüm Ortadoğu’nun demokratikleşmesini öngörmesine rağmen 5 Nisan 2015’ten sonra rafa kaldırıldı. Bununla birlikte İmralı kapısına kilit vurup, Öcalan’a tecrit uygulayanlar, Öcalan’ın demokratikleşme perspektiflerinin tüm Ortadoğu’da hayat bulduğunun farkında değil."

"Barış ve müzakere süreci bir kez daha başlamalı. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalı ve Sayın Öcalan bu sürece dahil edilmelidir" mesajını veren Buldan, şunları da kaydetti: "Ortadoğu’da Kürtlerin kaderi Sayın Öcalan’dan, İmralı’nın kaderi Kürtlerden ayrı ele alınamaz. Tüm gelişmeler Sayın Öcalan’ı haklı çıkarmıştır. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit derinleştirilmiş, dışarıya yansıyan düşünceleri engellenmiştir. Tecridin asıl amacı barışı sonlandırmak, bölgedeki hegemonik planların önündeki dağı kaldırmak. Bu dağı kaldırmaya çalışıyorlar ama başaramayacaklarını ifade etmek isterim. Kürtler, halklar, buna izin vermeyecektir. Süryaniler, Aleviler ve tüm halklar, buna izin vermeyecektir. Ortadoğu krizinden çıkışın esasında iki yolu vardır: Ya bu krizin müsebbipleri kazanacak ya da demokratik cumhuriyeti ülkeye ve Ortadoğu’ya hakim kılacağız. Halklar birinci seçeneğe mahkûm değildir. Bu kurtuluşun reçetesidir."

'DİRENİŞ SONUÇ GETİRECEK'

Buldan, konuşmasının sonunda ise "Tüm kimlikler ve mezhepler, inançlar direneceğiz ve direnmeyi büyüteceğiz. Karanlığın en korkunç göründüğü anlar, alaca karanlık, aydınlığa en yakın olduğumuz anlardır" ifadesini kullandı ve konferansın tecridin kaldırılmasına vesile olmasını istedi.

Basına kapalı devam eden ve iki gün sürecek olan konferansta, “Ne yapmalı, nasıl yapmalı, nereden başlamalı?” soruları ele alınacak.