Efrîn işgaline karşı çıkmayanlar Hewlêr’i savunamazlar

Kürtler söz konusu olduğunda bölge ülkelerinin tutumunun ne olduğu Kerkük işgalinde de ortaya çıkmıştır. Bugün Efrîn’i işgal etmeye çalışan Türk devleti, Kerkük işgalinde de en önemli rolü oynamıştı. Sınırda Irak askeriyle tatbikat yapmışlardı.

Türk devleti Efrîn’i işgal harekatını başlatmış bulunuyor. Sadece Kürt düşmanı nedeniyle gerçekleşen bu işgal harekatına karşı dünyanın sessizliği bu dünyanın ne kadar kirli bir karakterde olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. AKP-MHP iktidarı böyle bir dünya ortamında Kürt düşmanlığını pervasızca sürdürmektedir. Bu Kürt düşmanlığına başta ABD ve Rusya olmak üzere dünyanın büyük devletleri sessiz kalmaktadır. İnsanlığın başına bela olmuş DAİŞ faşizmine karşı binlerce evladını şehit veren Kürtler DAİŞ’i dünyanın başına bela etmiş ülkelerin başında gelen Türkiye tarafından saldırıya uğramaktadır. Ancak DAİŞ’e karşı koalisyon kurduğu söylenen ülkeler sessiz kalmaktadır. Suriye’de çetelere karşı savaş verdiğini söyleyen Rusya, Efrîn işgali konusunda Türkiye ile kirli bir pazarlık yapmıştır. Suriye'nin egemen yönetimi olduğunu söyleyen Esad hükümeti Efrîn işgaline sessiz kalmaktadır. Esad yönetimi böylece Suriye'nin egemen ve meşru yönetimi olma iradesini kaybetmiştir. Artık böyle bir hükümetin Kürtlere şöyle böyle demeye hakkı kalmamıştır.

Kürtler söz konusu olduğunda bölge ülkelerinin tutumunun ne olduğu Kerkük işgalinde de ortaya çıkmıştır. Bugün Efrîn’i işgal etmeye çalışan Türk devleti, Kerkük işgalinde de en önemli rolü oynamıştı. Sınırda Irak askeriyle tatbikat yapmışlardı. O günlerde Başurê Kurdîstan yönetimine her türlü hakaret yapılmıştı. Türk devleti Kürt düşmanlığında öncü olduğunu bir kez daha göstermişti. Zaten içerideki Kürt politikası Türk devletinin Kürtlere nasıl yaklaştığını açıkça göstermektedir. Türkiye'de Kürtlere nasıl yaklaşıyorsa aynı politikayı Başurê Kurdîstan, Rojava ve Şengal üzerinde de uygulamaktadır. Türk devleti Êzîdîlerin özerk bir yaşama kavuşmasını engellemek için Şengal’e de saldırmıştı. Bu açıdan Türk devletinin Kürt düşmanlığı açıktır. Bunu görmeyenler ya kafalarını kuma gömenlerdir ya da gaflet ve ihanet içinde olanlardır.

Türk devletinin Kürt düşmanlığı ve Efrîn’i işgal harekatı anlaşılırdır. Çıkarları gereği Efrîn işgaline göz yuman Rusya, ABD ve Avrupa’nın duruşu da anlaşılırdır. Ancak Başûrê Kurdîstan’daki yönetimin ve siyasi partilerin Efrîn işgali karşısındaki sessizliği ve Türk devletine karşı açık tutum almamaları anlaşılır değildir. Bugün Efrîn işgaline karşı çıkıp açıkça Efrîn halkının yanında yer almayanlar yarın Hêwler’i de, Süleymaniye’yi de koruyamazlar. Bu şehirlere yönelik saldırı olduğunda yanlarında kimseyi bulamazlar. Çünkü Efrîn işgaline açıkça karşı çıkmamak Hêwler ve Süleymaniye’yi de yalnızlaştırmaktır. Bir Alman papazın “sıra bize geldiğinde sahiplenecek kimse kalmamıştı” durumuna düşmektir.

Başûrê Kurdîstan yönetimi ve siyasi partileri akıllarını başına toplamalıdırlar. Türkiye ile arayı iyileştirmek, kendilerine her türlü hakareti yapan AKP iktidarının el eteğini öpmek bir politika değildir. Ne kendilerine ne de tüm Kürtlere hayır getirir. Kürtler ancak Türk devlet politikalarına karşı çıkar ve mücadele ederlerse geleceklerini güvenceye alabilirler. Yoksa tüm Kürtlerin özgür geleceği tehlike altındadır. Bunu anlamamak ve buna uygun tavır takınmamak aptallıktır, aptalları oynamaktır.

KDP Kerkük işgalinden bir şey anlamamışsa sonu Kerkük’ten kötü olacaktır demektir. KDP hala Kürtlerle ilişki, ittifak kurmak yerine; Türk devletiyle yürütülen savaşta Kürtlerden yana olmak yerine hala Türk devletiyle eski politikaları sürdürmek isterse buna ihanetten başka bir şey denilemez. Türk devleti Kürtleri zayıf düşürmek için her yerde saldırmaktadır. Kürtler zayıf düştüğünde KDP’nin sonu da yakınlaşacaktır. Kürtlerin kazanımları tehlikeye girecektir. Eğer bugün Başûrê Kurdîstan'da bazı kazanımlar varsa bunu başta Bakurê Kürdistan olmak üzere Kürtlerin her yerde yürüttüğü mücadele sağlamıştır. Eğer PKK'nin varlığı ve mücadelesi olmasaydı bugün Başûrê Kurdîstan'da elde edilen hiçbir imkan olmazdı. Bunu görmeyenler Kürt düşmanlığını, Ortadoğu'nun siyasal durumunu ve Kürt sorununun karakterini anlamayanlardır.

Efrîn’e saldırı Qamışlo’ya saldırıdır; Hêwler’e, Süleymaniye’ye, Mahabad’a, Sine’ye ve Şengal’e saldırıdır. Bu gerçeği görmeden Kürtler hiçbir yerde kazanım elde edemezler; özgür ve demokratik yaşama kavuşamazlar. Kürtler şu gerçeği görmelidirler; Türk devletine karşı mücadele edilmez ve Bakurê Kurdîstan'da Kürt sorunu çözülmese hiçbir yerde Kürt sorunu kalıcı çözüme kavuşamaz. Türk devletinin Rojava düşmanlığı ve Efrîn saldırısı bunun açık kanıtıdır. Kerkük işgalinde bunu zaten açıkça görmüştük.

Kürtler hiçbir parçada tek başına özgür ve demokratik yaşama kavuşamazlar. Eğer Kürdistan'ın bütünlüğü ekseninde bir mücadele verilmezse, sömürgeci ve soykırımcı ülkelerden başlamak üzere Ortadoğu'nun demokratikleştirilmesi mücadelesi verilmezse Kürtlerin hiçbir kazanımı güvenceye alınamaz. Bu, Kürtlerin her parçada devlet kurması ya da birleşik bir Kürdistan kurma stratejisi değildir. Ancak Kürtlerin her parçada özgürleşme kanunu ve diyalektiği budur. Kürtlerin kazanımlarının güvencesi ancak böyle sağlanır.

Bu gerçek görülerek Başûrê Kurdîstan hükümeti, KDP ve YNK derhal Türk devletinin işgaline karşı açık tutum almalıdırlar. Efrîn direnişiyle açık bir dayanışma içine girmelidirler. Bu yapılmadığı takdirde KDP ve YNK’nin Kürtlerin çıkarıyla ilişkileri sorgulanacaktır. KDP ve YNK’ye bağlı yayın organlarının Efrîn’le ilgili haberler vermesi Başur hükümetinin, KDP ve YNK’nin yanlış politikalarının üstünü örtemez. Eğer Başur hükümeti KDP, YNK ve diğer siyasi partiler Efrîn direnişinin yanında açıkça yer almazlarsa Başûrê Kurdîstan halkı ayağa kalkarak Efrîn direnişinin yanında yer aldığını ortaya koymalı ve AKP-MHP faşizminin Efrîn işgaline karşı çıkacak bir hükümet kurulması hamlesi yapmalıdırlar.

Kaynak: Yeni Özgür Politika