Ekti: Leyla, direnişiyle baharı getirecektir

Tecridin sona ermesi talebiyle 130 gündür süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eyleminde olan Leyla Güven'in yanında kalan TJA aktivisti Figen Ekti, "Leyla direnişiyle de baharı getirecektir" dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit devam ederken, söz konusu tecridin kaldırılması talebiyle bedenini açlığa yatıran Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in eylemi bugün 130'uncu gününe girdi.

20 Ocak 2018’de Türk devletinin Efrîn'e yönelik işgal saldırılarına karşı açıklamalar yapması nedeniyle gözaltına alınarak tutuklanan Güven, Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davasının 7 Kasım tarihindeki duruşmasına SEBGİS ile bağlanarak, Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için açlık grevi eylemine başladığını duyurmuştu.

DİRENİŞ, DIŞARIDA DA DEVAM ETTİ

Eyleminin 79'uncu gününde tahliye edilen Güven, direnişine evinde devam etti. Güven, bugün eyleminin 130'uncu gününü geride bırakırken, sağlık durumu da gittikçe kötüleşiyor. Bir süredir görme kaybı, ses ve kokuya duyarlılık, baş ağrıları ve mide krampları yaşayan Güven'in, ağzında yaralar çıkmaya başladı.

Güven tahliye olduktan sonra evinin bulunduğu semtte ciddi bir hareketlilik söz konusu. Bu hareketlilik hem onu ziyarete gelenlerin sağladığı akış hem de gelenlere geri adım attırma niteliğini taşıyan Diyarbakır Emniyetine bağlı polis ekiplerin varlığından kaynaklanıyor. Güven'in evinin bulunduğu sitenin içerisinde bu ekipler hep duruyorlar. Kendilerinde Güven'i "korumak için" görevlendirildiklerini ifade ediyorlar.

Fakat daha bir süre önce Güven'e destek için evinin önüne gelen kitlelere tazyikli su ile saldırdıkları halen hatırlarda. Tanınan isimlerin ya da heyetlerin Güven'i ziyaret edeceği günlerde bu ekiplerin sayıları kat be kat artıyor. Sadece sitenin içerisinde değil, ana arterlere kadar yayılan bir konuşlanmadan söz etmek mümkündür.

SAĞLIK DURUMU KÖTÜLEŞİYOR

Leyla Güven, kendisiyle dayanışmak için gelen hiç kimseyi geri çevirmek istemiyor. Fakat eyleminin 130'uncu gününe geldiği için, yanında kalanlar onun enfeksiyona açık hale gelmesinden dolayı bu ziyaretleri sınırlandırmak zorunda kaldılar. Güven, kendini halsiz hissetmediği anlarda ziyaretleri kısıtlı olmak kaydıyla kabul ediyor.

Kızı Sabiha Temizkan, DTK Amed Delegeler Eş Sözcüsü ve aynı zamanda sağlıkçı olan Zelal Bilgin ve Tevgera Jinên Azad-Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisiti Figen Ekti, tahliye olduğundan beri Güven'in yanında. Bir nevi, bir direnişin canlı tanıkları da diyebiliriz onlara. 51 gündür 24 saat Güven'in yanında olan bu üç kadın, bir direnişe tanıklık etmenin duygusunu hücrelerine kadar yaşıyorlar. TJA aktivisti Ekti, Güven'in yanında geçirdiği zaman zarfında tanıklıklarını ve genel süreci ANF'ye anlattı.

'GÜNDEMİ TAKİP EDİYOR'

Güven'in güne sabah 08.00'da başladığını ifade eden Ekti, temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra gündemde olan haberleri kendisinin halsizliğinin olmaması durumunda ona aktardıklarını belirtti. Ardından gelen mektupları kendisine okuduklarını söyleyen Ekti, konuşmasına şöyle devam etti: "Dışarıdan ya da cezaevlerinden gelen mesajlar oluyor, onları okuyoruz kendisine. Dünya, Ortadoğu, Kürdistan ve Türkiye siyasetini takip ediyor. Biz de ana gündemleri kendisine okuyoruz. Bu takip etme süresinde bir değerlendirme oluyor mutlaka. Bizler araya giriyoruz, kendisi yorumluyor. Aslında gündemlerin hepsini bir yere bağlayarak bakıyor."

'SEÇİMLERİ DE ÖNEMSİYOR'

Güven'in 31 Mart'taki yerel seçimlere ilişkin değerlendirmesini paylaşan Ekti, "Dünya gündemini ele alırken, seçimleri de o kapsamda ele alıyor. Seçimi de bu sürecin bir parçası olarak görüyor. Sonuçta kayyumlar eliyle gasp edilen bir halk iradesi var ve bu seçimlerde onun için çok önem arz ediyor. Kendisi de seçimler gündemini bu çerçevede önemsiyor. Seçimlerin gündemi işgal ettiği ya da açlık grevi direnişlerini gölgelediği biçiminde yorumlamıyor.

Çünkü 31 Mart'ta Kürtlerden, kadınlardan ve genel olarak toplumdan doğru alınacak cevap önemlidir. Dolayısıyla bu direnişin damgasını vurduğu bir süreç de olacaktır. Çünkü bu direniş seçim sürecinin ruhunu da etkileyen bir direniştir. Seçimlerde başarılı bir sonucun alınmasında bu direnişin de çok büyük bir payı olacaktır. Bu direnişin başarısı, seçimin de başarısı niteliğindedir. Leyla Abla genel olarak böyle yorumluyor" diye konuştu.

ZİYARETLER SINIRLANDIRILMIŞ

Güven'in 130 gündür kendi bedenini açlığa yatırdığını hatırlatan Ekti, şunları vurguladı: "Bu direnişin etrafında binlerce siyasi tutuklu ve dünyanın her yerinde eylemde olanlar var. Yine cezaevlerinden çıkıp eylemlerine devam eden yoldaşları var. Bu süreç, sıradan bir süreç değil. Tarihi bir süreç olarak ele almak gerekiyor. Sağlığını da gün gün gözlemliyoruz. Verdiği kilodan, halsizliğinden ve sıvıyı alırken ki zorlanmasından fark ediyoruz ne durumda olduğunu. Sabahları büyük bir halsizlikle uyanıyor.

Tabi ilk günler daha zinde ve dinçti ama gün geçtikçe bu durum yerini halsizlik, baş ağrıları ve benzeri tepkilere bıraktı. Fiziken her ne kadar kötüye gitse de, morali bir o kadar iyi bir düzeyde. Ama beden bazen bu moral düzeyini karşılamayabilir. Tahliye olduğu ilk günlerde çok yoğun ziyaretler oldu. Bu da ister istemez onu daha çok yordu. Bu dayanışma ziyaretleri halen talep ediliyor ancak biz son 10-15 gündür sınırlamış durumdayız. Çünkü son günlerde gribal enfeksiyona yakın bir rahatsızlık da geçirdi. O yüzden dikkatli davranmak zorundayız."

'GÖZDEN KAÇIRDIĞI HİÇBİR DETAY YOK'

Leyla Güven'in yanında kalmak için ilk geldiğinde kafasında Güven'in söylediği hiçbir şeyi kaçırmamak ve belgelemek olduğunu kaydeden Ekti, "Çünkü her sözü tarihi ifade eden ve tarihin canlı bir sayfası niteliğindedir. Kürtlerde yazılı tarih çok gelişkin değil. Bende o yüzden söylenen her sözü kaydetmek ve anları fotoğraflamak istedim. Çünkü Leyla Abla şu anda tarihi, tarihte anı yaşatıyor. Bugün burada iken, her güne yeniden yenilenmiş gibi kalkıyorum.

Eğer bir gün bugünleri yazarsam, meselelere bu kadar geniş bakmayı öğrendiğimi aktararak yazmaya başlayacağım. Çünkü Leyla Abla, bizim bakmadığımız ve alışkın olmadığımız yerlerden hayata bakabiliyor. Genelin içinden detayı, detayın içinden geneli görebiliyor. Günlük yaşamda hassasiyetlere çok dikkat ediyor kendisi. Biz de onları nasıl gözden kaçırdığımızı bulmaya çalışıyoruz.

Bir günde gözünden kaçırdığı tek bir şey yok. Gelen gidenlerle ilgilendiğimizde davranışlarımızda bir sıkıntı varsa onları kesinlikle kaçırmaz ve bize söyler. Nezaket ve naiflikte sınırı yok. Bunların hepsi de beni her gün daha çok düşündürtüyor ve daha iyi bir detay yakalamam için motivasyon sağlıyor" şeklinde konuştu.

BİR DİRENİŞ MEVSİMİNDEYİZ

Güven'in yanında kaldığı sürecin gelecekte yaşamında olaylara nasıl bakılması ve bir kadının hayattaki duruşunun nasıl olması gerektiği bakımından kendisi için bir rota olduğunun altını çizen Ekti, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Yaklaşık 30 yıldır aktif siyasi çalışmaların içinde olan biri olarak, yoğunlaşmamın ilk defa bir sistematiğe kavuştuğunu söyleyebilirim. Eğer bir gün yazmaya kalkışırsam nereden başlayacağımı halen sıralamış değilim. Çünkü tarihten günümüze, günümüzden geleceğe ve tekrar dönüp dönüp tarihe bakarak hayata bakılması gerektiğini öğrendim.

Örneğin bizim 'Hayır' dediğimiz kimi meselelerde Leyla ablanın gösterdiği yöntemle baktığımızda yanıldığımızı anlıyoruz. Önce anlam veremiyorum sonrasında görmediğimiz taraflarını görünce anlayabiliyorum. Bir direniş mevsimindeyiz. Sonbahar başlayan, kışı atlatan ve baharı karşılayan bir direniş. Leyla bir cemredir, havaya, suya ve toprağa düşen. En sonunda baharı getiren cemredir. O açıdan çok daha geniş bakmayı ve sabırlı olmayı öğrendim. Bir kadın olarak yaşam nasıl inşa edilir ve sorunlar nasıl dizayn edilerek çözülür öğrendim.

Bir diğer nokta da, gündemi ana esaslar üzerinden belirlemeyi öğrendim kendisinden. Temelin ve talinin yerini karıştırmamayı öğrendim. Bu sürecin foto belgeselini oluşturmak istiyorum. Çünkü Leyla abla bunun bir direniş olduğunu bize kavrattı. Bizler ağladığımızda, 'Ağlamayın, bu direniştir. Dörtlerin, Kemallerin, Hayrilerin ve Mazlumların direnişi geleneğinden geliyorum' dedi."