'Güvenli bölge birçok gücün çıkarlarını çatıştırır'

Kuzey Suriye'ye yönelik güvenli bölge tartışmalarını değerlendiren siyasi gözlemci Felah Selah, güvenli bölgenin birçok gücün çıkarlarını çatıştıracağından çok mümkün olmadığını belirterek, Kürtlerin akılcı adımlar atması gerektiğini kaydetti.

Türk devletinin Doğu ve Kuzey Suriye'ye yönelik güvenli bölge adı altında işgal için yoğun trafiği devam ediyor. Bir yandan Rusya ile görüşen Türk devleti, diğer yandan da ABD'nin çekilme kararı sonrası bölgede doğacak boşluğu doldurmak için ABD ile yoğun temas içerisinde.

Türk devletinin güvenli bölge adı altında Rojava'ya yönelik tehditlerini ANF'ye değerlendiren Güney Kürdistanlı siyasi gözlemci Felah Selah, Türkiye'yi bütün Kürtler için büyük tehdit olarak nitelendirerek, Kürt karşıtı politikalarını da Uzun yıllar Sykes-Picot'un bekçiliğini yapan Türkiye, şimdi artık bunu yeterli görmüyor ve Osmanlıcılık hayalleriyle bölgede hegemonya peşindedir sözleriyle değerlendirdi.

'TÜRKİYE TÜM KÜRTLER İÇİN TEHDİT'

Türk devletinin Kürdistan'ın tüm parçaları ve tüm Kürtler için büyük tehlike arz ettiğini kaydeden Mevcut tabloya baktığımızda Türk devletinin sadece askeri olarak değil; siyasi, ekonomik ve kültürel olarak da Kürtler için büyük tehdit oluşturduğudur. Daha da tehlikeli olan bunun sadece bir parça ile sınırlı olmaması Kuzey'de, Rojava'da ya da Güney'de olsun tüm Kürdistan için teşkil ettiği tehlikedir diye konuştu.

'KÜRTLERİN GÜÇLÜ YANLARI VAR'

Uzun yıllar Sykes-Picot'un bekçiliğini yapan Türkiye, şimdi artık bunu yeterli görmüyor ve Osmanlıcılık hayalleriyle bölgede hegemonya peşindedir diyen Selah, şunları söyledi Bunu da Rojava'da Demokratik Suriye Güçleri'nin DAİŞ'in belini kırması sonrası ortaya çıkan siyasi ve askeri atmosferden yararlanarak yapmak istemektedir. DAİŞ ile Kürtleri bir gösterme gayretinde olan Türk devleti, aynı zamanda jeo-stratejik pozisyonunu da kullanarak Rojava Kürtlerinin kazanımlarını yok etmek istiyor. Kürtlerin güçlü yanları da çok fazla var. Bu noktada Kürtleri dikkatli olması ve birliklerini sağlaması gerekiyor. Ama en önemlisi de Rojava ve Kuzey Suriye'de ortaya çıkardığı modeli tüm güçlere anlatılması gerekiyor. Bunlar güçlü yanlar. Bölgenin yeniden şekillendiği ABD ile İran arasındaki gerilimin önümüzdeki süreçlerde tırmanacağını da hesaplamak ve burada çok dikkatli adımlar atmak gerekiyor.

GÜVENLİ BÖLGE TARTIŞMASI

Son haftalarda gündem yer tutan güvenli bölge tartışmalarına da değinen Selah, Güney Kürdistan örneğini vererek, Türkiye'nin dayattığı 'güvenli bölge' meselesine gelince, bu bölgeler tarihte İsrail-Filistin ve Bosna-Hersek gibi yerlerde başvuruldu. Çeşitli kapsamlarda uygulandı. Bizim Güney Kürdistan olarak sınırlı da olsa böyle bir deneyimimiz var. Ama bizde Enfal sürecinde böyle bir şeye başvurulmadı, 1991'den sonra hava sahasının kapatılması yoluyla böyle bir girişim oldu. Bu da büyük güçlerin çıkarlarıyla alakalıydı diye kaydetti.

'BM VE KOALİSYON GÖZETİMİNDE OLURSA MAKBULDÜR'

Rojava-Kuzey Suriye'de Türkiye'nin istediği şekilde bir güvenli bölgenin çok mümkün olmadığını da dile getiren Selah, böyle bir planın kabul edilmesinin savaşın kazananı Türkiye'dir demek anlamına geldiğini ifade etti. Selah, Rojava'da ise güvenli bölge ya da uçuşa yasak bölge; eğer DAİŞ karşıtı koalisyon öncülüğünde yapılırsa makbuldür, Birleşmiş Milletler öncülüğünde olursa makbuldür. Ama Türk devletine böyle bir rolün verilmesi demek, başta Kürtler olmak üzere bölge için çok büyük tehdittir. 400 kilometre uzunluğunda 30 kilometre genişliğinde bir alanın Türkiye'ye verilmesi demek savaşın kazananı Türkiye'dir demek olur ki bunun çok da kabul edileceğini sanmıyorum dedi.

'BİRÇOK GÜCÜN ÇIKARLARI ÇATIŞIR'

Güney Kürdistanlı siyasi gözlemci Felah Selah, güvenli bölgeye sadece askeri bir mesele olarak bakmamak gerektiğini ve böyle bir girişimin birçok gücün çıkarlarını karşı karşıya getireceğini kaydederek, Böyle bir koridor aynı zamanda bütün enerji yollarının değişmesi anlamına gelir ki, bu en başta Kazakistan, Tacikistan, Özbekistan'dan Rusya üzerinden Avrupa'ya giden enerji yollarını tehdit etmek için Türkiye'nin eline verilmiş büyük bir kart olur. Meseleyi sadece askeri olarak ele almamak gerekir. Böyle bir planda çıkarları çatışan birçok güç ortaya çıkar. Aynı zamanda Türkiye'nin yaşadığı iç sorunları da hesaba kattığımızda bu planın yaşam bulmasının zor olduğunu ancak dikkatli ve akılcı adımlar atılması gerektiğini düşünüyorum diye konuştu.