HPG bilançosunun anlattıkları -2-

AKP’nin zafer gibi yansıttığı 2018 yılı HPG’nin açıkladığı bilanço ile farklı bir gerçeği gösteriyor. 13 yıllık savaşta Türk ordusunun kayıpları sadece 2012, 2016 ve 2017 yıllarında 2000’in üzerine çıktı. 2018 bilançosu savaşın boyutlarını anlatıyor.

2018 yılını bir zafer gibi yansıtan AKP’nin iddiası karşısında HPG’nin bilançosu şunu söylüyor; ön üç yıllık savaş dönemi içerisinde Türk ordusunun kaybı sadece 2012, 2016 ve 2017 yıllarında 2000’in üzerine çıkmıştı. 2018 yılında açıklanan 2103 rakamı ağır kayıpların sürdüğünü gösteriyor.

2000'i aşkın asker, özel harekatçı ve polis! Bu rakam yazı dizimizin ilk bölümünde de belirttiğim gibi yalnızca Türkiye toplumunun hem içinde bizzat unsuru olduğu hem de karşı karşıya kaldığı büyük yalan organizasyonunu ve bu organizasyonun faşist karakterini gözler önüne sermiyor.

Bu konuyu Türkiye’de sayılı bir kaç aydın, muhalif, demokrat ya da sorumlu çevrelerin “nerede bu cenazeler, nerede bu kayıplar?” diye sorması gerektiği, aksi halde bu ölümler dolayısıyla toplumun acısının bile hükümet tarafından para ve faşizmin zor gücüyle satın alınmasının önüne geçilmeyeceğini hatırlatarak geçmek istiyorum. Sonuçta onurlu insanlar için “faşizm susma zorunluluğu değil söyleme mecburiyetidir.”

ERDOĞAN VE REJİMİ ZORDA

HPG’nin yıllık bilançosundaki rakamlar bir de bize Türkiye’nin bu yılın sloganı haline getirdiği PKK’nin bittiği-yenildiği, savaş üstünlüğünün devletin elinde olduğu ifadelerini birer safsata derecesine düşürüyor.

Bu rakam Türkiye gibi NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olduğunu söyleyen bir güç için muhakkak ki bir hezimet! Ama bu rakam konjönktürel olarak daha ağır sonuçları içeriyor. Bir kere 2018 yılı başta Erdoğan ve onun İçişlerinde sözcülüğüne soyunan Süleyman soylu için daha derin anlamlar taşıyor. PKK’nin bitmek üzere olduğu, gerillanın kaçacak delik aradığı, inlerinin her gün tonlarca ağırlıkta ağır bombardımanlarla imha edildiği, örgüte katılımların durdurulduğu her gün renk renk listelerde başlarına ödül konmuş örgüt yöneticilerinin imha edildiği ve bunun için tarihte görülmemiş bir biçimde topyekün olarak tüm devlet imkanlarının kullanıldığı, milyarlarca dolar ekonomik bütçelerin ayrıldığı bir süreçte iki bin kayıp! Bu reel durum her şeyden önce savaşın yol açtığı sonuçların hiç de basına yansıdığı gibi yürümediğini gösteriyor. PKK yetkililerinin Erdoğan’ın ve Türkiye’nin tarihin en zorlu sürecini yaşadığına dair açıklamaları da, HPG bilançosunda daha gerçek haline kavuşuyor. Çünkü yalan, hem de bu düzeyde bir organizasyon temelinde toplumun zihnine kazınmak istenen yalan, zayıflığın, telaşın işaret fişeği olma özelliği taşıyor.

ASKERİ BAKIMDAN 2018 YILINDA NE OLDU?

Peki, neler yaşandığı geçtiğimiz bu bir yıl içinde? Öncelikle daha yılın başında Türkiye Efrîn’e yönelik gerçekleştirdiği işgal operasyonlarının rüzgarını arkasına alarak Türkiye ekonomisinin büyük bir kısmını hesapsız bir biçimde sarf etme pahasına yüksek tekniğe dayalı olarak 163 civarında kara operasyonu gerçekleştirmiş. Bununla da yetinmemiş asıl operasyon kuvveti olarak hava bombardımanını devreye koymuş. Tam olarak 370 civarında hava operasyonu gerçekleştirmiş, 313 helikopter saldırısıyla bu saldırılara takviye sağlamış. Bunun karşısında o “hareket edemez hale getirilen gerilla güçleri” tam olarak 556 eylem gerçekleştirmiş. Yani 556 eylem için binlerce gerilla organize olmuş, binlerce gerilla hazırlık yapmış ve binlerce gerilla bu eylemlerde rol oynamış. Bu eylemler sonucunda 2103 civarında ‘düşman kaybı’ (Polis-Asker) yaşanmış. 56 civarında zırhlı araç imha edilmiş. Tüm bir yıl içerisinde gerçekleşen savaşta yaklaşık 523 gerilla yaşamını yitirmiş. Bunlar bilançodan kaba anlamda aldığımız bilgiler. Detaylar savaşın biçimine dair daha önemli ip uçları taşıyor. Örneğin bu eylemlerin bir çoğunun birliklerin içlerine kadar sızılarak geliştirildiği, deyim yerindeyse inlerine girildiği gerçeği gibi. Ama bunun karşısında Türk ordusu savaşı kilometrelerce uzaktan güdümlü füze atımlarıyla bilgisayar üzerinden yönetmiş.

13 YILLIK SAVAŞTA AKP’NİN TOPLAM KAYBI: 16.456

AKP hükümeti Türkiye’de 2002 yılında iktidar olmuştu. 2002 yılından 2004 1 Haziran tarihine kadar PKK’nin içinde bulunduğu eylemsizlik pozisyonu gereği bu yıllar çatışmasız geçmişti. AKP’nin Kürt toplumuna ve PKK’ye yönelik yoğunlaşan saldırı planları ardından 2004 yılının 1 Haziran’ında PKK askeri atılım kararı almış bunu uygulamaya koymuştu. Dolayısıyla 2005 yılı itibariyle savaş yeniden şiddetlenmiş kimi ateşkes ve eylemsizlik süreçleriyle dönem dönem kesintiye uğrasa da ta bu güne gelmişti. Tam olarak 13 yıllık bir süreçten bahsediyoruz.

Şimdi bu 13 yılın savaş bilançolarına bir bakalım; Türk devleti bu çatışmalarda 2005 yılında 1076, 2006 yılında 853, 2007 yılında 446, 2008 yılında 1328, 2009 yılında 128, 2010 yılında 183, 2011 yılında 505, 2012 yılında 2221, 2013 yılında 1, 2014 yılında 35, 2015 yılında 1557, 2016 yılında 3404, 2017 yılında 2616 son olarak 2018 yılında ise 2103 kayıp vermiş. Bunun karşısında ise on üç yılın toplamında 3093 gerilla yaşamını yitirmiş. AKP iktidarında gelişen savaş kaybı toplamda 16456. Burada en yoğun kayıplar süreci ise AKP’nin kendi özel ordusunu inşa ettiği, savaşın sorumluluğunu tümüyle üstlendiğini iddia ettiği süreçten bu yana gelişen kayıplar. 2018 yılını bir zafer gibi yansıtan AKP’nin iddiası karşısında bilanço şunu söylüyor; ön üç yıllık savaş dönemi içerisinde Türk ordusunun kaybı sadece 2012, 2016 ve 2017 yıllarında 2000’in üzerine çıkmış durumda. 2018 yılında açıklanan 2103 rakamı bu ağır kayıpların sürdüğünü gösteriyor.

ERDOĞAN’IN GİZLEDİĞİ HEZİMET

Bu düzeyde bir kaybın başka ülkelerde iç savaşın işareti sayıldığı, nice hükümetler devirmeye muktedir bir rakam olduğunu tartışmaya bile gerek yok. Ama mevzu bahis tabi ki Türkiye!

İki bin rakamı gizlenmeye, hiçbir değeri yokmuşçasına hasır altı hale getirmeye kudret bir yalan organizasyonu ve onun ardında zor ve korku aygıtı olarak faşist bir devlet söz konusu. Ama bu rakamlar PKK ile yürütülen savaşta geçtiğimiz yıllara göre önemli bir düzey ifade ettiği gerçeğini değiştirmiyor. Bu yıl gerilla savaşının düzeyini yarattığı sonuçları algılamamız oldukça zor ve sancılı geçti. Bu doğrudur. Erdoğan bizzat üzerinde durduğu özel savaş basını ve örgütlenmiş büyük yalan teşkilatı bu sonucu doğurdu. AKP savaşın sonuçlarının topluma ulaşmasını engelledi. Toplumu bu bakımıyla aldattı. Tüm bunları yaparken Türkiye Rojava’da yaşanan gelişmeleri öne çıkararak içerde yaşadığı ağır darbeleri güncel itibariyle gizlemeyi başardı. Ancak yıl sonuna gelince HPG’nin açıklamış olduğu bu bilanço gerçekleri tüm çıplaklığıyla bir kez daha gözler önüne serdi. Bu anlamıyla bilançonun bu vurucu etkisi yok sayılamaz.