HPG bilançosunun anlattıkları -3-

HPG’nin açıklamış olduğu 2018 yılı bilançosunun önemli sonuçlarını değerlendirmiştik. Burada dikkate değer önemli birkaç husus daha var...

HPG’nin açıklamış olduğu 2018 yılı bilançosunun önemli sonuçlarını değerlendirmiştik. Burada dikkate değer önemli birkaç husus daha var. Özellikle yıl sonuna doğru Halk Savunma Merkez Karargah Komutanı Murat Karayılan’ın basına verdiği demeçlerde dillendirdiği yeni yüzyılın gerillacılığını yaratma arayışları, yine bu arayışın bir parçası olarak gündeme gelen yeni taktik hamleler!

YENİ TAKTİK VE YENİ TEKNİK!

Bu eksende 2018 yılının sonlarına doğru kamuoyunun hala sırrını çözemediği bir dizi eylem de gerçekleşti. Türkiye basını kimi görüntülerinin de basını yansıdığı bu eylemleri görmezden gelemedi. Bu eylemi HPG açıklamasında şu şekilde duyurmuştu.

“9 Kasım günü akşam saatlerinde ve 10 Kasım günü saat 9 sularında Türk devletinin 6 ayrı askeri üs alanı ile Şırnak Valiliği güçlerimiz tarafından vurulmuştur. Bu kapsamda Şemdinli’ye bağlı Bêsosın Köyü Sılor Tepesi (Ortaklar Köyü Süngü Tepesi), Hakkari Dağ Komando Tugayı, Şırnak 23. Tümen Komutanlığı Merkez Alanı, Cizre Tank Taburu, Silopi Hacılar Askeri Toplanma Alanı ile Silopi’ye bağlı Şehit Mesut Sınır Karakolu etkili bir biçimde vurulurken, saat sabah 9’u 5 geçe Şırnak Valiliği’nin önüne de bir atımlık vuruş gerçekleştirilmiştir.

Yeni bir taktik ve teknikle gerçekleştirilmiş bulunan bu devrimci hamlede düşmanın yaşadığı önemli kayıplar olmuştur. Ancak her zaman olduğu gibi faşist Türk devleti gerçekleşen bu eşzamanlı ve kapsamlı eylemlerde yaşadığı kayıpları gizlemiştir.”

HPG’nin bu açıklamayı yaptığı sıralarda eylemin sonucu karakollarda meydana yüksek tesirli patlamaların cephanedeki kimi arızalar sonucu meydana geldiği iddia edilmişti.

Bu yeni hamle ve hazırlık sürecinin 2019 yılına daha etkili bir eylemsel düzey ile taşacağını beklemek gerekir. Başka türlü bir savaş atmosferi yaratacak olan bu hamlelerin gerilla güçlerini yeni tarz ve tekniği etkili kullanan bir tarzda AKP rejimini daha derinden zorlayacağı tartışmasızdır.

Bu durum böylelikle 2019 yılında neler olacak sorusuna da kısmen cevap niteliğini taşımaktadır.

ROJAVA’YA SALDIRIYI TOPYEKÜN İMHA SALDIRISI OLARAK GÖRMEK…

2019 yılında askeri bakımdan neler olacağı ile ilgili bir diğer önemli husus da Rojava Kürdistanı’na yönelik olan işgal hazırlıklarıdır. Yine Sayın Karayılan’ın açıklamaları bu saldırı planını topyekün bir imha saldırısı ve son büyük savaş olarak ele alındığını ortaya koydu. Aslında böyle büyük bir saldırıyı Botan’da, Kuzey Kürdistan alanlarında beklediklerini, buna göre hazırlıklarının olduğunu ama deyim yerindeyse Türkiye’nin bu son savaş mecrası olarak Rojava Kürdistan’ını tercih ettiğini dillendirdi. Bu açıklamalar PKK’nin mevcut saldırıyı topyekün imha saldırısı olarak değerlendirdiğini, bu saldırıların her dört parçayı kapsayacağını, Kürtlere dair ayırım gözetmeden her türlü değerin tasfiyesinin amaçlandığını düşündüğünü gösteriyor. Bunun karşısında gelişecek tutum olarak direnişi işaret eden Kürt Özgürlük hareketinin tüm bileşenleri karşı hamle olarak her alanda topyekün direniş ve mücadeleyi örgütlemeyi ön görüyor. Yani Rojava’ya saldırı durumunda KCK tüm örgütlenmeleriyle her parçada her zeminde topyekün direnişi geliştirecek.

Bu açıklamaların anlamının yanı sıra açıklamayı yapan kurumsal kimlik de çok önemli! Açıklamayı Murat Karayılan Halk Savunma-Merkezi Karargah Komutanı olarak yaptı. Merkezi Karargah Komutanlığı aslında eşittir HPG-YJA Star değil. KCK sisteminin bir parçası olan bu merkez Kürdistan’ın her dört parçada Meşru Savunma çizgisinde savunulmasını amaçlayan tüm askeri çalışmaların çatı kurumu niteliğinde. Dolayısıyla HPG’yi de içine alan ama Kürdistan’daki tüm öz savunma ve askeri çalışmaları da kapsayan bir karargah merkezi. Bu bakımdan bu kurum Kuzey Kürdistan kadar Rojava’da, Rojhilat’ta ve Başur Kürdistan’ındaki askeri gelişmeleri takip eden, sorumluluk taşıyan, buralara yönelik de politika oluşturan bir kurumsallık. Dolayısıyla doğrudan bir bağları olmasa da YPG-YPJ, HRK ve RJAK, YPS gibi örgütlerin açıklamalarını önemsediği, tecrübesinden deneyimden faydalandığı bir merkez olma özelliğini taşıyor.

Bu bakımdan Rojava’yı işgal topyekün bir saldırı ve son savaş olarak değerlendirildiğine göre bunun karşısında diğer öz savunma güçleri de buna göre pozisyon alacaktır. HPG ve YJA-Star gerillalarının 2019 yılı sürecine bu temelde yaklaşması demek Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yeni hedef tanımlarının ve yeni eylem biçimlerinin gündeme girmesi anlamına gelebilir.

ULUSAL BİRLİK POLİTİKASI GELİŞMEZSE ÇATIŞMA GÜNDEME GELEBİLİR

Burada diğer önemli bir nokta da Güney Kürdistan ve Medya Savunma Alanlarına yönelik olarak kimi Güneyli güçlerin işbirlikçi ve saldırgan duruşlarıdır. Bu işbirlikçi ve saldırgan duruş mevcut durumuyla açıktan ilan edilmiş değildir. Bu PKK’nin hem askeri hem siyasi hem ideolojik gücüne karşı duyulan korku ve kaygıdan ileri gelmektedir. Ancak gelişmeler topyekün savaş seviyesine ulaşır ise bu kötü niyeti cesaretlendirici tehlikeli destekler gündeme gelebilir? Bu gizli tavır açıktan savaşır bir seviyeye ulaşabilir. Örneğin ENKS Rojava Kürdistan’ın da böyle bir rol oynamaktadır. Ya da bu bazı Güneyli güçler mevcut durumdan faydalanmak isteyebilir. Örneğin Rojava’ya dönük gelişecek topyekün saldırıda Rojava’ya yerleşme, buraları devralma gibi taahhütler karşılığında, bu büyük saldırının bir parçası olabilir. Bu gayet mümkündür. Mevcut durumda bu güçler, Kürtlerin açık düşmanı ve katili olan Türkiye ile içine girdikleri işbirlikçi ve teslimiyetçi ilişkiden çekinmemekte, birçok örgütünü, kurumunu Türkiye İstihbaratının denetimine ve yönlendirmesine açmaktadır. Böylesi bir durumda bu güçlerle ilişkiler gerginleşebilir. Bu durumun önüne geçebilmenin tek yolu bu güçlerin Türkiye ile ortak iş tutmaktan kaçınıp, ulusal bir topyekün saldırının yaşanma ihtimali olan 2019 da ulusal birlik politikasına uygun hareket etmesidir.

BU KAOSTAN KÜRTLER BÖLGESEL BİR DEVRİMLE ÇIKABİLİR

Sonuç olarak hem 2018 yılında HPG bilançosunun anlattıkları, bir bütün olarak direnişçi öz savunma güçlerinin 2019 yılına yüklenecek olan bir topyekün savaşı tüm yönleriyle karşılamaya yetecek güçte ve hazırlıkta olduğunu göstermektedir. Gerilla mücadelesinin ve savaş tarzının gücü çok büyük ordular karşısında bile kazanmaya yetecek niteliktedir. Kürt halkının bu alanda kaygı duymasına gerek yoktur. Kaygı duyulması gereken zeminler üzerinde yoğunlaşmak, bu zeminleri yeter hale getirmeye odaklanmak daha doğru olanıdır. Demokratik siyaset alanları, örgütlenme çalışmaları, diplomasi, basın, kültür, gençlik, kadın vs. tüm zeminlerin bu topyekün saldırılar karşısında topyekün direniş çizgisinde kendilerini yeterli düzeyde hazırlamaları Kürt halkı için risklerle dolu bu süreçten büyük bir bölgesel devrimle çıkılmasına yol açabilir.