Kerkük kimin kenti?

Yeraltı zenginliklerinden dolayı tarih boyunca üzerinde hesapların eksik olmadığı Kerkük, yeniden hesaplaşma sahası yapılmaya çalışılıyor.

Birçok güç Kerkük üzerinde hak iddia ederken, Kerküklüler ise "Onlar için yerin üstündekiler değil, yerin altındakiler değerli" diyor.

Tarih boyunca Ortadoğu'nun önemli siyasal ve ekonomi kentlerinden birisi olan Kerkük, Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) referandum kararı almasıyla beraber yeniden birçok uluslararası ve bölgesel gücün odaklandığı yer oldu. Bölgenin yeni "hesaplaşma sahası" yapılmak istenen Kerkük'ün kimin şehri olduğu bugünlerde sıkça gündeme getiriliyor.

ZENGİNLİĞİ BAŞINA BELA

Kürt, Arap, Türkmen ve Asurilerin yüzyıllardır birlikte yaşadığı Kerkük, Birinci Dünya Savaşı sırasında üzerinde en çok hesap yapıldığı kent olduğu gibi bugün de üzerinde en çok hesap yapılan kentlerden biri. Zengin petrol kaynaklarının başka bir deyişle başına bela olduğu Kerkük, Güney Kürdistan'da alınan referandum kararıyla Türkiye, İran, Irak başta olmak üzere birçok uluslarası gücün de operasyon sahası olmaya başladı.

KENTİN TARİHÇESİ

Sümerler tarafından kurulduğu belirtilen ve MÖ 1000'li yılarda proto-Kürt olarak nitelendirilen Hûrîler, daha sonra Huriler, Babiller ve daha birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Kerkük'ün ismine ilişkin ise çok sayıda rivayet mevcut. Yaygın görüşlerden biri, ismin ilk halinin  Sümerce'de "doğru yapılan iş" anlamına gelen Karkûk olduğu, Iraklı tarihçi Tofiq Wehbi ise Kerkük'ün isminin Asurîce "kale anlamına gelen "ker" kelimesinin ve büküm eki "hûk"un gelmesiyle oluştuğunu savunuyor. Yazar Muhtesam Selayî de Kerkük'ün Nasıralılar tarafından "Kerxa" olarak isimlendirildiğini savunuyor.

BÜYÜK İSKENDE DE KERKÜK'TEN GEÇTİ

Ancak Kerkük'ün geçmişine dair en eski bilgiler, MÖ 1000'li yıllara ait. Hurilerin hakim olduğu bu dönemde "tanrılar şehti" anlamına gelen Erbaxa ve İlani isimlerinin de kullanıldığı belirtiliyor. Hurilerin yönetiminde kent merkezinin şimdiki Leylan kasabası yakınlarında Nûzî olarak isimlendirilen bir yer olduğu, Gutilerin yönetiminde ise merkezin şimdiki Arefe Mahallesi yakınlarında olarak Erbexa olarak isimlendirilen yer olduğu belirtiliyor.

Iraklı tarihçi Muhtesam Selayî Büyük İskender'in MÖ 321 yılında Hewlêr'den Babil ülkesine doğru giderken Kerkük'ten geçtiğini aktarıyor. Bugün adeta Kerkük'ün baş belası olan ve herkesin kapmak için kavga verdiği petrolün ilk nüveleri o zaman kayıtlara geçiyor. Selayî, Büyük İskender'in dikkati çeken alev çıkaran sarnıçların onun tarihçileri tarafından "Gurgur" olarak isimlendirildiğini iddia ediyor.

HALKIN HAFIZASI NE DİYOR?

Halkların binlerce yıllık hafızasın olan sözlü tarih ise isimlendirmenin halka ait olduğunu ve bugünkü petrol kuyularının ilk hali olan sarnıçlardan çıkan seslerden esinlendiğini ve halkın buraları kutsal gördüğünü söylüyor. Sözlü tarih, Bawe kelimesinin Zerdüştilikten kalma olduğunu ve dini mertebe anlamı taşıdığını ve halkın bu sarnıçları "Bawe Gurgur" olarak isimlendirdiğini rivayet ediyor. Sarnıçların kutsal sayıldığını belirten sözlü tarihçiler, Kerküklü kadınların alev çıkaran bu sarnıçlara giderek, "Bawe Gurgur bi gur hatim, ji bo kur hatim (Baba Gurgur, çok gür geldim, erkek çocuk için geldim)" diyerek dua ettiğini belirtiyor.

LOZAN'DA KERKÜK...

Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı'nın bakiyesi üzerine Lozan Anlaşması'yla kurulan Türk devletinin Musul'la Misak-ı Milli sınırları içerisinde görerek, hak iddia ettiği Kerkük, daha sonra Şêx Seîd isyanının bastırılması karşılığında Irak'ı elinde tutan İngilizlere bırakıldı. İlk olarak 1927 yılında resmi olarak petrol çıkarılmaya başlanan Kerkük'te dünyanın en kaliteli petrol yatakları bulunuyor. "Siyah inci" olarak adlandırılan petrol bölge halkları için acıdan başka bir şey getirmedi.

SADDAM'IN SAVAŞ YAKITI OLDU

1970'li yıllardan 1990'lı yıllara kadar Güney Kürdistan'da süren özgürlük savaşında Saddam Hüseyin'in en çok korumaya aldığı kent Kerkük oldu. Çünkü Kerkük'ten çıkarılan petrol Saddam'ın Kürt savaşının yakıtıydı, aynı zamanda. 2003 yılında Saddam'ın devrilmesin sonrası 2005 yılında yapılan Irak anayasasında Güney Kürdistan'ın federatif yapısı güvence altına alındı ancak Kerkük, yine Lozan'da olduğu gibi çözümsüz bırakıldı. Irak anayasasının 140'ıncı maddesine göre, Saddam zamanında yapılan Kürt ve Türkmen tehcirlerinin yarattığı demografik değişimin eski haline getirilmesi için iki yıl çalışılması ve daha sonra referanduma gidilmesi öngörülüyordu.

ARAPLAŞTIRMA POLİTİKASI

Yoğun bir Araplaştırma politikası güden Saddam, Kerkük ve ilçelerindeki Kürt nüfusun büyük bölümünü başka yerlere göçertti. Mesela 1957 yılında yapılan nüfus sayımında Kerkük'te Kürtler 187 bin 593 kişiyle nüfusun yüzde 48.2'sini, Araplar, 109 bin 620 kişiyle nüfusun yüzde 28.2'sini, Türkmenler 83 bin 371 kişiyle nüfusun yüzde 21.4'ünü ve Asûrîler bin 605 kişiyle nüfusun yüzde 0.4'ünü oluşturuyordu.

1977 yılında yapılan nüfus sayımında ise Araplaştırma politikasının ilk yılları olmasına rağmen Kürt ve Türkmen nüfusun oranında ciddi bir azalma olduğu açıkça görülüyor. 1977'deki nüfus sayımına göre, Araplar 218 bin 755 kişiyle nüfusun yüzde 45'ini, Kürtler 184 bin 875 kişiyle nüfusun yüzde 38'ini, Türkmenler 80 bin 347 kişiyle nüfusun yüzde 17'sini oluşturuyordu.

KÜRTSÜZLEŞTİRME POLİTİKASI

Yıl 1997 olduğunda ise Araplaştırma politikasının artık Kürtsüzleştirme ve Türkmensizleştirme politikasına evrildiği görülüyor. 1997 yılında yapılan nüfus sayımında 544 bin 596 kişiyle nüfusun yüzde 72'sini, Kürtlerin 155 bin 861 kişiyle nüsufun yüzde    21'ini ve Türkmenlerin ise 50 bin 99 kişiyle nüfusun yüzde 7'sini oluşturduğu görülüyor.

HER BİR KÖŞESİNDEN BİR YER KOPARILDI

Demografik yapıda yapılan oynama idari yapıda da uygulandı. Kerkük'ün birçok ilçesin ondan koparılarak başka vilayetlere bağlandı. Xaneqîn Enbar vilayetine bağlanırken, Xurmatû Selahadin vilayetine, Çemçemal ise Süleymaniye'ye bağlandı. Sürekli bir parçası koparılan Kerkük'ün şu anda Dubîz, Dakûk, Altınkoprü, Pirdê ve Hawîce gibi ilçeleri ve Karaincir, Leylan, Reşad gibi nahiyeleri bulunuyor.

KENTİN ŞİMDİKİ NÜFUS DURUMU

Kerkük'te 1997 yılından sonra nüfus sayımı yapılmadığı için kentin nüfusu tam olarak bilinmiyor. Ancak 2014 yılında yapılan Irak parlamento seçimleri sonuçlarına göre, şu anda kentin yüzde 53'ünü Kürtler, yüzde 47'sini ise Araplar ile Türkmenler oluşturuyor. Irak parlamentosunda 12 sandalyesi bulunan Kerkük'te bu sandalyelerin 6'sını YNK, 2'sini KDP, 2'sini Araplar ve 2'sini de Türkmenler almıştı.

MAHALLE MAHALLE KERKÜK

2014'teki DAİŞ savaşı sonrası nüfusunun bir milyon 400 bini aştığı tahmin edilen Kerkük'te Kürtler yoğunluklu olarak 14 mahallede (Rehimava, Azadî, Mamostayan, Şorice, İskan, Bilax, Koriyeşkew, Hesîreka, Tepê Mele Ebdulah, Derwazê Bakûr, Îmam Qasim, Şorax ve Ehmed Axa), Tükmenler 5 mahallede (Musala, Muelimîn, Bağdat yolu, Kasaphane, Elmas), Araplar 11 mahallede (Bağdat Yolu, 1 Haziran, Wehde, Hurriye, İştirakiye, Mendude, 7 Nisan, Hey Baas, Nesrû Uribe, Qadisiye, Xirnate) ve Asuriler ile Keldanile ise 3 mahallede (Şatirlû, Erefe, Elmas) ağırlıktalar.

KERKÜK'TEKİ SİLAHLI GÜÇLER

2005'te yapılan Irak anayasasında bu büyük demografik değişimin nasıl çözüleceği konusunda her herhangi bir proje oraya konulmadan 2007 yılında referandum yapılacağı sadace sözden ibaretti. Nitekim o referandum hiçbir zaman yapılmadı. Ancak kentin güvenliği ise ağırlıkla Kürdistan Yurseverler Birliği'nden (YNK) olmak üzere pêşmerge, Irak ordusu tarafından sağlanmaya başlandı.

Şimdi ise Kerkük ve çevresinde YNK pêşmergesi ile asayiş güçleri, KDP pêşmergesi ile asayiş güçleri, Irak federal polisi, HPG ile YJA-Star gerilları ve Heşdî Şabî güçleri bulunuyor. Öte yandan Türk MİT'i tarafından kurulan ve yönetilen Irak Türkmen Cephesi (ITC) de silahlı gücünün olduğunu iddia ediyor. Kerkük'ün Hawice ilçesi de hala DAİŞ çetelerinin elinde bulunuyor.

GERİLLA AKTİF SAVUMAYA KATILDI

2014 yılında DAİŞ ortaya çıktığında ise Kerkük'ün petrolleri daha önceki iktidarların iştahını kabarttığı gibi DAİŞ'in de iştahını kabarttı. Yönünü Kerkük'e veren DAİŞ, Saddam'ın Sünni Arapları yerleştirdiği Hawice ilçesini ele getirip Kakai Kürtlerin yoğunlukta olduğu Dakuk'a yönelince Irak ordusu kentten çekildi. Kent YNK'nin kontrolünde kaldı ve tehditlerin büyümesi üzerene PKK gerillaları Kerkük'ü savunmak için kente geldi ve birçok cephede aktif savunmaya katıldı. KDP ise tuttuğu birçok yerden kırılarak, Kerkük'ün en zengin petrol yataklarının bulunduğu Dubiz ilçesindeki Bay Hasan'ı sıkı sıkı korumaya aldı.

PETROL SAHALARI

Önce İngilizlerin daha sonra Saddam Hüseyin'in siyah incisi yani petrollerinden bolca istifade ettiği Kerkük'te; Bay Hasan, Havana, Baba Gurgur ve Gaz Şimal gibi dört ana petrol yatağında binlerce petrol kuyusu var. Söz konusu petrol kuyularındaki Dubiz'daki Bay Hasan tamamıyla KDP'nin elinde bulunurken, Havana KDP ile YNK'nin, Baba Gurgur'un da bağlı olduğu Gaz Şimal ise Irak merkezi hükümeti ile YNK'nin elinde bulunuyor.

DEVASA RAKAMLAR

Irak Petrol Bakanlığı'nın verilerine göre, Kerkük'te günlük olarak toplam 530 bin varil petrol çıkarılıyor. Bu petrollerin önemli bir kısmı KDP tarafından Kerkük-Ceyhan boru hattıyla Türkiye'de işletilip, Türkiye'ye satılıyor. Ancak KDP Türkiye ile yaptığı petrol anlaşmalarının içeriğini hiçbir zaman kamuoyuna açıklamadı. Gaz Şimal'den çıkarılan petroller ise Irak'taki farklı rafinerilerde işletilip iç ve dış pazara sürülüyor.

KERKÜKLÜLERE PETROLÜN DUMANI KALIYOR.

Kerkük eyalet yasasına göre, kentten çıkarılan her varil petrol için bir doların Kerkük vilayet hazinesine aktarılması gerekiyor. Irak Petrol Bakanlığı'nın açıkladığı "Kerkük'te günlük olarak olarak 530 bin varil petrol çıkarılıyor" verisinden hareketle Kerkük Vilayeti'nin günlük 530 bin dolar gelirinin olması gerekiyor. Bu aylık olarak 15 milyon doları aşkın bir meblağa tekabül ediyor. Ancak Kerkük'ün su şebekesi, elektrik hatları, yolları ve kentin alt yapısına bakıldığında kentin büyük bir köyden farkı olamayan görüntüsü, bölgedeki birçok örnekte olduğu gibi bu gelirin de sözde kaldığı anlaşılıyor. Kerküklüler ise başka bir ifadeyle petrolün sadace dumanının kendilerine kaldığını dile getiriyor.

KERKÜK'TE YERİN ALTINDAKİ YERİN ÜSTÜNDEKİLERDEN DAHA DEĞERLİ

Kerkük'te Kürt, Arap, Türkmen fark etmeksizin büyük bir çoğunluk dünyanın en zengin toprakları üstünde yoksulluk içinde yaşamaya devam ediyor. Sokakları çöpten geçilmeyen, kanalizasyonları sokakların ortasında akan, havasında sürekli petrol dumanı olan Kerkük'te, bu önemli zenginliklere sahip olanlar için her zaman yerin altındaki yerin üstündekilerden daha çok önem arzetti...