KODAR'dan Yol Haritası

KODAR, İran'da 19 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi hazırladığı yol haritasını tartışmaya sundu.

Doğu Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Hareketi (KODAR), İran'da 19 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi hazırladığı yol haritasını tartışmaya sundu. Mevcut durum, imkan ve tehlikelere dikkat çekerek, yapısal demokratikleşme öneren KODAR, Suriye örneğini hatırlatıp iç dinamiklerle çözümün gerekliliğini vurguladı.

KODAR, İran üzerinde dış müdahalenin gölgesinin olduğu bu dönemde iktidarın, vakit geçirmeksizin stratejik bir yaklaşımla demokratikleşme için gerekli olan zemini hazırlaması gerektiğini belirtti. KODAR üçüncü çizgi stratejisine uygun bir özsavunma anlayışıyla değişim ve dönüşüm için ne dış müdahaleyi işlevsel buluyor ne de var olan egemenlik ve zulmün devamını akıllıca bir yol olarak görüyor. Demokratik siyaset, anayasa ve hukuk mekanizmaları, demokratik paradigmayla iktidarın aşılması, demokratik siyaset süreci için toplumun hazırlanması, yerel demokratik yönetim modelinin geliştirilmesi gibi kapsamlı öneriler sunan KODAR, iktidarın bu paradigmayla bir olmaması ya da demokratik uygulamalar karşısında engelleyici tutum takınmasının, toplumu ve KODAR’ı başka yolları seçmeye götüreceğinin altını çizdi. KODAR, önümüzdeki dönemde demokratik istem ve taleplerinin yer aldığı bir deklarasyonu yayımlayacağını da duyurarak, böylece iktidarın belirtilen çizgi doğrultusunda Kürt halkı ve diğer İran halklarının, demokratik istemleri için gerekli olan değişime hazırlık derecesini görebileceklerini kaydetti. KODAR, iktidarın bu deklarasyona vereceği cevap ve tutumun, önümüzdeki süreçte Kürdistan ve İran için yol ayırımının başlangıcı olacağını; seçimlerine ilişkin tutumu da belirleyeceğini söyledi.

SEÇİMLER 19 MAYIS'TA

İran, 19 Mayıs’ta yapılacak 12. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor. İslam Devrimi Güçleri Halk Cephesi (CEMNA) Kongresi’nde seçilen 5 aday adayı arasında yapılacak nihai elemelerde, muhafazakarların İbrahim Reisi ile seçime girmesi bekleniyor. İran Seçimleri Gözetleme Merkezi'ndeki görevinden istifa eden ve muhafazakar kanadın aday adaylığı için gelen teklifleri kabul eden Reisi, 'reformcular' tarafından desteklenen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye karşı en iddialı adaylar arasında gösteriliyor. Reisi, İran'daki en güçlü vakıf olan Meşhed kentindeki İmam Rıza Külliyesi ve türbeye vakfedilen malları yönetiyor. Gençlik yıllarında birçok kentte savcılık görevinde bulunan 56 yaşındaki Reisi, Humeyni'nin talimatıyla 1988 yılında hapisteki rejim muhaliflerinin idam kararını vermek üzere oluşturulan ve muhaliflerce "ölüm komitesi" şeklinde adlandırılan 4 kişilik komitede de yer almıştı. İran Genel Denetleme Kurumu Başkanlığı ve İran Yargı Organı Başkan Yardımcılığı da yapan Reisi, 2014-2016 yılları arasında İran Başsavcılığı görevini üstlenmişti. Ancak İran lideri Ali Hamaney'e rağmen adaylık başvurusunda bulunan eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad da dikkatleri üzerine çekti.

İran Reformistleri Seçim Politikaları Konseyi Başkanı Muhammed Rıza Arif, geçen ay düzenlenen konseyin olağanüstü toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ruhani'yi destekleyeceklerini duyurdu. Arif, 2013'teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ruhani lehine yarıştan çekilmişti. Cumhurbaşkanı Ruhani liderliğindeki İtidal ve Kalkınma Partisi ile 'reformistler', Şubat 2016'da yapılan 10. dönem İran meclisi ve 5. dönem Uzmanlar Meclisi seçimlerine Reformistler ve Hükümeti Destekleyenler Birliği çatısı altında katılmış ve aldıkları yüksek oyla muhafazakarları geride bırakmıştı.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylık başvuruları, 11-15 Nisan arasında alındı ve kesin aday isimleri 26 Nisan'da duyurulacak. 'Reformist' veya muhafazakar olsun tüm siyasi gruplar, birkaç aday çıkararak meydanlarda, televizyon programlarında ve basın toplantılarında asıl adaylarını destekler, seçime birkaç gün kala da "esas aday" lehine çekilirler. Fakat Ahmedinejad'ın nasıl bir yol izleyeceği belirsizliğini koruyor.

İran anayasasına göre, siyasi ve mezhepsel hüviyete sahip, İran asıllı ülke vatandaşı, yöneticilik vasfı olan, ülkenin resmi mezhebine (Şii) bağlı erkekler Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olabiliyor. Kesin adayların isimleri Anayasayı Koruyucular Konseyi'nin onaylamasından sonra 26 Nisan'da duyurulacak.

KODAR'IN YOL HARİTASI

Doğu Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Hareketi (KODAR) da Kürt sorununu çözümü ve İran'ın demokratikleştirilmesi için hazırladığı Yol Haritası'nı tartışmaya açtı. Mevcut durumun hem iktidar güçleri hem de reform isteyen güçler için oldukça zor olduğunu; siyasi, hukuki, ekonomik ve toplumsal krizin aşılmasının temel şartının, "Demokratik Model" olduğunu vurgulayan KODAR, bunun geçmiş dönemlerin ihtiyaçlarını karşıladığı gibi, dış müdahaleler karşısında da durma anlamına geleceğini vurguladı. Birlikte, eşit ve rızaya dayalı yaşamanın zeminini hazırlayacak bu modelin, demokratizasyon ve açılımlarla acil bir gereklilik olduğuna işaret eden KODAR, "Cumhurbaşkanlığı seçimi, iktidarın, demokratizasyonu ve çözümün yollarını yeniden adlandırmada bir sınav anlamını barındırmaktadır" dedi.

ÖNCE KABUL SONRA ÇIKIŞ

Açıkça bir krizin var olduğunun kabul edilmesi; ardından görevlerini omuzlayarak var olan krizden demokratikleşme yoluyla çıkıp Kürdistani ve İrani halkların, bireysel ve toplumsal hakların tüm toplumsal katmanlarda garantiye alınması gerektiğini belirten KODAR, yeni anayasanın hayatiyetine işaret etti: "Anayasanın üstlenmesi gereken görev, İran’ı tüm halkların, cinslerin, mezheplerin ve kimliklerin ortak vatanı olarak kapsaması gerekliliğidir. Anayasanın temel derdi üst bir kimlik anlayışıyla, toplumun demokratik birliğini sağlamak olmalıdır, tüm toplumsal zenginliklere saygılı ve tüm hakları garanti altına almalıdır. 'Demokratik Ulus' esprisiyle ortak ruhu yaratmalıdır. Özgür, adil ve demokratik bir anlaşma olmalıdır. Anayasa, pratikteki güvencelerini de adlandırmalıdır. Bunun dışında bir başka önemli nokta da şudur; hiçbir güç, bunlar mezhepsel, siyasi veya askeri olabilir, kendi tercih veya düşündüğünü tek taraflı olarak hukuk ve siyaset yoluyla toplum üzerinde dayatmamalıdır."

SEÇİMLER ÖNEMLİ BİR FIRSAT

Geçmiş dönemlerden farklı olarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önemli bir imkan sunabileceğini; demokratikleşme sürecinde bir pencere açabileceğini; iktidar ve seçim sürecinde yer alan güçler arasında bu imkan ve zamanın heba edilmesiyle sonuçlanacak çatışmaların, stratejik bir yanlış olacağı gibi kendisiyle birlikte felaketleri getireceğini savunan KODAR, şunun altını çizdi: "Toplumda, 'kötü' ve 'daha kötü' ikilemini yaratarak, gelecekteki değişimi karşılamak mümkün değildir. Seçimlerde her çeşit kurnazca taktiklerin uygulamaya sokulması, hiç tahmin edilmeyen büyük felaketlerin gerçekleşmesini hızlandıracaktır."

KODAR 8 KOMİSYON ÖNERDİ

İran’ın sorunlarının demokratik yolla çözümü noktasında, farklı alanlarda bazı komisyonların oluşturulması gerektiğini kaydeden KODAR, 8 komisyon önerdiği Yol Haritası'nda işlevlerini de izah etti:

HUKUK KOMİSYONU

Bir yandan Anayasa boyutunda, kanunlar bazında gelişen tartışma ve görüşleri genel olarak takip edecek, öte yandan hukuksal zeminde uzmanların tartışabilecekleri, görüşlerini sunacakları seminer ve toplantıları organize edecek. Aynı zamanda niteliksel olarak Anayasa’nın değiştirilmesine önayak olacak; halkların, mezheplerin, kadınların ve tüm yapıların demokratik siyasi, sivil ve yurttaşlık haklarını garanti altına almanın araştırmasını yapacak.

Bu komisyon demokrat hukukçulardan ve toplum içinde yer alan çeşitli yapıların temsilcilerinden oluşabilir. Aynı zamanda iktidar, hükümet temsilcileri de bu komisyonda yer alarak görüşlerini dile getirebilir. Komisyonun temel amacı, anayasanın değiştirilmesi için sivil toplum ve iktidarın bu değişime hazırlanması ve demokratik siyaset sürecinde hukuksal bütünlüğü sağlamaktır.

YÖNETİMİN YENİDEN ADLANDIRILMASI KOMİSYONU

İran’da demokratikleşmenin öncelikli şartı, merkez-çevre yönetim modeli ve mantığının aşılması, iktidarın merkezden uzaklaşması gerekliliğidir. Bu komisyon bir bütün olarak iradeyi şehir, bölge ve ülke yönetimlerinde ortaya çıkarmalı, bu şekilde iktidarın siyasi istemleri karşısında durabilmelidir. Özyönetim karşıtlığı, yerel güçler için güvensizlik ve bunu yok etmede ısrar anlamına gelmektedir. Yerel demokratik kapasiteden maksimum düzeyde yararlanmak için siyasi, ekonomik, kültürel ve güvenlik yönetimler, kendine güvenmenin ve sağlıklı bir siyasi toplumun nişanesidir. Bu komisyon aynı zamanda bu konuları belgelerle tartıştırabilir ve çözüm yollarını arayabilir. Merkezi yönetimlerin ve siyasi yapılanmanın yarattığı siyasi ve ekonomik tahribatlar var. Şehir ve bölge yönetimlerinde, çok fazla yerel olmayan güçlerin kullanılması, toplumun kendi siyasi ve toplumsal yaşamında, niteliksel ve etkili rolünü oynamada ve etkilemede zayıf kalmasına neden olmaktadır. Sonuçta bu komisyon çeşitli mekanizmaların kullanılarak toplumun daha da güçlendirilmesi ve devletin de küçültülmesi konularında da rolünü oynayabilir.

HALKLARIN ADİL, BİRLİKTE YAŞAMA KOMİSYONU

Bu komisyonun oluşturulma amacı İran içinde yer alan halklar arasında demokratik ve özgür bir uyum ve birliğin sağlanmasına dönüktür. Merkezi bir dil ve etnik uygulamaları, toplumsal yapıların birlikte yaşamına tehdittir. Eşit, birlikte ve ortak bir yaşam için ne saldırı pozisyonundaki nasyonalizm ne de savunma pozisyonunda olan bir nasyonalizm anlamlı bir değişim ve dönüşüm gerçekleştirebilir. Komisyon, konferans ve seminerler yoluyla yoğunlaşabilir, yoğunlaştırabilir. Aynı zamanda İran halkları arasında birliğin ve ilişkilerin daha da güçlendirilmesi için toplum, aydın, devlet ve iktidar üzerine düşen görevlerin neler olduğu konularında da gerekli bilinçlenmeyi ortaya çıkarmalıdır.

KADIN KOMİSYONU

Bu komisyonun görevleri, hukuksal, siyasi, ekonomik ve yönetim alanlarında kadın aleyhinde var olan ayırımcılığın ortadan kaldırılmasına yöneliktir. İranlı kadınların maruz kaldığı ayırımcılık iki kat daha fazladır. Bunun bir bölümü toplumsal düzeyde yaşanan ataerkil zihniyet, bununla birlikte kadın aleyhindeki kanunlardır. Kadın hakları garanti altına alınmadan değerli ve sağlıklı bir demokrasi, eşitlik ya da özgür bir toplumsal-siyasal yaşamın oluşması mümkün olamaz. İran’da demokrasi sürecine girişin temel şartı, kadın aleyhindeki ayrımcılığın ortadan kaldırılmasıdır. Aynı zamanda kadın özgürlüğü ve haklarının teminat altına alınmasını sağlayacak yeni hukuki ve siyasi zeminleri yaratmak da görevleri arasındadır.

GÜVENLİK KOMİSYONU

Komisyonun amacı; güvenlik siyaseti konularında alınması gereken kararların, toplumun demokratik iradesine bağlı olarak gerçekleşmesidir. Gerçek anlamda demokratik olan bir toplumda güvenlik amaçlı askeri güçlerin varlığı sadece toplumsal varlık karşısındaki tehlikeler için değil aynı zamanda demokratik kazanımları korumak amaçlıdır da. Bu doğrultuda gerçekleşen güvenlik anlayışı, öz savunma ruhuna sahip bir örgütlenmeyle, ortak ve ruh birliği anlayışıyla tüm toplumsal yapılarda var olmak, güvenlik güçlerinin en önemli görevleri arasındadır. Bu komisyonla hedeflenen, toplumsal güvenliğin mekanizmalarını oluşturmaktır.

EKONOMİ KOMİSYONU

Bir yandan sırtını 'Petrol Ekonomisi'ne dayayan, öte yandan da eşit ve adil olmayan bir ekonominin gelişmesi, toplum içinde hukuki-siyasi ayrımcılıkların yanı sıra işsizlik, yoksulluk ve toplumsal krizlerin de önünü açıyor. Demokratikleşme olmadan ekonomik gelişmenin de devamlı ve uzun vadeli olması imkansız. Ekonomi Komisyonu'nun görevi, ülke kaynakları ve zenginliklerinin adil bir şekilde dağıtılmasını; ekonominin topluma dayalı olmasını sağlamaktır.

EKOLOJİ KOMİSYONU

Sanayileşme, kar ve sermayenin sınırsız hale getirilmesi, ekoloji alanında çok büyük tahribatların yaratılmasına neden olmuştur. Bu tahribatlar, toplumu ve toplumsal yaşamın imkanlarını da ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya getirmiştir. Hava kirliliği, çölleşme, su krizi, hesapsızca yapılan barajlar ve orman yangınları bu felaketin sadece birkaç örneğidirler. Ekoloji Komisyonu bu konuda toplum ve devletin sorumluluklarını aynı zamanda ekolojiye yaklaşımdaki ahlaki boyutu da esas alacaktır. Bununla birlikte Demokratik ve Ekolojik Paradigma doğrultusunda zihni/pratik gelişim ve uygulamaları da ortaya koyacaktır.

DİL VE KÜLTÜR KOMİSYONU

Bir ülke içinde yer alan kültür çeşitliliğinin düzeyi, o ülkede demokrasi ve gelişmenin de düzeyini göstermektedir. İran’ın genelinde Farsça dilinin yanında var olan Kürtçe, Azerice, Arapça, Belluci vs. diğer dillerin de korunması, sahiplenilmesi ve kullanılması, İran toplumunu daha da zenginleştirecektir. Dil ve Kültür Komisyonu, anadil eğitiminin gerçekleştirilmesi için yapılması gerekenleri değerlendirir. Anadil eğitimi ve öğrenimi, meşru bir haktır, devlet ve toplum bu hakkın kullanılması için doğru yöntemleri bulmakla sorumludur. Anadil konusunun yanı sıra İran toplumu ve halklarının kültürleri üzerindeki tehlikelerin bertaraf edilmesi de yaşamsal bir önem arz etmektedir.

KRİZDEN ÇIKMANIN AKILLICA YOLU

KODAR, bu Yol Haritası'nda ortaya koyduğu önerilere olumlu bir yanıt verilmesini, demokratik dinamikler ve değişim isteyen iç ve dış güçlerin görevlerini yerine getirmesinin, birikmiş krizden çıkmanın en akıllıca yolu olduğunu vurguladı. Demokratik siyaset sürecini, aynı zamanda merkezileşmiş, sınırlanmış ve dar bir alana sıkışmış iktidardan da tarihsel bir çıkış anlamına geleceğini kaydeden KODAR, şunların altını çizdi: "Halklarının adil ve özgür birlikteliğiyle oluşmuş, özgür, demokratik ve mamur bir İran, her çeşit çelişki ve tehditlere karşı sadece kendisi için direnmeyecek, Ortadoğu’nun demokratikleştirilmesinin de başlatıcısı olacaktır. Bu durum enerjisini birbirini tüketmek için değil, aksine birbirini güçlendirmenin enerjisine dönüştürmeye yol açacaktır. Dağınık ve çelişkilerde boğulan iradeler, dayanışma içinde olan, özgür, güçlü ve aynı zamanda demokratik iradelere dönüşecektir."

FELAKETLERİN YAŞANMASI KAÇINILMAZ

İktidar ve devletin demokratik süreci istememeleri veya bu sürece dahil olamamaları durumunda, İran’ın siyasi, ekonomik ve toplumsal krizlerin patlak vermesi ve felaketlerin yaşanması sonucunda düşüşünün kaçınılmaz olacağına dikkat çeken KODAR, bölgeye ve bölge dışına müdahale eden güçlerin, İran iktidarı için 'Aşil Topuğu'nun, demokratikleşme, halklar ve kadın hakları olduğunu çok iyi bildiğini anımsattı. Hükümet tarafından demokratikleşme için adımların atılmaması, dış güçleri İran’a müdahaleye davet anlamına geleceğinin ısrarla tekrarlayan KODAR, şu uyarıyı yaptı: "Eğer bu duruma bir de içsel durumu ve diğer bazı sebepleri de eklersek Suriye’den daha ağır bir durumun İran için de var olduğunu söyleyebiliriz. Bundan dolayı İran’ın yıkım, savaş ve felaketle yüz yüze olduğunu net bir şekilde söylemek mümkündür. Var olan kapasite ile kendi varlığını savunmak, denilebilir ki neredeyse imkansızdır. Bunun dışında halk ve iktidar arasındaki çelişkilerin hem halktan hem de muhalefetten bir kesimi iktidar karşıtı güçlerle bir araya getirip güç verebileceği de öngörülebilir."

KODAR’IN SEÇİMLERDEKİ TAVRI

KODAR, yakın bir zaman içinde dönem ihtiyaçları, siyasi ve hukuki talepler doğrultusunda bir deklarasyon paylaşacağını da duyurarak, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili olarak esas tavrını önümüzdeki dönem içinde, adayların ve iktidarın bu Yol Haritası'nda dile getirilen istemler ve önerilen komisyonlar ile ilgili muhtemel tutumlarını değerlendirdikten sonra açıklayacağını bildirdi. İktidarın demokratik açılıma hazır olduğunun işaretlerinin alınması durumunda olumlu bir tavır sergileyebileceğini belirten KODAR, "Aksine iktidar böyle bir siyasi yaklaşımı göstermez ve bunun için hazırlıklı değilse KODAR, hiçbir şekilde demokratik olmayan bir sürecin katılımcısı olmayacaktır" dedi.

KÖY VE ŞEHİR MECLİSLERİ İÇİN

Meclis seçimleri ile ilgili olarak KODAR, şehir ve köy yönetimlerinde demokrat ve değerli kişilerin seçiminin, temel bir ihtiyaç olduğuna inandığını ifade ederek, yılların tecrübesinin şunu gösterdiğini belirtti: "Meclisler, toplumun şehir yönetimlerine katıldığı yerler olması gerekirken fesatlığın, yolsuzluğun ve particiliğin var olduğu yerler olmuşlardır. Tam da bundan dolayı halkın bu alanı fırsatçı ve oportünist kişilerin elinden alarak, dikkat ve hassasiyetle yolsuzluk ve ranta bulaşma zemini olmayan kişileri seçmeleri gerekmektedir. Toplum sadece bu kişileri seçmekle kendini sınırlandırmamalı, yaptıkları işi takip etmeli ve gerekli olan hesap istemeyi de geliştirmelidir. Bunlar yaşamsal önemdedir."

ÜÇÜNCÜ ÇİZGİ STRATEJİSİNE UYGUN

KODAR, geliştirilen öneriler ve ihtiyaçlara gerekli önemi göstererek, Kürt sorununun ve kadınların, mezheplerin ve etnisitelerin, hak ve özgürlük sorunlarının demokratik çözümünü, dönemin en acil ihtiyacı olarak gördüğünü tekrarlayarak, şöyle devam etti: "İran üzerinde dış müdahalenin gölgesinin olduğu bu hassas dönemde iktidarın, vakit geçirmeksizin stratejik bir yaklaşımla demokratikleşme için gerekli olan zemini hazırlaması gerektiğine inanmaktadır. KODAR üçüncü çizgi stratejisine uygun bir öz savunma anlayışıyla, değişim ve dönüşüm için ne dış müdahaleyi işlevsel bulmakta ne de var olan egemenlik ve zulmün devamını akıllıca bir yol olarak görmektedir. Demokrasi için tüm sivil toplum örgütlerinin, toplumsal kesimlerin, siyasetçi, aydın, kadın ve gençlerin, çözüm mekanizmalarını güçlendirmeli ve rol oynamalıdır. Demokratik siyaset, anayasa ve hukuk mekanizmaları, demokratik paradigmayla iktidarın aşılması, demokratik siyaset süreci için toplumun hazırlanması, yerel demokratik yönetim modelinin geliştirilmesi esas alınır.

İKTİDARIN VERECEĞİ CEVAP BELİRLEYİCİ

Açıkçası iktidarın bu paradigmayla bir olmaması ya da demokratik uygulamalar karşısında engelleyici tutumu, toplumu ve KODAR’ı başka yolları seçmeye götürecektir. Siyasi ve toplumsal baskı, bu seçeneklerin başında gelecektir. Var olan değişimler, şüphesiz şimdiki durumu devam ettirmek isteyen zihniyetin çıkarına göre olmayacaktır. Bu çerçevede KODAR, önümüzdeki dönemde demokratik istem ve taleplerinin yer aldığı bir deklarasyonu yayımlayacaktır. Bu deklarasyonla amaçlanan, iktidarın belirtilen çizgi doğrultusunda Kürt halkı ve diğer İran halklarının, demokratik istemleri için, gerekli olan değişime hazırlık derecesini görme amaçlıdır. Şüphesiz iktidarın bu deklarasyona vereceği cevap ve tutumu, önümüzdeki süreçte Kürdistan ve İran kamuoyu için netleştirici olacaktır."

KODAR, bu Yol Haritası'nı, sonra tamamlanacak ve düzeltilecek bir ilk belge olarak değerlendirerek, bu çerçevede toplumun bütün kesimlerinin, aydınların, kadın ve gençlerin zenginleştirme amaçlı katılımına açık olduğunu ekledi.