Mahabad’dan Efrîn’e tazelenen hafızanın izleri…

Bugün Efrîn'de Kürtleri "ya rejim ya Türkiye" kıskacından bırakan Rusya, 70 yıl önce Hazar petrolleri karşılığında Kürtler üzerinde pazarlık yaparken, bugün de Türk Akımı projesi karşılığında Kürtler üzerinde pazarlık yapmaya çalışıyor.

Kürdistan’ın en batısındaki Efrîn’de bugün verilen özgürlük direnişinin başladığı günler, hiçte tesadüfü sığmayacak bir şekilde 71 yıl önce Doğu Kürdistan’ın en doğusunda Qazî Mihemed’in Çarçira Meydanı’nda Kürt halkına Mahabad Cumhuriyeti’nin kuruluşunu müjdelediği günlerin yıldönümü.

“Tarih günümüzde gizli biz tarihin başlangıcındayız.” Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın bu sözü bugünleri anlatıyor. Geri dönüp bakmak ve tarihi yeniden kurmak için ‘tekerrür’ olmayan döngüleri yaşamamak için…

Tam da Kürtlerin öz gücü ve bilincine dayanarak özgürlük adımlarını filizlendirdiği ve kendi kaderini tayin için oluşturduğu yeni yaşam biçimi ile yol aldığı bu günlerde. Her halk kendi tarihinden beslenmeli, umutla, inatla hafıza her daim taze kalmalı ama tarihinde gerekli dersleri çıkarmalı kimliği ve onuru için bedel ödeyenlere selam durarak.

Kürdistan’ın en batı ucunda yer alan Efrîn’de bugün işgale karşı başlayan büyük direnişin yaşandığı günler tesadüf olmayan bir tarihin yıldönümü aynı zamanda. Doğu Kürdistan’ın bir ucu Mahabad’ta 71 yıl önce yaşanan özgürlük deneyimini unutmayan Qazi Mihemed’in torunları çıkardıkları derslerle direniş kalelerini örüyor.

RUSYA TARİHSEL HAFIZAYI EFRÎN'DE TAZELEDİ

Söz Mahabad’ın yıldönümünden açılmışken Efrîn’i hatırlamak, Efrîn’den söz açılmışken de Rusya’nın 71 yıl öncesinde bugüne Kürtleri meşru özgürlük mücadelesi üzerinden sürdürdüğü kirli pazarlıklara değinmeden geçmek olmaz. Kuşkusuz 4 parça sömürgeci devletler kadar, bölge üzerinden egemenlik savaşı yürüten güçlerin hepsinin ayrı ayrı değerlendirilebilir. Ama Kürtler için Rusya’nın Efrîn’de Türklerle yaptığı kirli pazarlık çok önceden deneyimlenmiş bir hafıza tazelemesi olarak kayıtlara geçti bile.

AMA KÜRTLER TARİHTEN DERSLER ÇIKARDI

Sahiden Mahabad'ın yıkılması ve Qazî Mihemed'in Çarçira Meydanı'nda idam edilmesinde Sovyet Rusya'nın rolü neydi? Kürdistan'ın en doğu ucundaki Mahabad'daki özyönetim deneyimin başlangıcından yıkılışına giden 11 aylık, -tarih için kısa bir halkın hafızası için uzun- sürece bakıldığında, bugün Kürdistan'ın en batı ucundaki Efrîn'de oynanan oyunları tekerrür ettiğini görebiliyoruz. Ama bir farkla, Kürtlerin Mahabad'tan bu yana geçen 71 yılda çok dersler çıkardığı, dostu da düşmanı da artık iyi tanıdıkları...

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINA GİDERKEN

İkinci Dünya Savaşı’nın daha üçüncü yılında (1941) İran’da Şah Rıza’nın yükselen Hitler faşizmine sempatisi, Sovyet Rusya ile İngiltere’yi İran’ı işgal etmek için müttefik haline getirdi. (Bu müttefikliğin Rusya açısından asıl nedeni; Kafkasya’daki konumunu güçlendirmek ve Ortadoğu’da daha etkin olmak iken; İngiltere açısından da Asya’daki konumu korumak ve İran ve Irak petrollerine sahip olmak olsa da konumuz bu olmadığı için geçmek durumundayız). Netice itibariyle 25 Ağustos 1941 tarihinde İngiltere güneyden, Sovyet Rusya ise kuzeyden İran’a müdahale etti.

KENDİ KADERİNİ TAYİN HAKKI

Bu dış müdahale Rojhilat (Doğu Kürdistan) için iyi bir fırsat doğurdu. Kürtler yanı başlarında “ulusların kendi kaderini tayin hakkını” savunan (!) Rusya ile görüşmeler gerçekleştirirler. İç birliklerini oluşturmak için de 4 Eylül 1942’de Rojhilat’taki tüm Kürt örgütlerinin katılımıyla bir toplantı yapıldı. Bugün Güney Kürdistan ve Rojava için “Irak’ın kuzeyinde yaptığımız hatayı, Suriye’nin kuzeyinde tekrarlamayacağız” diyen ve ardından “sınırımızda terör koridoru istemiyoruz” Kürtlerle son çıkmaz bir savaşa giren Türkiye’nin o zamanki yönetimi, 2 Eylül 1941’de Londra’ya bir telgraf çeker ve Kürtlerin örgütlenmesini “tehdit” olarak nitelendirip İngiltere’yi uyarır.

HEVPEYMANA SÊSÎNOR

Dış müdahaleden sonraki örgütlenme sürecinde 16 Ağustos 1943’te Komeleyê Jinêweyê Kurdistan (Kürdistan Diriliş Topluluğu) kuruldu. 1944’ün Ağustos ayında ise üç Kürt örgütü -Komela, Xoybûn ve Hêvi- güçlerini birleştirmek için Dinbanbar Dağı’nda Peymana Sêsînor (üç sınır) anlaşmasını imzaladı. Burada diğer parçalardaki Kürtlere kendilerine destek mektupları yazıldı. Diplomatik alanda da Azerbaycan’a ziyaretler ve Sovyet Rusya’da açılan Kürdistan-Sovyet Kültürel İlişkiler Cemiyeti (Nisan 1945) önemli adımlar oluyordu.

QAZÎ MIHEMED'İN ÖNDERLİĞİ

Mahabad’ın yurtseverliğiyle bilinen ve eğitimli-aydın ailelerinden birinden gelen Qazî Mihemed’in Komele’ye katılımı örgütün gücünü arttırdı. Qazî Mihemed’in amcası Fetah Qazî, 1916’da Rusya’ya karşı savaşta hayatını kaybetmiş, dedesi Şêx Mişeyix ise 1930’da Diwander’de Kürt aşiretlerini bir araya getirerek İngiltere’ye karşı mücadele etmişti. Dini olarak da otorite kabul edilen bu aileden gelen Qazî Mihemed, kısa sürede Komele’nin önemli önderlerinden biri oldu.

Lenin tarafından Avrupa soluna önerilen Demokrat Partilerin kurulmalarından etkilenen Rojhilat’taki Kürtler de, 25 Ağustos 1945’te İran Kürdistan Demokrasi Partisi’ni (İKDP) kurdu. Parti -Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin yıkılmasında da rol oynayacak olan- üç ana damardan oluşuyordu. Bunlar; Komele’nin aydın ve kentli kesimi, feodal beyler ve kentli seküler sol eğilimli gençlerdi.

ÇARÇIRA'DA CUMHURİYETİN İLANI

12 Ocak 1945 tarihinde Tebriz’de Azeri Demokrat Partisi özerkliğini ilan ettikten sonra Sovyet Rusya’dan alınan kısmi silah destekle 22 Ocak 1946 günü Qazî Mihemed, Mahabad’ın Çarçira Meydanı’nda cumhuriyeti ilan etti. Qazî Mihemed, Çarçira Meydanı’nda halka şu sözlerle sesleniyordu: “Kanımın son damlasına, alacağım son nefesime kadar Kürdistan’ın bağımsızlığını ve cumhuriyeti koruyacağıma Allah’ıma, Kürt ulusuna ve kutsal Kürdistan bayrağı üzerine yemin ederim.” Başkent Mahabad olarak seçilen cumhuriyet, 7 kenti kapsıyor ve 13 bakanlı bir kabine ile 30 kişilik bir parlamento belirlenmişti.

ÖZYÖNETİM DENEMESİ

Genç devletin cumhurbaşkanı Qazî Mihemed, başbakan Hacî Babê Şêx, Savunma Bakanı Seyfî Qazî, Propaganda Bakanı Sidîq Heyderî, Eğitim ve Kültür Bakanı Menaf Kerimî, İçişleri Bakanı Mihemed Emîn Muînî, Sağlık Bakanı Seyid Mihemed Eyûbyan, Ekonomi Bakanı Ehmed Îlahî, Çalışma Bakanı Xelîl Xusrewî, Posta ve Telgraf İşleri Bakanı Kerîm Ehmedyan, Ticaret Bakanı Hacî Mistefa Dawudî, Adalet Bakanı Mela Husên Mecidî, Tarım Bakanı Mihemed Welîzade, Dışişleri Bakanı Hacî Ebdulrehman Îlxanîzade ve Ulaştırma Bakanı Îsmaîl Îlxanîzade olmuştu. Kabinede aşiretlere ağırlık verilerek bir denge politikası izlenmişti.

DİL VE KÜLTÜR ÇALIŞMALARI

Mahabad’ın bayrağı belirlendikten sonra milli marş için de Kürt şair Yunis Dildar’ın 1938’de yazdığı “Ey Reqîb” şiiri bestelendi. Genç cumhuriyet, Kurdistan ve Niştiman gazeteleri, Hawar ve Agir dergileri, kadınların çıkardığı Helale dergisi ve Mahabad Radyosu ile propagandaya ağırlık verdi. Mahabad’ta kurulan matbaada şair Hêjar ile Hêmîn’in birer şiir kitabı basıldı ve dünya klasikleri Kürtçe’ye çevrildi. Kürtçe resmi dil yapılarak ilköğretim zorunlu hale getirildi. Bunun yanı sıra Kürt Ozanlar Enstitüsü kuruldu ve düzenli ordu birlikleri oluşturularak dönemine göre ciddi bir kurumsallaşma seferberliği başlatıldı.

KÜRT AŞİRETLERİN İÇ ÇELİŞKİLERİ

Tüm bunlar olurken Kürt aşiretleri arasındaki çelişkiler Mahabad’ın yumuşak karnıydı. Birçok tarihçi, Mahabad’taki Kürt beylerinin Qazî Mihemed’e “maaşlı bir kadı, bir imam, aşiretsiz bir şehirli” gibi küçümser yaklaştığını ifade etmektedir. Tıpkı bugün Rojava ve yönetimine bazı Kürt çevreler tarafından yapılan ithamlar gibi… İç ihtilaflarından kurtulamayan aşiretler, bir yandan da Tahran’la çeşitli düzeylerde temaslar gerçekleştiriyorlardı. İran, Kürtlerin bu çelişkilerinden hiçbirini affetmiyordu. Daha cumhuriyet kurulmadan Emîr Esad isimli bir aşiret önderi, Tahran’a davet edilip Mahabad valisi ilan edilir ve kendisine tahsis edilen bir resmi araçla Mahabad’a döner. Ancak halkın bunu kabul etmemesi önemli bir tavırdı ve istifa etmek zorunda kaldı. Günümüzün egemenlerin ağzı ile konuşan ve onlarla iş tutan Kürtlerine ne kadar benziyor.

QAZİ MIHEMED BU ZAYIFLIKLARI BİLİYORDU

Qazî Mihemed, Kürt toplumunun sosyolojisini iyi bilen biriydi. Bunun için de önceliği eğitime verir ve konuşmalarında da birlik ruhunu hep vurgular. Sözlü tarihe göre; bir gün 10-15 Kürt beyi ile evinde bir toplantı alan Qazî Mihemed, çay ikram edileceği sırada mutfak tarafına geçerek “Kaç bey varsa o kadar kişi, her birinin çayını ayrı bir tepside getirsin ve aynı anda ikram etsin” der. Söylenenler yapılınca da Kürt beyleri, “Bu neden böyle?” diye sorduğunda Qazî’nin verdiği “Hanginize önce ikram edilse diğeri bunun altında ya bir anlam arar ya da neden önce bana çay verilmedi der” cevabı dönemin sosyolojisi hakkında önemli veriler sunar.

Tarihçiler, cumhuriyetin diğer bir handikapının da sınırların dar tutulması olduğuna işaret eder. Mesela cumhuriyetin Kürtler ile Azerilerin birlikte yaşadığı Ûrmiye ve Saqiz kentinin güneyine inmemesinin büyük eksiklik olduğu vurgulanır. Kirmaşan, Sine, Îlam ve diğer kentlere ulaşacak bir cumhuriyet hem dar sınırlarından kurtulabilecek hem de büyük bir nüfusa ulaşarak güç kazanacaktı.

SOVYETLER ÇEKİLDİ, İRAN SALDIRIYA GEÇTİ

ABD ve İran'le iş tutmaya başlayan Şah yönetimindeki İran, 1946’nın sonunda Birleşmiş Milletler’e (BM) yaptığı sınır ihlali başvurusu ABD ve İngiltere’nin oyları ile kabul edildi. Daha sonra Sovyetler de İran'ın kuzeyi ve Hazar Denizi'ndeki petroller karşılığında İran’dan çekildi. ABD’den de güç alan İran ilk önce Azerbaycan’a yöneldi ve otonomiyi feshetti, yöneticilerini ise öldürdü. Bazı Kürt aşiretlerinin Qazî Mihemed’i yarı yolda bırakması ve Mahabad’ın askeri gücünü oluşturan Mela Mistefa Barzanî’nin de Sovyet Rusya’ya çekilmesiyle rejim Mahabad’a yöneldi. Qazî Mihemed, “kentin yıkılmaması ve halkın katledilmemesi” sözü karşılığında 17 Ocak 1946’da teslim olmayı kabul etti.

YİNE AYNI PAZARLIK

Bugün Efrîn'de Kürtleri "ya rejim ya Türkiye" kıskacından bırakan Rusya, 70 yıl önce Hazar petrolleri karşılığında Kürtler üzerinde pazarlık yaparken, bugün de Türk Akımı projesi karşılığında Kürtler üzerinde pazarlık yapmaya çalışıyor. Nitekim Efrîn'e saldırılar başladıktan sonra Rus şirketi Gazprom'un Başkanı Aleksey Miller, "Türk Akımı doğalgaz boru hattının deniz kısmındaki ikinci kolun inşası için diplomatik kanallar aracılığıyla Türk hükümetinden izin aldıklarını" ve çalışmalarının devam ettiğini duyurdu. Şüphesiz ki bu sadece bir ayrıntı ama Kürtler üzerine çok kirli pazarlıkların yapıldığı da su götürmez.

QAZÎ MIHEMED'İN CEVABI

Tutuklandıktan sonra Şêx Seîd serhildanındaki İstiklal Mahkemeleri’ne benzeyen bir mahkemede yargılanan Qazî Mihemed, Parsî Tebar isimli mahkeme başkanının söylediği “Siz kendinizi düşmana alet ettiniz” sözleri, bugün Efrîn için söylenen "Suriye Arap Cumhuriyeti'nin bir parçası" sözlerine ne kadar da benziyor. Ama Qazî Mihemed'in şu cevabı da günümüze ışık tutuyor: "Düşman gelince siz neredeydiniz? Birçok askerinizi evime götürdüm yedirip içirdim. Ama kaçtınız. Bu kadar boş konuşmayın. (…) Halk ve özgürlük yolunda gelen ölüm bizim için tatlıdır, bunu bir şeref olarak kabul ediyoruz. Ve inanıyorum ki idam anında bile benden bir ah işitemeyeceksiniz…”

VASİYETİ TÜM KÜRTLERE MİRAS KALDI

30 Mart 1947’de Savunma Bakanı Seyfi Qazî ve kardeşi Sadri Qazî ile birlikte, cumhuriyetin ilan edildiği Çarçira Meydanı’nda, idam sehpasına giden Qazî Mihemed’in vasiyetindeki şu bölümler, hala Kürtler için zafer yolunda amentü niteliğindedir: “Ey Kürd halkı! Zulüm ve baskı gören halkım! Ömrümün son saatlerini yaşıyorum. Allah aşkına artık birbirinize düşmanlık etmeyin, sırt sırta verin, zorba düşmana ve zalimlere karşı durun. Kendinizi düşmana bedava satmayın. Kürd halkının düşmanları çoktur, zorba ve acımasızdırlar. Her halkın, ulusun başarı sembolü, birliktir, işbirliği ve dayanışmadır. Birliğini sağlamayan, uyumu olmayan her halk, her zaman düşmanın baskısına maruz kalır, ezilir. (…) Düşman, işinin gerektiği kadarıyla sizi ister ve işi bittikten sonra size hiç acımaz, sizi hiç affetmez. Birlik olursanız, birbirinizi kıskanmazsanız, kendinizi düşmana satmazsanız, siz de kurtulursunuz. (…)”